Paylaş
Duanın Önemi ve Dua Adabı
Question
Müslümanın hayatında duanın önemi ve edepleri
DUANIN ÖNEMİ VE ADABI
a) Dua nedir?
Müslümanların hayatında önemli bir yer tutan dua, kulun bütün benliği ile Allah’a yönelerek O’nun sonsuz kudreti karşısında, kendi acizliğini itiraf edip, derin bir gönül bağı ile O’dan rahmet niyazında bulunmak demektir. Kulun Allah’a bağlılığını en güzel bir biçimde ifade ettiği için Peygamber Efendimiz duayı, “kulluğun özü.”[1] olarak tarif edilmiştir. Kulluktan bahsedilen yerde duadan bahsetmemek mümkün değildir. Allah c.c. bir ayeti kerimede: “(Ey Muhammed!) De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! …”[2] buyurarak duasız bir kulun değersiz olduğuna işaret etmiştir. Allah c.c. kendisinden sual eden kullarına verdiği cevapta da duanın çerçevesini çizerek şöyle buyrulmaktadır: “Kullarım sana benden sorarlar. De ki: Ben onlara yakınım, dua ettiklerinde dualarını kabul ederim. Onlar bana dua etsinler, benden istesinler, bana inanıp bana güvensinler. Umulur ki bu sayede doğru yola erişirler.”[3] Rabbimiz bir başka ayeti kerimede de: “Rabbinize yalvara yakara ve sessizce dua edin. Bilesiniz ki Allah haddi aşanları sevmez.”[4] buyurmak suretiyle duaların gizli bir şekilde yapılmasını, bağırıp çağırarak haddin aşılmamasını istemektedir.
b) Duanın önemi
Kul meşru olan her konuda, maddi ve manevi her hususta dua edebilir. Peygamberimiz (s.a.v.): “Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin”[5] buyurmuştur. Ancak duaya konu olan dileğin gerçekleşmesinde maddi sebepler söz konusu ise, öncelikle bunlara başvurulmalıdır. Kişi, elde etmek istediği her ihtiyacı için gereken şartları ve sebepleri yerine getirmeli, sonra da lisanen Allah’tan kolaylık vermesini istemelidir. Sebeplere başvurmak fiili bir duadır ve sözle yapılan duadan önce gelir. Bunun dışında dualarımızın kabul edilmesi için dualarımızı şuurlu ve samimi yapalım. Kabulünü umarak ve inanarak dua edelim. Dualarımıza Allahın adıyla başlayalım. Sonra Peygamber Efendimize salâvat getirerek devam edelim. Dualarımızda hep kendimiz için değil tüm Müslümanlar için de dua edelim. Hem bu dünya için hem de ahretimiz için dua edelim. Dualarımızın sonunda ‘âmin’ diyelim. Aynı zamanda duada ısrarlı ve devamlı olalım. Rasulullah sav bir hadisi şerifte: “Allah’a dua eden herkese Allah icâbet eder. Bu icâbet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek sûretiyle olur, yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.”[6]
c) Dua Adabı
Dualarımızın kabulü için bazı şerefli vakitler vardır. Bunun için senenin arife günlerini, aylardan Ramazan ayını, haftanın Cuma günlerini, saatlerden seher vaktini gözetelim. Dualarımızı beş vakit namazın sonuna sıkıştırarak duanın kapsama alanını daraltmayalım. Dualarımızı hayata, hatta hayat ötesine ahirete kadar yayalım. Allah Teâlâ’nın rahmetini niyaz edelim. Allah’ın rahmet kapısı daima açıktır. Yeter ki biz gönlümüzü ve ellerimizi Rabbimize karşı açık bulunduralım. Allah Teâlâ’nın birçok ayeti kerimede bizlere dua örneklerini sunduğunu da unutmayalım. Dualarımızda bu ayetlerinden yararlanalım. işte bu dua ayetlerinden biri ile “Amenerrasülü’ diye bildiğimiz ayetlerin son kısmının mealiyle bitiriyorum: “Ey Rabbimiz! Unutur ya da yanılıp hata edersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen bizim Mevla’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle”[7]
[1] Tirmizî, Da’avât, 1
[2] Furkân, 25/77
[3] Bakara, 2/186
[4] A’raf, 7/55
[5] Hindî, Ali el-Müttakî b. Hüsameddîn, Kenzü’l-Ummal fî Süneni’l-Akvâl ve’l-Efâl, No:3139. II,65. Halep, tarihsiz.
[6] Tirmizî, Da’avât 133
[7] Bakara, 2/287
BENZER KONULAR:
- Dua adabı
- Duanın Önemi ve Dua adabı
- Allah’a nasıl dua edilir? Dua adabı madde madde
- İslamda Dua adabı nasıl olmalıdır
- Taziye nedir? Arapça Taziye duası, Adabı ve Anlamı
- Tümünü görüntüle.
Answers ( 2 )
Dua, Allah’ın rububiyyetine iman etmiş bir kulun, kendi acizliğini idrak etmesi ve Rabbimize yalvarmasıdır. Allah, kendisinden istekte bulunulmasını arzu eder. Başı daralan, bir derde müptela olan ve sıkıntılı bir hal ile karşılaşan kimse, Allah’a dua ile yalvarmaktadır. Bu dünya bir sebepler alemine aittir. O bakımdan her şey bir sebebe bağlanmış bulunmaktadır. Rabbimiz, ihtiyaçlarımızı kendisine arz edebilmemiz için bizlere dua yolunu açmıştır.
Dua
Selamun aleyküm hocam yolda yürürken yada otururken içimizden dua ederken biri yanımızda küfür ederse bu durum dua etmeye mani midir
Dua ederken bazen gazımı tutmak zorunda kalıyorum bu durum dua etmeye mani midir
Bazen dua etmeye başladığım zaman penisim geri çekilip küçülmeye başlıyor bu durum dua etmeye mani midir
Bazen de boğazımızda balgam oluyor bu durum dua etmeye mani midir
Hocam yolda giderken dua tam dua etmeye başladım abime markette durmayı unutma demek için dua etmeyi bıraktım bu durum dua etmeye mani midir haşa Allah a saygısızlık mıdır
Allah rızası için sorumu cevaplayabilir misiniz?
Duanın Adabı
Dua etmek için bazı zaman dilimleri önemlidir. Bunun için Ramazan, arefe, bayram, Cuma ve özellikle seher vakitlerini gözetmelidir. Kâmet alındığı, ezan okunduğu zaman, secdeler arasında, namazlarin sonunda, müslümanların cihad ve savaş için saflar teşkil ettikleri sırada yapılan dualar makbuldür.
Kıbleye yönelerek dua edilmelidir.
Dua ederken, gömleğin koltuk altındaki beyazlığı görünecek şekilde eller ileri kaldırılmalı, fakat gözler göğe dikilmemelidir. Sesi fazla yükseltmemeli, yüksek sesle fisiltı arasında bir sesle dua etmeliyiz.
Dua ederken, cümlelerde vezin ve kafiye aramamalı, yapmacıklığa asla kaçmamalıyız. Çünkü dua yalvarma, yakarma yeridir, orada yapmacıklığın işi yoktur. Yüce Allah: “Tazarru ve korku ile Rabbinize yalvarın; çünkü O, haddi aşanları sevmez. O’na korkarak ve umarak dua ediniz. Allah’ın rahmeti iyilik edenlere yakındır.” buyurmaktadır. Huzur ve huşu ile umarak ve korkarak dua etmeliyiz. Buna işaretle
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Onlar, hayır işlerine koşarlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlar ve bizden korkarlardı.”
Canı gönülden inanarak ve ihlâsla dua etmeli ve duanın kabul edile ceğine kesin olarak inanmalıyız.
Duada israrcı olmalı ve duayı üç kere tekrarlamalıyız. (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
İbn Mes’ud: “Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dua ettiği zaman üç kere tekrar ederdi. Allah’tan bir şey istediği zaman üç kere isterdi.”
Duaya başlarken, öncelikle isteğimizi söyleyerek değil, Allah’ın adı ni anarak, Allah’a hamd ederek başlamalıyız. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) duaya “Sübhâne rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l vehhâb” diye başlardı.
Önce Rabbimizin adını böylece andıktan sonra Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve sellem)’e salât ve selâm getirmeli, daha sonra da dileğimizi istemeliyiz.
Duayı, başladığımız şekil üzere yine Allah’a hamd ve Resûlü’ne salât ve selâm ile bitirmeliyiz. “Çünkü Allah, iki salâvat-ı şerîfeyi ka bul eder. Aradaki duayı da salâvat-ı şerîfeler hürmetine reddetmez.”
Kalbi temizlemek gerekir. Nasıl mı? Çiğnenmiş bir hak, kötülük edilen kişiden helâllik almak, herkesin hakkını geri vermek, günahlara tövbe etmek, ibadet ve tâate yönelmek sûretiyle kalbimizi temizlemeye çalışmalıyız. Allah’a dua etmekten asla bıkmamalı, umutsuzluğa düşmemeli ve duamızın mutlaka bir gün kabul edileceğine inanmalıyız. Huzur-ı kalp ile dua etmeli, dua ederken Allah’tan başka her şeyi kalpten çıkarmalıyız.
Kızgınlıkla kötü sözler söylememeli, çoluk çocuğumuza eşimize, malımıza kötü dua (beddua) etmekten sakınmalı. Çünkü bunlara yapacağımız kötü dua sonunda yine biz acı çekeceğiz. Cenab-ı Allah, bir ayetinde “İnsan, hayra dua ettiği gibi şerre de dua etmektedir.” bu yuruyor. Ana-babamızı razı etmeliyiz. Ana-babanın, misafirin duasını almaya çalışmalı, mazlûmun âhından kaçınmalıyız. Zira mazlûmun duası geri çevrilmez, kabul edilir. Onun içindir ki, atalarımız:
“Alma mazlûmun âhını, çıkar âheste âheste.” demişlerdir.