Ezan
Ezanın cehren okunacağı uygulamalarla bildirilmiş olup hadis âlimlerimiz bu konuda ittifak etmişlerdir. Nasıl olmasın ki, ezan zaten ilan, duyurmadır. Bu ise ancak cehr ile mümkündür. Bundan dolayı âlimlerimiz müezzinin sesinin gür olmasının müstehap olduğunu açıklamışlardır. Â-limlerimiz, Abdullah b. Zeyd’in rüyada ezanı duyması hadisesini delil kabul ederek bu hükme varmışlardır. ” 0 rüyasını Peygamber (s.a.v)’e anlatınca, Peygamber (s.a.v); onu Bilal’e aktar. 0 senden daha gür seslidir yani daha yüksektir, buyurdu. Abdullah’da kalktı Bilal’e aktardı. Bi-lal’de ezan okudu ve Peygamberimizin hayatı boyunca (vefat edinceye kadar) müezzinliğe devam etti.
Ebu Dâvud, Tirmizî, İbn Huzeyme Sahih’inde, Ahmed b. Hanbel Müsned’inde bu hadisi rivayet etmişler ve şu ziyadeyi yapmışlardır. “Birgün Bilal sabah ezanını okudu ve Peygamberimizi (s.a.v) sabah namazına çağırdı. Peygamberimiz uyuyor denildi. Bunun üzerine Bilal en yüksek sesiyle “Namaz uykudan daha hayırlıdır.” dedi. Böylece bu kelime sabah ezanına eklenmiş oldu.
Aynî, Hidaye şerhinde: “Müezzinin sesini yükseltmesi müstehaptır. Ebu Mahzura’dan rivayet edilen hadiste “Sesini yükselt, sesini uzat [186] olarak, Abdullah b. Zeyd’den rivayet edilen hadiste ise “Onu Bilal’e aktar, çünkü o senden daha gür seslidir.” olarak belirtilmesi ezanın duyuru olması sebebiyledir.”
Bunun için müezzinin çevre etrafın en iyi şekilde duyacağı minare gibi yüksek yerlerde ezan okuması daha faziletlidir.
Ebu Berze el-Eslemî “Ezanı minarede {yüksek yerde) okumak, kameti ise mescidde getirmek sünnettendir.” buyurmuştur. Bu hadisi Ebuş-Şeyh, Hafız Ebu’l-Kâsım Temmam b. Muhammed er-Râzi rivayet etmişlerdir. Ancak müezzinin kendini yormasına, tüketmesine gerek yoktur. Aksi halde fıtık olmasından ve sesinin zayıflamasından korkulur.” demektedir.
Camiu’l Müzmerat adlı kitapta ise; “Müezzinin, gücünden fazla sesini yükseltmesi mekruhtur.” denilmektedir.
Sesi yükseltmek için yapılması müstehap olan hususlar şunlardır:
Birincisi; sesin yükselmesi için iki parmağı kulağa sokmak müstehaptır.
Hidaye’de müezzinin iki parmağını kulaklarına sokması iyidir. Böyle yapmasa da güzel olur. Çünkü bu asl’i sünnetlerden değildir.” denilmektedir.
Hidaye sarihleri “Böyle yapmasa da güzel olur” cümlesinin şerhinde ihtilaf etmişlerdir.
Diraye’de: Yani “Ezan güzeldir, anlamına gelmektedir.” Yoksa işin terki güzeldir anlamında kullanılmamıştır. Çünkü onu Rasulullah (s.a.v) Bilal’e emretti. Bu emrin terkinin güzel olarak vasıflandırılması uygun düşmez. Fakat aslî sünnetten olmadığı için yerine getirilmemesi ezanın güzelliğini ve tamlığım gidermez, denilmektedir.
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ezan, lügatta bulunan anlamına göre; bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilan etmektir. Dini ıstılahtaki anlamı ise; farz namazlarının vaktinin girdiğini belli sözlerle ve özel bir şekilde ilan etmek, bildirmek demektir.
Medine’ye hicretten sonra Rasulullah (sav)’e vahiyle, ayrıca sahabeden bazılarına da rüyalarında bugünkü ezanın şekli öğretilmiştir. Hz. Bilal tarafından sabah namazında, yüksekçe bir evin damında okunarak uygulamaya konulmuştur.