Paylaş
Falcılara ve Kâhinlere Gitmek ve İnanmak ile İlgili Hadisler Arapça
Question
Falcı ve Kâhinlere İnanmak hakkında Hadisler
KÂHİNLERE VE FALCILARA İNANMAK
Kâhin; gelecek zamanda olacak şeylerden haber veren ve kâinatın sırlarına, gayb ilmine vakıf olduğunu iddia eden kimse demektir.
Kähinler; kendilerinin cinlerden tabiilerin bulunduğunu onların kendilerine görünüp haber getirdiklerini söylerler. Kâhin’e, arraf ve müneccim de denir.
Arrafe; maddi sebeplere dayanarak, yıldızlara ve bazı işaretlere dayanarak gayptan haber verdiğini iddia eden kişidir.
Arraflar; sözün gelişinden, işten, halden soruşturup bir şeyler anlarlar. Bununla da her şeye vakıf olduklarını, çalınmış şeyleri, yitiklerin yerlerini ve bunun gibi şeyleri bildiklerini iddia ederler.
Zamanımızda bir takım insanlar dünyaları ile ilgili gayba dair bazı bilgileri elde edip öğrenmeleri için ve bu bilgiler sayesinde, kendilerine gelecek zararlara karşı önlem alabileceklerine inanarak kâhin ve falcılara başvurup meded beklemektedirler.
Kâhin ve falcılar güya cinlerle irtibata geçip gayba ait bilgiler elde etmektedirler. Cinlerin gaybı bilmediklerini yüce Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir:
فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَى مَوْتِهِ إِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ تَأْكُلُ مِنسَأَتَهُ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ الْجِنُّ أَن لَّوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ الْغَيْبَ مَا
لَبِثُوا فِي الْعَذَابِ الْمُهِينِ (١٤)
“O’nun (Süleyman’ın) ölümüne hüküm verdiğimiz zaman, kesin olarak ölümüne delalet eden, değneğini yiyen bir yer kurtçuğu gösterdi.
Bu yüzden yere düşüp yıkılınca, öldüğü anlaşıldı. Şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.”
Ayeti Kerime’de görüldüğü gibi cinlerin gaybtan haber vermeleri mümkün değildir. Böylelikle kâhin ve falcılara gidip sorular sorarak bir takım bilgileri elde edebilmek için giden insanlar hakkında, Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
من أتى عرّافًا أو كاهنا فصدقه بما يقول فقد كفر بما أنزل
على محمد.
“Kim bir arrafe ve kâhine gidip, onun söylediklerini tasdik ederse, Muhammed’e indirileni inkâr etmiş olur.”
İbn Hanbel’in rivayet ettiği diğer bir Hadisi Şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: من أتى عرافا فصدقه
بما يقول لم تقبل له صلاة أربعين يوما.
“Kim bir kâhine gidip onun söylediklerine inanırsa o kimsenin namazı kırk gün kabul olunmaz.”
Yüce Rabbim, bizleri bu gibi batıl inançlardan koruyup, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in ihtarlarına uyup, O’nun gösterdiği yoldan gidenlerden eylesin.
Kâhinlere ve falcılara inanmak, İslam’da çok büyük bir günah olarak kabul edilir, çünkü bu inançlar, Allah’ın iradesine ve O’nun bilgisine meydan okumak anlamına gelir. İslam, gayb yani bilinmeyen, gizli olan geleceğe dair bilginin sadece Allah’a ait olduğunu öğretir. Bu bağlamda kâhinler, falcılar, medyumlar ve benzeri kişiler, insanların zayıflıklarını ve gelecek meraklarını istismar ederler. Kâhinler ve falcılar, gelecek hakkında bilgi verdiklerini iddia ederler ve bunu ya cinlerden, ya yıldızlardan ya da farklı materyallerden elde ettiklerini söylerler. Ancak Kur’an-ı Kerim ve hadislerde belirtildiği üzere, bu kişiler yalan söylemekte ve insanları saptırmaktadırlar.
Kur’an’dan Deliller:
Allah Teâlâ, yalnızca kendisinin gaybı bileceğini ve peygamberlerine dahi gayb bilgilerini dilediği kadar aktardığını bildirir. Bu nedenle kâhinler veya falcıların gaybı bildiklerini iddia etmeleri açık bir sapkınlıktır. Cinler bile gaybı bilemezler. Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Süleyman’ın (a.s.) ölümünden sonra cinlerin gaybı bilmediklerine dair şu ayet vardır:
“Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, ölümüne delalet eden, değneğini yiyen bir yer kurdundan başka kimse olmadı. Süleyman yere yıkılınca, cinler anladı ki eğer gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde kalmazlardı.” (Sebe, 34/14)
Bu ayette açıkça belirtildiği gibi, cinler gaybı bilemezler. Cinler bile gaybı bilmezken, kâhinlerin, falcıların veya arrafların gaybı bildiklerini iddia etmeleri büyük bir yalandır. Cinler yalnızca duydukları bazı bilgileri insanlara aktarabilirler, ancak bu bilgiler kesinlikle gayb bilgisi değildir.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Uyarıları:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kâhinlere ve falcılara gitmenin ve onların söylediklerine inanmanın, iman açısından çok ciddi sonuçları olacağı konusunda birçok uyarıda bulunmuştur. Bu uyarılar, hem kişinin imanını koruması açısından hem de sosyal düzende hurafelerle sapmaya yol açan yanlış inançlardan korunması açısından önemlidir.
- Falcılara İnanmak, İmanla Bağdaşmaz:
“من أتى عرّافًا أو كاهنًا فصدقه بما يقول فقد كفر بما أنزل على محمد.”
Anlamı: “Kim bir arrafa veya kâhine gidip onun söylediklerine inanırsa, Muhammed’e indirileni inkâr etmiş olur.”
(Tirmizî, Tahâret, 102; Ebû Dâvûd, Tıb, 21)Bu hadis, falcıya veya kâhine inanmanın doğrudan imanı zedeleyeceğini ifade eder. Bu, kişinin Allah’ın sıfatlarından biri olan “Alîm” (her şeyi bilen) sıfatını başka birine atfetmesi anlamına gelir. Gaybı sadece Allah bilir ve başka kimse bu bilgiye sahip olamaz. Falcıların, kâhinlerin ve arrafların söylediklerine inanmak, kişinin imanının zayıflığını gösterir ve bu durum, kişinin İslam’dan çıkmasına bile sebep olabilir.
- Namazın Kabul Edilmemesi:
“من أتى عرافا فصدقه بما يقول لم تقبل له صلاة أربعين يوما.”
Anlamı: “Kim bir kâhine gidip onun söylediklerine inanırsa, kırk gün boyunca namazı kabul edilmez.”
(Müslim, Selâm, 125)Bu hadiste, kâhinlere ve falcılara inanan bir kişinin kırk gün boyunca kıldığı namazın kabul olmayacağı belirtilmektedir. Burada namazın kabul edilmemesi, kişinin sevabını kaybetmesi anlamına gelir. Namaz kılmaya devam etmek farzdır ve terk edilmemelidir, ancak bu kişi kırk gün boyunca Allah’tan bu ibadetinin kabul edilmesi yönünde bir rahmet ve mağfiret umamayacaktır.
Neden Kâhinler ve Falcılara İnanmak Bu Kadar Tehlikelidir?
İslam’da, Allah’ın mutlak birliğine iman (tevhid), en temel esaslardan biridir. Kâhinler ve falcılar ise, Allah’ın sadece kendisine ait olan gayb bilgisini başka varlıklara atfederek bu tevhid inancını zedelerler. Onların bilgileri, ya tamamen uydurmadır ya da cinlerden duydukları yalan yanlış bilgilerdir. Bu nedenle, bir Müslüman, bu tür kişilere inanarak Allah’ın tek ve her şeyin bilgisine sahip olduğunu inkar etme noktasına gelebilir. İslam, her türlü hurafe, batıl inanç ve sapkınlığa karşı çok net sınırlar çizer.
Ehl-i Sünnet Uleması ve Alimlerin Görüşleri:
İslam alimleri, falcıların ve kâhinlerin iddialarının tamamen batıl olduğunu ve onlara inanmanın kişiyi dinden çıkarabileceğini vurgulamışlardır. Özellikle zamanımızda, teknoloji ve bilim ilerledikçe, bu tür batıl inançların ne kadar yanlış ve temelsiz olduğunu daha iyi anlamaktayız. İnsanoğlu her geçen gün evren hakkında daha fazla bilgi ediniyor, ancak gayb bilgisi sadece Allah’a aittir ve bu bilgi hiçbir teknoloji veya medyum tarafından öğrenilemez.
Sonuç:
Kâhinlere ve falcılara inanmak, kişinin imanını doğrudan tehdit eden bir sapkınlıktır. Bu inançlar, Allah’ın tek ve mutlak güç sahibi olduğunu inkar eden bir anlayışa kapı aralayabilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gayb bilgisinin yalnızca Allah’a ait olduğunu ve falcıların, kâhinlerin yalanlarına inanmanın kişiyi imanından edebileceğini defalarca kez vurgulamıştır.
Bu yüzden, bir Müslüman olarak, kâhinlere, falcılara ve batıl inançlara yönelmekten sakınmalı ve sadece Allah’a tevekkül etmeliyiz. Rabbimiz bizleri bu tür yanlış yollara sapmaktan korusun ve doğru yolda sabit kılsın.
BENZER KONULAR:
- Fal-falcılık, büyü, sihir, ruh çağırma gibi batıl inançların topluma etkisi nedir?
- islamda fal-falcılık
- Falcı nasıl biliyor?
- Falcıların yorumları gerçek çıkar mı
- Falcılara inanan dinden çıkar mı
- Tümünü görüntüle.
- Dünyada Kahin var mıdır
- Allah’a şirk koşmak nedir örnekler
- Ölen Kişi Hakkında İyi ve Kötü Konuşmanın Hükmü
- Arkadan ilişkiye girmek günah mı
- Ebced ve Cifir nedir?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Falcılara ve kâhinlere inanmak, İslam’da büyük bir tehlike olarak kabul edilir ve bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in çok ciddi uyarıları vardır. İşte bu konuda bazı hadisler:
Kâhin ve arraflara inanmanın küfür olduğuna dair hadis:
“من أتى عرّافًا أو كاهنًا فصدّقه بما يقول فقد كفر بما أُنزل على محمد.”
Anlamı: “Kim bir arrafa veya kâhine gidip onun söylediklerine inanırsa, Muhammed’e indirileni (Kur’an’ı) inkâr etmiş olur.”
(Tirmizî, Tahâret, 102; Ebû Dâvûd, Tıb, 21)
Kâhine inanmanın namaz kabul edilmemesine neden olduğuna dair hadis:
“من أتى عرافا فصدقه بما يقول لم تقبل له صلاة أربعين يوما.”
Anlamı: “Kim bir kâhine gidip onun söylediklerine inanırsa, kırk gün boyunca namazı kabul edilmez.”
(Müslim, Selâm, 125)
Bu hadisler, kâhinlere ve falcılara inanmanın ne kadar büyük bir günah olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), gaybı yalnızca Allah’ın bildiğini vurgulayarak, bu tür batıl inançlara kapılmanın, kişinin imanına ciddi zararlar vereceğini belirtmiştir.
Allah, bizleri bu tür tehlikelerden muhafaza eylesin ve doğru yolda sabit kılsın.