Paylaş
Ecel Meselesi
Question
ECEL MESELESİ
1-ECEL NEDİR?
Ecel lügatte tayin edilen bir müddet manasına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de: “Sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde durduruyoruz.” “Ey iman edenler, tayin edilmiş bir vakte kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın…” gibi ayetlerde ecel bu manada kullanılmaktadır. Fakat herkes tarafından bilinen ve burada bahis konusu olan ecelden maksat ölüm için takdir ve tayin edilen vakittir.
Her canlı ölümü tadacaktır. Ve her canlı için Allah indinde bilinen bir ecel vardır. Bu ecel gelince bütün çareler durur, bütün tedbirler neticesiz kalır ve ilâhî hükme her varlık-zayıfı kuvvetlisi, genci ihtiyarı- ister istemez boyun eğer, Kur’an-ı Kerim’de bu mevzudaki ayetlerden bir kaçının manasını birlikte okuyalım: “Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldi mi artık ne bir saat geri bırakılırlar, ne de öne alınırlar.” “Halbuki Allah hiç bir kimseyi eceli gelince asla geri bırakmaz..”
II-HAYATIN UZAMASI
Yapılan ibadetlerden bir kısmının ömrü uzatacağı hadislerde bildirilmiştir. Bunlardan bir tanesi de biraz evvel nakledilmiştir. Ayetlerde ecel gelince asla ileri ve geri alınması mümkün olmadığı belirtilirken hadislerde ömrün uzamasından bahsedilmesinin manası hakkında aşağıdaki izahlar yapılmıştır.
a) Hadîslerde ömrün uzaması bildirilerek insanlar o amellere teşvik edilmiştir. Burada esas maksat amele teşvik etmektir.
b) Ömrün uzunluğundan maksat: Ömrün gönül hoşluğuyla, rahat ve huzur içinde geçmesidir. Allah’ın rızasına uygun olmasıdır. Mihnet ve meşakkatle geçen ömür, Allah rızasına uygun ol mayan hayat ne kadar uzun olursa olsun kısa, gönül hoşluğuyla, Allah’a itaatle geçen ömür ise kısa olsa bile uzun sayılır.
c) Ömür hakikaten uzar: Şöyle ki, Allah bir kimsenin ömrüne, yapacağı iyiliğin uzatacağı kadarını daha ilâve ettikten sonra ecelini tayin eder. Bir kimsenin hayatında ömrü uzatan ameller den yapıp yapmayacağı, veya ne kadar yapacağı Allah’ın ilmin de son derece açık bir şekilde bellidir. Eceli tayin edilirken onun o amelleri yapacağı veya yapmayacağı bilinerek tayin edilir. O adam da hayatında o işleri yapar ve ömrü uzar. Fakat bu işleri yapacağını Hak Teâlâ bildi diye yapmaz, Hak Teâlâ’nın bilmesi onun o işleri yapmasını gerektirmez. Lâkin o adamın o işleri yapacağından dolayı Allah bilmiştir. Çünkü onun ilminde geçmiş ile geleceğin bir farkı yoktur.
Hangi çeşit amelin, ne derece samimiyetle yapılırsa ömrü ne kadar uzatacağı sadece Hak Teâlâ’nın bileceği şeydir. Bu hususta hiç bir kimsenin söz salahiyeti yoktur. Zira Kitab-1 Kerim’de ve Peygamber Aleyhis-selâm’ın hadislerinde bu mesele açıklanmamıştır.
III – HAYAT MÜDDETİNİN TAYİNİ
Bir kimsenin eceli (= hayat müddeti) neye göre tayin edilir? Bu mevzuda hiç kimsenin söz salâhiyyeti yoktur. Her aradığını bulan, her türlü ihtiyacını te’min edenlerden genç yaşta ölenlerin sayısız olduğu bir gerçektir. Yine, mihnet içinde, fakru zaruretle uzun bir ömür yaşayanlar sayıya, hesaba gelmeyecek şekildedir. Hasta yatağında ölmesi beklenenlerden niceleri dururken, ölüm aklına gelmeyen güçlü kuvvetli sporcuların onlardan evvel öl dükleri her zaman görülmektedir. Bu durumda (ecel müddetinin tayini Allah’a ait bir sırdır, ondan başkasının bilmesi mümkün değildir) demekten başka çare yoktur. Bununla beraber, (nasıl olsa Allah’ın takdir ettiği zaman öleceğim) diyerek sıhhat kaidelerini elden bırakmak, hastalanınca tedavi çarelerine baş vurmamak, kendini olur olmaz tehlikelere atmak dinimizin hoş görmediği bir durumdur.
IV-MÜSLÜMAN BİR KİMSENİN ECEL KARŞISINDA DURUMU
Bir Müslümana yakışan şey ecelin ne olduğunu, uzayıp kısalacağını, öldürülen kimsenin eceliyle ölüp ölmediğini araştırmak değildir. Peygamber Efendimize gelerek: Kıyamet ne zamandır, Ya Rasulallah diyen kimseye Peygamberimizin: “Onun için ne hazırladın?” demesi bize anlatır ki: Ecelin ne zaman geleceği ve Kıyametin ne zaman kopacağı gibi şeylerle uğraşmakta bir fayda yoktur. Yapılacak şey ecel gelmeden, yeni ve devamlı bir hayat olduğuna inandığımız ahiret hayatı için hazırlıkta bulunmaktır.
Her yaratılan ölecektir. Hiç bir kimse de kendi hayatının ne zaman tamam olacağını bilmez. Öyle olunca ölüm gelmeden evvel, hayatın kıymetini bilmek, geçen vakti değerlendirmek lâzımdır. Peygamberimizin bir hadisi şu anlamdadır: “Beş şeyi, beş şey gelmeden evvel ganimet bil (faydalanmaya çalış). Ölümünden evvel hayatını, hastalığından evvel sıhhatini, meşguliyetinden önce boş vaktini, ihtiyarlıktan evvel gençliğini, fakir düşme den evvel zenginliğini fırsat bil.”
Bir müslüman için ömrün uzunluğundan ziyade hayırlı (dün ya ve ahiret için faydalı, Allah rızasına uygun) olması istenilecek şeydir. Selef-i salihîn (=Rasûlullah devrinde yakın zamanda yaşayan iyi insanlar) uzun ömürlü olmak için dua etmeyi hoş görmezlerdi.
Ölümü istemek doğru bir şey değildir. Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Her hangi biriniz ölümü temenni etmesin (istemesin). Zira o kimse iyi ise iyiliğini artırır. Fena ise ıslâh-ı hâl edip (hâlini düzeltip) iyilik yapar.”
Yine buyuruyor ki: “Sizden biriniz başına gelen belâdan dolayı ölüm temenni etmesin. Behemehal bunu yapmak zaruri ise: (Hayat benim için hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, ölüm benim için hayırlı olduğu zaman beni öldür) desin.”
Ölümü hatırdan çıkarmamak veya sık sık hatırlamak in sanı iyi işler yapmağa, fena işlerden kaçınmağa sevk eder. Peygamberimizin ölümü hatırlamak hakkında hadisleri vardır.
Ölümden korkmak bir Müslümana yakışır şey değildir. Esas korkulacak şey ölürken fena bir durumda (Allah’ın ve Rasûlü’nün hoşlanmayacağı bir halde) ölmektir. Hazreti Yusuf’un: “Beni müslüman olarak vefat ettir ve salih kimseler arasına kat,” diye dua etmesi bizlere bu hususta yol gösterir. Biz de aynı dua ile Rabbimize dua ederek razı olduğu şekilde yaşamak, razı olduğu halde ölmek dileriz.
Allahım gönlümüzü Zât-ı Pâkine yönelt. Razı olduğun düşünce ve niyetlere, razı olduğun amelleri yapmağa yönelt, razı olduğun insanları sevmeyi nasib et. Razı olmadığın düşünce ve niyetlerden, razı olmadığın amelleri yapmaktan, razı olmadığın insanları sevmekten muhafaza buyur. Âmin, (bihurmeti Ne biyyike ve Rasûlike’l-kerîm)
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Ecel meselesi, İslam inancında önemli bir yer tutar ve ölümün belirlenmiş bir vakitte gerçekleşeceği inancına dayanır. Aşağıda ecel ve hayatın süresi hakkında temel başlıklar ele alınmıştır:
1. Ecel Nedir?
Ecel, lügatte belirlenmiş bir zaman dilimi anlamına gelir. Kuran’da ecel kavramı, insanların dünyadaki yaşam sürelerinin Allah tarafından tayin edildiğini ifade eden ayetlerle vurgulanır. Her canlının bir eceli vardır ve o vakit geldiğinde ölüm kaçınılmazdır. Kuran’da bu konuda şöyle buyrulmuştur: “Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldi mi artık ne bir saat geri bırakılırlar, ne de öne alınırlar.”
2. Hayatın Uzaması
Hadislerde bazı ibadetlerin ömrü uzatacağı bildirilmiştir. Ancak ayetlerde ecel geldiğinde bunun ertelenemeyeceği vurgulanırken, hadislerdeki bu ifade nasıl anlaşılmalıdır? Bu konuda çeşitli yorumlar mevcuttur:
3. Hayat Süresinin Tespiti
Bir kişinin ecelinin ne zaman geleceği tamamen Allah’ın bilgisi dahilindedir. Zengin ya da güçlü birinin genç yaşta ölmesi ya da fakir birinin uzun bir ömür sürmesi gibi durumlar ecelin Allah’ın bir sırrı olduğunu gösterir. Ancak, “Nasıl olsa ecelim geldiğinde öleceğim” diyerek sağlık kurallarına uymamak, tedaviye başvurmamak dinen hoş görülmemiştir.
4. Müslümanın Ecel Karşısındaki Tutumu
Bir Müslüman’ın, ecelin ne zaman geleceğini araştırmaktan ziyade, ahiret hayatı için hazırlık yapması gereklidir. Peygamberimizin şu hadisi buna işaret eder: “Beş şeyi, beş şey gelmeden önce ganimet bil: Ölümden önce hayatını, hastalıktan önce sağlığını, meşguliyetten önce boş vaktini, yaşlılıktan önce gençliğini, fakirlikten önce zenginliğini.”
Müslüman için esas olan, ömrün uzunluğundan çok Allah’ın rızasına uygun olmasıdır. Selef-i salihin, uzun ömür için dua etmeyi hoş görmezdi. Ayrıca, Peygamber Efendimiz, başa gelen beladan dolayı ölümü temenni etmenin uygun olmadığını belirtmiş ve şu duayı öğretmiştir: “Hayat benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat, ölüm hayırlı olduğunda beni öldür.”
5. Ölümü Hatırlamak
Ölümü sık sık hatırlamak, kişiyi kötü işlerden uzak tutup iyi işler yapmaya teşvik eder. Müslüman için esas korkulacak şey, kötü bir halde ölmekten çekinmektir. Hz. Yusuf’un duası, bu konuda rehber niteliğindedir: “Beni Müslüman olarak vefat ettir ve salih kimseler arasına kat.”
Sonuç olarak, Müslümanlar için hayatın kıymetini bilmek, ömrün ne zaman son bulacağını düşünmeden Allah rızasına uygun yaşamak en önemli unsurdur.