Paylaş
Dinin çevreyi korumaya verdiği önem
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
İslam dininin çevreyi temiz tutmaya ve korumaya verdiği önem
AYET VE HADİSLERLE DİNİMİZDE ÇEVRE BİLİNCİ
Yüce Allah, insanın da içinde bulunduğu alemi canlı ve cansız varlıklarıyla birlikte bir düzen ve denge içinde yaratmıştır. Canlıların hayatlarını sürdürebilmesi için bu düzen ideal olup, onda herhangi bir eksiklik söz konusu değildir. (1)
Çağımızın en önemli problemlerinden birisi, çevre kirliliğine bağlı olarak bu dengenin bozulmasıdır. Çevremizi gereği gibi korumadığımızdan doğal denge bozulmakta ve bundan diğer canlılarla birlikte insanın kendisi de zarar görmektedir. Bu durum hutbemin başında okuduğum ayette, “İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır”. (2) şeklinde dile getirilmektedir. Hava, su ve denizlerin kirlenmesi; yeşilin ve ormanların giderek yok olması ve bunların sonucunda iklim değişikliklerinin meydana gelmesi bu ayette belirtilen durumu açıkça ortaya koymaktadır. Halbuki yararımıza sunulan her nimet aynı zamanda Allah’ın sorumluluğumuza verdiği bir emanettir. Şüphesiz çevre de bunlar arasındadır. Bu nimetleri Yüce Allah’ın rızası doğrultusunda kullanmamız emanete riayetin bir gereğidir. Aksi takdirde emanete hıyanet etmiş oluruz.
Çevreye karşı sorumluluklarımız pek çoktur. Bunlar arasında ağacın, yeşilin ve denizlerimizin korunmasının ayrı bir önemi vardır. Zira ağaç, yeşillik ve denizlerimiz dünya hayatının vazgeçilmez nimetlerindendir. Topraklarının % 68’i ormanlarla kaplı, güzel sahilleri ve kıyılarıyla bir dünya incisi olan Muğla’mızın kıymetini bilelim.
Her yöresi birer mesire alanı olan güzel İlimizin kıyı şeridini, ormanlarını koruyalım. Özellikle yol boylarına ve piknik alanlarına gelişi güzel çöp atmayalım. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’ in şu sözlerine kulak verelim : “İman 60 küsur şubedir. Bu şubelerden birisi insanlara sıkıntı verecek şeyleri gidermektir. Bu manada yol ortasında bulunan bir taşı kaldırmak imanın gereğidir.” (3)
“Yaş kesen baş keser” atasözümüz, yeşili tahrip etmenin insan canına kıyacak kadar kişinin vicdanını kararttığına işaret etmektedir. Yine Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde, “Müslüman Müslümanın elinden, dilinden güvende olduğu kimsedir.” (4) buyurmaktadır. Çevreyi kirleten, doğal zenginlikleri sorumsuz ve ölçüsüzce kullanan kimseler, dolaylı olarak diğer insanlara zarar verdiği için hem bu hadiste belirtilen güven sıfatlarını zedelerler, hem de kul ve kamu hakkına tecavüz etmiş sayılırlar. Bütün bunlardan en ince ayrıntısına kadar hesaba çekileceğimizi unutmayalım .
…………………………………………………………………
(1)Bkz. Kamer, 54/49; Mülk, 67/3-4; Hicr, 15/19; Rum, 30/41.
(2)Rum, 30/41.
(3)Buhari, İman, 3
(4)Tirmizî, İman 12; Nesâî, İman 8.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Allah-u Teala (cc), dünyayı en güzel bir şekilde, her şeyi yerli yerinde yaratmıştır. Aynı zamanda dünyadaki canlı-cansız varlıklar insanın istifadesine sunulmuştur. İnsanında görevi Allah’ın bu eşsiz nimetinin kıymetini bilmesi ve onu güzel bir şekilde değerlendirmesidir. Dinimiz çevrenin korunması, çevre temizliği üzerinde önemle durmuştur. Nitekim, dinin direği olarak kabul edilen namazın kabul edilmesi için, namaz kılanın ve namaz kılınan yerin temiz hale getirilmesi farzının ortaya konulması dinimizin bu konuya verdiği önemi açıkça göstermektedir. Unutmayalım ki; doğal dengenin bozulması, insan hayatının da alt-üst olması demektir. Bu ise, insanın kendi felaketini kendi eliyle hazırlaması anlamına gelmektedir. Halbuki Allah’ın verdiği yer altı ve yer üstü kaynakları hem istifademiz için yaratılmış bir nimet hem de gelecek kuşaklara aktarmak için bir emanettir. Bu nimetler ve güzellikler sadece bize ait olmadığına göre. Bizden sonra gelecek nesillerin haklarına saygılı olmak ve doğal hayatı korumak hem insani hem de dini bir görevdir.