Ehl-i sünnet isimlendirmesi

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Ehl-i Sünnet isimlendirmesi nereden gelmektedir? Ehl-i Sünnet içerisine kimler girmektedir?

ehli sunnet isminin anlami

Ehl-i sünnet ekolleri hangi aşamalardan geçerek mezhep haline gelmiştir

Ehlü’s-Sünne ve’l-Cemâa, sünnet ve cemaat mensupları anlamına gelmektedir. Bir şeye, bir yere mensubiyeti ifade eden “ehl” kelime sinin “sünnet” ve “cemaat” şeklinde iki önemli kavrama izafesinden oluşan bu tamlama tarih boyunca Müslümanların büyük çoğunluğu nun adı olmuştur. Yetmiş üç firkayla ilgili rivayetlerin sonunda kurtuluşa eren firkanın (el-firkatu’n-nâciye) kimler olacağına dair farklı ifadeler vardır. Şehristânî’nin kaydettiğine göre “kurtuluşa erecekler kimlerdir?” diye sorulduğunda Hz. Peygamber “Ehlü’s-Sünne ve’l Cemâa” buyurmuş, “Ehlü’s-Sünne ve’l-Cemâa nedir?” diye sorulduğunda ise kendisinin ve ashabının yoluna bağlılık, ilk nesle bağlılık (mâ ene aleyhi ve ashâbî) olarak tarif etmiştir (eş-Şehristânî, el-Milel ve’n-nihal, s. 20).

Ehl-i Sünnet, “Hz. Peygamber ile ashabın dinin temel konularinda takip ettikleri yolu benimseyenler” diye tarif edilmektedir. Ehl-i Sünnet mensupları, “ehl” kelimesine “hadis, cemaa, istikame, hak, iman, isbat” kelimeleri eklenerek oluşturulan terkiplerle ve “sıfâtiyye” (ilahî sıfatları benimseyenler), “firka-i nâciye” (kurtuluşa eren zümre) ve “sevâd-ı a’zam” (büyük çoğunluk) tabirleriyle de anılır (Y. Ş. Ya vuz, “Ehl-i Sünnet”, DIA, X, 525-530). Bu isim tamlamasındaki ce maat aynı zamanda Müslümanların ilk iç savaşlarının son bulmasının da hatırasını barındırmaktadır. Hz. Hasan’ın Muâviye ile anlaşıp savaşlarım bitirildiği 41/661 yılına “cemaat yılı” denilmiştir.

Sünnî teriminin, tâbiînden Saîd b. Cübeyr’in (ö. 95/713) bir ifa desinde geçtiği kaydedilmektedir. İbn Batta’nın (ö. 387/997) naklettiğine göre İbn Cübeyr “oğlumun fâsık bir Sünnî ile dostluk etmesini, âbid bir bidatçı ile dostluğundan daha çok isterim” demiştir (el-Ukberî, eş-Şerhu ve’l-İbâne, s. 149). Dârimî (ö. 255/869), Hasan-ı Basrî’nin (ö. 110/728) Ehl-i Sünnet (Ehlü’s-Sünne) tabirini kullandığı bir ifade sini nakletmiştir (ed-Dârimî, Sünenü’d-Dârimî, I, 296). Dirâr b. Amr (ö. 200/815) Ehlü’s-Sünne ve’l-Cemâa terimini kitabında kullanmış tur (Dirâr b. Amr el-Gatafânî, Kitabut-Tahrîş, s. 126).

Ehl-i Sünnet kendi içinde, genellikle Selefiyye (Ehl-i Hadis, Ese riyye, Hanabile), Mâtürîdiyye ve Eş’ariyye olmak üzere üçe ayrıla rak tasnif edilmektedir. Hanbelî âlimlerin (Hanbelî, el-Ayn ve’l-Eser fi Akâidi Ehli’l-Eser, s. 53; Seffârînî, Levâmiu’l-Envâri’l-Behiyye, II, 73.) de yer verdiği bu üçlü geleneksel tasnif, bazen farklı ifade edilse de genelde kabul görür (Teftâzânî, Şerhu’l-Makâsıid, V, 231; İsmail Hakkı İzmirli, Yeni İlm-i Kelâm, I, 98). Ancak Hanbelî mezhebini de sahiplenen bazı Vehhâbî müellifler, Mâtürîdiyye ve Eş’ariyye’nin kur tuluşa erecek firka (firka-i nâciye) olamayacağını iddia ederler. Bu dışlayıcı Vehhâbî görüşe göre “Ehlü’s-Sünne, bir fırkadan ibarettir.” (Sâlih b. Abdilazîz Âlü’ş-Şeyh, el-Leâli’l-Behiyye fi Şerhi’l-Akîdeti’l Vâsitiyye, s. 88-90). O da, Selefiyye’dir.

Abbasîler döneminde 218/833 yılında başlayan mihne süreci, mih neye maruz kalan Ahmed b. Hanbel’in ve takipçilerinin öne çıkma sina vesile olmuştur. Selefiyye, Eseriyye, ehl-i hadis gibi isimlerle de anılan bu gruba daha çok hadisleri derleyip nakleden âlimler dâhildir. Ahmed b. Hanbel, haberî sıfatların te’vil edilmesine karşı çıkmıştır. Ehl-i Hadis’in temsil ettiği Sünnî anlayış bütünüyle sünnet çizgisi üze rinde olduğu ve Selef’in ittifak etmediği meselelere dalmadığı için “Ehl-i Sünnet-i Hassa Akidesi” diye adlandırılmıştır. Mâtürîdiyye ile Eş’ariyye’nin temsil ettiği Sünnî akideyi benimseyenlere Halefiyye ve Ehl-i Sünnet-i Âmme denilmiştir (Y. Ş. Yavuz, “Ehl-i Sünnet”, DÍA, X, 525-530).

Selefiyye-Halefiyye ayırımında dikkat çeken hususlardan biri de kelam ilmine karşı alınan tavırdır. Kelam ilmi uzun süre Mu’tezilî âlimlerin metodu gibi görülmüştür. Selefiyye genel itibariyle bu ilimden uzak durmaktadır. Bazı Hanefî âlimler de kelam ilmiyle il gili temkinli görüşler ortaya koymuştur. Ancak zamanla Ehl-i Sün net içerinde sayılan Halefiyye âlimleri de kelam eserleri yazmış, bu ilmi derslerinde okutmuştur (A. Demir, “Mâtürîdî Âlimi Ebû İshak Zâhid es-Saffâr’ın Kelâm Müdâfaası”, s. 445-502). Kaynak 88 soru cevap

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2023-05-09T20:43:59+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Ehli Sünnet kelime anlamı olarak “Sünnet Ehli” ya da “Sünnet Yolunda Olanlar” anlamına gelir. İslam dininde Ehli Sünnet kelimesi, Hz. Peygamber’in (s.a.v) sünnetine uymayı kendine prensip edinen Müslümanların oluşturduğu grupları ifade eder. Ehli Sünnet, İslam dininin doğru anlaşılması, uygulanması ve korunması için ortaya çıkmıştır.

    Ehli Sünnet anlayışı, İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’e dayanır. Ehli Sünnet, Hz. Peygamber’in (s.a.v) söz, davranış ve onaylarını esas alarak, İslam dininin doğru anlaşılması ve uygulanması için çaba sarf eder. Ehli Sünnet, İslam dininin temel prensiplerini savunurken, aynı zamanda bid’at, hurafe, sapkın akımlar ve yanlış anlayışlara karşı mücadele eder.

    Ehli Sünnet, İslam’ın farklı konularındaki görüşlerini Kur’an ve Sünnet’e dayandırır. Örneğin, tevhid inancı, nübüvvet inancı, melek inancı, kader inancı ve ahiret inancı gibi konularda Ehli Sünnet görüşleri ortak bir paydada birleşir. Ehli Sünnet’in ortak kabul ettiği görüşler, İslam dinindeki doğru anlayışın temelini oluşturur.

    Ehli Sünnet, İslam dünyasında en yaygın mezhep olan Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezheplerinin yanı sıra, İslam dünyasının çeşitli yerlerinde farklı alt gruplara ayrılır. Bu gruplar arasında farklı anlayış ve uygulamalar olmakla birlikte, temel olarak Hz. Peygamber’in (s.a.v) sünnetine uygun bir İslam anlayışını savunurlar.

    Ehli Sünnet’in savunduğu bir diğer önemli prensip, Müslümanların birbirlerine karşı saygılı ve sevgi dolu olmalarıdır. Ehli Sünnet, İslam dünyasındaki farklı grupların birbirleriyle iyi ilişkiler kurmalarını, farklılıklarına rağmen ortak paydada buluşmalarını ve İslam birliğini korumalarını öğütler.

    Sonuç olarak, Ehli Sünnet kelimesi, İslam dininin temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’e uygun bir şekilde İslam’ı anlamak, uygulamak ve korumak için ortaya çıkmış bir kavramdır.

Cevapla