Paylaş
En üstün melek hangisidir?
Question
Hangi Melek Daha Üstündür?
Büyük meleklerden bahsederken karşımıza çıkan bir soru da, bunlardan hangisinin en büyük, yani en faziletli olduğu meselesidir. Muhammed Kanburî bu noktada şöyle bir açıklamada bulunuyor: “Bu dört meleğin en üstünü Cebrail ve İsrafil’dir. Fakat bu ikisinden hangisinin daha üstün olduğu ihtilaflıdır. Çünkü bu konudaki rivayetler çeşitlidir”.[1][200] İlgili rivayet ve hadislerin çeşitli oluşu, Hz. Peygamber (a.s)’in hem Cebrail (a.s)’in, hem de İsrafil (a.s)’in faziletini ifade eden sözler söylemiş olması manasınadır, yoksa çelişkili ifadelerin olması manasında değildir.
Hangi meleğin en üstün olduğu meselesi, riyâyetlere göre yahudilerin bir iddiasından çıkmıştır: Hz. Peygamber (a.s) zamanında Medine’deki Yahudiler Cebrail (a.s)’in kendilerine düşman, Mikâil (a.s)’inse dost olduğunu iddia ediyorlardı. Allah Teâlâ onların bu iddialarını reddetmek üzere Bakara Sûresi 97-98. âyetlerini indirdi:[2][201] Yahudilerden bir grup Hz. Peygamber (a.s)’e gelip bazı sorular sordular. Son soruları:
“Her peygamberin meleklerden bir dostu vardır. Senin dostun hangi melektir?” şeklinde idi. Peygamberimiz:
“Dostum Cebrail’dir. Allah’ın gönderdiği bütün peygamberlerin de istisnasız dostu odur.” cevabını verdi. Bunun üzerine yahudiler:
“Eğer dostun ondan başkası olsaydı, sana uyar, seni tasdik ederdik.” dediler.
“Cebrail’i istemeyişinizin sebebi nedir? denilince de:
“O, bizim düşmanımızdır.” dediler. İşte bunun üzerine:
“(Ey habibim onlara) de ki: “Kim Cebrail’e düşman olursa, (kahrından gebersin). Çünkü kendinden önceki kitabları tasdik edici olan ve mü’minler için hidâyet ve de müjde olan Kur’ân’ı, Allah’ın (emri ve ) izni ile senin kalbine indiren odur. Kim Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e, Mikâil’e düşman olursa, (bilsin ki) Allah da o (gibi) kâfirlerin düşmanıdır.” [3][202] âyetleri nazil oldu.[4][203]
Bir diğer rivayette Hz. Ömer (r.a) bir gün yahudilerin Tevrat öğrettikleri okullarına girdi ve onlarla arasında şöyle bir konuşma geçti:
Hz. Ömer onlara, Cebrail (a.s) hakkındaki fikirlerim sordu.
“O, bizim düşmanımızdır. Çünkü Muhammed’e sırlarımızı haber veriyor. Hem, sonra o, şiddet, zorluk ve azap meleğidir. Halbuki dostumuz olan Mikâil, kurtuluş, hayır, rahmet ve re’fet meleğidir.” dediler. Bir başka rivayete göre ise yahudiler,
“Cebrail bizim düşmanımızdır. Ona, peygamberliği bize getirmesi emredildiği halde, o onu başkasına götürdü.” dediler. Hz. Ömer bunun üzerine şunu sordu,
“Bu iki meleğin Allah katındaki yerleri nasıldır?” Onlar,
“Cebrail, Allah’ın sağındadır; Mikâil, solundadır.” dediler ve “Aralarında da düşmanlık vardır.” diye ilave ettiler. Hz. Ömer (r.a),
“Eğer dediğiniz gibi, biri Allah’ın sağında, biri solunda iseler, birbirine düşman olamazlar. Binâenaleyh kim onlardan birine düşman olursa, o, Allah Teâlâ’nın da düşmanı olmuş olur.” dedi ve yanlarından ayrıldı. Rasûlullah’ın yanına geldiğinde, geçen âyetlerin indiğini öğrendi. Hz. Peygamber (a.s), onun yahudilerle yaptığı konuşmadan vahiy yoluyla haberdar olmuştu. Dolayısıyla, “Ey Ömer! Rabbin, senin sözlerine benzer âyet gönderdi.” diyerek, ona iltifat etti.[5][204] Âlûsî’nin bildirdiğine göre aynı rivayet, İbn Ebû Hatim ve İbn Ebû Şeybe’nin müsnedlerinde de yer almıştır.[6][205]
Bu âyetlerde bir taraftan yahudilere cevap verilirken, bir taraftan da, bu iki melek; sanki ayrı bir cinsten imişler gibi, melekler üzerine atfedilerek ayrıca, özellikle ve isimleri ile zikrediliyor. Bu, onların şeref ve üstünlüklerinin ilanından başka birşey değildir.[7][206]
Müfessir İbn Kesîr âyeti tefsir ederken şunları söylüyor:
“Ayette, Cebrail ve Mikâil kelimeleri, “hususun umûma atfı” şekli ile, “melâike” üzerine atfedilmiştir. Bu iki melek, Allah Teâlâ ite peygamberleri arasında elçilik vazifesi yaptıkları için, “rusulihî”, yani “O’nun peygamberleri” kelimesinden sonra getirilmişlerdir. Mikâil (a.s), Hz. Peygamber (a.s)’e, peygamberliğinin ilk zamanlarında elçi olarak gelmiştir. Fakat Cebrail (a.s)’in Rasûlullah’a yakınlığı daha çoktur. Çünkü Cebrail’in esas vazifesi, bu idi, yani peygamberlere vahiy getirmek, elçilik yapmak idi. Mikâil’in esas vazifesi ise yağmurların ve bitkilerin idaresi idi. İsrafil (a.s)’in esas vazifesi de kıyamet günü diriliş için sûra üflemekti”.[8][207]
Fahreddin Râzî, âyette Cebrail (a.s)’in adının önce zikredilmiş olmasını, onun Mikâil (a.s)’den efdâl olduğuna delil getiriyor. Meşhur olan görüş de Cebrail (a.s)’in, Mikâil (a.s)’den efdâl olduğudur. Yine o Cebrail’in, vahiy getirmekle görevli oluşunu, efdâl olduğuna delil göstererek, “Vahiy, ruhların gıdasıdır. Mikâil (a.s), yağmur ve rızık meleğidir. Bunlar ise bedenin ihtiyacı ve gıdasıdır. Ruhların gıdası, bedenlerin gıdasından hayırlıdır.” Diyor.[9][208]
Âlûsî, bu izahı aldıktan sonra kendi tercihini de şu sözlerle ortaya koyuyor: “Ben de Cebrail (a.s)’in daha faziletli olduğu kanaatındayım. Fakat bence onun daha efdâl oluşu ile ilgili olarak sayılan delillerden daha kuvvetlisi, Cebrail (a.s)’in, Allah’ın habîbi olan Hz. Muhammed (a.s)’e dostluğunun, yakınlığı, yardımı ve ümmetine olan sevgisinin, Mikâil’inkinden daha çok oluşudur. Ben bunlara eşdeğerde başka birşey göremiyorum. Ayrıca Taberânî bu konuda zayıf bir rivayet zinciri ile de olsa İbn Abbas (r.a)’dan “Bakın, size meleklerin en üstününü haber vereyim mi? O, Cebrail’dir.” seklinde bir hadis rivayet eder. Ebu’ş-Şeyh’in Musa b. Aişe’den rivayet ettiği bir hadiste de Rasûlullah (a.s), “Bana, gök ehlinin imamının, yani başkanının Cebrail olduğu bildirildi.” buyurmuştur”.[10][209]
Rasûlullah (a.s) da Cebrail’i çok sever, ona “Ey kardeşim Cibril!” diye hitap eder, ziyaretini dört gözle bekler, ara uzadığı zaman üzülürdü. “Ona, “Seni Özledim, beni daha çok ziyaret etmene engel nedir?” diye soruşu bu iştiyakın neticesidir. Bu soru üzerine inen şu âyet de cevaptır:
“Biz (melekler) ancak Rabbinin emri ile ineriz..” [11][210], “Ben de seni özledim, ne var ki ben emir kuluyum; gönderildiğimde geliyorum, alıkonulduğumda gelemiyorum… Bizim işimiz Allah’a havale edilmiştir. O, bizim hakkımızda; meşîeti, hikmeti ve iradesine göre tasarrufta bulunur. Bu hususta O’na hiç kimsenin itiraz etme hakkı yoktur”[12][211]
Bir âyette Allah Teâlâ “Hiç şüphesiz ki bizzat Allah o (Muhammed)’in yardımcısıdır. Cebrail de, sâlih mü’minler de, bunların ardından melekler de onun yardımcılarıdır.” [13][212] buyururken Cebrail (a.s)’in peygamberimize olan yakınlığını ve sevgisini ortaya koyuyor. Böylece meleklerin ve melekler içinde de özellikle Cebrail (a.s)’in, Rasûlullah’a kötülük düşünen ve eziyet etmek isteyenlere[14][213] karşı hazır asker gibi bekledikleri anlatılırken, şerefi, fazileti ve ayrıcalığı da anlatılmış oluyor. Hem sonra o, İsa (a.s)’yı korumakla da görevlendirilmiştir. Bu yüzden şeytanlar ona yaklaşamamışlar, onu öldürmek için çabalayan onikibin yahudi ona dokunamamışlardır. Neticede de onlardan saklanıp bir eve girmiş ve Cebrail (a.s), onu oradan göğe yükselterek korumuştur.[15][214]
İbn Haceri’l-Heytemî önce, “Meleklerin efdâli İsrafil (a.s) mi, Cebrail (a.s) mi?” sorusunu soruyor ve şu izahı veriyor: “Sorunun sorulusundan, adı önce zikredildiği için israfil (a.s)’in efdâl olduğu zannedilirse de, müslümanlarca meşhur olan görüş, Cebrail (a.s)’in efdâl olduğudur. Çünkü o, peygamberliklere ait sırların emini, yani vahyin güvenilir taşıyıcısı, peygamberlerin hizmetçisi ve terbiyecisidir. İsrafil (a.s)’in efdâl olduğunu iddia edenler, Levh-i Mahfuz önünde olması sebebiyle yaratılmışlara ait bütün sırların emini olmasını delil gösterirler. Buna göre o, Cebrail’in bilmediği şeylerden de haberdardır. Hem sonra sûr’un sahibi de odur”[16][215]
Bu açıklamalardan anladığımız, çoğunluğun, Cebrail (a.s)’in daha üstün olduğunu kabul ettiğidir. Aslında hepsi de faziletli ve şerefli olan meleklerin hangisinin daha üstün olduğu o kadar da önemli bir mesele değildir. Fakat Rasûlullah (a.s)’ı inkâr etmek için yahudilerin ileri sürdükleri iddia konuyu önemli hale getirmiştir.
Allah Teâlâ insanlardan peygamberler seçtiği gibi, melekler içinde de, onlara önder olacak peygamberler (rasûller) seçmiştir. Nitekim Kur’ân’da:
“Allah meleklerden de, insanlardan da peygamberler seçer. Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten, eksiksiz görendir.” [17][216] buyurulmuştur. Âyette bahsedilen melek peygamberler, Cebrail, Mikâil gibi büyük meleklerdir.[18][217]
Büyük melekleri tek tek ele almadan, tasavvuf ehlinin bunlar hakkındaki meşhur görüşlerini de kısaca verelim: Onlara göre, “Cebrail, faal akıldır; Mikâil, altıncı feleğin ruhu ve aklıdır, aynı zamanda bütün bitki nefislerine-canlarına feyz veren ve mahlûkâtın rızıkları ile görevli olan da odur. İsrafil, dördüncü feleğin ruhu ve aklıdır, keza hayvanların nefislerine-canlarına feyz vermekle görevli olan da odur. Azrail, yedinci feleğin ruhudur ve bütün insanların ruhlarına karşı vazifelidir; bazı ruhları, yani canları bizzat kendisi alır, bazılarını da yardımcıları vasıtasıyla alır. En doğrusunu bilen Allah’tır…”[19][218] Tasavvuf ehlinin bu görüşüne dayanak olabilecek sahih bir rivayete rastlayamadığımı itiraf etmeliyim.
[1][200] Kanbur, 4b.
[2][201] Taberî, 1/341; İbn Kesîr, 1/226.
[3][202] Bakara: 2/97,98.
[4][203] Taberî, 1/341; İbn Kesîr, 1/226.
[5][204] Müsned, 1/274; Taberî, 1/342-343; İbn Kesîr, 1/229; Râzî, 3/239-241.
[6][205] Âlûsî, 1/331.
[7][206] Âlûsî, 1/333-334.
[8][207] İbn Kesîr, 1/231-232.
[9][208] Râzî, 3/247.
[10][209] Âlûsî, 1/334.
[11][210] Meryem: 19/64.
[12][211] Râzî, 15/382; Sirâcüddin, s. 87.
[13][212] Tahrim: 66/4.
[14][213] Taberî, 28/105.
[15][214] Âlûsî, 1/317.
[16][215] Heytemî, s.323.
[17][216] Hac: 22/75.
[18][217] Taberî, 17/142; Râzî, 16/371.
[19][218] Âlusî, 1/334.
BENZER KONULAR:
- melekler Hakkındaki Batıl İnançlar
- meleklerin ortak özellikleri nelerdir?
- Yeryüzünde Seyahat Eden melekler
- Münker Nekir melekleri görevleri
- İnsanları korumakla görevli olan melekler
- Tümünü görüntüle.
Cevapla