Paylaş
Dinimizde Aile Planlamasının Hükmü
Question
Aile Planlaması
SORU: Bazı devletler aile planlaması yapıyorlar, dinin bu konudaki görüşü nedir?
CEVAP: İslâm aileyi toplumun temeli olarak görüyor. Evlilik ailenin başlangıcıdır. Evlilikte yüksek hedefler vardır. Tarafların cinsi yönünü tatmin etmek, vicdan ortaklığı sağlamak, hayatta birbirlerine yardımcı olmak, necip bir soya sahip olmak ki zürriyet büyük bir nimettir, Allah tarafından verilen en büyük hibedir. Öte yandan da çok sorumluluğu olan bir şeydir. O korunmaya muhtaç bir emanettir. İnsan o nimete sahip olmak ehliyetinde olmalıdır ki, bunu devam ettirsin.
O bu hak ve sorumluluklardan aciz olduğu halde bunu yaparsa, onu hafife almış, nimete müstahak olacağı yerde taksiratta bulunmuş demektir. Soyunun ihmal ve zayi olması da başka bir gühahtır. Bundan dolayıdır ki İslâm babaya çocuğun hakkını korumayı farz kılıp onun nafakasını temin etmek, emzirmek, yeme, içme, mesken sağlamak, din ile dünya işlerini öğretmek onun rahatına yardımcı olmak için bir şey biriktirmek gibi görevler yüklemiştir.
Rasûlullah (s.a) şöyle buyuruyor:
Varislerini zengin olarak bırakman onları fakir ve halka muhtaç olarak bırakmandan daha iyidir.
Allah’ın dinini iyi bilmeyen bazı insanlar yalnız nüfus çokluğunun bir nimet olduğunu zannediyorlar. Bu sağlam bir anlayış değildir. Sayı çokluğunun yanında maddi ve manevi kudret olmadığı zaman dinini ve dünyasını zayi eden çokluğun bir faydası yoktur. Rasûlullah şöyle buyuruyor:
Yakında milletler yemek sofrasına üşüştükleri gibi üstünüze üşüşecekler. ‘Azlığımızdan mı ya Rasûlullah?’ dediklerinde çöp gibi olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbindeki korkunuzu, heybetinizi kaldıracaktır, kalbinize de vehen verecektir. ‘Ya Rasûlullah vehen nedir?’ diye sorduklarında, “Dünyayı sevmek ve ölümden tiksinmektir” diye cevap verdi.
İslâm fıkhında şu vardır: İnsan evlilik için hemen acele etmemelidir. Onun temel haklarını yerine getirebileceğine kanaat getirdikten sonra evlenmelidir. Maddi ve cinsi olarak aciz ise, evlendiğinde eşine zulmedeceği endişesi varsa veya onun meşru ve zaruri haklarını zayi etmekten korkuyorsa, evlenmemesi lazımdır.
Burada Allah’ın şu sözünü hatırlamanız lazımdır:
Evlenme imkanı bulamayanlar ise, Allah lütfü ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar… (Nur/33)
Yine Rasûlullah’ın şu sözünü de hatırlamamız lazımdır:
Ey gençler! Evliliğin hakkını verebilenler, evlensinler. Evlenemeyenler oruç tutsun, çünkü oruç onun için bir kalkandır.
Bir müslümanın gaflet ve şehvetinin tahakkümüne girip, zayıf ve aciz bir neslin meydana gelmesine sebep olmaması lazımdır.
Rasûlullah şöyle buyuruyor:
Belanın şiddetlisi az malla birlikte çocukların çokluğudur.
Abdullah İbn Abbas da (r.a) şöyle demiştir: “Çocukların çokluğu iki fakirlikten birisidir. Çocukların azlığı iki zenginlikten biridir.”
İki fakirlik, malın azlığıdır ki kusur ve acizliğe sebebiyyet verir. Nüfus çokluğu da bir çok hak ister ki nüfus sahibini uğraştırır. İki zenginlikten gaye ise, malın çokluğu ve nüfusun azlığıdır.
Fakihlerden bazıları bir zaruret olduğu zaman aile planlamasının caiz olduğunu söylemişlerdir. O zaruretler şunlardır: Kadının (anne adayının) zayıf olması, eşlerden birisinde habis bir hastalığın bulunması, nüfus kalabalığı anında iktisaden zayıf olması gibi. İmam Gazali bunu şöyle özetlemektedir: “Çoğu sıkıntıların kaynağı nüfus kalabalığıdır.”
Rasûlullah (s.a) da, zayıf bir nesil meydana getirmemek hususunda bizi uyarmıştır:
Çocuklarınızı gizli (örtülü) olarak öldürmeyiniz. Çünkü “Gayl” yani emziren kadının hamile kalması öldürücüdür.
Rasûlullah burada gayl’i çocuk için bir örtülü ölüm saymaktadır. Kadın bir çocuk emziriyorsa, hamile kalmaması için Rasûlullah kocasına ona yaklaşmayı yasaklamıştır. Böylece emen çocuk zayıf yetişmez ve cenin de zarar görmez. Anne adayı da emen çocukla cenin arasında kalmaz.
Emzirme tam iki senedir:
Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler… (Bakara/233)
Hamilelik süresi de nerde ise bir senedir. Bu durumda iki çocuk arası nerde ise, üçsenedir. Bu da çok hamile kalmaktan uzaklaşmak demektir.
Bu da gösteriyorki İslâm aile planlamasına karşı değildir.
Benzeri konular:
- Ailede Ev almak kimin görevidir?
- Ailem razı olmadığı halde kocama tekrar dönmem doğru mu
- Aile içi huzursuzluk nedenleri
- Ailem ve eşim arasında kaldım
- Doğduğunuz, anne baba ve bütün akrabalarınızın yaşadığı, eviniz ve Ailenizin bulunduğu bir şehirden ayrılmak zorunda kalırsanız, ne hissedersiniz?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
İslam dininde aile planlaması konusunda farklı görüşler bulunmaktadır ve bu konuda çeşitli fıkıh mezhepleri ve alimler arasında çeşitlilik vardır. Genel olarak, İslam dininde evlilik ve çocuk sahibi olma teşvik edilirken, aile planlaması konusunda da çiftlerin sağlıklı bir şekilde karar vermelerine ve belirli şartlara uygun olarak hareket etmelerine izin verilir.
Aile planlaması, çiftlerin sağlık, ekonomik durum, çocukların bakımı ve diğer faktörler gibi çeşitli nedenlerle çocuk sahibi olmayı erteleme, sınırlama veya planlama amacıyla yöntemler kullanması anlamına gelir. İslam dininde, çiftlerin aile planlaması yapmaları gerekliliği veya zorunluluğu yoktur, ancak bu konuda özgür iradeleri ve sağduyularıyla karar verebilirler.
Aile planlaması konusunda İslam’ın bazı temel prensipleri şunlardır:
Allah’ın takdiri: İslam inancında, çocuk sahibi olmak veya çocuk sahibi olmamak, sonuçları Allah’ın takdirine bağlıdır. Bu nedenle, çiftler çocuk sahibi olmaya karar verirken Allah’ın rızasını ve doğurganlığın Allah’ın lütfu olduğunu göz önünde bulundurmalıdır.
İnsan sağlığı: İslam dininde, sağlık büyük bir değerdir ve çiftlerin fiziksel, ruhsal ve zihinsel sağlıklarını korumaları teşvik edilir. Aile planlaması, çiftlerin sağlık durumlarını dikkate alarak çocuk sahibi olmayı ertelemelerine veya sınırlamalarına izin verebilir.
Aile ekonomisi: İslam, çiftlerin ailelerini geçindirme sorumluluğunu taşıdıklarını ve ekonomik durumlarını göz önünde bulundurmalarını öğütler. Aile planlaması, çiftlerin maddi kaynaklarını daha etkili bir şekilde yönetmelerine ve çocuklarını sağlıklı bir şekilde yetiştirmelerine yardımcı olabilir.
İnsan neslinin devamı: İslam dininde neslin devamı önemli bir değerdir ve çocuk sahibi olmak teşvik edilir. Ancak, bu teşvik çerçevesinde, çiftlerin çocuk sayısını kendi aileleri ve çocukların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak belirlemeleri ve ailelerine adil bir şekilde bakabilmeleri önemlidir.
İslam dininde doğal yollardan ve sağlıklı bir şekilde uygulanan aile planlaması yöntemlerinin kullanılması genellikle kabul edilebilir görülür. Bunlar, düzenli bir şekilde takip edilen döngüsel yöntemler, doğum kontrol yöntemleri veya tıbbi danışmanlıkla alınan kararlardan oluşabilir. Ancak, dini bir otorite veya yerel bir alimle danışarak, kendi durumunuz ve inancınız doğrultusunda uygun olan yöntemi belirlemek en iyisidir.
Sonuç olarak, İslam’da aile planlaması çiftlerin kendi vicdani değerlendirmeleri ve sağduyuları doğrultusunda yapabilecekleri bir konudur. Çiftlerin Allah’ın rızasını, sağlık durumlarını, aile ekonomisini ve insan neslinin devamını dikkate alarak karar vermeleri teşvik edilir.