Paylaş
Dua neden önemlidir
Question
Dua önemli ibadettir, çünkü dua ibadetin özüdür her anımız dua ile geçer kalkışımız oturuşumuz içişimiz yiyişimiz ibadetiniz çalışmamız her anımız dua edilir, neredeyse Duasız hiçbir anımız yoktur.
örnekler: yatınca sağlıklı Selametle uyanmak için dua ederiz, uyanınca Allah’a şükreder o güne afiyetle geçirmesi için yine dua ederiz.
Dua Ve Önemi
Dua, insanın dünya ve ahiret ile ilgili, kendisi veya başkası için ihtiyacını Allah Teâlâ’dan istemesi demektir. Allah’a kul olduğunu bilen, her türlü nimeti O’nun verdiğine inanır ki, bu inancının bir yansıması olarak dua etmek, son nefese kadar vazgeçilmesi mümkün olmayan bir ibadettir.
Allah Teâlâ, olayları sebep-sonuç ilişkisi üzerine yaratmıştır. Sebepler gerçekleşmedikçe ona bağlı olayların meydana gelmesi beklenemez. Dua da Allah Teâlâ tarafından bazı olaylar için bir sebep kılınmış olabilir. Bu, duanın ne kadar önemli bir yer tuttuğunu gösterir.
Dua, insanın Rabbini tanımasının ve O’nun her şeyin sahibi olduğunu anlamasının bir sonucudur. Kul, Allah’ın huzurunda acizliğini hissederek nimetlerini talep eder. Bu, insanın en kıymetli ibadetlerinden biridir. Dar gününde yardımı başka bir insandan bekleyen birinin, her şeyin sahibi olan Rabbine yönelmesi kadar doğal bir davranış olamaz.
Hiçbir dine inanmayan insanlar bile zor zamanlarda manevi bir destek arama ihtiyacı hisseder. Ağır hastalıklara yakalananların batıl inançlara tutunmasına karşılık, bir müssülmanın Rabbine dua ederek çare araması, yapılabilecek en doğru davranıştır. Rabbimiz, bizleri kendisine samimiyetle el açıp yalvaran, rahmetinden ümidini kesmeyen kullarından eylesin.
Dua ile İlgili Ayet ve Hadisler
“Kullarım sana beni sorduklarında şüphesiz ki ben yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm.” (Bakara, 2/186)
“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Doğrusu, Allah haddi aşanları sevmez.” (Araf, 7/55)
Ebu Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Bir Müssülman, günah veya sıla-i rahmi kesmek için olmayan bir dua ederse, Allah ona üç şeyden birini verir: Ya duasını dünyada kabul eder, ya ahirette sevap olarak saklar ya da istediğine denk bir musibeti ondan uzaklaştırır.” (Tirmizî, Daavât, 6)
Ebu Hureyre (r.a.) rivayet eder: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kul, acele etmedikçe duası kabul edilir.” Ashab-ı Kiram sordu: “Ey Allah’ın Resulü, acele etmek nedir?” Buyurdu ki: “Kulun, ‘Dua ettim ama kabul olmadı’ demesidir.” (Buharî, Deavât, 22)
Kur’an ve Hadislerden Dualar
“Rabbimiz! Bize dünya ve ahirette iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru.” (Bakara, 2/201)
“Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bizden önceki ümmetlere yüklediğin gibi bıze ağır yük yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği yükleri taşıtma, bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et.” (Bakara, 2/286)
“Rabbimiz! Kalplerimizi hidayet ettikten sonra kaydırma. Katından bize rahmet ver. Şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın.” (Ali İmran, 3/8)
Resulullah (s.a.v.) Hz. Ebu Bekir’e şu duayı öğretti: “Allahım! Kendime çok zulmettim, senin dışında günahları affedecek kimse yoktur. Beni rahmetinle bağışla. Şüphesiz sen, bağışlayan ve merhamet edensin.” (Buharî, Deavât, 17)
Dua Ederken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Samimiyet ve ihlas: Dua eden, tüm kalbiyle Rabbine yönelmeli, duasının mutlaka kabul edileceğine inanmalıdır. Yalnızca dille dua etmek yeterli değildir; kalpten hissederek dua edilmelidir.
Uygun zamanlar: Dualar her zaman yapılabilir ancak belirli vakitlerde yapılan duaların kabul edilme ihtimali daha yüksektir. Kadir Gecesi, Cuma gününün bir saati, seher vakitleri, iftar anı gibi vakitler bu konuda öne çıkar.
Dua edilen mekanlar: Her yerde dua edilebilir; ancak Kâbe, Arafat ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kabri gibi kutsal mekanlarda yapılan duaların özel bir değeri vardır.
Duanın içeriği: Duada, Allah’ın güzel isimleri ve süünnetle bildirilen ifadeler kullanılmalıdır. Haram veya mümkün olmayan taleplerden kaçınılmalıdır.
Adab: Kıbleye dönülmesi, abdestli olunması, ellerin dua için yükseltilmesi ve dua öncesinde sadaka verilmesi duanın kabul edilme ihtimalini arttırabilir.
Son Not: Dua, samimiyetle yapıldığında mükemmel bir ibadettir. Zulme uğrayanın bedduası ile Allah arasında perde olmadığını bildiren hadis (Tirmizî, Birr, 34), duanın kabulü için ihlasın ne kadar önemli olduğunu vurgular. Rabbimiz, bizleri samimi kullarından eylesin. Âmin.
BENZER KONULAR:
- Dua Neden kabul olmuyor
- Dua Nedir? din kültürü ve ahlak bilgisi
- Dua Nedir, Ne Zaman ve Nasıl Dua Edilir? Örnek Dualar
- Dua Nedir Nasıl Edilir ve Duanın Önemi Nedir?
- BedDua Ne zaman yerini bulur
- Tümünü görüntüle.
- Dini soru sor cevap al Sitesi Hakkında Bilgi
- Dini soru sor cevap al
- Dini soru sor cevap al “Site Kuralları”
- Dini sorulara hocalar neden farklı cevap veriyorlar
- Dini Soru Sor Hocalar Cevaplıyor
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
DUA VE ÖNEMİ
Dua, insanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek maddi ve manevi ihtiyaç ve isteklerini O’na arz etmesidir.Kulun Cenab-ı Allah’a halini arzederek niyazda bulunmasıdır.. Bir ayeti kerimede:
‘’Kullarım beni senden sorarlarsa (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.’’[1] Buyrularak kulun her zaman Rabbine yönelmesi emredilmiştir.
Peygamberimiz (sav) de “Dua ibadetin özüdür.”[2] buyurarak, duanın önemine dikkat çekmiştir. Kibirlenerek, sadece nefsine ve imkânlarına güvenip duanın gücünü küçümseyenler, Allah katında değersiz insanlardır. Bir başka ayeti kerimede:
“De ki: ‘’Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin.”[3] Buyrularak Allahın rızasını kazanmada duanın etkisi açıkça belirtilmiştir.
Dua ederken öncelikle kulluğumuzun gereklerini yapmalıyız ki, istemeye yüzümüz olsun. Sonra tevazu içinde talebimizi arz etmeliyiz. Mevla’mızın rızasını kazandıracak söz ve davranışlar dualarımızın kabulüne vesile olur. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Duasının kabul edilmesini, sıkıntısının giderilmesini isteyen kimse zorda kalan bir kimsenin sıkıntısını gidersin.”[4] Dualarımızın kabulü için ağzımızın, gönlümüzün temiz, yiyecek, içecek ve giyeceklerimizin helal olması gerekir. Nitekim Allah Rasûlü (sav):
“Üstü başı dağınık toz toprak içinde yollara düşen, ellerini göğe açıp: Ya Rabbi! Ya Rabbi! Diye yalvaran, buna karşılık yediği, içtiği, giydiği haram olan, haramla beslenen bir kimsenin duası nasıl kabul edilir.”[5] buyurmuşlardır.
Dualar için belli bir zaman ve mekân da yoktur. Ancak bizler dua edeceğimiz zamanı ve mekânı mümkünse seçmeliyiz. Mübarek gün ve gecelerde, seher vakitlerinde, gönülden yakararak, ellerimizi semaya, gönlümüzü Mevlâ’ya açmalı, dünyevî ve uhrevî her türlü isteğimizi Yüce Allah’a arz etmeliyiz. Dua ederken;
‘’Rabbinize içten ve yalvararak dua edin’’[6] emri gereğince, boynumuzu bükerek ve birkaç damla gözyaşı dökerek dua etmeliyiz. Bu takdirde duamızın kabule daha yakın olur.
Dua var gücünü, olanca çabasını harcayıp bitiren insanın Allah’tan istemesidir. Bu yüzden dilimizle dua etmenin yanında istenilen şeyin sebeplerine de sarılmak gerekir. İsteklerimiz için elimizden gelen sebeplere başvurmadan Allah’tan bir şey talep etmek, toprağa tohum saçmadan mahsul beklemeye benzer!
Dualarımızın kabul edilmesi hususunda da aceleci olmamalıyız. Zira Efendimiz (s.a.v)
“Dua ettim. Allah kabul etmedi diye acele etmedikçe, Allah sizin duanızı kabul eder.’’[7] Buyurmak suretiyle duada ısrar ve devamlılığın ehemmiyetini belirtmiştir. Duayı bir çocuğun annesinden ısrarla isteyişi gibi isteyecek, ilahi kapının eşiğine başımızı koyarak ısrar edecek, tekrar edeceğiz; tıpkı her gün onlarca kez okuduğumuz Fatiha’da
“… ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz.” Dediğimiz gibi.
Unutmayalım ki, Hz. Peygamberin hayatı baştan sona fiili ve kavli dualarla doludur. O bu dualardan aldığı güçle dünyanın en büyük inkılâbını gerçekleştirmiştir. Allah’a sığınan, O’nu yardıma çağıran kimse en sağlam kapıya, en güçlü merciye müracaat etmiş demektir.
Hz. Peygamber (sav)’in bir duasıyla son vermek istiyorum.
“Allahım! Ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.”[8]
————————–
[1] Bakara ,186.
[2] Tirmizi, Deavat.
[3] Furkan, 77.
[4] A.b.Hanbel Müsned, 2/23.
[5] Müslim, Zekât, 65.
[6] A’raf, 55.
[7] Buhari, Deavat 22.
[8] Tirmizi, Deavat, 69.