Paylaş
El-Hâkka, El-Kâria, Et-Tâğıye
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
El-Hâkka, El-Kâria, Et-Tâğıye
SORU: Kur’an-ı Kerim’deki el-hakka, el-kâria ve et-tâğıye kelimelerinin manası nedir?
CEVAP: Allah Teâlâ el-Hâkka sûresinin başında şöyle buyurur:
Gerçekleşecek olan! Nedir o gerçekleşecek olan? Gerçekleşecek olanın (kıyametin) ne oldğunu sen nereden bileceksin? Semûd ve Ad milletleri, kapılarım çalacak felaketi (kıyameti) yalanladılar. Bu yüzden Semûd milleti zorlu bir sarsıntı ile yok edildi. (Hâkka/1-5)
İbnu’l-Cevzi, Zâdu’l-Mesir fi Ilmi’t-Tefsir isimli eserinde el-Hak-kdnm anlamı konusunda şunları söyler:
Ferrâ der ki: el-Hakka, kıyamettir. İşlerin hakikatini kapsadığı için böyle denilmiştir.
Zeccac ise şöyle demiştir: Her insan kendi ameliyle hayra ve şerre müstehak olacağı için o güne el-Hakka denilmiştir.
İbn Abbas der ki: “el~Kâria kıyamet gününün isimlerinin birisidir.” Mukatil ise şöyle der: “Allah Teâlâ azap ile düşmanlarının (tepesine) vuracağı için bu güne el-kâria denilmiştir.”
İbn Kuteybe ise şöyle demiştir: “Şiddetle çarptığı için o güne kâ-ria denilir. Zamanın felaketleri ve musibetleri teplerine çöktü anlamında “esabethum kavâriu’d-dehr” denilir.
Zeccac der ki: “Kıyamet günü korkunç şeylerle insanın kapısını çaldığı için el-kâria denilmiştir.”
Diğer bazı kimseler de şöyle söylemişlirdir: O gün, kalpler korkuyla çarptığı için ona el-kâria denilmiştir.
Âyette geçen tâğıye kelimesine gelince bu kelimenin anlamı konusunda üç tane görüş vardır: Birincisi: Onların azgınlıkları ve inkarları demektir. İbn Abbas, Mücahid, Mukatil, Ebû Ubeyde ve İbn Kuteybe bu görüştedir. Zeccac der ki:
Bu kelime ism-i fail kalıbında olmasına rağmen masdar manasıne göre âyetin anlamı şöyledir: “Semud kavmi azgınlığı sebebiyle helak oldu.”
İkincisi: Çok şiddetli (azgın) bir ses, haykırış demektir. Ses o kadar şiddetlidir ki bu yüzden onlar helak olmuşlardır. Katede bu görüştedir.
Bu kelimenin üçüncü anlamı, deveyi boğazlayan demektir. İbn Zeyd kelimenin bu anlama geldiğini söylemiştir.
Nizamüddin en-Neysâbüri’nin Garâibü’l Kur’an ve Rağaibul-Furkan isimli eserinde bu kelimeler hakkında şu bilgiler verilir:
el-Hâkka’nm kıyamet olduğunda görüş birliği vardır, Ancak niçin böyle isimlendirildiğinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ebû Müslim, bu kelimenin ism-i fail kalıbında “Rabbinin sözü gerçekleşecektir” anlamına geldiğini söyler. Yani kıyametin geleceğinde asla bir şüphe yoktur. el-Leys’in söylediği de buna yakındır: Kıyamet gerçekleşecek bir felakettir. O halde onu kimse ya-lanlayamaz.
Bir görüşe göre de olayların hakikati ortaya çıktığı için o güne el-Hakka denilmiştir. Yani işlerin gerçek yüzü o gün bilinir. “Bunun gerçeğini bilmiyorum” anlamında “La ühıkku hazâ” denilir.
Bir başka görüşe göre “işlerin hakikatini kapsayan” demektir. Yani kıyametin kopmasını, sevap, ceza ve diğer kesin işleri ifade eder. Bu görüş ile önceki görüşün müşterek oldukları nokta, her ikisinin de mecazi bir isnad olmalarıdır. Ancak birincisi mef ul manasına gelen fail olduğu halde, ikincisi aslı üzeredir, yani kelimenin kalıbı da manası da faildir. Zeccac’m görüşü de buna yakındır: Yükümlü ve sorumlu kişilerin yaptığı işlerin bütün eserleri gerçekleşip artık bekleme sınırından çıkıldığı hakiki an demektir.
Ezheri de şöyle der:
Çünkü bu kıyamet günü, Allah’ın dinine karşı düşmanlık edenlerin haklarından geldiği için bu isimle anılmıştır. Yani Allah’ın dinine karşı düşmanca tavır alanları mağlup eder.
el~Hakka kelimesiyle ilgili yorumların on kadar olduğu ifade ifade edilmiştir. Fakat iyi araştırıldığında bazılarının tekrar olduğu görülür.
el-Kâria kelimesine gelince aslında bununla da kastedilen el-Hak-ka’d\\. Ancak Kur’an-ı Kerim, kâria kelimesini cümle içinde el-hâkka kelimesinin zamirinin yerine koyarak bununla ondaki şiddet vasfına ilave olarak korku manasını öne çıkarmıştır.
Şüphesiz kıyamet günü, korkunç halleriyle, göğün parçalanmasıy-le, yeryüzünün darmadağınık olmasıyle, yıldızların sönmesiyle ve daha başka şeylerle birlikte insanlara büyük bir korku verir.
et-Tâğıye: Taşan, haddi aşan olay demektir. O bir sarsıntı veya yıldırım ya da bir çığlıktır. Tâğıye kelimesinin ism-i fail kalıbında olduğu halde masdar manasını ifade ettiği söylenilmiştir. Yani azgınlıkları sebebiyle helak edildiler demektir. Tâğıye ile sadece deveyi boğazlayan kimsenin kastedilmiş olması de muhtemeldir. Kelimenin sonundaki tâ harfi ise mübalağa içindir.
Kurtubi’nin el-Câmi îi Ahkâmı’I-Kur’an isimli tefsirinde bu kelimelerle ilgili olarak şu bilgiler yer almaktadır:
Allah Teâlâ el-Hakka kelimesiyle kıyameti kastetmektedir. İşler o günde gerçekleşeceği için bu isimle isimlendirilmiştir. Bunu Ta-beri söylemiştir. Nasıl ki “ibadetle geçirilen gece” anlamında “Leylün kâimun (ibadet eden gece)” denilebiliyorsa işlerin gerçekleşeceği gün anlamına da el-Hakka (gerçekleştirilen gün) denilmiştir.
Bir görse göre bu günde bazıları için cennet, bazıları için de cehennem tahakkuk edeceği için böyle denilmiştir.
Bir başka görüşe göre ise her insan amelinin karşılığını o gün hak edeceği için bu isimle anılmıştır.
Ezheri’nin görüşüne göre, yenmeye ve üstün gelmeye çalışmak manasına “Hâkaktuhu fe hakaktuhu (yani onunla haklaştım/karş il aştım ve hakladım/yendim)” denililir. Kıyamet günü, Allah’ın dinine karşı batıl yoldan mücadele eden herkesi haklayacağı (yeneceği) için bu ismi almıştır.
es-Sıhah isimli sözlükte şöyle denilir:
“Tartıştılar ve herbiri kendi haklılığını iddia etti” anlamında hâk-kahû denilir. Tartışmada “galip geldi” anlamında da hakkahu denilir. Bir kimse basit ve küçük meseleler için tartıştığı zaman “nezi-ku’1-hıkâk” denilir. Ihîikak: İhtişam (tartışmak) demektir. el-Hâk-ka ve el-Hakka ve el-Hâk üçü de aynı manaya gelen kelimelerdir.
el-Kisâi ve el-Müerric şöyle demişlerdir: “el-Hakka, yevmü’1-hak (gerçek gün) demektir.”
el-Kâria, kıyamet demektir. Korkunç halleriyle insanları çarptığı için bu isimle anılmıştır. Zamanın korkularına, sıkıntılarına ve felâketlerine maruz kaldılar anlamına “Esâbethum kavariu’d-dehr” denilir. İnsanın cinlerden ve başka insanlardan korktuğu zaman okuduğu âyete’î-kürsi gibi Kur’an âyetlerine de “Kavariu’l-Kur’an” denilir. Bu âyetler âdeta şeytanları çarparlar.
Kâria’mn kimilerini yükselten, kimilerini de alçaltan kur’a kelimesinden türediğini söyleyenler de vardır.
Bir görüşe göre ise kâria, dünyada onların başına inecek olan azaptır. Peygamberleri onalan (yani Semud kavmini) bu azap ile korkutmuş, fakat onlar bunu yalanlamışlardı.
et-Tâğıye ise azgınlık yapmak demektir. Katede şöyle der: “Tâğı-ye şiddetli bir çığlık demektir.” Yani haddi aşan korkunç bir çığlık demektir. Nitekim bir âyet-i kerimede şöyle buyurulur:
Biz onların üzerine korkunç bir çığlık gönderdik. Hemen hayvan ağılına konulan kuru bir ot gibi oluverdiler. (Kamer/31)
Tuğyan: Haddi aşmaktır.
Sular taşıp kabarınca sizi gemide biz taşıdık.
Bu ayette geçen kelime tağâ’dır. el-Kelbi der ki: Bu âyetteki mana “Onlar (Semûd) yıldırımla helak edildi” demektir. Mûcâhid: Günahları sebebiyle helak edildiler anlamına geldiğini söylemiştir. Hasen ise, azgınlıkları sebebiyle helak edildiler manasına geldiğini ifade etmiştir. Mastar manasında bir ism-i faildir. Kâzibe, akıbe, afiye gibi. Yani azgınlıkları ve inkarları sebebiyle helak edildiler.
Bir görüşe göre de, Tâğıye deveyi boğazlayan demektir. Yani onlar (Salih peygamberin bir mucizesi olarak Allah tarafından gönderilen) deveyi kesmek için ileri atılıp azgınlık etmeleri sebebiyle helak edildiler demektir. Bu azgınlığı yapan bir kişi olduğu halde diğerleri de ona razı oldukları için helak edildiler. Sonundaki te harfi mübalağa içindir. Tıpkı râviyetün lişşi’r (şiir okuyan), dâhiye, allâme (büyük âlim), nessabe (büyük nesebçi) gibi.
Cevapla