Fidye nedir? Fidyenin hükmü ve sebepleri

Question

Fidye (Bedel)

Fidye nedir Fidyenin hukmu ve sebepleri

Fidyenin Hükmü:

Fidye vaciptir. Çünkü Allah teala şöyle buyuruyor: “Oruca gücü yetmeyenle re bir fakiri doyuracak kadar fidye vermek gerekir.” Yani çok büyük zorlukla oruca katlananlara fidye gerekir. Hanefilere göre, fidye, buğdaydan yarım ölçektir.
Yani yarım ölçek buğdayın kıymetidir. Bunun şartı yaşlı erkek ile kadının ölüme kadar acizliklerinin devam etmesidir. Cumhura göre, fidyenin ölçüsü bir beldenin genel olarak yedikleri yiyecek maddelerinden bir müddür. Tutulamayan oruçların sayısınca verilmesi gerekir.

Fidyenin Sebebi:

Fidyenin sebepleri aşağıda zikredilenlerdir:

a) Oruç tutmaktan aciz olmak: Fakihlerin ittifakıyla hiç bir şekilde oruç tutma ya gücü yetmeyenlere fidye vermek vaciptir. Bunlar da çok yaşlı erkeklerle yaşlı kadınlardır. Bu gibi kimseleri oruç zorlar ve bu sebeple büyük bir meşakkat meyda na getirirse, oruçlarını bozup her gün için bir fakiri doyururlar. Dayandığı delil da ha önce de geçmiş bulunan şu ayet-i kerimedir: “Oruca gücü yetmeyenlerin bir fa kiri doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir.” Ibni Abbas da şöyle buyurmuştur: “Ayet, yaşlı kimseler için ruhsat olarak inmiştir. Orucu eda etmek ise farzdır. Kazada olduğu gibi, edanın kefarete düşmesi caizdir.” Çok yaşlı erkeğin zimmeti, mesuliyeti sahihtir. Bu kişi eğer fakirlere yemek yedirmekten de aciz olursa ona bir şey lâzım gelmez. “Allah hiç kimseye gücünün yetmediğini teklif etmez.” Hanefile şöyle demişlerdir: Bu gibi kişiler Allah tealâ’ya istiğfar ederler, Allah’tan hakkını ödemekte kusur ettikleri için af dilerler.

Hastalığı dolayısıyla oruç tutamayan kimse bu hâldeyken ölürse fidye vermek vacip değildir. Çünkü bu başlangıcında ölüye vacip olmasına sebeptir. Fakat oruç tutma imkânı olup da oruç tutmayan ve bu durumda ölenin hükmü böyle değildir. Çünkü onun için yemek yedirmenin hükmü hayatta bulunmasına dayalı olmaktadır.

2- Yine ittifakla fidye, iyileşmesi umulmayan hastaya vaciptir. Çünkü bu has taya oruç tutmak farz değildir. Nitekim bu konuyu daha önce açıkladık. Dayandığı delil şu ayet-i kerimedir: “Allah sizin için dinde bir güçlük yaratmamıştır.

3- Hanefiler dışındaki cumhura göre hamile ve emzikli kadınlara çocuklarına zarar gelmesinden korkarlarsa fidye ile birlikte kaza lazım gelir. Fakat kendilerine bir zarar gelmesinden korkarlarsa oruç tutmayabilirler, sadece tutamadıklan oruç lann kazasını yaparlar. Bu konuda ittifak vardır. Bunun delili daha önce de geçen: “Oruç tutmaya gücü yetmeyenlere fidye vermek gerekir ” ayetidir. Hamile kadın ile emzikli kadında bu ayetin umumi manasına dahildirler. Ibni Abbas şöyle ödemiş- tir: “Çok yaşlı erkeklerle yaşlı kadınlara oruç tutabildikleri hâlde oruç tutmama ruhsan vardır. Bunlar tutamadıkları her bir güne karşılık bir fakiri doyururlar. Hamile kadınlarla emzikli kadınlar ise çocuklarına bir zarar gelmesinden korkar larsa oruçlarını bozarlar ve her güne karşılık bir fakiri doyururlar.”  Çünkü bu, yaratılış itibanyla âciz olan bir canlı sebebiyledir. Dolayısıyla, çok yaşlı kişilerde olduğu gibi bundan ötürü kefaret (fidye) gerekir.

Hanefilere göre, mutlak olarak hamile kadın ile emzikli kadınlara fidye ver mek gerekmez. Dayandığı delil Enes b. Malik el-Kabî hadisidir: “Allah tealâ, yol cudan namazın yarısını, hamile ve emzikli kadınlardan orucu düşürmüştür. Al lah’a yemin ederim ki, Resulullah (a.s) bunların ikisi yahut birisini söylemiştir. ” (1) Hz. Peygamber bunlara kefaret emretmemiştir. Aynı zamanda bu, özür sebebiyle mübah kılınan bir ruhsattır. Hastaların oruç tutmamalarında olduğu gibi, bu sebeple de kefaret gerekmez.

Hanefiler dışındaki Cumhura göre, gelecek sene Ramazan’a kadar tutmayarak Ramazan’ın kazasında ihmal gösteren kimselere de fidye ile birlikte kaza lazım ge lir. Bu hüküm kasıtlı olarak orucunu bozan kimseye benzetilerek verilmiştir. Çün kü bunlann her ikisi de orucun hümetini hafife almıştır. Hastalık, yolculuk, delilik, hayız yahut nifas gibi özürlere dayalı olarak orucun kazasını gelecek sene Rama zan’ına kadar tehir eden kimselere fidye vermek gerekmez.

Fidyenin Tekrarlanması:

Malikî ve Hanbelilere göre, yılların tekrarlanması ile fidye tekrarlanmaz. Had cezalannda olduğu gibi, cezalar birleşir. Yani Ramazan orucunun fidyesini ihmal edip senelerce tutmayanlara fidye cezası tekrarlanmaz. Şafiflerce esah olan görüşe göre, fidye verilmezse yılların tekrarlanması ile tekrarlanır. Çünkü malî haklar bir leştirilemez.  Hanefîlere göre, diğer Ramazan’a kadar erteleme sebebiyle fidye gerekmez. Çünkü ayet mutlaktır: “Sizden her kim hasta olur yahut seferde bulu nursa diğer günlerden o kadar oruç tutsun. ” Dolayısıyla kazanın vacip oluşu geniş zamana bağlıdır, acele değildir. Orucun kazasının geciktirilmesinden ötürü bir şey lâzım gelmez. Aynı zamanda kefaretlerde kıyas yapmak caiz değildir. Ancak bu kişi orucunun kazasını hemen yapmadığı için daha sevaplı olanı terketmiş olur.

Benzer Konular:

Fidye nedir, hangi durumlarda fidye verilir

Hamileyken tutulmayan orucun kefareti

 

Hamile veya emzikli olan bir bayanın Ramazan orucunu tutması

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 2 )

    1
    2024-01-08T16:45:34+03:00

    Fidye

    Fidye, oruç ibadetinin telafisi için ödenen maddi be deldir. Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, ramazan ayının her günü için bir fidye verirler. Bu fidyeler ramazanın başlangıcında verilebileceği gibi, içinde veya sonunda da verilebilir.

    Fidyelerin hepsi bir fakire topluca verilebileceği gibi, ayrı ayrı fakirlere de verilebilir. Oruç tutamayan ama fidye vermeye de maddî gücü yetmeyen kimseler, Allah’tan bağışlanma dilerler. Oruç tutmaya takati olmayan yaşlılar ile iyileşme umidi olmayan hastalar eğer ileride oruç tutabilecek duruma gelirlerse tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar sadaka sayılır.

    En iyi cevap
    0
    2024-10-01T17:19:24+03:00

    Fidye Nedir?

    Fidye, İslam’da belirli ibadetlerin yerine getirilmemesi durumunda ödenmesi gereken dinî ve malî yükümlülüktür. Sözlük anlamıyla “bir kimseyi sıkıntılı bir durumdan kurtarmak için ödenen bedel” anlamına gelir. İslam hukuku çerçevesinde, özellikle oruç ve hac gibi ibadetlerin yerine getirilmemesi halinde fidye ödenir.

    Fidyenin Hükmü

    Fidye vermek vaciptir. Kur’an’da bu durum açıkça belirtilmiştir: “Oruca gücü yetmeyenler, bir fakiri doyuracak kadar fidye vermek gerekir.” (Bakara, 2/184). Bu ayet, oruç tutma gücüne sahip olmayan kişiler için fidye vermenin zorunlu olduğunu ifade eder.

    • Hanefilere göre: Fidye, yarım ölçek buğdayın kıymeti olarak belirlenmiştir ve oruç tutamayan her gün için bir fidye ödenmesi gerekmektedir.
    • Cumhura göre: Fidye, o bölgenin yiyecek maddelerine göre belirlenir.

    Fidyenin Sebepleri

    Fidye vermek için çeşitli sebepler bulunmaktadır:

    1. Oruç Tutmaktan Aciz Olma: Yaşlı veya ciddi sağlık sorunları olan kişiler, oruç tutmaktan aciz oldukları için fidye vermekle yükümlüdürler. İbn Abbas’a göre bu, yaşlılar için ruhsat olarak inmiştir.
    2. İyileşmesi Umulmayan Hastalık: Bu durumda olan hastalara oruç tutmaları farz değildir ve dolayısıyla fidye vermeleri gerekir.
    3. Hamile ve Emzikli Kadınlar: Eğer çocuklarına zarar gelmesinden korkuyorlarsa fidye vermek durumundadırlar. Ancak sadece kendilerine zarar gelmesinden korkuyorlarsa, oruç tutmaları gerekebilir.
    4. Kasten Orucu Bozma: Oruç tutma fırsatını ihmal edenler, oruçlarını kasten bozdukları için fidye vermek zorunda kalabilirler.

    Fidyenin Tekrarlanması

    • Malikî ve Hanbelîlere göre: Yıllar geçtikçe fidye tekrarlanmaz. Ancak, Şafiîlere göre fidye verilmezse, yıllar tekrarlanır.
    • Hanefilere göre: Orucun kazasını erteleyenler için fidye gerekmez.

    Sonuç

    Fidye, İslam toplumlarında ibadetlerin düzgün bir şekilde yerine getirilmesi ve bireylerin sosyal sorumluluklarının yerine getirilmesi açısından önem taşır. Her bireyin kendi durumuna göre fidye vermesi gereken yükümlülükleri ve hükmü dikkate alması gerekmektedir. Bu, hem kişisel arınma hem de ihtiyaç sahiplerine yardım etme amacını güder.

Cevapla