Paylaş
Dinimizde bid’at ve hurafeler
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
BİD’AT VE HURAFELER
Bidat ve hurafeler örnekleri
Bid’at; dinimize sonradan sokulan, İslam’da yeri olmayan dînî mahiyet ve amaçlı âdetlerdir. Hurafe ise; uğuru ya da uğursuzluğu olduğuna inanılan batıl inanışlardır. Bid’at, sünnetin zıddı olarak addedilmektedir. Bid’at ile asıl amaçlanan, dinde bir eksiklik veya fazlalık meydana getirmektir.
Bid’at, İslam dışı âdet ve inanışları İslam’a yamamaktır. Bunu bazen safça ve iyi niyetle yapanlar bile dine ne kadar zarar verdiklerinin farkında bile değillerdir. Bu nedenle bu hususta yazılmış eski tarihli ve güncel bütün eserlere dikkat edilmelidir; kaynaklarından emin olunmayan eserleri okurken dikkatli olunmalıdır.
İnsanlar, İslam öncesi inanç kalıntılarından kurtulamadıkları; dinimize uzak diğer kültürlerin etkilerinde kaldıkları; cehalete esir oldukları ve umudun tükendiği yerde son çare olarak bid’at ve hurafelere başvurdukları için bid’at ve hurafelerin sürekli hayatımızda var olduğunu söyleyebiliriz. Bu hatanın daha vahim yönü ise, Bid’at ve hurafelerin sadece amelî konularda kalmaması inançla ilgili konularda görülüyor olmasıdır. Nitekim tarih boyunca İnanç ve düşüncede İslam dışına sapmalar, ehl-i bid’at mezheplerini doğurmuştur. Uygulamada görülen İslam dışı icatlar da amelî bid’atları doğurmuştur.
Nûr Sûresi’ndeki âyet-i kerîmede Allah cc: “Peygamberin emrine muhalefet edenler, başlarına bir bela ve çok elemli bir azap gelmesinden sakınsınlar.” Buyurarak Bid’at ve hurafelerin kişiye vereceği zararlardan bahsetmiş ve mü’minleri uyarmıştır. Mevlid’in Kur’an’dan daha fazla önemsenmesi, Kur’an’a fal kitabı gibi bakılması, Bid’at ve hurafelerin en başta gelenlerindendir.
Günümüzde yaşayan bidat ve hurafeler
Bid’at ve Hurafelerin en çok görüldüğü alanlar ise şunlardır:
1-Kısmeti açılması istenen kızlar için yapılanlar,
2-Hamile, loğusa kadınlar ve yeni doğan çocuklar için yapılanlar, Beşiğe süpürge bağlama, yatıra götürme, gibi.
3-Çocuğu olmayan kadınların yaptıkları. Mesela, Çocuğu peş peşe ölenler ya da çocuğu olmayanlar, türbeye gidip bunu sana sattım diyip, çocuk doğduğunda türbeye satıldığına inandıkları çocuğun adını Satı, Satılmış koymaktadırlar.
4-Ölülerin arkasından yapılanlar. Ölen kişinin 40’ı, 51’i gibi belli günlerde dînî faaliyetlerde bulunmak. Halbûki, kişi vefat eden yakını için sadece belli günlerde değil her an dua etmelidir. Belli günlere has kılınmamalıdır.
5-Falcı ve büyücülerin yaptıkları da bütünüyle hurafedir.
Bazı Bid’at ve hurafe örnekleri verecek olursak,
1-Kutsal sanılan yerlere bir dilek için çaput bağlamak: Şamanizm’den kalma bir adettir.
2-Türbelerde mum yakmak, Fenikelilerden kalma Hıristiyan âdetidir,
3-Nazara karşı kurşun dökmek, Şamanizm’in ibadetidir.
4-Baykuş ötmesini, köpek ulumasını uğursuz saymak, Allah’ın yarattıklarına uğursuz diyerek hakaret etmektir.
5-Hıristiyanların 13 sayısını uğursuz sayması gibi bazı gün ve sayılarda uğur ya da uğursuzluk aramak.
6-Yatırlardan medet ummak, yatıra adak adamak vs.
7-Duaların kabul olması için yapılacak duaları belli bir adetle sınırlandırmak. 41 Yasin, 4444 Salat-ı Tefriciye okumak gibi. Hâlbuki duanın kabul olması için aslolan ihlâstır, belli adette olmasa da kabul olacaktır.
8-Yürümeyen çocuğun ayağına ip bağlayıp cami etrafında yedi kez döndürdükten sonra ipi keser ve çocuğun sırtını cami kapısına üç kez vurursanız çocuk yürürmüş.
9-Konuşmayan çocuğun ağzını imam, caminin anahtarı ile açarsa çocuk konuşurmuş.
10- Cuma günü çamaşır yıkamayı, ev süpürmeyi, uğursuz saymak.
Şu asla unutulmamalıdır ki:
“Bid’at, şeytan için günahtan daha sevimlidir. Çünkü bid’atin tevbesi olmaz denir. Bid’atin tevbesi olmaz demek şu anlamdadır: Bid’atı yapan yapmaya devam ettiği sürece dînî bir görev yaptığını düşünür ve bu işi sever. Dolayısı ile insan sevdiği bir işten tevbe etme gereği de duymaz.”
Bid’atlerden sakınabilmek için Kitap ve Sünneti iyi bilmek, din adına yaptığımız uygulamaları sağlam bir delile dayandırmak gerekir. Bid’atleri icra etmek kadar Bid’at diye teknik bazı gelişmeleri ve dinen bir mahzuru olmayan bir örfü dahi bid’at sayarak hayatı yaşanmaz hale getirmek de yanlıştır.
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İnanç hususunda olduğu gibi, ibadet olarak da dine sonradan bir şey ilave edilemez. Dinimiz Rasulullah (sav)’den sonra Nebi de Rasul de gelmeyecek diyorsa, asla Nebi de Rasul de gelmeyecektir. Geldi diyenler, yalan söylemektedirler. Kendisini Rasul ilan edenler de apaçık yalancılardır. Kur’an, din tamamlandı diyorsa, Kur’an’da fazlalık ya da azlık olduğunu söyleyenler yalan söylemektedir. Rasulullah (sav) uğursuzluk diye bir şey yoktur diyorsa, safer ayı başta olmak üzere çeşitli yer ve zamanlarda ya da olaylarda uğursuzluk olduğunu iddia edenler yalan söylemektedir. Bir başka şekilde, kabirlerde yatanlara sadece dua edilebilecek ve onlar için rahmet dilenebilecekken, türbeleri yardım dilenilen mekanlar haline getirenler dinde tahrifat yapıyor demektir. Çünkü ayette şöyle buyurulmaktadır: “Allah’ı bırakıp, kendisine ne faydası ne de zararı dokunacak olan şeylere yalvarırlar. Bu, haktan büsbütün uzak olan sapıklığın ta kendisidir.” (Hac Suresi/12)
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
BİD’AT VE HURAFELER
Yüce dinimiz İslam, insan hayatının her anını kontrol altında tutan bir dindir. İslam, insanın tüm inanç dünyasını şekillendirir. Kendisine kutsallık atfedilen her şey dinimizin temel kaynaklarında yer almaktadır. Bunların dışında başka şeyleri ktusal saymak bid’attir, hurafedir.
Bid’at, islamda olmayan ve islma sonradan sokulan dini mahiyet ve amaçlı adetlerdir.
Resulullah (sas) bu tür bidatlere yönelmeyi hiçbir zaman hoş karşılamamış ve her fırsatta inananları sert ifadelerle uyarmıştır. Veda konuşmasında şöyle buyurmuştur:
“Sonradan uydurulan şeylere karşı dikkatli ve uyanık olun. Zira (sünnete karşı) çıkarılan her yeni şey bid’attir, her bid’at de dalalettir[1] yani sapıklıktır.
Aslı esası olmayan, hiçbir gerçeğe dayanmayan, buna rağmen kötüye yorumlanan ve kuruntu edilen şeylere hurafe denir.
Hak ve hakikat dışı her şeye savaş açan dinimizde hurafelerin hiçbir yeri yoktur. Ama siz gelin görün ki, insanlar cahilleşip özden, esastan koptukça, İslam’ın ruhundan uzaklaştıkça hurafelere dört elle sarılıyorlar.
“Baykuş acı acı ötüü mü, uçup gitti mi, bir bacaya kondu mu uğursuzluk getirirmiş. Tavaşan kaçınca, köpek uluyunca, horoz vaktinden önce ötünce felaket gelirmiş”.
Bazı günleri uğursuz saymak, Salı ve Cuma günleri iş yapmama, çamaşır yıkamanın aslı esası yoktur. Hıristiyanlar, İstanbul Salı günü fethedildiği için o gün yas tutarlarmış. Cuma günü ise müminlerin bayramıdır. O gün temizlanmak niçin yanlış olsun…
Bazı bölgelerde talih denemk için kuş uçurulurmuş, evden misafir gidince üç gün ev temizlenmezmiş, sökük elbise üzerindeyken dikilirse iftiraya uğranılırmış, bunların hepsi yanlış şeyler. Türbelerede mum yakmanın, taşlarını, demirlerini, parmaklıklarını öpmenin, çalı ve dallarına çaput bağlamanın, türbeye kurban kesmenin İslamda yer yoktur. Dileklermizi doğrudan doğruya her dertlinin ahını işiten, kalbimizden geçenleri dahi bilen, bizleri seven sonsuz merhamet sahbibi Rabbimize arzedeceğiz.
Kurşun dökme, kum döktürme, bakla attırma, kısmeti çıkmayan kızı mezar mezar dolaştırmanın da İslam’la alakası yoktur.
İki bayram arasında nikah kıyılmaz” sözü de yanlıştır. Bizzat Peygamberimiz (sas) Hz. Aişe ile nikahını Ramazanla Kurban bayramı arasında yapmıştır.
Bir toplum İslam’dan uzaklaştıkça orada hurafeler hayat bulup yeşeriyor. Hakikatin hakim olmadığı yerde başka ne olabilir ki? Yapılacak ilk iş, İslam’ı bizzat kaynağından okuyarak öğrenmek olmalıdır.
———————
[1] Tirmizi, İlim 16.