Paylaş
Evrenin yaratılışı ile ilgili ayetlerin yorumu
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Kur’anda Evrenin yaratılışı
Kur’ân-ı Kerim’de, evrenin yaratıcısının Yüce Allah olduğu birçok âyette Kur’an ele alınmıştır. Kur’ân’da evren anlamında kullanılan kelime âlem (c. el-âlemîn) 73 kez geçmektedir. Alem, “uzay, içindeki bütün cisimler ve bunların özelliklerinin tamamına verilen isimdir.” Buna göre, yaratılmış bütün varlık grupları âlem kelimesinin kapsamına girer.
Kur’ân’da ‘alemin iki ana bölümünü ifade etmek amacıyla semâvât ve arz kelimeleri kullanılır. Bu ikisi ve bu ikisi arasındaki şeylerle (vema beynehümá) bütün bir evren kastedilir. Arz ise “bir şeyin alt kısmı” anlamındadır. Arz, insanoğlunun üzerinde yaşadığı yerküreyi; semâvât da yerküreyi kaplayan gökyüzünü ve yerkürenin dışındaki bütün kainatı ifade eder. Semá kelimesi, “bir şeyin üst kısmı” anlamına gelir. Çoğulu semåvåťtır. Güneş (şems), ay (kamer), yıldızlar (necm, ç. nücûm; kevkeb, ç. kevâkib) ve burçlar (buruc) buna dâhildir. Kur’ân, üzerinde düşünülmesi için defalarca bunlara dikkat çeker. Aynı şekilde, arzın üzerindeki dağlar (cebel, ç. cibâl; revâsî), ovalar (sühûl), bulutlar (sehåb), rüzgârlar (rih, ç. riyâh), su (ma), yağmur (rahmet, gays), denizler (bahr, ç. ebhur), nehirler (enhår), yollar (sübül, taráık), bitkiler (nebâte külli şey, habb) ve hayvanlardan (dâbbe, ç. devabb) söz edilir. Bunlar Allah’ın nimeti ve ihsânı olarak tanımlanır.
İslâm âlimleri, evrenin ‘âlem kelimesiyle isimlendirilmesinin sebebini şöyle açıklamışlardır: Bir mühür, mühürleyeni gösterdiği gibi, âlem de kendisini var eden Allah’ı gösteren bir alâmettir. Bundan dolayı Yüce Allah, kendisinin varlığını ve birliğini bilme konusunda, bizi sürekli âlemlere yönlendirmektedir. “Göklerin ve yerin egemenliği, Allah’ın yarattığı her bir nesne ve kendi ecellerinin yaklaşmış olabileceği hususunda hiç düşünmediler mi?” “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün farkı oluşunda, aklıselim sahipleri için elbette ibretler vardır. Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: ‘Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!’ derler.” “Alem kelimesi âyetlerde sürekli olarak çoğul (‘âlemin) gelmektedir. Müfessirler, kelimenin insanlar ve cinler gibi akıllı yaratılmışlar için kullanıldığını söylemişlerdir.” Ayrıca bunun, insan, su, ateş gibi her bir varlık türünün ayrı bir âlem olarak kabul edildiği şeklinde açıklandığı da olmuştur.” Kısaca âlem, genel anlamda bütün evren, özelde akıllı varlık türleri olan insan ve cinler için kullanılan bir kelimedir.
Yüce Allah’ın yarattığı bu âlemde, tam bir düzenin ve ölçülü bir işleyişin bulunduğu görülmektedir. Bu gerçek Kur’ân’da kader (ölçü), takdir ve mîzân¹5 kelimeleriyle ifade edilmektedir.10 Kur’ân, insanın hayatı için önemli olan zamana çeşitli vesilelerle değinir. Güneş, dünya ve ay gibi gök cisimleri, düzenli bir şekilde hareket eder. Bunun sonucunda gün, ay ve yıl gibi zaman dilimleri oluşur.” Hatta bunun için zamana (‘asr) ve fecr, duha, nehar ve leyl gibi vakitlere sık sık yemin edilmektedir. Fecr, sabah güneşin doğuş vakti anlamındadır. Duha, güneşin doğuşundan sonra. ışığının yeryüzüne iyice yayıldığı kuşluk vaktine denir. Nehår, güneş ışığının her tarafa yayıldığı gündüz, leyl de her yerin karanlığa büründüğü gece anlamındadır.
BENZER KONULAR:
Cevapla