Paylaş
Defin Esnasında Kur’an Okumak ve Kur’an Tilavetinden Ücret Almak
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Defin Esnasında Kur’an Okumak ve Kur’an Okuma Karşılığı Ücret Almak
Kur’an’ın tilavetinin sevabının ölüye bağışlanması meselesini daha önce kitabın baş tarafında incelemiştik. Burada iki meseleyi nakledip kabir suali ile ilgili konuya geçeceğiz İnşallah. Konu ile ilgili olarak İmam Tahavi’nin kitabına şerh yazan İbn Ebi’l-İzz Hanefi (rh.a) şunları kaydetmiştir:
Kur’an Tilaveti Karşılığında Ücret:
Kur’an okumak ve onu ölüye hediye etmek üzere Kur’an okuyucularını ücretle tutmaya gelince, bu işi seleften hiçbir kimse yapmış değildir. Din adamlarından kimse de bunu emretmediği gibi, ruhsat da vermemiştir.
Bizatihi tilavet için ücretle tutmak herhangi bir görüş ayrılığı söz konusu olmaksızın caiz değildir.
Görüş ayrılığı, Kur’an öğreterek ve buna benzer başkasına da ulaşan bir faydası bulunan hususlar için ücret almanın caiz olup olmadığı ile ilgilidir. Sevabın ölüye ulaşması ise, ancak amelin Allah için yapılması halinde söz konusudur. Ücretle yapılan böyle bir amel ise halis bir ibadet değildir. Dolayısıyla bundan elde edilecek sevap ölülere hediye edilecek nitelikte olamaz. Bundan dolayı hiçbir kimse oruç tutacak, namaz kılacak ve bunun sevabını ölüye hediye edecek bir kimseyi kiralar dememiştir. Ancak Kur’an okuyan ve Kur’an öğreten ve öğrenen kimseye, Kuran ehline bu konuda bir yardım ve destek olmak üzere bir şeyler verecek olursa, bu ölü adına verilen bir sadaka kabilinden olur ve caizdir.
El-İhtiyar da, şöyle denmektedir: Şayet malının bir bölümünün kabri başında Kur’an okuyacak kimseye verilmesini vasiyet edecek olursa bu vasiyet batıldır. Çünkü böyle bir şey (bu işi için) ücret manasınadır.
Ez-Zahidi “el-Kınye” adlı eserinde şöyle demektedir: Şayet kabri üzerinde Kur’an okuyacak kimselere bir vakıf yaparsa, böyle bir tayin batıl olur.
Kabir başında Kur’an okumanın hükmü
İlim adamları, kabir başlarında Kur’an okumanın hükmü hususunda üç farklı görüş ortaya koymuşlardır: Mekruhtur, sakıncası yoktur, defin vaktinde sakıncası yoktur, ondan sonra mekruhtur, şeklindedir.
Ebu Hanife, Malik ve bir rivayete göre Ahmed gibi mekruh olduğunu söyleyenler şöyle derler: Çünkü bu mühdestir (sonradan çıkmış bir bid’attir). Bu hususda da sünnet varid olmuş değildir. Kıraat da namaza benzer. Kabirlerin yanında namaz ise yasaklanmıştır. Kıraatte böyledir.
Muhammed b. El-Hasan ve bir rivayete göre Ahmed gibi, sakıncası yoktur, diyenlerde İbn Ömer (ra)’in defnedileceği vakit kabrinin Başında Bakara suresinin ilk ayetleri ile son ayetlerinin okunmasını tavsiye etmişti. Muhacirlerden birisinden de Bakara suresinin okunmasını vasiyet ettiği nakledilmiştir.
Sadece defin zamanında mahzur yoktur ki, bu Ahmed’den gelen bir rivayettir, diyenler de bu konuda İbn Ömer ve Muhacirlerden birisinden nakledilen rivayeti delil alırlar.
Bundan sonra kabirlerin başlarında nöbetleşe Kur’an okumaya gelince bu mekruhtur. Çünkü bu konuda da sünnet varid olmuş değildir. Seleften herhangi bir kimseden de asla böyle bir şey nakledilmemiştir. Bu görüş konu ile ilgili her iki delili de bir arada değerlendirdiğinden ötürü, diğerlerinden belki de daha güçlüdür.
Bu konuda Süleyman Toprak kitabında şunları kaydetmiştir:
“Kabir yanında Kur’an okumayı emreden yahut tavsiye eden hadis-i şeriflerin sıhhati üzerinde de pek çok tartışma vardır. Mesela bunlardan: “Kim mezarlığın yanından geçerken onbir defa İhlas suresi okurda sevabını ölülere bağışlarsa, oradaki ölüler sayısınca kendisine sevap verilir” hadisi için “Keşfu’l-Hafa sahibi süküt ederken, el-Elbani, onun susmasını da hatalı görerek “batıl ve mevzu, (uydurma) bir sözdür” demektedir.
Sahih hadis Kitabları olarak bilinen dokuz kitabta bu hususta bir şey bulamadığımız için başka misal vermeyeceğiz.
Kabir başında Kur’an okumayı caiz görmeyenlerin bir başka delili ise, ashabtan ve Rasulullah (s.a.s)’den nasıl ziyaret edileceğine dair teferruat gelirken bu konuda, onların kabir başında ziyaret için vardıklarında Kur’an okuduklarına dair bir rivayetin gelmemiş olmasıdır. Şayet meşru olsaydı onlar mutlaka yaparlardı, diyorlar. Halbuki bunu müstehab görenlere göre, bu hususta delil olabilecek haberler vardır.
Ölüler için Kur’an okuma hakkında son olarak şunu söyleyebiliriz: Sırf Allah rızası için okunan Kur’an’ın sevabını ölülere bağışlamak, kendilerine fayda verir. Bunu mezar başında değil de evde yahut cami de yada başka bir yerde okumak, bu husustaki münakaşaları bertaraf edeceği için, daha iyidir. Ama her ne kadar kabrin yanında Kur’an okumak hakkındaki hadislerden bir kısmının sağlam senede sahib olmadıkları veya mevzu oldukları söyleniyorsa da, kabre dikilen yaş dalın Allah Teala’yı zikretmesinden ötürü azab hafifletince kabir yanında okunan Kur’an’ın faydasız olacağını söylemek bilmem isabetli olur mu? Yeter ki, sırf Allah rızası için bidatler karıştırılmadan ve usulüne uygun olarak okunsun. Orada yalan yanlış okuyup, bir taraftan alacağı parayı, bir taraftan da gelen yeni ziyaretçilerden tutacağı yeni müşteriyi düşünen istismarcıların eline düşmesin.
Nitekim Hanefi müctehidlerinden olan İmam Muhammed ve ona tabii olan Hanefiler, bunu müstehab görmüş ve başka gayeyle kabir yanında oturmayı mekruh gördükleri halde, Kur’an okumak gayesiyle kabir başında oturmanın bile mekruh olmayacağını belirtmişlerdir.
Her şeyi en iyi bilen Allah Tealadır.
Sonuç olarak kabrin yanında Kur’an okuyan, delilini bilip bunu yapıyor veya delilini bilmeden bu fiili yapıyor ve sevabının ölüye ulaşacağını umuyorsa buna bir şey diyemeyiz. Ancak tam tersi de olur. Yani Kur’an’ın sevabının ölüye ulaşmadığını söyleyip İmam Şafii (rh.a)’nin görüşüyle de amel edebilir. Neticede iki görüş sahiblerinin birbirine saygı duyması gerekir.
Ancak parayla Kur’an okutup ölüye bağışlama hususunda hiçbir taviz verilmemelidir. Çünkü ne bunun bir delili vardır ne de bu olay kıyas kaldırır. Din işlerinden para kazanılması, dini para aracı olarak görmek caiz olmadığı gibi ölüye onun sevabının ulaşmasıda mümkün değildir. Parayla Kur’an okuma işinin ölüden çok cami hocası diye adlandırılan “Diyanet İşleri Başkanlığının” memurlarının işine yaramaktadır. Bu İslam dininin yıpratılmasıdır. Bu tipler adeta ölü yakınını soyup soğana çeviriyorlar. Tabi suç burada yalnız Diyanet memurlarına ait değil, dininin gerçeklerini öğrenmeyip din konusunda onları yetkili gösteren kişilerinde üzerindedir.
Allah bizi kendi yolundan ve her konuda Resulünün sünnetinden ayrılmayanlardan eylesin amin…
Kaynak: Cenaze Ahkamı ve Salatul Cenaiz
ÖZET:
Bu metinde, defin sırasında Kur’an okumanın ve Kur’an okumak için ücret almanın hükmü hakkında çeşitli görüşler sunulmuştur.
Özetle:
Kur’an Okuma ve Ücret Alma: Kur’an okumak ve bu okumayı ölüye hediye etmek üzere ücret almak, İslam’ın erken dönemlerinden itibaren bir uygulama olmamıştır. Seleften hiç kimse bunu yapmamış ve din âlimleri de böyle bir uygulamaya ruhsat vermemiştir. Ücret karşılığında yapılan bu tür ibadetler, halis bir ibadet olarak kabul edilmediği için sevabı ölülere hediye edilemez. Ancak Kur’an öğretimi veya öğrenimi gibi fayda sağlayan hususlarda yardım amaçlı bir şeyler verilmesi caiz olabilir.
Kabir Başında Kur’an Okuma: Kabir başında Kur’an okuma konusunda ilim adamları arasında üç farklı görüş bulunmaktadır:
Mekruhtur (Ebu Hanife, Malik gibi âlimler bu görüştedir).
Defin sırasında okumanın sakıncası yoktur ancak daha sonra mekruhtur (Ahmed bin Hanbel’den gelen bir rivayet).
Kabir başında Kur’an okumanın sakıncası yoktur (Muhammed bin el-Hasan ve bir rivayete göre Ahmed gibi âlimler bu görüştedir).
Sonuç Olarak: Kabir başında Kur’an okumak, deliline dayanarak yapılması durumunda eleştirilemez. Ancak bu konuda birbirine zıt iki görüş olduğu için, insanlar farklı görüşleri tercih edebilir. Önemli olan, Kur’an’ın sırf Allah rızası için, bidatsiz ve usulüne uygun okunmasıdır. Ücretle Kur’an okutmak ise, dinen kabul görmeyen ve hiçbir delili bulunmayan bir uygulamadır. Bu tür işlerin, dinin yıpratılmasına ve istismara yol açtığı ifade edilmiştir.
Allah en iyisini bilir. Bu konuda farklı görüşlere sahip olanların birbirine saygı duyması gerektiği vurgulanmıştır.
Dini Sitelerimiz:
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam’da defin işlemleri sırasında Kur’an-ı Kerim okumak, özellikle Müslümanların vefat eden biri için Allah’tan rahmet dilemesi amacıyla yapılan bir uygulamadır. Bu gibi durumlarda Kur’an okumanın amacı, Allah’ın merhametini niyaz etmek, vefat eden kişiye manevi destek olmaktır. Kur’an tilaveti, vefat edenin ardından yapılan duaların bir parçası olarak kabul edilir ve İslam geleneğinde yaygındır. Ancak bu okumaların bazı şartlar çerçevesinde yapılması daha faziletlidir.
Kur’an tilavetinden ücret alma konusunda ise İslam alimleri arasında farklı görüşler bulunmaktadır. İslam’da ibadetler, maddi karşılık beklentisi olmaksızın Allah rızası için yapılmalıdır. Bu bağlamda, Kur’an tilavetinin manevi bir ibadet olduğu ve bundan dolayı ücret talep edilmemesi gerektiği düşünülür. Bazı alimler, bir kişinin geçimini sağlamak amacıyla Kur’an okuması karşılığında bir miktar ücret alabileceğini söylemişlerdir; ancak, bu konuda ihtiyatlı olunması ve dini ibadetlerin ticari bir amaç taşımaması gerektiği vurgulanmıştır.
Özetle:
1. Defin esnasında Kur’an okumanın, vefat eden için manevi bir destek niyetiyle yapılması daha uygundur.
2. Kur’an tilavetinden ücret alma konusunda İslam’da farklı görüşler bulunmakla birlikte, bu tür ibadetlerin ticari bir faaliyet olmaktan çok Allah rızası gözetilerek yapılması daha faziletli kabul edilir.