“Ekramen” Ve “Ehanen” Kelimelerinin Okunuşu

Question

SORU: Fecr sûresinde geçen ekramen ve ehanen kelimelerinin zaman zaman sonlarına ya harfi getirilerek okunduğunu görüyorum. Halbuki mushafta bu kelimelerin sonunda ya harfi bulunmamaktadır. Bu kelimelerin sonunda mushafta kesra olduğu halde bazı okuyucuların sükûn üzere durduğunu görüyorum. Bu tür okuyuş şekli doğru mudur? Bu ayette geçen insan ile ne kastedilmiştir?

CEVAP: Allah Teâlâ Fecr sûresinde şöyle buyuruyor:

Fakat insan, rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde “Rabbim bana ikram etti” der. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise “Rabbim beni önemsemedi” der. (Fecr/15-16)

Ayetlerin sonunda geçen ekrameni ve ehaneni kelimeleri kıraat imamları tarafından çeşitli şekillerde okunmuşlardır. Bazıları âyet sonlarında dururken de geçerken de hazfetmişler, bazıları da geçerken hazfetmişler, dururken hazfetmemişlerdir.

Hicazlılar ve Ebû Amr: ekramaniye ve ehâneniye diye ya’yı fetha-h olarak okumuşlardır. El-Bezzi, İbn Mehis ve Ya’kub her iki kelimedeki ya’yı okumuşlardır. Çünkü bu ya isimdir, hafzedilemez.

Medineliler mushahtaki yazılışlarına uyarakvakıf halinde değil de vasıl halinde (yani dururken değil de geçerken) bu kelimelerdeki yaları okumuşlardır. Ebû Amr, vasıl halinde okuyup okumamakta serbest davranmıştır. Çünkü buralar âyet başlarıdır. Ebû Amr vakıf halinde, mushafta olduğu için okumuştur. Diğerleri, her iki yerde de ya’sız vâki olduğu için okuyuşlannda da hazf etmişlerdir.

Cârullah ez-Zemahşeri’nin el-Keşşaf isimli tefsirinde, bu kelimelerin sonunun sadece kesre ile yetinilerek yazılan bir mushaftan okuyan kimsenin vakıf halinde ekremen ve ehanen diye nûn’\xn sükûnuyle okuyacağı bildirilmiştir.

Buna göre ekramen ve ehanen kelimelerini okurken sonunun yâ ile okunmasının da caiz olduğunu anlayabiliriz. Bu iki kelimenin okunuşunda kıraat imamları arasında farklılıklar olduğunu biliyoruz.

Her iki âyette geçen insan kelimesiyle kimin kastedildiğine gelince, bir görüşe göre bu Utbe ibn Rabia ve Ebû Huzeyfe ibn el-Muği-re’dir. Bu görüş Abdullah ibn Abbas’tan rivayet edilmiştir. Bir görüşe göre de Ubey ibn Haleftir. Bu görüş es-Saib’ten rivayet edlimiştir. Bir görüşe göre Ümeyye ibn Haleftir. Bu görüş Mukatil’den rivayet edilmiştir. Bir diğer görüşe göre de öldükten sonra dirilmeye inanmayan kâfirdir. Bu sonuncusu doğuruya en yakın olan görüştür. Çünkü Kurtu’oi’nin de dediği gibi burada sözü edilen özellik, Öldükten sonraki dirilişe inanmayan bir kâfirin özelliğidir. Onun nazarında saygınlığın ve horlanmışlığın ölçüsü, dünyadaki nasibinin çokluğu veya azlığıdır. Mü’minin nazarında ise saygınlık, Allah Teâlâ’nm ona ahiret nasibine yol açacak itaat ve başarıyı nasib etmesidir. Allah, mü’min kulunun dünyadaki nasibini de bol bol verirse ona da hamd edip şükreder.

Mushaf ne demek? Mushaf kavramının kısaca anlamı

Kur’an-i Kerim tefsiri okumak Arapça okumak gibi midir ?

Hai sekte nedir? Örneklerle

Cem’u’l- Kuran Nedir? Kısaca

Cem-ul Kur’an – Kur’anın Toplanması hakkında bilgi

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Cevapla