4 mezhebe göre Kurban kesme hükmünün değişmesi veya kurbanın çeşitleri:
MEZHEPLERE GÖRE KURBAN ÇEŞİTLERİ
HANEFİ MEZHEBİ
Hanefilere göre kurban vacip ve tatavvu’ (nafile) olmak üzere iki çeşittir.(6)
Vacip kurbarun birinci türü, adak kurbanıdır. Mesela, kişinin “şu koyunu veya şu deveyi kurban etmek Allah’a karşı üzerime borç olsun” veya “ben bu koyunu Allah için kurbanlık edeceğim” demesi gibi. Böyle diyen kimsenin zengin veya fakir olması durumu değiştirmez.
İkincisi, satın alan fakir olduğu takdirde, kurban etmek maksadıyla satın alınan hayvan. Fakir bir kişi kurban etmek niyeti ile bir koyun satın alacak olursa bu koyunu kurban olarak kesmesi, onun için vacip olur. Çünkü üzerinde kurban kesmek vacip olmayan bir kimsenin kurban kesmek maksadıyla satması, kendisine bu işi vacip kılma hükmündedir ki, bu da örfen kurban kesmeyi adamaktır.
Üçüncüsü, her kurban bayramında fakirler müstesna, zenginler tarafından hayat nimetine şükür ve Hz. İbrahim (a.s.)’in yüce Allah’a bayram günlerinde oğlunun yerine fidye olmak için koç kesmesi şeklindeki sünnetini diri tutmak ve sıratta kendisine binek olmak (1) üzere, günahların bağışlanması, hatalarının da affedilmesi maksadıyla kesilen kurbandır.
Kurban edilmek maksadıyla alınan hayvan doğuracak olursa annesi ile birlikte yavrusu da kesilir; satacak olursa bedelini tasadduk eder. Çünkü anne kurban edilmek için tayin edilmiş bulunuyor.
Nafile kurban ise, yolcunun, kurban kesme adağında bulunmayanın ve kur-ban etmek maksadıyla da satın almayan fakirin kestiği kurbandır. Çünkü bu kişiler hakkında kurban kesmesinin vacip olmasının sebep ve şartlan gerçekleşmemiştir.
MALİKİ MEZHEBİ
Malikilerden İbni Cüzeyy der ki (2): Kurban, boğazlanmak suretiyle ittifakla taayyün etmiş ve vacip olmuş olur. Boğazlanmasından önce niyet ile vacip olduğu konusunda ise mezhepte görüş ayrılığı vardır. Adakta bulunmak suretiyle kurban kesmek için tayin ederse, ittifakla taayyün edebilir. Eğer: “Ben bunu kurbanlık kıldım.” diyecek olsa, iki görüşten birisine göre kurban olarak taayyün eder. Şayet ölecek olursa, her iki görüşe göre de üzerine bir şey düşmez. Sattığı takdirde bütün bedeli ile bir başka kurban satın alması lazımdır.
Fakat yine Maliki mezhebine mensup ed-Derdir vc ed-Desüld şöyle demektedir(3): Mezhepte mutemet ve meşhur olan görüşe göre kurban kesmek, ancak boğazlamakla vacip olur; adamakla vacip olmaz. Yine bu iki zat şöyle demektedir: Mutemet olan görüşe göre kurban edilmek üzere alınmış hayvan, kesilmeden önce doğurduğu takdirde, yavrusunun da boğazlanması vacip değil, menduptur. Çünkü kurban ancak kesilmek suretiyle taayyün eder, adamakla taayyün etmez.
ŞAFİİ ve HANBELİ
Sahih olan görüşlerinde Şafii’lerle Hanbeliler de şöyle demektedir (4); Şayet kurban kesmek maksadıyla satın almaya niyet eder, ancak bunu sözlü olarak söylemezse bu niyet ile o hayvan kurbanlık olmaz. Çünkü mülkün Allah’a yakınlaşmak yoluyla izale edilmesi, böyle bir niyet ile hasıl olmaz. Kurban kesmek ancak, ya “Kurban kesmek Allah için üzerime borç olsun” yahut da “bu koyunu kurban etmek üzerime borç olsun.” gibi adakta bulunmak ile yahut da “şu kurbanlıktır” ya da “bunu kurbanlık ediyorum.” gibi tayin etmekle vacip olur. Çünkü bu şekilde söylemek-le onun üzerindeki mülkü zail olur. “Kılmak” ise, adamak anlamındadır; dolayısıyla vacip olur. O takdirde ondan yemek haram olur. “Benim bundan maksadım, onu nafile olarak kesmektir” şeklindeki söz de kabul edilmez. Şayet “İnşaallah kurbanlıktır” diyecek olursa ne taayyün eder, ne de vacip olur. Dilsiz kimsenin işareti, konuşanın konuşması gibidir. Bunun gelecek seneye ertelenmesi caiz olmaz ve kur-ban kesme vaktinde boğazlanması taayyün eder. Şayet tayin edilmiş veya adanmış olan kurban doğuracak olursa onun yavrusu da ona tabi olur. Onunla birlikte onu da keser, annesinin hükmü ne ise onun da hükmü odur. İster bu tayini yaptığı zaman anası ona gebe kalmış olsun, isterse bu tayin-den sonra gebe kalmış olsun, hüküm değişmez. Sahibi, yavrusunun içtiğinden sonra artanı müstesna, kurbanın sütünden içemez. Şayet bir şey artmayacak olursa yavrusunu süt emmekten alıkoyamaz.
————————————
l- Beyhaki ve başkaları hasen bir senet ile rivayet etmişlerdir. 2- Ahmed, Ibili Mace ve Timıizi rivayet etmiş olup Tirmizi bu, hasen-garip bir hadistir, demiştin Ney1ü7-Evtâr, 138. 3- Bu hadis Ibni Mace ve Tirmizrnin rivayeti ile sabit olmuştur. Tirmizi, At.” b. Yesâr’dan gelen rivayetin sabit olduğunu belirtmiştir. Neylü’l-Evtâr, V. 120. 4- Ibni Mace, Hz. Aişe ve Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir. Nasbu’r-RâYe, IV, 215. 5- Şafffier usullerinde şunu belirtmişlerdi!, Emir ne tekran gerektirir, ne de bir defayı ifade eder. Onun Şu kadar var ki, ifade eniği tela–ar veya kaç defa olacağını belirtmeksizin mahiyetin yapılmasıdır. bu mahiyetin gerçekleştirilmesi, bir defadan daha az ile mümkün değildir. O bakımdan bir defa yapmak, emredileni yerine getirmenin zaruri miktarından yer alır. Şerhu’l-İsnevi,II, 43. 6- el-Bedâyi’, V, 61-63, 78; ed-Diirrü”1-Muluâr, V, 227.
1- er-Râfii ile Ibnu’r-Rira: “Kurbanlarına: alabildiğine büyük yaptnıı, çünkü onlar Sırat’ta sizin binekleriniz olacaktır.” hadisini zikretmekle birlikte, Ibni Salih bunun sabit olmadığını söylemiştir. 2- el-Kavâninii’l-Fık.hıyye, 179. 3- eş-Şerhu’l-Kebir ve haşiyesi, II, 122, 125. 4- Muğna-Muhtâc, IV, 283, 288, 291; el-Mühezzeb, I, 240 vd.; II, 305; el-Muğai VIII, 627 vd.; Keşşdfu’l-Kınâ’, III, 8.
Answer ( 1 )
Kurban; ibadettir. Hanefi mezhebine göre bir kimse kurban adak adarsa bu kimsenin kurbanını yerine getirmesi vacip olur. Yine kurban bayramı günlerinde dinen zengin sayılan müslümanların kurban ibadetlerini yerine getirmesi vaciptir.
Maliki mezhebini göre ise; Kurban, boğazlanmak suretiyle ittifakla taayyün etmiş ve vacip olmuş olur. Boğazlanmasından önce niyet ile vacip olduğu konusunda ise mezhepte görüş ayrılığı vardır. Adakta bulunmak suretiyle kurban kesmek için tayin ederse, ittifakla taayyün edebilir.
Şafii ve Hanbeli mezhebine göre ise; kurban kesmek maksadıyla satın almaya niyet eder, ancak bunu sözlü olarak söylemezse bu niyet ile o hayvan kurbanlık olmaz