Paylaş
Cuma namazının sahih olmasının şartları
Question
HANBELİ MEZHEBİNE GÖRE CUMA NAMAZININ SAHİH OLMASININ ŞARTLARI
Cuma namazının sahih olması için dört şartın yerine gelmesi gerekir
1- Vaktin girmesi. Şüphesiz Cuma namazı diğer farz namazlar gibidir. Vaktin girmesi nasıl diğer namazlarda şart kılınmışsa Cuma namazı için de şart kılınmıştır. Alimlerin icmasına göre, vakit girme den veya vakit geçtikten sonra kılınan Cuma namazı sahih olmaz. Cuma namazının vakti, Bayram namazının ilk vakti itibarıyla başlar, öğle namazının vaktinin çıkmasına kadar devam eder. Bunun delili, Abdullah b. Seyadan es-Sülemi hadisidir: “Ebu Bekir radıyallahu anh ile Cuma namazı kıldım, şüphesiz onun hutbesi de, namazı da gündüzün yarısından önceydi, Ömer ile de Cuma namazı kıldım, onun hutbesi de, namazı da gün ortası diyeceğim bir zamandaydı. Sonra Osman ile Cuma namazı kıldım, onun hutbesi de, namazı da güneş biraz batıya doğru meylettiği vakte kadardı. Bunu kinayan, ayıplayan veya inkar eden hiç kimseye de rastlamadım.”
Yine bu konuda ibn Mesud. Cabir, Said ve Mu- aviye’den de rivayetler gelmiştir. Şüphesiz onlar zeval vakti önce sinde Cuma namazını kılmışlardır ve hiç kimseden buna bir itiraz gelmemiştir.
Cabir radiyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, o şöyle buyurmuş. tur: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Cuma namazını kıldırırdı, bizler sonra develerimize giderdik ve orada zeval olduğu vakit güneşin batıya doğru meyline kadar istirahat ederdik.”
Cuma namazı zeval vaktiyle farz olur, zevalden sonra kılınması daha faziletlidir ki bu sayede bu konuyla alakalı ihtilaflardan da kur tulmuş oluruz. Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Cuma namazını çoğunlukla kıldırdığı vakit bu vakiddir. Bunun delili de Sele me b. Ekva hadisidir: “Bizler güneş zevalden batıya doğru meylettiği zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber toplanırdık, daha sonra bizler dönerdik de hâlâ güneş batıya doğru meylederdi.” Zeval öncesindeki vakit Cuma namazını kılmak için caiz olan bir vakiddir, ancak farz olduğu bir vakit değildir.
Cuma namazının kılınabileceği en son vakit, öğle namazının son vaktidir. Eğer öğle namazının vakti Cuma namazı için iftitah tekbiri alınmadan önce çıkmışsa, cemaat öğle namazı kılar, Cuma namazı kılmazlar. Eğer vakit çıkmadan önce Cuma namazı için iftitah tekbiri alınmışsa Cuma namazını kılarlar. Tıpkı diğer namazların vakidlerin de de iftitah tekbiri alındıktan sonra namaza yetişmiş sayılacağı gibi, vaktin çıktığına dair oluşan şüphe Cuma namazını düşürmez. Eğer va kidden, hutbe verecek ve iftitah tekbiri alacak kadar bir vakit kalmışsa bu durumda bunlar yapılarak Cuma namazı kılınır, aksi halde Cuma namazı kılınmaz
2. Cuma namazı farz olan kişilerden en az kırk kişinin bulunması. Bunun delili Ka’b b. Malik radıyallahu anh dan rivayet edilen şu sözdür: “Bize ilk defa Cuma namazını kıldıran Es’ad b. Zürare’dir -ki Hezm-i Nebit’te (Medine civarında bir dağ da) Beni Beyada bölgesin deydi, orası için ‘Nakiu ‘l-Hadimat’ denirdi.”- Dedim ki: “O gün sizler kaç kişiydiniz?” “Bizler kırk erkek kişiydik.” Ibn Cüreyc dedi ki: “Ata’ için dedim ki: ‘Bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in emriyle mi oldu?” Dedi ki: “Evet. ”
Eger Cuma namazı tamamlanmadan önce sayıları kırktan aşağı düşerse, namazı bırakıp öğle namazını kılmaya başlarlar. Tabii ki bunu yaparken Cuma namazını şartlarına uygun yeniden iade imkanları yoksa böyle yaparlar. Şüphesiz Cuma namazında sayı şarttır ve na mazın tamamında bulunmasına itibar edilir. Eğer Cuma cemaatinden bir kısmı ayrılsa da hutbeyi dinlemeyenlerden de olsa daha sonradan gelenler sayıyı tamamlasalar, imam onlarla beraber Cuma namazını kıldırır.
3. Cuma namazının, en az kırk kişinin ikamet ettiği ve yaz kış Orayı terk etmedikleri bir köyde kılınması. Yerleşim yerlerine yakın arazilerde de kılınması sahih olur. “Şüphesiz Es’ad b. Zürare ilk defa Beni Beyda arazisinde Cuma kıldırmıştır.”
4. Cuma namazından önce iki hutbe okunması. “Şüphe- siz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Cuma namazında iki hutbe irad eder ve ikisinin arasında da otururdu.” Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in buna sürekli devam etmesi, onların her ikisinin de farz olduğuna delildir.
Kaynak Hanbeli Fıkhı
Cevapla