Paylaş
Dinde ikrar Ne Demek
Question
İkrar nedir ne anlama gelir?
Dini kavram olarak “İkrar” kelimesi
“İkrar” sözlükte, bir hususu ispat etmek, kabul etmek, itiraf anlamlarına gelir. Fıkıh terimi olarak da ikrar, “bir kişinin, başkasının kendi üzerinde olan hakkını kabullenmesi veya İşlediği bir suçu itiraf etmesi” demektir. İkrarda bulunan kişiye “mukırr”, lehine ikrarda bulunulan kişiye “mukarrun leh“, İkrar edilen hususa da “mukarrun bih” denir.
Fıkıh bilginleri, ikrarın, ceza ve hukuk davalarında isbat vasıtalarından {esbab-ı hüküm) biri olduğu, ikrarda bulunan taraf aleyhine kesin bir delil teşkil ettiği ve bir hüccet-i kâsıra olduğu noktalarında görüş birliği içindedirler, ikrarın ikrar eden taraf aleyhine kesin bir delil olduğu Kitap (Kur’an), Sünnet ve icma ile sabittir.
“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan (hakim)ler ve Allah için şahitlik eden (insan)lar olun. (O hükmünüz ve şahitliğiniz) velev ki, kendinizin veya ana-babalarınızin ve yakın akrabalarınızın aleyhine olsun.” (en-Nisâ 4/135) âyetinde geçen “kendi aleyhine olan şahitlik” ikrar anlamındadır.
Hz. Peygamber, hukuk ve ceza davalarında, üzerindeki bir hakkı kabul veya işlediği bir suçu itiraf eden kişiler hakkında bu İkrarlarına dayanarak hüküm vermiştir. Nitekim hadis kitaplarında Hz. Peygamber’in, zina ettiğini itiraf eden Mâiz ve Gâmidiyye’ye hadd-i zina (Buhârî, Hudûd, 22), hırsızlık yaptığını itiraf edenlere de hadd-i serika uyguladığı (Ebû Dâvud, Hudûd, 9) rivayet edilmektedir. Kaynaklarda, Dört Halife ve kadıların da ikrarı bunu yapan taraf aleyhine bir hüccet kabul ettikleri ve buna dayanarak hüküm verdikleri nakledilmektedir. Meselâ Hz. Ebubekir bir hırsızlık olayında, Hz. Ömer zina vakasında mukırrın ikrarına dayanarak hüküm vermişlerdir.
Bir ikrarın sahih olabilmesi için mukırr, mukarrun leh, mukarrun bih ve ikrar beyanı (ikrar siygası) ile ilgili birtakım şartların gerçekleşmiş olması gerekir. İkrarda bulunan kişinin, âkil (mümeyyiz) ve baliğ (ergin) olması, ikrarın geçerlilik şartlarındandır. O yüzden akıl hastası (mecnûn), akıl zayıfı (ma’tûh) ve küçüklerin ikrarları geçersizdir. Ancak ticaret, san’at ve bir meslek icrasına me’zun (izinli) kılınan mümeyyiz küçüğün, izinli olduğu işlerde ikrarı geçerlidir. Hukukçulara göre, uyuyan (nâim) ve baygın (muğmâ aleyh) kişilerin İkrarları akıl hastasının ikrarı hükmündedir. Mubah yoldan sarhoş olan kişinin ikrarı geçersizdir. Ancak haram yoldan sarhoş olan kişinin ikrarının geçerli olup olmadığı konusunda görüş ayrılığı vardır. Hanefîler, sarhoşun hadler dışındaki konularda ikrarının geçerli olduğu kanaatindedirler. Mâlikî ve Hanbelî bilginler ise, sarhoşta geçerli bir irade mevcut olmadığı için İkrarının muteber olmadığına hükmetmişlerdir.
Yine ikrarda bulunan kişinin, mahcur ve müttehem olmaması, ayrıca rızasının bulunması ve ciddi olası gerekir. Bu yüzden, tehdit, ikrah ve cebir ile vâki olan İkrar ile muvazaalı bir ikrar sahih olmaz.
Mukarrun leh; kendisine ait bulunan bir hak, başkası tarafından ikrar edilen hakikî veya manevî(hükmî) şahıstır. Mukarrun lehin âkil (mümeyyiz) olması şart olmayıp, vücub ehliyetinin bulunması yeterlidir. Buna göre, gayrimümeyyiz bir çocuk, hatta bir cenîn lehine, yine bir vakıf veya bu hükümdeki cami lehine yapılan ikrarlar geçerlidir. Ancak hayvan, ağaç gibi şeyler lehine ikrarda bulunmak geçerli değildir. Çünkü bunların hak sahibi olması mümkün değildir. Öte yandan, lehine ikrar yapılan kişinin belirli ve biliniyor olması ve ayrıca ikrarı reddetmemiş olması gerekir.
Mukarrun bih’in de, mukırrın mülkü olmaması, elinde mevcut olması ve malum olması gerekir. Ayrıca ikrar şer’î hükümlere (dine ve hukuka), akla, mantığa uygun olmalıdır.
İkrar beyanının birinci derecedeki ifade vasıtası, ikrara açıkça veya zımnen delalet eden sözdür. Kişi, söz dışında kalan yazı, işaret ve sükut gibi vasıtalarla da ikrarda bulunabilir. Dilsizin işaretiyle yapacağı bir ikrarda sahihtir. Hanefî ve Mâlikîler’e göre, bazı hallerde sükût, ikrar kabul edilir. Bu şartlar hukuk davalarıyla ilgilidir. Ceza davalarında özellikle hadlerde İkrarın, açık, anlaşılır ve sarih bir irade beyanı ile yapılması gerekir. İkrara konu olan şey (mukarrun bih) ya Allah hakkıdır veya kul hakkıdır.. Meselâ, hırsızlık, içki içme veyazina suçuna ilişkin bir ikrar Allah hakkı ile ilgilidir. Böyle bir ikrar, mukırrın rücuu ile hükümsüz olur. Kısas, neseb, ayn ve deyn ikrarı İse kul hakkı ile ilgilidir. Kul haklarında yapılan ikrardan ise rücû (dönülmesi) kabul edilmez.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
İkrar, İslam hukukunda önemli bir kavramdır ve bir sözleşmenin geçerli olması için gereklidir. İkrar, bir kişinin kendi rızasıyla ve iradesiyle, belirli bir sözleşmeyi veya taahhüdü kabul ettiğini beyan etmesidir.
İkrar, İslam hukukunda sözleşme yapmak için gerekli olan şartlardan biridir. Taraflardan biri, diğer tarafa teklif sunar ve diğer taraf da teklifi kabul ederse, sözleşme ikrar edilmiş sayılır. İkrarın gerçekleşebilmesi için, kişinin tamamen iradesiyle hareket etmesi ve teklifi kabul etmesi gerekir.
İslam hukukunda ikrar, birçok farklı alanda kullanılır. Örneğin, bir satış sözleşmesi yapmak için, satıcı ve alıcı arasında ikrar gerçekleşmelidir. Ayrıca, evlilik sözleşmesi, borçlanma sözleşmesi ve diğer birçok sözleşme türü için de ikrar gereklidir.
İkrarın gerçekleşmesi, sözleşmenin yürürlüğe girmesi için gereklidir. İkrar, sözleşmenin tarafları arasında bir güven ilişkisi oluşturur ve sözleşmenin uygulanmasını kolaylaştırır.
İslam hukukunda ikrar, sözleşmelerin geçerli olması için önemli bir unsurdur ve Müslümanların iş hayatında ve günlük yaşamlarında sık sık kullanılan bir kavramdır.