Paylaş
Ebu’l Hasan el eş’ari nin hayatı ve ilmi kişiliği
Question
Eşariyye mezhebi imamı hakkında bilgi
Asıl adı ebu’l-hasen Ali Bin İsmail bin ebi bir İshak Bin Salim el eş’ari el Basri’dir
Yemen’in eşar kabilesine mensup Ebu Musa el eş’ari nin soyundan gelmesi sebebiyle bu ile anılmaktadır
Doğum tarihi hakkında farklı görüşler mevcut ise de 873 yılında basra’da doğduğu kabul edilmektedir
küçük yaşta babasını kaybetmesi ve annesinin Basra mutezile mezhebinin önde gelen âlimlerinden Ebu Ali ile evlenmesinden sonra ve üvey babasının himayesinde yetişmiş ve ondan kelam ilmini öğrenmiştir bu arada Abdurrahman Bin halef Ebu halife l cumahi ve sehl bin Nuh ve Muhammed Bin Yakup gibi alimlerden ders aldı zaman zaman gittiği Bağdat’ta Ebu İshak elmerzevinin derslerinde katılıp istifade ettiği de bilinmektedir
Hocası cubbaii’nin tesiriyle gençlik döneminde mutezile mezhebinin benimseyerek onların düşüncelerini destekleyen eserler yazmasına rağmen 913 yılında bir süre ortalıktan kaybolup daha sonra bir cuma günü Basra caminin kürsüsüne çıkarak mutezile mezhebinden ayrıldığını bundan böyle ehli sünnetin imamı Ahmed bin hanbel’in düşüncelerine yöneldiğini deklare etmiştir
Eşarinin bu şekilde bir dönüş yapması bazı kimseler tarafından Hz peygamberi rüyasında görmesi ve onun itizal mezhebinin isabetli olmadığını kendisine telkin etmesine bağlarken bir kısmı da hocası cubbai ile yaptığı üç kardeş meselesi ne bağlamaktadırlar aslında bir mezhebe bağlı olan bir alimin yetiştiği ve yıllarca hizmet ettiği bu anlayışı bir tartışma ile terk etmesi makul ve mantıklı görünmemektedir.
Ebu’l-Hasan el-Eş’arî (873-935), İslam dünyasında Ehl-i Sünnet kelâmının en önemli kurucularından biri olarak kabul edilen bir âlimdir. Tam adı Ebu’l-Hasan Ali bin İsmail el-Eş’arî olan bu büyük âlim, özellikle İslam düşüncesinde mutezile mezhebinden ayrılarak Ehl-i Sünnet akidesine dayalı bir kelâm sistemi geliştirmesiyle tanınır.
Hayatı
- Doğumu ve Ailesi: Ebu’l-Hasan el-Eş’arî, 873 yılında Basra’da doğdu. Kureyş kabilesine mensup olup, soyu sahabe Ebu Musa el-Eş’arî’ye dayanır. Bu nedenle “el-Eş’arî” nisbesiyle tanınır. Babası erken yaşta vefat ettiği için, üvey babası olan mutezilî âlim Ebu Ali el-Cübbâî’nin himayesinde yetişmiştir.
- İlk Eğitim ve Mutezile Mezhebi: Gençlik yıllarında mutezile mezhebine bağlı olarak eğitim aldı ve bu mezhebin önde gelen temsilcilerinden biri oldu. Hocası olan Ebu Ali el-Cübbâî’den kelâm ilmini öğrendi ve uzun bir süre mutezilî düşünceyi savundu.
- Mutezile’den Ayrılması: Ebu’l-Hasan el-Eş’arî, 40 yaşına geldiğinde mutezile mezhebini terk etti. Rivayete göre, rüyasında Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) görmesi ve onun yönlendirmesiyle bu kararı aldığı söylenir. Ancak esasen, mutezile mezhebinin bazı görüşlerinin Kur’an ve sünnete uygun olmadığını düşünerek bu mezhebi terk etti. Ehl-i Sünnet akidesine yönelip yeni bir kelâm sistemi geliştirdi.
- Bağdat’a Yerleşmesi: Eş’arî, hayatının ilerleyen dönemlerinde Bağdat’a yerleşti ve burada Ehl-i Sünnet kelâmını sistemleştirip yaygınlaştırdı. Bu dönemde yazdığı eserleri ve tartışmalarıyla İslam dünyasında büyük bir etki bıraktı.
- Vefatı: Ebu’l-Hasan el-Eş’arî, 935 yılında Bağdat’ta vefat etti. Mezarı hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte Bağdat’ta defnedildiği kabul edilir.
İlmi Kişiliği ve Eserleri
Ebu’l-Hasan el-Eş’arî, kelâm ilmini sistematik hale getiren önemli bir düşünürdür. O, İslam’ın temel inanç esaslarını, özellikle Kur’an ve sünnete dayalı olarak akılcı bir yaklaşımla savunmayı amaçlamıştır.
İlmi Kişiliği:
- Ehl-i Sünnet Kelâmının Kurucusu: Eş’arî, Ehl-i Sünnet kelâmında akıl ve nakil dengesini kurmaya çalışmıştır. Naklin (Kur’an ve hadislerin) esas olduğunu savunmuş, ancak aklı bu esasların anlaşılması ve savunulmasında önemli bir araç olarak görmüştür.
- Mutezile ile Mücadele: Eş’arî’nin en dikkat çeken özelliği, mutezile mezhebinin görüşlerini çürütme çabalarıdır. Mutezile’nin aklı nakle üstün tutan anlayışını eleştirmiş ve inanç esaslarını bu yaklaşımla yeniden yorumlamıştır.
- Selefîlik ile Orta Yol: Selefî anlayışın nakle katı bir şekilde bağlılığı ile mutezilenin aklı öne çıkaran görüşü arasında bir denge kurmuştur. Eş’arî’nin bu yaklaşımı, İslam dünyasında geniş bir kabul görmüş ve Eş’ariyye mezhebinin yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Eserleri:
Ebu’l-Hasan el-Eş’arî’nin birçok eseri vardır. Ancak bazı eserleri zamanla kaybolmuş, günümüze ulaşanlar ise İslam düşüncesinde önemli bir yere sahiptir:
- el-İbane an Usuli’d-Diyane: Ehl-i Sünnet inanç esaslarını savunduğu temel eseridir.
- Makalatü’l-İslamiyyin ve İhtilafu’l-Musallin: Farklı mezheplerin görüşlerini tarafsız bir şekilde ele aldığı önemli bir eserdir.
- Lüma’ fi’r-Red ala Ehl’il-Zeyğ ve’l-Bida: Bidat ehline karşı Ehl-i Sünnet görüşlerini savunur.
- Risale fi’l-İstihsan el-Havd fi İlmi’l-Kelam: Kelâm ilmini savunmak için yazılmış bir risaledir.
Eş’ariyye Mezhebi
Ebu’l-Hasan el-Eş’arî’nin düşünceleri, Eş’ariyye mezhebi adıyla anılan bir kelâm ekolünün temelini oluşturmuştur. Bu mezhep, özellikle akıl ve nakil arasındaki dengeyi vurgulayan bir Ehl-i Sünnet mezhebidir.
Eş’ariyye’nin Özellikleri:
- İtikadi Konular:
- Allah’ın sıfatlarını ispat eder ancak bunların mahiyetini araştırmayı uygun görmez.
- Allah’ın zâtî ve fiilî sıfatlarını kabul eder.
- Kur’an’ın mahluk olmadığını savunur.
- Kader ve İnsan Fiilleri:
- İnsan fiillerinde cüz’î iradeyi kabul eder, ancak Allah’ın külli iradesinin her şeyde hakim olduğunu savunur.
- İnsan, fiillerini kazanır (kesb), ancak bu fiilleri yaratan Allah’tır.
- Ahiret İnancı:
- Cennet ve cehennemin ebediliğini vurgular.
- Şefaati ve büyük günah işleyen müminin, tevbe etmeden ölse dahi Allah’ın affedebileceğini kabul eder.
Ebu’l-Hasan el-Eş’arî’nin Önemi
Ebu’l-Hasan el-Eş’arî’nin İslam düşüncesine katkısı, Ehl-i Sünnet itikadını akılcı bir temele oturtmasıdır. Onun ortaya koyduğu sistem, İslam dünyasında sadece kelâm alanında değil, fıkıh ve diğer İslami ilimlerde de büyük bir etki bırakmıştır. Eş’ariyye mezhebi, özellikle Şafiî ve Malikî bölgelerinde geniş bir şekilde benimsenmiş ve İslam medeniyetinin temel düşünce ekollerinden biri olmuştur.
Benzeri konular:
Answer ( 1 )
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari (d. 873 – ö. 935), İslam dünyasında önemli bir kelam âlimi ve müslüman düşünürdür. Eş’arilik, onun ismiyle özdeşleşmiş bir kelami akıma dönüşmüştür. Hem Hanbeli, hem de Maturidi ekollerinin dışında kalan ve çoğunlukla Sünni kelamcılar tarafından benimsenen Eş’arilik, özellikle dinî inançların rasyonel temellerini savunmuş ve çeşitli felsefi akımlara karşı tepki göstermiştir.
Hayatı
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari, Basra’da doğmuş ve çocukluğunda ilk eğitimini burada almıştır. Genç yaşlarda, dönemin en büyük kelamcılarından olan Cahm bin Safvan ve Mu’tezile ekolünün etkisinde kalmış, Mu’tezili düşünceleri benimsemiştir. Ancak bir dönemin sonunda, 40 yaşlarına gelmeden, Mu’tezile’nin görüşlerinden ciddi bir şekilde ayrılarak Eş’ariliğin temellerini atmaya başlamıştır.
Ebu’l-Hasan, 20 yıl boyunca Mu’tezili ekolüne bağlı kaldığı için, dönemin en büyük Mu’tezili alimlerinden biri olarak tanınmıştı. Ancak bir dönemde düşünce yapısında büyük bir değişim yaşadı ve Mu’tezile’nin felsefi görüşlerini reddederek, Sünni inançlarını savunmaya karar verdi. Bu dönemde, özellikle akıl ve vahiy arasındaki dengeyi sağlama çabası içinde, gerek Kur’an’ı Kerim’in, gerekse Hadislerin doğru yorumlanmasının önemini vurgulamıştır.
Eş’ari’nin dönüşümünün ardından, başta Basra olmak üzere, Irak ve çevresindeki şehirlerde etkili bir kelamcı olarak kabul edilmiştir. O, Mu’tezile’nin akılcı ve determinist yaklaşımına karşılık, İslam inançlarının akıl ve nakil arasındaki uyumuna dikkat çekmiştir.
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari’nin son yıllarındaki çalışmalar, özellikle Alevi-Eş’ari kelamı olarak tanınan görüşlerin temellerini oluşturmuş ve günümüzde bu anlayış Sünni İslam’ın temel kelami görüşlerinden biri haline gelmiştir.
İlmi Kişiliği ve Görüşleri
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari’nin ilmi kişiliği, özellikle kelam ilmindeki özgün yaklaşımı ve felsefi yorumlarıyla dikkat çeker. Eş’ari’nin başlıca ilmî katkıları şunlardır:
1. İman, Akıl ve Vahiy Arasındaki Denge
Eş’ari, dinî inançların yalnızca akıl yoluyla açıklanamayacağını savunmuş, fakat akıl ve vahyin birbirini dışlamadığını da belirtmiştir. Ona göre, insan aklı, Allah’ın emirlerine ve vahyine yönlendirilmesi gereken bir araca sahiptir. Bu bağlamda Eş’ari, iman konusunda aklın sınırlarını kabul etmiş ve vahyin bu sınırları aşan bilgileri sunduğuna inanmıştır.
2. Tevhid (Birlik) ve Sıfatlar
Eş’ari, Allah’ın tevhid anlayışını çok güçlü bir şekilde savunmuş ve Allah’ın birliğini, O’nun sıfatlarıyla birlikte ele almıştır. Allah’ın sıfatları hakkında, Mu’tezile’nin düşündüğü gibi, sıfatların Allah’ın özüyle birleşmediği veya ayrı birer varlık olmadığı görüşünü benimsemiştir. Eş’ari’ye göre, Allah’ın sıfatları, O’nun zatından ayrı değil, ancak O’nun zatına ait olarak kabul edilir.
3. Kelamcı Akıl ve İradeyi Savunmak
Eş’ari, Mu’tezile’nin akılcı görüşlerini reddetmiş, özellikle insan iradesinin Allah tarafından belirlenmediğini iddia eden görüşleri eleştirmiştir. Eş’ari’nin öğretilerine göre, insan iradesi ve fiilleri, Allah’ın yaratmasıyla ortaya çıkar, ancak insan özgür bir iradeye sahiptir. Bu, Cebriye anlayışının karşıtı bir bakış açısıdır.
4. Varlık ve İlahi Kudret
Eş’ari, Allah’ın yaratma kudretinin her şeyin üzerinde olduğunu belirtmiştir. Her şeyin Allah tarafından yaratıldığını, ama insanların kendi seçimleriyle bu yaratımda bir miktar sorumluluğa sahip olduklarını savunmuştur. Bu anlayış, onun İslam felsefesi bağlamında önemli bir yer edinmesini sağlamıştır.
5. Kur’an ve Hadis’e Dayalı Kelam
Eş’ari, kelam ilminde akıl ve mantık kullanmayı önemli görse de, kesin dini bilgilerin kaynağının Kur’an ve Hadis olduğunu vurgulamıştır. O, doğru bir inanç sisteminin temelini, akıl yürütme yerine önce vahye dayandırmayı tercih etmiştir. Bu yaklaşım, Eş’ariliğin temel felsefelerinden biri olmuştur.
6. Eş’arilik ve Maturidilik Arasındaki Farklar
Eş’ari’nin öğretileri, özellikle Maturidi akımından farklılıklar içerir. Maturidilik, akıl ve nakil arasında daha dengeli bir yaklaşım sunarken, Eş’arilik, naklin (vahyin) akıl üzerinde daha belirleyici olmasını savunur. Maturidi akımının daha çok Türkistan ve Orta Asya bölgelerinde etkili olduğu söylenebilirken, Eş’arilik genellikle Irak ve Şam gibi Arap bölgelerinde yayılmaya başlamıştır.
7. Eserleri
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari’nin yazdığı başlıca eserler, onun düşünce yapısını ve kelam anlayışını çok iyi bir şekilde yansıtmaktadır. Bunlar arasında en bilinen eserleri şunlardır:
el-Lüma (Işıklar): Eş’ari’nin kelam ilmindeki görüşlerini özetleyen, kısa ama kapsamlı bir eserdir.
Ma’alim al-Usul: Dinî prensiplerin temel esaslarını tartışan bir diğer önemli eseridir.
el-Ibanat: Bu eser, Eş’ari’nin Sünni kelamını savunduğu ve Mu’tezile’nin görüşlerine karşı eleştirilerde bulunduğu bir çalışmadır.
Sonuç ve Mirası
Ebu’l-Hasan el-Eş’ari’nin kelam ilmindeki etkisi uzun yıllar boyunca devam etmiştir. O, İslam düşüncesine önemli katkılarda bulunmuş, özellikle akıl ve vahiy arasındaki ilişkileri ele alarak İslam’ın temel inançlarını savunmuştur. Eserleri, farklı mezhepler ve ekoller arasında bir köprü işlevi görmüş, Sünni İslam’ın ana akım kelami düşüncelerini şekillendirmiştir.
Eş’ari’nin düşünceleri, bugün hala birçok Sünni müslüman tarafından benimsenmektedir ve İslam dünyasında kelam ilminin temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir.