Paylaş
Dua’ya “Elhamdülillah” ve Peygambere “Salavat” ile Başlamak
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Dua etmeden önce “Elhamdülillah” ve “Salavat” ile Başlamak ve bitirmek
DUAYA ELHAMDÜLİLLAH VEPEYGAMBERE SALAVAT İLE BAŞLAMAK
Fadele bin Ubeyd (r.a) diyor ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir adamın dua ederken Allah’a hamd etmediğini ve Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ve aline salavat getirmediğini gördü. Bu adam acele etti, dedi ve onu çağırdı. Onu veyahut bir başkasına şöyle dedi: Biriniz namaz kıldığı vakit Allah Teala’ya hamdü sena ile başlasın, sonra peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e salavat getirsin, sonra da istediği duayı etsin, dedi.
Ömer bin Hattab (r.a) şöyle demiştir: Dua, peygamberlerine salavat getirmedikçe yerle gök arasında asılı kalır ve hiçbir şeyi yukarı çıkmaz. Alimler; duaya Allah Teala’ya hamdü sena ve Resulüne salavat ile başlamanın müstehap olduğunda ittifak etmişlerdir. Yine duayı bu ikisi ile bitirirler. Bu konudaki menkul rivayetler çoktur ve belidir.
Dua, müminin Allah ile irtibatının en güçlü bağlarından biridir. Ancak bu bağın kuvvetlenmesi ve duanın kabulüne vesile olması için belirli adab ve usullere riayet etmek mühimdir. Bu adablardan biri de duaya Allah’a hamdü sena ile başlamak ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’e salavat getirmektir.
Fadele bin Ubeyd (r.a), bir adamın dua ederken Allah’a hamd etmediğini ve Peygamber’e salavat getirmediğini gördüklerinde, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu durumu fark ettiğini ve şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Bu adam acele etti.”
Daha sonra Peygamber Efendimiz, o şahsı veya başka birini çağırarak şu tavsiyede bulunmuştur:
“Biriniz namaz kıldığı vakit Allah Teala’ya hamdü sena ile başlasın, sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e salavat getirsin, sonra da istediği duayı etsin.”
Bu hadis-i şerif, dua etmenin edebi konusunda önemli bir ölçü sunmaktadır. Öncelikle Allah’a hamd edilmesi ve O’nun büyüklüğüne dair övgüde bulunulması, ardından Peygamber Efendimize salavat getirilmesi, duanın kabulüne vesile olan bir düzenin parçasıdır.
Ömer bin Hattab’ın (r.a) Tavsiyesi
Hazreti Ömer (r.a) de bu konuda dikkat çekici bir söz söylemiştir:
“Dua, Peygamberlere salavat getirmedikçe yerle gök arasında asılı kalır ve hiçbir şekilde yükselmez.”
Bu ifade, salavat getirmenin sadece bir adet değil, aynı zamanda duanın makbul olması için bir gereklilik olduğunu hatırlatır. Bu durum, İslam âlimleri arasında ittifak edilmiş bir konudur.
Duaya Hamd ve Salavatla Başlamanın Önemi
İslam alimleri, duaya Allah’a hamd ve Peygamber’e salavat ile başlamanın müstehap olduğunu belirtmişlerdir. Bununla birlikte, dua ederken sadece başlangıçta değil, sonunda da bu şekilde bitirmenin faziletine dikkat çekmişlerdir. Hamd ve salavat, dua içerisinde hem bir denge hem de bir güzellik unsuru taşır.
Bu konuda pek çok rivayet ve örnek aktarılmış, bu uygulamanın fazileti açık bir şekilde belirtilmiştir. Bu edebe riayet eden kişi, duasını hem bir ahlak hem de bir ibadet çerçevesinde yaparak, Allah’a daha yakın olur.
Sonuç
Dua, müminin yüreğinden gelen samimi bir niyazdır. Ancak samimiyetin yanı sıra duanın kabulü için sünnete uygun adabına da dikkat etmek gereklidir. Allah’a hamd ederek ve Peygamberimize salavat getirerek yapılan dualar, hem Rabbimizin hoşnutluğuna vesile olur hem de kulun manevi derinliğini artırır. Unutulmamalıdır ki, hamd ve salavat, sadece dua sırasında değil, hayatımızın her anında bize bereket ve huzur getirir.
İlgili Hadisler:
Evet, duanın başında ve sonunda Allah’a hamd etmek ve Peygamber Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) salavat getirmek, İslam âlimleri ve hadislerde sıkça teşvik edilen bir konudur. Bu uygulama, duanın kabulüne vesile olduğu gibi, duaya bereket katar ve edeplerini yerine getirmiş olur.
İlgili hadisler şu şekildedir:
Allah’a Hamd ve Salavatla Başlamak:
Fadale bin Ubeyd (r.a.) şöyle nakletmiştir: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir adamın dua ederken Allah’a hamd etmeden ve Resulullah’a salavat getirmeden dua ettiğini gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Bu adam acele etti.”
Sonra onu çağırarak veya başka birine hitaben şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz dua ederken, önce Allah’a hamd ve sena ile başlasın, sonra Peygamber’e salavat getirsin ve ardından dilediği duayı etsin.”
(Ebû Dâvud, Salât, 148; Tirmizî, Da’avât, 64)
Salavatın Duayı Yükseltmesi:
Ömer bin Hattab (r.a.)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Dua, Peygamber’e salavat getirilmedikçe yerle gök arasında asılı kalır ve yükselmez.”
(Tirmizî, Salât, 352)
Duanın Kabulüne Vesile:
Enes bin Mâlik (r.a.)’ın naklettiği bir hadiste Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her dua, Peygamber’e salavat getirilmedikçe perdelenir, yani kabul edilmez.”
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/220)
Âlimlerin Görüşü
İslam âlimleri, duaya Allah’a hamd ve Peygamber Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) salavatla başlamanın müstehap (tavsiye edilen) bir sünnet olduğunda ittifak etmişlerdir. Aynı şekilde duanın sonunda da bu uygulamayı yapmanın sevap ve fazilet bakımından önemli olduğunu ifade etmişlerdir. Bu edebin, duanın kabul edilmesine vesile olduğu görüşü geniş bir şekilde benimsenmiştir.
Uygulama Şekli
- Duanın Başında:
Önce Allah’a hamd edilir: “Elhamdü lillahi rabbil alemin.”
Ardından Peygamberimize salavat getirilir: “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed.” - Duanın İçeriği:
Dilek ve dualar edilir. - Duanın Sonunda:
Yine hamd ve salavatla bitirilir.
Bu, duanın kabulüne kapı açar ve edebe uygun bir şekilde dua yapılmasını sağlar.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Dua’ya “Elhamdülillah” diyerek başlamak, Allah’a hamd ve şükretmeyi ifade eder. Bu, duanın kabulü için önemli bir adımdır. Allah’a şükretmek, O’nun verdiği nimetleri hatırlamak ve değerini bilmek demektir. Dua öncesinde veya sırasında “Elhamdülillah” demek, kulun kalbinin Allah’a yöneldiğini ve O’na minnettarlığını göstermesidir.
Peygambere salavat getirmek de duanın adabındandır. Salavat, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i anmak ve ona selam göndermek anlamına gelir. Peygambere salavat getirmek, yapılan duaların kabul olmasına vesile olur. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Dua, arada bana salavat getirilmedikçe Allah ile gökyüzü arasında tutulur (yükselmez)” (Tirmizi).
Dolayısıyla, dua ederken önce Allah’a hamd ile başlamak (“Elhamdülillah” demek) ve Peygamber Efendimize salavat getirmek (örneğin, “Allahümme salli ala Muhammed ve ala ali Muhammed” demek) hem duanın kabulü için önemli hem de İslamî edebe uygun bir davranıştır.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Dua, insanın Rabbine yönelerek içini döktüğü, ihtiyaçlarını arz ettiği özel bir ibadettir. Bu ibadetin kabul edilmesi ve daha bereketli hale gelmesi için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bizlere bazı edep kuralları öğretmiştir. Bunlardan biri de duaya Allah’a hamd ederek ve Peygamber Efendimiz’e salavat getirerek başlamaktır.
Peygamberimiz (s.a.v.), dua ederken önce Allah Teâlâ’yı övmenin, O’nun yüceliğini dile getirmenin, ardından da kendisine salavat getirmenin duanın kabulüne vesile olacağını bildirmiştir. Bir hadiste şöyle buyurur:
Bu hadiste, dua adabının bir sıralaması yapılmaktadır. Öncelikle Allah’ın yüceliğini dile getirmek için “Elhamdülillah” diyerek O’na hamd edilir. Hamd, Allah’ın insana verdiği nimetleri tanıma ve bu nimetler karşısında şükran duygusunu ifade etme anlamına gelir. Bu, duanın bir kulluk bilinciyle yapıldığını gösterir.
Daha sonra Peygamberimiz’e salavat getirilir. Salavat, Peygamber Efendimiz’e olan sevgi ve saygının bir göstergesidir. Aynı zamanda salavat, Allah katında duanın kabul edilmesine vesile olur. Peygamberimiz (s.a.v.), bir başka hadisinde şöyle buyurur:
Bu nedenle duanın başında ve sonunda salavat getirilmesi, duanın hem edep açısından hem de kabul açısından önemini artırır. Salavat ile başlayan dua, Allah’ın rahmet kapılarını daha kolay açar ve o duada bulunan bereketi artırır.
Duaya Allah’a hamd ve Peygamberimize salavat ile başlamanın hikmetlerinden biri de insanın kendi acziyetini fark etmesi ve Rabbinin büyüklüğünü hatırlamasıdır. Bu farkındalıkla yapılan dua daha samimi, daha derin ve daha etkili olur. Ayrıca salavat, insanın Peygamberimiz’e olan bağlılığını pekiştirir ve onun sünnetine uygun bir şekilde Allah’a yönelmesini sağlar.
Duanın sonunda tekrar salavat getirilmesi, yapılan duanın bir rahmet çemberi içerisinde sunulmasını sağlar. Böylece dua, baştan sona bir ibadet ve kulluk şuuruyla tamamlanmış olur. Peygamberimiz (s.a.v.) dualarımızda bu edebe riayet etmemizi öğreterek Allah’a nasıl yaklaşmamız gerektiğini bizlere göstermiştir.
Sonuç olarak, duaya Allah’a hamd ve Peygamberimize salavat ile başlamak ve bitirmek, dua adabının önemli bir parçasıdır. Bu edebe uyan kişi, hem Allah’ın rızasına hem de Peygamberimizin şefaatine nail olmayı umabilir. Bu güzel alışkanlığı hayatımızın bir parçası haline getirmek, hem dualarımızı daha bereketli hale getirir hem de Allah ile bağımızı güçlendirir.