Paylaş
Dini Kavram Olarak “Taklit” Ne Demek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Dinde Taklit nedir?
Başkasına ait görüşü belgesiz, delilsiz ve delili üzerinde düşünmeden hakikat olduğuna inanarak kabul etmektir. Bu şekilde başkasına uyan kimse, başkasının sözünü ya da fiilini boynuna bir gerdanlık olarak geçirmiş gibidir. O halde, Hz. Peygamber’in buyruğunu ya da icmayı kabul etmek taklit diye adlandırılmaz. Çünkü bu, delilin kendisidir. İçtihattan ve incelemek ten aciz olan kimse için taklidin caiz olduğu hususunda Kaderiye mensubu bazı kişiler dışında muhalefet eden olmamıştır. Avamdan bir kimsenin, fetva vermeye ehil olduğuna dair ağırlıklı kanaat sahibi olduğu herhangi bir kimseye fetva sorma hakkı vardır. Ayrıca o, belirli bir ilim adamına sormakla ve muayyen bir kimseye bağlı kalmakla da yükümlü değildir. Çünkü şer’i hüküm olmadan yükümlülük olmaz. Diğer taraftan, İslâm şeriati -Kur’ân ve sünnetin nasları,- hangisi olursa olsun her mezhepten daha büyük ve geniştir.
İlim adamları taklidin hükmü konusunda üç farklı görüşe sahiptir:
Birinci görüşe göre, taklit mutlak olarak yasaktır. Çünkü bunlar, her mükellefin içtihat etmesini ve içtihadın metodu ile yollarını öğrenmesini farz kabul etmişlerdir.
İkinci görüşe göre, ister içtihat edebilecek kudrete sahip olsun, ister aciz olsun, taklit herkes için mutlak olarak caizdir.
Üçüncü görüşe göre ise, duruma göre farklı hüküm söz konusudur. Zira delil getirmekten aciz olan kimse hakkında taklit caizdir, gücü yeten müçtehit içinse taklit haramdır. Tercih edilen görüş de budur.
Ibn Kayyim gereğince amel etmenin ve fetva vermenin haram olduğu taklit türleriyle ilgili olarak şunları söylemektedir:
1. Ataları taklit etmekle yetinerek, Allah’ın indirdiklerinden yüz çevirmek ve bunlara iltifat etmemek.
2. Mukallidin, görüşünün alınmaya ehil bir kimse olduğunu bilmediği kişileri taklit etmesi.
3. Mukallidin, kabul ettiği görüşün aksine delilin ortaya çıkması ve bunun açıkça güçlü olduğunun görülmesinden sonra taklide devam etmesi.
Yüce Allah, Kur’ân’in birçok yerinde bu üç tür taklidi yermiştir. Maalesef taklit yalnızca dinlere tabi olanlar arasında değil; fıkhî mezhep inamlarına uyanların, mütefekkirlerin, edebiyatçıların, felsefecilerin, partili-partisiz siyasilerin izleyicilerinin pek çoğu arasında da yaygın durumdadır. Fa kat bu alanda övülmeye değer olan yöntem ise, geçmişlerin görüşlerinden yararlanmak, bunların tercihe değer olanını, daha güçlü delili bulunanını alıp kabul etmek, muayyen bir kimsenin görüşüne bağlanıp kalmamak, bu görüşlerden zayıf olduğu açıkça ortaya çıkanları bırakmak, Kitap ve sünneti bütün hususlarda hakem kabul etmek ve nasların çerçevesi içerisinde hükmü onlara izafe etmektir. Bu konuda kural da şudur: “İlim ehli kimselerin hepsinin görüşlerinin lehine delil gösterilir. Fakat onların sözleri delil gösterilemez. Bundan sadece Müslümanların icmasının gerçekleşmiş olması hâli müstesnadır.” Özellikle Hz. Peygamber’in ve onun raşid ve hidayete erdirilmiş halifelerinin sünneti dışında herhangi bir kimseye tabi olmayı zorunlu tutmayan İslâm düzeninde bu böyledir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Dini kavram olarak “taklit” (taqlid), İslam fıkıh literatüründe kullanılan bir terimdir. Taklit, bir konuda bilgisi olmayan kişinin, o konuda bilgisi olan birinin görüşüne uyarak hareket etmesi anlamına gelir.
İslam hukukunda, bir kişinin bir mesele hakkında kendi araştırması ve doğru bilgiye ulaşması gerektiği öğretilir. Ancak, bir kişinin konu hakkında yeterli bilgisi yoksa veya yeterli zamanı yoksa, konuda uzmanlaşmış bir alim veya öğretmene başvurarak onun görüşüne uygun davranması tavsiye edilir. Bu durumda kişi, taklit yaparak, o alimin görüşüne uygun hareket etmiş olur.
Taklit, İslam fıkıhında genellikle mezhep imamlarının görüşlerine uygun hareket etmek anlamında kullanılır. Yani, bir kişi kendi mezhebinin imamının görüşüne uygun hareket ederek taklit yapar. Ancak, bazı durumlarda diğer mezheplerin görüşleri de taklit edilebilir.
Taklit, İslam hukukunda bir zorunluluk olarak görülmez, ancak bir tavsiye olarak kabul edilir. Özellikle, dinî bilgisi yetersiz olan kişilerin, taklit yaparak yanlış bir davranışta bulunmaktan kaçınmaları önerilir.