Paylaş
Dinen kadının cinsel görevleri
Question
İslamda evlilikte kadının cinsel görevleri
KADININ CİNSEL GÖREVLERİ
Kadının kocasına olan görevlerinden birisi de cinsel görevleridir. Kadın ve erkeğin cimada bulunması her ikisinin de birbirleri üzerindeki haklarındandır. Bu konuyla ilgili olarak kadının görevlerini söyle sayabiliriz.
DAVETİ KABUL ETMEK
Müslüman hanım, ocasinin cinsel çağrılarına hemen icabet etmesi dini bir görevidir: Kadın efendisinin istirahat zamanı geldiğinde yatağını güzelce hazırlayıp, lozum eden hizmetinde bulunmalıdır. Efendisi yatağa girmeden kendisi yatmamalı ve beraber yatarken de efendisinin iznini almadan arkasını dönüp yatmamalıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) söyle buyurmaktadır:
“(Cinsel) Haceti için erkek karısını çağırdığı vakit kadın tandırın ekmek fırınının başında bile olsa işini (bırakıp) kocasına gelsin.”
Yani fırın başındaki hizmet, telaş bir anı temsil etmektedir. İhmal edilirse ateş söner, fırın soğur ve hamur ekşiyip dağılır. Kadın bu gibi hizmetlerle didinirken kocası tarafından cinsi mukarenet için çağırılmış olsa, dini bir mazereti yoksa, işleri bahane edip ihmalkârlığını sergilememelidir. Esasen erkeğin hayatında, kadının yüklendiği mükellefiyetin en buyük vazifelerindendir. Yine bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Erkek, karısını yatağına çağırdığı zaman gelmekte (çekingen davranıp) diretirse, sabaha erinceye kadar melekler o kadına lanet ederler.”
“Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki bir adam hanımını yatağına çağırır da kadın bu daveti reddederse, kocası o kadından razı oluncaya kadar Allah o kadinu dargin olur.”
“Üç grup insan vardır ki, ne namazı kabul olunur ve ne de yaptığı iyilikler semaya ulaşır (yani iyiliklerine karşı ecir alamaz)
a- Kaçan köle, dönünceye kadar
b) Sarhoş uyanıncaya kadar,
c) Kocası kendine kızmış olup ve kocasını razı edinceye kadar bir kadın.”
Cabir’den ir) merfu olarak rivayet edilmiştir.
“Hiç bir kadının nefsini kocasına sunmadan uyumam helal değildir.” diye buyurunca Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Abdullah b. Ömer sordu:
-Kadın nefsini kocasına nasıl sunar? Peygamberimiz şöyle cevap verdi:
-Elbisesini çıkarıp, Kocası ile beraber aynı yatağa girer, tenini tenine dokundurur.
– “Böyle yaptığı zaman nefsini sunmuş olur.”.
Konuyla ilgili daha da hadis aktarmak mümkündür. Şu bilinmelidir ki, kocası arzuladığı zaman kadınlık görevlerini yerine getirmeyen kadın suçlu olduğu gibi, günahkârdır da. Çünkü o kocaya, itaati emreden Allah’a ve O’nun Resulüne karşı gelmekte, böylece haram işlemektedir. Bunun içindir ki, meleklerin bedduasına uğramakta ve Allah’ın öfkesine maruz kalmaktadır.
Kanun koyucu Allahu Teala ve onun Resulü, kadının kocasının isteklerini yerine getirmesi ve cinsi münasebet hususunda onu reddetmemesini emretmiştir. Çünkü erkekte şehvet ayaklandığında ve onu helal -eşi- ile teskin edemediğinde, hanımı onu fitneye düşmüş ve o kötü fiili yapmasına zemin hazırlamış olur. Yine bu tavır, erkeğin şehevi duygusunun o esnada azalmasına sebep oluşu, erkeğin sinirlerini bozar ve mutluluğunu zedeler.
Bilinen bir gerçek ki kocasının cinsel isteklerine karşılık vermeyen kadınların yuvalan çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. En azından erkeğin hanımına kar muhabbeti azalmış olur. Hatta bu duruma içerleyip eşine karşı en şiddetli tepki gösteren erkekler çıkabilir.
Kadın kocasının cinsel isteğinden ötürü ondan izinsiz nafile ibadet edemez Kadın, kocasının izni olmadan nafile ibadetleri de yapamaz. Burada kastedilen farz ibadetler değildir. Mesela beş vakit namaz, Ramazan orucu gibi ibadetler için kocanın izni bile alınmaz. Koca, farz ibadetlerde hanımına mani olamaz. Burada kocasının izni ancak nafile ibadetler için söz konusudur.
Peygamberimiz (as) şöyle buyurur:
“Kocasının yanında bulunan (yani eşi gurbette olmayan) kadının, kocasının izni olmadan nafile oruç tutması caiz değildir. ”
Ebu Said (ra) da şöyle rivayet etmiştir
Biz Rasulullah’ın yanında idik. Bir kadın geldi ve Peygamber (as) dedi ki:
“Kocam Safvan Ibni Muattal, namaz kıldığımda beni dövüyor, oruç tuttuğumda orucumu bozduruyor. Sabah namazı güneş doğuncaya kadar kılamıyorum. O anda orada bulunan kadının kocası Safvan’a Rasulu Ekrem (s.a.) kadının dediklerini sordu. Safvan söyle dedi:
-Ya Rasulallah! Namaz kıldığımda beni dövüyor, sözünün aslı şudur. O namazında iki süre okuyor, böylece namazı uzatıyor ben işte bunu menettim. Ravi diyor ki, bunun üzerine Rosulu Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu:
-Bir tek süre olsa insanlara kafi gelir!
Safvan devamla: Oruç tuttuğum zaman bana orucumu bozduruyor sözüne O devamlı nafile oruç tutmak ister, ben ise cinsi münasebet yapmak isterim) gelince:
genç bir adamım, sabredemem. Bunun üzerine Peygamber (a.s) söyle buyurdu:
Kadın kocasını izni olmadan nafile oruç tutmasın!
Safvan devamla: Sabah namazını güneş doğuncaya kadar kılamıyorum sözüne gelince; Biz genç evlileriz, gece maruf şekilde zevke geliyor. Onun için erken uyanmamız zor oluyor, ancak güneş doğarken uyanıyoruz dedi.
Rasala Ekrem sallalahu aleyhi ve sellem de:
Ya Safvan! Uyandığın zaman hemen (temizlenip) namazını kıl! buyurdu.
Su halde evli bir kadının farzları yaptıktan sonra nafile ibadetleri yapacağım diye kocanın isteklerini ihmal etmesi doğru değildir. Kocasının isteklerini yerine getirmeye mani olmadan ve onun müsaadesi ile nafile ibadetlerle meşgul olmasında bir sakınca yoktur.
Burada şu incelik vardır. Kadın nafile oruçla meşgul olursa, gündüz kocasının istediğini yerine getiremeyeceği gibi yorgun ve zayıf düşeceğinden gece de hakkı ile vazifesini yapamaz. Binaenaleyh kadının kocasına itaat etmesi, onunla meşgul olup onu gücendirmemesinin nafile ibadetten daha hayırlı olduğu anlaşılmaktadır.
KADIN CILVESINI VE SÜSLENMESİNİ KOCASINA KARŞI YAPMALI
Dinimiz, kadınlara sislerini ve güzelliklerini sadece kocalarına kar sergilemelerini emretmiştir.
Allahu Teala, kadınların kocalar için süslenmelerini vaz derken erkeklerin de bizzat süslenmiş kadınlarına ilgi duyması istenmektedir. Ziynet dediğimiz konunun çok geniş manas vardır. Kadının vücud güzelliği, elbise güzelliği, takı güzelliği hep ziynetten yani süsten sayılır. Kadının kocasına karşı sergileyebileceği bu çeşitlerini şöyle sıralayabiliriz: * Kadın efendisinin karşısında güzel elbiselerini giyerek, lüzum
eden süslenmesini yapmalıdır: Müslüman hanımlar en güzel ve albenili elbiselerini kocasının yanında giyinmeli ve pespaye eski elbise ve zevksiz bir görünümle onun yanında dolaşmamalıdır. Günümüzde ne yazık ki bazı hanımlar en güzel kıyafetlerini sokaklarda yabana erkeklere sergilerken kocalarının yanında ise eski kıyafetleriyle dolaşmaktadır. Bu, yanlış bir harekettir.
*Kadın kocasına karşı güzel kokular sürünmeli, pis kokularından arınmalıdır.
Arap düşünür Ebu’l-Ferec de bir araştırmasında şunları söyler: “Kadın endamının düzgünlüğünden ve güzelliğinin mükemmelliğinden ayrı olarak sürekli temiz ve asla olmalıdır ki, kocasının gönlüne taht kursun. Kocanın, zevkine ve beğenisine uygun biçimde çeşitli takılar takınmalı, değişik elbiseler giyinmeli ve çeşitli pekillerde süslenmelidir. Kocasının gözünün takılıp da kendisinden hoplamamasına ve nefret etmesine neden olan kirleri, pis kokuları veya tiksinti verici peyleri üzerinden atmalı ve bu tür şeylerden sakınmalıdır. Temizlenmeyip süslenmeyen bir kadın kocasının kendisinden başka kadınlara yönelmesine sebep olabilir. Eğer bir kadın kocasının bu yönden kaybetmesine kendisinin de suçu elbette vardır. Kadınlar, hocalarına karşı peeli ve tatlı bir dille konuşmalıdırlar:
Yüce Rabbimiz, kadınların seslerini yaratılıştan güzel ve yumuşak yaratmıştır. Kadıların seslerinde bir işvelilik söz konusudur. Cenab-ı Allah, müslüman hanımların bu çekici konuşmalarını yabancı erkeklere karşı caiz görmemiş ve hanımların sadece eşlerine hoy bir oda ile konuşmalar emretmiştir.
Peygamberimiz (sav) de bu konuda şöyle buyurur:
“Özellikle kocalarınızla gayet ince ve cilve ile konuşabilirsiniz ve onlara güzel görünmek için istediğiniz nezaketi yapabilirsiniz. Lakin yabancı erkekle konuşurken ciddi, kaba ve kısık sesle konuşursunuz.
Demek ki kadın yabancı erkeklere karşı kuk, kaba ve ciddi şekilde konuşurken, kocasına karşı ine alabildiğine işveli, cilveli, yumuşak bir tarzda konuşmalıdır
İslam alimleri kadınlara bu görevlerin de vacip olduğunu beyan etmişlerdir. Yatağa girdiği zaman nefsini kocası arz etmek, gıyabında kocasına cinsel ihanette bulunmamak, hoş kokulu olmak, ağzı misvak ve miskle tertemiz tutmak, kocam evde iken onun için süslenmek, kocası evinden ayrılıp gittiği zaman sini bırakmak kadının kocasına karşı vacip görevleridir. Kadının kocan için giysi ve takı ile süslenmesine hiç bir sır olmadığı gibi makyaj yaparak süslenmesinde bir sınır yoktur. Bilakis sevap vardır. Özellikle cimadan (cinsel birleşmeden) nedenlerin banyo yaparak kötü koku ve kirlerden arınmaları cinsel mutluluk için oldukça önemlidir.”
BENZER KONULAR:
- Kocasız kadın cinsellik konusunda ne yapmalı
- Kadınlarda cinsel düşünceler guslü bozar mı?
- Adetli (Hayız iken) veya lohusa kadınla cinsel ilişkinin kefareti var mıdır, varsa ne kadardır?
- Hayızlı kadın ile cinsel ilişkinin sınırları nelerdir?
- Erkeğin Kadın Üzerindeki Cinsel Hakları Nelerdir?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
İslam’da evlilik, hem erkeğin hem de kadının haklarını ve sorumluluklarını dengeleyen bir kurumdur. Cinsel ilişki, evlilikte eşlerin birbirine karşı haklarından biridir ve bu, karşılıklı rızaya, saygıya ve sevgiye dayalı bir ilişkiyi gerektirir. Kadının cinsel görevleri konusunda İslam’daki yaklaşımlar, aşağıdaki esaslar çerçevesinde değerlendirilebilir:
1. Cinsel İlişkiye Karşılık Vermek
İslam’da, evli çiftlerin birbirinin cinsel ihtiyaçlarını karşılaması, eşlerin birbirine olan görevlerinden biridir. Bu bağlamda, bir kadın kocasıyla cinsel ilişkiye girmeye yönelik meşru taleplerine, geçerli bir mazereti olmadığı sürece olumlu cevap vermelidir. Bu, evlilikte huzuru ve sadakati korumak için önemli bir prensip olarak kabul edilir.
Ancak bu, kadının zorla bir ilişkiye mecbur edilmesi anlamına gelmez. Cinsel ilişki, her iki tarafın da gönüllü olarak ve sevgi çerçevesinde yerine getirmesi gereken bir sorumluluktur.
2. Geçerli Mazeretler
Kadının cinsel ilişkiye katılmaktan kaçınabileceği durumlar da vardır. Örneğin:
Bu tür durumlarda, kadının hassasiyetine saygı gösterilmesi kocanın görevidir. İslam’da evlilik karşılıklı anlayış ve hoşgörü üzerine kuruludur.
3. Eşit Hak ve Sorumluluklar
Kadın sadece kocasının cinsel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü değil, aynı zamanda kendi haklarını da gözetme hakkına sahiptir. İslam, erkeğin de karısının ihtiyaçlarını karşılamak ve onu ihmal etmemekle yükümlü olduğunu vurgular.
Bu, evlilikteki cinselliğin tek taraflı bir görev değil, karşılıklı bir hak olduğunu gösterir.
4. Zorlamanın Yasaklığı
İslam, eşler arasında sevgi ve saygıyı ön planda tutar. Kocanın, karısını rızası olmadan cinsel ilişkiye zorlaması hem İslam ahlakına hem de evlilik hukukuna aykırıdır. Cinsel ilişki, sevgi ve rızaya dayalı bir şekilde gerçekleşmelidir.
5. Cinsel Hayatın Mahremiyeti
Evlilikte cinsel ilişki, eşler arasındaki en özel konulardan biridir ve bu mahremiyetin korunması gerekir. İslam, bu mahremiyeti ihlal eden davranışları, örneğin eşlerin cinsel ilişkilerini başkalarına anlatmalarını yasaklamıştır.
Özetle:
Kadının evlilikte cinsel görevleri, İslam’da kocanın haklarından biri olarak tanımlanır. Ancak bu görev, karşılıklı rızaya, sevgiye ve anlayışa dayanmalıdır. Kadın, makul bir mazereti olmadığı sürece eşinin cinsel ihtiyaçlarına cevap vermelidir. Bununla birlikte, İslam’da kadının haklarına ve onuruna büyük önem verilmiş, eşlerin birbirlerine karşı saygılı, anlayışlı ve şefkatli olmaları emredilmiştir.