Fidye nedir? Fidye nasıl ve ne kadar verilir

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Fidye hakkında bilgi

Fidye nedir Fidye nasil ve ne kadar verilir

Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, Ramazan ayının her günü için birer fidye

verirler. Fidyenin tutarı aynen fitre kadardır. Bu fidyeler Ramazan’ın başlangıcında verilebileceği gibi, Ramazan’ın içinde veya sonunda da

verilebilir.

İsterse fidyenin hepsini bir fakire topluca verir, ayrı ayrı fakirlere de verebilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye gücü yetmiyorsa

Allah’tan bağışlanmalarını isterler. Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar eğer ileride tutabilecek duruma

gelirlerse tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nafile bağış sayılır.

2020 yılı fidye miktarı her bir gün için 27 tl dir

Cevap:

Fidye Nedir? Esiri veya herhangi bir kişiyi içine düştüğü durumdan kurtarmak için verilen mal veya para, kurtulmalık.

İbadette meydana gelen bir noksanlığa karşılık olarak verilen mal ve bedele de fidye denir (es-Sabûni Revâlû’l-Beyân Tefsir-û Ayâti’l Ahkâm, I, 189) veya başka bir tarifle: “Fidye, bir şeyin yerinde geçerli olmak üzere verilen bedel demektir” (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an dili, I, 631).

Meselâ oruç tutamayacak kadar hasta olan bir müslüman tutamadığı her güne karşılık bir fidye verir. Bu, oruç yerine geçerli bir bedeldir. Fitre’nin miktarı ne ise fidyenin miktarı da odur.

İbâdetlerden oruç hakkındaki fidye, ayetle sabittir:

“O size farz kılınan oruç, sayılı günlerdir. O günlerde sizden kim hasta, yahut seferde olurda oruç tutmazsa, tutamadığı günler sayısınca, sıhhat bulduğu veya yolcu olmadığı başka günlerde oruç tutar. Fazla ihtiyarlık veya ağır hastalık gibi sebeblerle oruç tutmaya gücü yetmeyenler üzerine, bir yoksul doyuracak kadar fidye vermek lâzımdır…” (el-Bakara, 2/184).

Ayetin açık ifadesinden de anlaşıldığı gibi oruç hakkındaki fidye; hastalık ve ihtiyarlık gibi bir mazeret dolayısıyla eza ve kazaya imkân bulunmadığı zaman verilir. Fidyesini verse, sonrada oruç tutabilecek duruma kavuşsa, evvelâ verdiği fidyelerle yetinemez, tutamadığı oruçları kaza gerekir. Bu durumda; kaza etmeden ölürse, oruç borcunun ödenmesi için varislerine vasiyette bulunması gerekir. Sıhhatine kavuşmadan vefât edecek olsa verdiği fidyeler kâfi gelir, vasiyette bulunması gerekmez.

Savaş esirlerini serbest bırakma karşılığında alınan fidye de ayetle sabittir.

”Onun için o küfredenlerle (savaşta) karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihâyet onları güçsüz bir duruma düşürdüğünüz vakit bağı sıkı tutun. (Ondan) sonra da ya iyilik yapın yahut fidye alın ” (Muhammed, 47/4).

Ayetteki “bağı sıkı tutun” ifadesinin anlamı onları esir alın demektir.

Savaş esirleri hakkında yapılacak muamelede İslâm, devlet başkanına geniş yetkiler vermiştir. İslâm Devletini ve müslümanların yararını esas alır. Esirin hayatta kalması zararlı ise idam edilir. Maslahata uygunsa fidye karşılığı serbest bırakılır veya karşılıklı esirleri mubadele eder yahut da salıvermeyip köleleştirilmesini emreder. İslâm Devlet Başkanı bütün bu yetkilerini, diğer meselelerde olduğu gibi İslâm; esaslara göre kullanır. (el-İhtiyar li Ta’lili’l-Muhtar, IV, 197).

Bir müslüman namazını kılmamış, sonra da olan kaza etmeden vefat ederse, her vakit namaz için bir fitre miktarı fidye verilir. Bu kimse vasiyette bulunmuşsa bıraktığı malın üçte birinden vasiyeti yerine getirilir, bulunmamışsa varisler isterse bu fidyeyi verir, isterse vermez.

Ancak, iskat-ı salât hakkında, yani kılınmayan namazların fidyesini vermek husûsunda Kur’an ve Sünnet’de bir nass ve hüküm yoktur. Yalnız İmam-ı Muhammed’in “Ziyadât” isimli kitabında kendisinden bu hususta bir ictihad nakledilir. Bu ictihâdın da İmam-ı Muhammed tarafından yapılıp yapılmadığı kesin olarak bilinmemektedir. Onun için bu görüşü alan bütün âlimler, kılınmayan namazların karşılığında verilen fidye sebebiyle o kimsenin af olacağı husûsunda kesin bir hüküm verememektedirler. Yalnız “verilen fidyeler ve-fakirlere yapılan yardımlardan dolayı bağışlanması Allah’ın rahmetinden umulur” derler.

Benzer Konular:

Answers ( 2 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Fidye, İslam’da esir alınmış bir müslümanın serbest bırakılması için talep edilen bir bedeldir. Fidye, İslam hukukunda “diyet” olarak da adlandırılır. Fidye, İslam’da belirli durumlarda kabul edilen ve uygun koşullar altında ödenmesi gereken bir hükümdür.

    Fidye verme konusu, genellikle Müslümanların tehlike altında olduğu veya esir alındığı durumlarda ortaya çıkar. İslam’da, müslümanların hayatı ve güvenliği önemli bir değer olduğundan, fidye verme seçeneği sunulmuştur. Esir düştüğünde, müslümanın veya ailesinin fidye ödeyerek serbest kalmasına izin verilir.

    Fidye miktarı konusunda kesin bir rakam İslam kaynaklarında belirtilmemiştir. Fidye miktarı, bölgeye, zaman dilimine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Fidye miktarı, serbest bırakılacak kişinin veya kişilerin değerlendirilmesiyle belirlenir. Bu genellikle müzakereler ve taraflar arasında anlaşma yoluyla gerçekleşir.

    Fidye miktarının belirlenmesinde, kişinin mali durumu ve ailesinin durumu da dikkate alınır. Fidye, kişinin mali durumuna göre uygun olmalı ve kişi veya ailesini mali açıdan zor durumda bırakmamalıdır.

    Ancak, fidye verme konusu hassas bir konudur ve gerektiğinde dini otoriteler, aile danışmanları veya güvenilir İslami kaynaklardan rehberlik almak önemlidir. Fidye konusunda detaylı bilgi ve hükümler, yerel dinî otoritelerden veya İslami hukuk uzmanlarından sağlanmalıdır.

    En iyi cevap
    0
    2024-10-01T17:20:36+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Fidye Nedir?

    Fidye, İslam’da ibadetlerin eksik veya hiç yerine getirilmemesi durumunda ödenmesi gereken dinî ve malî yükümlülüktür. Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ve iyileşme ümidi olmayan hastalar, Ramazan ayının her günü için birer fidye verirler. Fidye, esaret durumlarından kurtulmak için de ödenebilir.

    Fidye Nasıl ve Ne Kadar Verilir?

    Nasıl Verilir?

    • Veriliş Zamanı: Fidye, Ramazan’ın başlangıcında, içinde veya sonunda verilebilir. Bireysel durumlarına göre, topluca bir fakire veya ayrı ayrı birden fazla fakire verilebilir.
    • İmkanlar: Fidye vermeye gücü yetmeyenler, Allah’tan bağışlanma dileyebilirler. Ancak, ileri bir tarihte oruç tutabilecek durumda olanlar, tutamadıkları oruçları kaza etmelidir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, nafile bağış sayılır.

    Miktarı

    Fidye miktarı, genellikle fitre miktarı ile aynıdır. 2020 yılı itibarıyla bir gün için fidye miktarı 27 TL olarak belirlenmiştir. Bu miktar, yaşanan bölgeye ve genel şartlara göre değişebilir.

    Fidye Verme Sebepleri

    Fidye vermek için birkaç sebep vardır:

    1. Oruç Tutmaya Gücü Yetmeyenler: Yaşlı veya sağlık durumu kötü olan bireyler, oruç tutamayacak durumda olduklarında fidye vermek zorundadır.
    2. Hastalığı Dolayısıyla Oruç Tutamayanlar: İyileşme ümidi olmayan hastalar, oruç tutamadıkları her gün için fidye vermelidir.
    3. Hamile ve Emzikli Kadınlar: Eğer çocuklarına zarar gelmesinden korkuyorlarsa, fidye vermek durumundadırlar.

    Önemli Noktalar

    • Kaza Etme Durumu: Eğer fidye verdikten sonra birey oruç tutabilecek duruma gelirse, tutamadığı oruçları kaza etmesi gerekir.
    • Vefat Durumu: Eğer bir kişi oruç tutma imkânı varken vefat ederse, varisleri için fidye vermek gerekebilir. Fakat iyileşme ümidi kalmadan vefat edenler için verdikleri fidyeler yeterli olur.
    • Savaş Esirleri: Savaş esirlerinin kurtulması için ödenen fidyeler de aynı şekilde geçerlidir ve Kur’an’da bu durum da belirtilmiştir.

    Sonuç

    Fidye, İslam toplumlarında ibadetlerin düzgün bir şekilde yerine getirilmesi ve bireylerin sosyal sorumluluklarının yerine getirilmesi açısından önemlidir. Bu bağlamda, fidye vermek sadece bireysel bir yükümlülük değil, aynı zamanda toplumsal yardımlaşma açısından da önemli bir unsurdur.

Cevapla