Fiili Dua Ne Demektir

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

FİİLİ DUA NEDİR KISACA BİLGİ

fiili dua nedir

Allah, kâinatta meydana gelecek tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır.
Hem dünya-da hem de evrendeki her şey Allah’ın koyduğu sebep-sonuç ilişkilerine göre şekillenir.
Arzu ettiği bir şeyin olmasını isteyen kişi, onun sebeplerini yerine getirmek zorundadır.
Örneğin sınavda başarılı olmak isteyen öğrencinin derslerine çalışması fiili dua sayılır.
Kişi, Allah’tan istediği şeyin gerçekleşmesi için Allah’ın kendisine öğrettiği sebepleri ve kanunları elinden geldiği kadar yerine getirir, sonucunu da Allah’tan bekler. “İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır” (Necm, 53/39) mealindeki ayette insanların çalışmaları ile alacakları sonuç arasındaki ilişkiye dikkat çekilir ve bu çalışmanın fiili dua manasına geldiğine işaret edilir.
Hayvanı hasta olan ve iyileşmesi için sadece dua eden birisine söylenen “Duana biraz da katran ilacı ekle...” sözü, fiili dua için güzel bir örnektir.
Bir işin gerçekleşmesi için dua edip oturan insanın yapmış olduğu hareket ne kadar yanlış ise, tüm çalışmaları yapıp gerekli tedbirleri aldıktan yani fiili duasını tamamladıktan sonra “Bu işi ben tamamladım” diyerek sözlü dua etmeyenin yapmış olduğu davranış da o derece yanlıştır.

BENZER KONULAR:

Answers ( 3 )

    1
    2020-11-21T08:32:59+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    FİİLÎ DUA

    Fiilî dua; insanın sözlü olarak Allah’tan istediği şeyin
    zeminini hazırlaması ve Allah’ın koyduğu kanunlara (dine
    ve sünnetüllâha) uyması demektir. Söz gelimi, çocuk sahibi
    olmak isteyen bir kimsenin evlenmesi; sağlık ve âfiyet
    isteyen bir kimsenin yemesine içmesine, sıcağa, soğuğa
    ve sağlık kurallarına dikkat etmesi; zengin olmak isteyen
    kimsenin çok çalışması, bir sınavda başarılı olmak isteyen
    kimsenin sınava iyi hazırlanması, tarlasından, bağından
    ve bahçesinden bol ürün almak isteyen kimsenin bağına,
    bahçesine ve tarlasına iyi bakması, gerektiğinde sulaması
    ve gübrelemesi gerekir. Evlenmeden çocuk sahibi olmayı,
    sağlık kurallarına uymadan sağlıklı kalmayı, çalışmadan
    zengin olmayı, iyi hazırlanmadan bir sınavda başarılı olmayı,
    gerekli emeği harcamadan bol ürün almayı istemek
    sünnetüllâha aykırıdır.
    Yüce Allah, A’râf sûresinin 56. ayetinde umarak ve korkarak
    dua edilmesini istedikten sonra rahmetinin işlerini
    en güzel biçimde yapanlara yakın olduğunu bildirerek şöyle
    buyurmaktadır:
    GİRİŞ
    63
    وَادْعُوهُ خَوْفًا وَطَمَعًا إِنَّ رَحْمَتَ الِّٰهل قَرِيبٌ مِنَ الْمُحْسِنِينَ
    “Korkarak ve umarak O’na dua edin. Muhakkak ki
    Allâh’ın rahmeti, işlerini en güzel biçimde yapanlara yakındır.”
    (A’râf, 7/56)
    Ayette, Allah’ın rahmetinin “muhsin” olanlara yakın
    olduğu açıkça beyan edilmektedir. “Muhsin”; iman edip
    sâlih amelleri Allah’ı görüyormuş gibi en güzel biçimde
    yapan kimseye denir. Dolayısıyla bir insan, elinden gelen
    bütün gayretleri gösterdikten, istediği şeyin zeminini hazırladıktan
    sonra neticeyi dua ederek Allah’tan istemelidir.
    Bunun Kur’ân’da açık örneği, Eyyûb (a.s.)’ın hastalığından
    kurtulması için yaptığı dua ve Allah’ın iyileşmesi için ona
    gösterdiği çözümdür.
    Uzun yıllar hastalık çeken Eyyûb (a.s.), hastalığının
    iyileşmesi ve sıkıntısının giderilmesi için Allah’a şöyle dua
    eder:
    وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
    “(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine,
    ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en
    merhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 21/83; bk. Sâd, 38/41)
    Yüce Allah, Eyyûb Peygamberin duası üzerine hastalığının
    iyileşmesi için;
    اُرْكُضْ بِرِجْلِكَ هٰذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ
    “Ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin (bir
    su)” (Sâd, 38/42) buyurur.

    Bunun üzerine Eyyûb (a.s.) ayağını yere vurur, çıkan
    sudan içer ve bu su ile yıkanır, neticede iç ve dış bütün
    hastalıkları iyileşir. (Enbiya, 21/84)
    Yüce Allah, bu örneği, ibadet/dua eden kulları için bir
    öğüt olduğunu bildirmektedir:
    وَذِكْرٰى لِلْعَابِدِينَ
    “(Bu), ibadet eden / dua eden bütün kullar için bir öğüttür.”
    (Enbiya, 21/84)
    Derdinden kurtulmak isteyen bir hasta düşünelim;
    hasta hem iyileşmesi, şifa vermesi için Allah’a dua etmeli,
    hem de hastalığı için gerekli olan tıbbî çarelere başvurmalı,
    doktorların tavsiyesine uymalı, ilaç kullanmalı, gerektiğinde
    ameliyat olmalıdır. Birinci yapılan, sözlü dua; ikinci
    yapılan ise fiilî duadır. Tıbbî çarelere başvurmak ile de yetinilmemeli,
    “derdi veren Allah dermanı da verir” inancı ile
    dua edilmelidir. Eyyûb (a.s.), hem sözlü hem de fiilî dua
    yapmıştır.
    Peygamber Efendimizin; Hendek savaşında sadece
    sözlü olarak Allah’tan yardım istemekle kalmayıp şehrin
    etrafına hendek kazması da fiilî duadır. Peygamberimiz
    (s.a.s.); “hendek kazdık, düşman şehre giremez, kendimizi
    garantiye aldık” demedi, düşman ordusunun bozguna uğraması
    için yüce Allah’a dua etti, yalvardı. Yüce Allah duasını
    kabul etti. Düşmanın bulunduğu tarafta çok şiddetli
    bir fırtına çıktı, düşmanın neyi varsa alt üst oldu, daha
    fazla dayanamadı, büyük bir korkuya kapıldı ve Medine’yi
    terk etmek zorunda kaldı. Yüce Allah, peygamberimizin

    sözlü ve fiilî duasını kabul etmiş, Müslümanları düşmandan
    korumuştu. Peygamberimiz (s.a.s.), Bedir savaşında
    da gerekli bütün askerî tedbirleri aldıktan sonra yardım
    etmesi için Allah’a dua etmiş, Allah da bin melekle yardım
    etmiştir. (Enfâl, 8/9-11)
    Aynı şeyleri, manevî ve uhrevî nimetler için de söyleyebiliriz.
    Meselâ, işlediği günahlarının affını isteyen bir
    kimsenin, “ey Rabbim! Beni affet, bağışla” diye yalvarması
    sözlü dua, günahları terk edip Allah’ın emrine yönelmesi,
    işlediği günahlara bir daha dönmemesi ve sâlih ameller
    işlemesi, fiilî duadır. Mü’minin, “Allah’ım! Cennetini bana
    nasip et” demesi sözlü dua, iman edip sâlih ameller işlemesi,
    Allah’ın emir ve yasaklarına uyması fiilî duadır. Sadece
    sözlü dua ile yetinmek, fiilî duayı terk etmek, insanı istediğine
    kavuşturmaz.

    Mü’min istediği şeyin zeminini hazırlamalı, fiil öncesinde
    de sonrasında da dua etmelidir. Fiil öncesinde yapılan
    sözlü dua, başarılı olmak için bir hazırlık ve ruhî bir arınmadır.
    Fiil sonrasında yapılan sözlü dua ise; o fiilin başarı
    ile sonuçlanmasını ve harcanan emeğin ve çabanın boşa
    gitmemesini yüce Allah’tan istemek, fiilini O’nun takdir,
    irade ve yardımına havale etmektir. Sadece sözlü dua edip
    fiilî duayı terk etmek de, yalnızca fiilî dua yani eylemle yetinip,
    sözlü olarak ilâhî yardımı dilemekten uzak durmak
    da hatalı bir davranıştır.

    Öte yandan insan, iradesi dışında kalan ve gücünü aşan
    konularda da Allah’ın yardımını, lütfunu ve ihsanını ister.
    Allah için her şey mümkündür, O’nun her şeye gücü yeter.

    Ayet ve hadislerde bunun örnekleri vardır. Meselâ Zekeriya
    (a.s.), yüce Allah’tan bir evlat istemiş, eşi çocuk yapacak
    çağı geçtiği hâlde Allah, ona çocuk yapma imkânı vermiş
    ve Yahya’yı dünyaya getirmiştir. Kur’ân’da bu husus şöyle
    ifade edilmektedir:
    فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَى وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ
    “Biz onun (Zekeriyya’nın) duasını kabul ile icabet ettik
    de kendisine Yahya’yı ihsan ettik ve eşini (doğum yapmaya)
    elverişli hâle getirdik…” (Enbiya, 21/90)
    Ayetin devamında Zekeriya (a.s.) ve eşinin umarak ve
    korkarak Allah’a dua ettiği bildirilmektedir.
    Peygamberimizin bildirdiğine göre yağan yağmur sebebiyle
    bir mağaraya sığınan, yuvarlanan bir taşın mağaranın
    ağzını kapatması ile içeride kalan üç mü’min, yaptıkları
    en güzel amellerini dile getirerek Allah’a dua etmişler,
    mağaranın ağzındaki taş, dua ile oradan yuvarlanmış ve
    kurtulmuşlardır. (bk. duada vesile bölümü) Dolayısıyla
    mü’minler, yaptıkları işlerde başarıya ulaşmaları, işlerinin
    akim kalmaması için iş öncesinde ve sonrasında dua ettikleri
    gibi aciz oldukları konularda ve beklenmedik âfet ve
    musibetlere karşı koruması için de Allah’a dua ederler.
    Sonuç olarak dua; biri fiil ve hâl ile diğeri söz ve kalp
    ile yapılmak üzere iki kısma ayrılır. Fiil ve hâl ile yapılan
    dua, kişinin ulaşmasını arzu ettiği şeyin oluşmasını gerekli
    kılan sebeplere başvurmasıdır. Çiftçinin tarlasını sürüp
    tohumunu ekmesi, bakımını yapıp onu sulaması fiille yapılan
    bir duadır. Ürünün elde edilmesi için gerekli olan bu sebeplere başvuran çiftçi, “Allah’ım! Üzerime düşen gerekli sebeplere başvurdum. Senden rızık istiyorum” diye dua etmiş
    demektir. Lisan ve kalp ile yapılan dua ise, kişinin gücünün
    yetmediği şeyleri, bela ve musibetlerden korumasını,
    işlerinde kolaylıklar ihsan etmesini Allah’tan istemesi demektir.

    En iyi cevap
    1
    2023-11-27T08:23:49+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Fiili dua, Allah’tan bir şey istemek için kişinin elinden geleni yapması ve sebeplere riayet etmesidir. Kavlî dua ile birlikte, İslam’da dua kavramının önemli bir parçasıdır.

    Fiili dua, kişinin Allah’a olan güvenini ve teslimiyetini gösterir. Kişi, Allah’tan bir şey isterken, aynı zamanda kendi çabasını da göstermeye hazırdır.

    Fiili duanın bazı örnekleri şunlardır:

    • Sınavda başarılı olmak isteyen öğrencinin derslerine çalışması
    • İyi bir iş sahibi olmak isteyen kişinin iş araması
    • Hasta olan kişinin doktora gitmesi
    • Yoksul olan kişinin çalışarak para kazanması
    • Barış ve huzur içinde yaşamak isteyen kişinin iyilik ve adaletle yaşaması

    Fiili dua, Kur’an-ı Kerim’de de yer almaktadır. Örneğin, “İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır” (Necm, 53/39) ayetinde, kişinin çabasının önemine dikkat çekilmektedir.

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de fiili duaya önem vermiştir. Örneğin, savaşta düşmana karşı galip gelmek için dua ederken, aynı zamanda askerin de savaş hazırlıklarını yapması gerektiğini söylemiştir.

    Sonuç olarak, fiili dua, İslam’da dua kavramının önemli bir parçasıdır. Kişi, Allah’tan bir şey isterken, aynı zamanda kendi çabasını da göstermeye hazır olmalıdır.

    Fiili duanın önemi şu şekilde özetlenebilir:

    • Kişinin Allah’a olan güvenini ve teslimiyetini gösterir.
    • Kişinin çabasının önemine dikkat çeker.
    • Allah’ın emirlerine ve yasaklarına uymayı teşvik eder.
    • Kişinin ahlaki gelişimine katkıda bulunur.

    Fiili dua, kişinin hem dünya hem de ahiret mutluluğunu elde etmesi için önemli bir araçtır.

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    FİİLİ DUA

    Allah, yeryüzünde meydana gelen tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır.

    Dünyadaki ve evrendeki her şey, Allah’ın koyduğu kanun ve kurallara göre işler.

    Allah, sözlü duanın yanında, insanların çabalarıyla dualarının gerçekleşmesine kadar arzuladıklarını göstermelerini beklemektedir.

    Bu da “Fiili dua”dır. Fiili dua, kişinin her hangi bir arzusuna ulaşmak için elinden gelen her şeyi tamamen yapmasını ifade eder. Bir insanın topraktan ürün elde etmek için tarlayı sürmesi, tohum ekmesi, gübre serpip sulaması ve gerektiğinde ilaçlaması, hasat zamanı gelince de biçmesi bir duadir. Bununla birlikte tüm bu işleri yaparken, Allah’ın kendisine dilediği nitelik ve miktarda ürün vermesi için istekte bulunması da bir duadır. Fiili dua, sözlü dua ile birlikte yapılması gereken temel bir ibadettir. Fiili duayı açıklayan bir başka örnek, tövbedir. İnsanın işlediği bir günaha karşılık tövbe etmesi ve bağışlanma dilemesi, sözlü bir duadır. Ancak insanın sorumluluğu bununla bitmemektedir. Kendisini kötülükten koruması için Allah’a dua eden insanın, bu konuda bir çaba göstermesi, tercih yapması, gereken durumlarda iradesine hakim olarak doğru olan yolu tercih etmesi gerekmekte dir. Yani tövbe edip vaz geçtiği kötü davranışına bir daha dönmemelidir. Bunlar ise onun fiili duasıdır.

Cevapla