Dua neden önemlidir

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Dua önemli  ibadettir

Çünkü dua ibadetin özüdür her anımız dua ile geçer kalkışımız oturuşumuz içişimiz yiyişimiz ibadetiniz çalışmamız her anımız dua edilir.
neredeyse Duasız hiçbir anımız yoktur

örnekler
yatınca sağlıklı Selametle uyanmak için dua ederiz
uyanınca Allah’a şükreder o güne afiyetle geçirmesi için yine dua ederiz

Duanın insanın üzerindeki etkisi

Answer ( 1 )

    0
    2021-01-07T09:29:56+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    DUA VE ÖNEMİ

     

    Dua, insanın bütün benliğiyle Allah’a yönelerek maddi ve manevi ihtiyaç ve isteklerini O’na arz etmesidir.Kulun Cenab-ı Allah’a halini arzederek niyazda bulunmasıdır.. Bir ayeti kerimede:

    ’Kullarım beni senden sorarlarsa (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.’’[1] Buyrularak kulun her zaman Rabbine yönelmesi emredilmiştir.

    Peygamberimiz (sav) de Dua ibadetin özüdür.”[2] buyurarak, duanın önemine dikkat çekmiştir. Kibirlenerek, sadece nefsine ve imkânlarına güvenip duanın gücünü küçümseyenler, Allah katında değersiz insanlardır. Bir başka ayeti kerimede:

    “De ki: ‘’Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin.”[3] Buyrularak Allahın rızasını kazanmada duanın etkisi açıkça belirtilmiştir.

     

    Dua ederken öncelikle kulluğumuzun gereklerini yapmalıyız ki, istemeye yüzümüz olsun. Sonra tevazu içinde talebimizi arz etmeliyiz. Mevla’mızın rızasını kazandıracak söz ve davranışlar dualarımızın kabulüne vesile olur. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Duasının kabul edilmesini, sıkıntısının giderilmesini isteyen kimse zorda kalan bir kimsenin sıkıntısını gidersin.”[4] Dualarımızın kabulü için ağzımızın, gönlümüzün temiz, yiyecek, içecek ve giyeceklerimizin helal olması gerekir. Nitekim Allah Rasûlü (sav):

    “Üstü başı dağınık toz toprak içinde yollara düşen, ellerini göğe açıp: Ya Rabbi! Ya Rabbi! Diye yalvaran, buna karşılık yediği, içtiği, giydiği haram olan, haramla beslenen bir kimsenin duası nasıl kabul edilir.”[5] buyurmuşlardır.

    Dualar için belli bir zaman ve mekân da yoktur. Ancak bizler dua edeceğimiz zamanı ve mekânı mümkünse seçmeliyiz. Mübarek gün ve gecelerde, seher vakitlerinde, gönülden yakararak, ellerimizi semaya, gönlümüzü Mevlâ’ya açmalı, dünyevî ve uhrevî her türlü isteğimizi Yüce Allah’a arz etmeliyiz. Dua ederken;

    ‘’Rabbinize içten ve yalvararak dua edin’’[6] emri gereğince, boynumuzu bükerek ve birkaç damla gözyaşı dökerek dua etmeliyiz. Bu takdirde duamızın kabule daha yakın olur.

     

    Dua var gücünü, olanca çabasını harcayıp bitiren insanın Allah’tan istemesidir. Bu yüzden dilimizle dua etmenin yanında istenilen şeyin sebeplerine de sarılmak gerekir. İsteklerimiz için elimizden gelen sebeplere başvurmadan Allah’tan bir şey talep etmek, toprağa tohum saçmadan mahsul beklemeye benzer!

    Dualarımızın kabul edilmesi hususunda da aceleci olmamalıyız. Zira Efendimiz (s.a.v)

    “Dua ettim. Allah kabul etmedi diye acele etmedikçe, Allah sizin duanızı kabul eder.’’[7] Buyurmak suretiyle duada ısrar ve devamlılığın ehemmiyetini belirtmiştir. Duayı bir çocuğun annesinden ısrarla isteyişi gibi isteyecek, ilahi kapının eşiğine başımızı koyarak ısrar edecek, tekrar edeceğiz; tıpkı her gün onlarca kez okuduğumuz Fatiha’da

    “… ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz.” Dediğimiz gibi.

     

    Unutmayalım ki, Hz. Peygamberin hayatı baştan sona fiili ve kavli dualarla doludur. O bu dualardan aldığı güçle dünyanın en büyük inkılâbını gerçekleştirmiştir. Allah’a sığınan, O’nu yardıma çağıran kimse en sağlam kapıya, en güçlü merciye müracaat etmiş demektir.

    Hz. Peygamber (sav)’in bir duasıyla son vermek istiyorum.

    “Allahım! Ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.”[8]

     ————————–

    [1] Bakara ,186.

    [2] Tirmizi, Deavat.

    [3] Furkan, 77.

    [4] A.b.Hanbel Müsned, 2/23.

    [5] Müslim, Zekât, 65.

    [6] A’raf, 55.

    [7] Buhari, Deavat 22.

    [8] Tirmizi, Deavat, 69.

Cevapla