Gadir-i hum olayı nedir?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

GADÎR-i HUM

Gadir i hum غدیر خم

غدیر خم

gadir i hum ne demek

Şia’ya göre Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi kendisinden sonra müslümanların lideri olarak ilan ettiği yere gadiri hum denir.

Gadir-i Hum, Mekke ile Medine arasında hac ve umre için ihrama girilen yerlerden (mîkat) biri olan Cuhfe’ye kuzeydoğu yönünde yaklaşık 4 km. uzaklıktadır. Mekke ile Medine’ye hemen hemen aynı uzaklıkta (yaklaşık 185 km.) bulunan, sert ve taşlı zemini sebebiyle yağmur ve sel sularının biriktiği (gadîr), yer yer bataklık ve sazlık haline gelmiş bir yerdir. Yaşamaya elverişli olmayan bu yeri önemli kılan husus, başta İsnâaşeriyye olmak üzere hemen hemen bütün Şii grupların ve mezheplerin Hz. Peygamber’den sonra Hz. Ali’nin müslümanların dinî ve siyasî önderi (imam) olması gerektiğini gösteren bir olayın burada vuku bulduğuna inanmalarıdır.

Şii kaynaklarda geçen rivayetlere göre Allah Teâlâ, Hz. Ali’nin kendisinden sonra müslümanların imamı olacağını daha önce Hz. Peygamber’e bildirmişti. Hz. Peygamber ise insanların göstereceği tepkiden çekiniyor ve müslümanlar arasında herhangi bir ihtilafa sebep olmayacak bir zamanda söylemek üzere bunu gizliyordu. Ancak hicretin 10. yılında gerçekleştirdiği ilk ve son hacCı olan Vedâ haccından dönerken (18 Zilhicce 10/16 Mart 632) Gadîr-i Hum denilen yere geldiğinde kendisine indirilen her vahyi ümmetine ulaştırmasını emreden, bunu yapmadığı takdirde elçilik görevini yerine getirmiş sayılmayacağını belirten âyet (el-Mâide 5/67) inmişti. Aslında dinlenmeye elverişli bir yer olmadığı halde burada konaklamak durumunda kalan Hz. Peygamber, kafilede bulunan herkesin toplanmasını istemiş, daha sonra öğle namazını kıldırmış ve ardından yeni gelen âyeti bildiren bir konuşma yapmıştır. Hz. Peygamber bu konuşmasında dünyaya veda etme zamanının yaklaştığına işaret ek etrafındakilere peygamberlik görevini yerine getirip getirmediği hakkındaki kanaatlerini sormuş, olumlu cevap aldıktan sonra da “sekaleyn hadisi” diye meşhur olan şu sözlerini söylemiştir: “Size paha biçilmez iki şey (sekaleyn) bırakıyorum ki benden sonra bunlara sarılırsanız asla sapkınlığa düşmezsiniz. Bunlar Allah’ın kitabı ve Ehlibeytim’dir (Hz. Peygamber’in soyundan gelenler).” Hz. Peygamber konuşmasını bitirdikten sonra Hz. Ali’yi sağ tarafına almış, elini tutup kaldırmış ve şöyle demiştir: “Ben kimin dostu (mevla) isem Ali de onun dostudur. Allahım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol!” Hz. Peygamber’in bu açıklamalarından sonra orada bulunanlar sırasıyla gelip Hz. Ali’yi tebrik etmişlerdir. Bunların arasında Hz. Ömer ve o anda Hz. Ali’nin dini ve siyasî liderliği hakkında bir şiir söyleyen Hassân b. Sâbit de vardır. Medine’ye hareket edilince yolda, hatta bazılarına göre daha orada, “Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslam’ı seçtim” âyeti (el-Mâide 5/3) inmiştir. Bu âyet, Şia inancını benimseyen müslümanlara göre Hz. Peygamber’in müslümanlara kendisinden sonra toplumun dinî ve siyasî önderinin Hz. Ali olacağını bildirmesiyle dini hükümlerin tamamlandığını ifade etmektedir.

Şii geleneğinde çok sayıda ve ayrıntılı rivayetlerle anlatılan Gadîr-i Hum olayı Müslim, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel ve Hâkim en-Nisâbûrî gibi büyük Sünni hadis alimlerinin derledikleri hadis kitaplarında da geçmektedir. Ahmed b. Hanbel’in aktardığına göre, Hz. Peygamber bir sefer esnasında Gadîr-i Hum denilen yerde konaklamış, öğle namazını kıldırdıktan sonra Hz. Ali’nin elinden tutup, “Ben kimin dostu isem Ali de onun dostudur. Allahım! Ona dost olana sen de dost ol, ona düşman olana sen de düşman ol!” demiştir. Bu olaydan sonra Hz. Ömer Hz. Ali ile karşılaşmış ve “Ey Ali! Sen her müminin dostu oldun” diyerek onu tebrik etmiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 281). Hz. Peygamber’in hayat hikâyesine (siyer) dair eserler kaleme alan İbn Hişam, İbn Sad, Taberî gibi ilk devir İslam tarihçileri ise bu olayı ya hiç zikretmemiş ya da Hz. Peygamber’in konuşmasına yer vermeden sadece orada konakladığından söz etmişlerdir.

Şiî gruplar Hz. Peygamber’in konuşmasında Hz. Ali için kullandığı, “Ben kimin dostu/mevlası isem Ali de onun dostudur/mevlasıdır” ifadesini, Hz. Peygamber’in kendisinden sonra Hz. Ali’nin İslam ümmetinin dini ve siyasi önderi olacağını ilan etmesi olarak yorumlamaktadırlar. Ancak bu hadiseyi zikreden Sünni âlimler, Hz. Peygamber’in bu ifadeyle Hz. Ali’yi “imam” veya “halife” tayin etmediğini, yalnızca Hz. Ali’ye olan sevgi ve yakınlığını dile getirdiğini söylemişlerdir. Nitekim ifadede yer alan “mevla” kelimesi, “imam” veya “halife” anlamında değil “dost, efendi, arkadaş” anlamında kullanılmış ve birçok âyette Allah ve resulünün müminlere, müminlerin de Allah’a ve birbirlerine dost oldukları ifade edilirken aynı kökten türeyen ve yakın anlamlar taşıyan “veli” ve “mevla” kelimelerine yer verilmiştir (bk. el-Bakara 2/257; Muhammed 47/11). Aynı durumu hadislerde de görmek mümkündür (bk. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 293; Buhârî, “Megāzî”, 14). Sünni kaynaklarına göre, Hz. Peygamber’in Hz. Ali hakkında böyle bir söz söyleme ihtiyac duymasının sebebi şudur: Hz. Ali, Yemen seferinde (10/631-32) ganimetlerin paylaştırılması sırasında bazı kırıcı ve sert davranışları sebebiyle beraberinde bulunan kimseleri küstürmüş, bunun üzerine bazı kimseler Hz. Peygamber’e şikâyete gelmişlerdir. İşte Hz. Peygamber de bu kimseleri teskin edip müslümanlar arasında kardeşlik ve dostluğun bozulmasını önlemek ve Hz. Ali’ye karşı bazı müslümanlarda çeşitli sebeplerden dolayı var olan kırgınlık ve hoşnutsuzluğu gidermek amacıyla bu sözleri söylemiştir. Böylece Hz. Peygamber, Hz. Ali’yi sevmenin veya ona düşman olmanın kendisini sevme veya kendisine düşman olmaya yakın bir durum olduğunu bildirmek istemiştir. Yoksa amacı Hz. Ali’yi kendisinden sonra halife olarak atamak değildir.

Ayrıca Şii yazarların bu olay münasebetiyle indirildiğini söyledikleri âyet (el-Mâide 5/67) tefsir âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre bu olaydan çok önce gelmiştir. Esasen bu âyetin, öncesinde ve sonrasında geçen âyetlerle birlikte ele alındığında, müslümanlar hakkında değil yahudiler ve hıristiyanlar hakkında indirildiği, Hz. Peygamber’e kendisine gelen vahiyleri korkusuzca tebliğ etmesini ve onların bir kötülük yapamayacaklarını ifade ettiği anlaşılmaktadır.

Hz. Hasan’ın oğlu Hasan el-Müsennâ’ya, dedesi Hz. Ali hakkında Hz. Peygamber’in, “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır” sözünü söyleyip söylemediği sorulmuş, o da Hz. Peygamber’in böyle bir sözü söylediğini, ancak bununla müslümanların dini ve siyasi önderliğini kastetmediğini belirtmiştir. Çünkü ona göre eğer Hz. Peygamber’in amacı bu olsaydı, insanların anlaması için sözlerini her zaman en açık şekilde söyleyen bir insan olarak bunu daha açık ve anlaşılır bir tarzda ifade etmesi gerekirdi. Öte yandan şayet Hz. Ali, Allah ve Peygamber’i tarafından müslümanların yöneticisi yapılmış olsaydı ve Hz. Ali de bunu bildiği halde yerine getirmeseydi, Allah ve Peygamber’inin emirlerini ilk terkeden kişi durumuna düşerdi. Halbuki Hz. Ali sadece ilk halife Hz. Ebû Bekir’e değil, daha sonra Hz. Ömer ve Osman’a da biat ederek onlarla birlikte çalışmıştır.

Gadîr-i Hum denilen yerde yaşandığı söylenen bu olayın gerçekleştiği 18 Zilhicce gününün Şii kültüründe önemli bir yeri vardır. Söz konusu gün, İslam tarihinde çeşitli Şii topluluklar tarafından bayram gibi kutlanmıştır. Günümüzde de başta İran olmak üzere önemli Şii topluluklarının yaşadığı bölgelerde kutlamaya devam edilmektedir.

BENZER KONULAR:

Nusayrilik Ne Demek? Kısaca

Gadir Hum Bayramı kutlamak caizmi

Gadiri hum nedir dinde bir yeri var mıdır

Answers ( 2 )

  1. Gadiri hum avatarı
    1
    2021-01-24T21:07:15+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Gadiri hum olayı veya bayramı

    Alevilerin en büyük bayramıdır, o gün adaklar kesilir , herise yapılır, hayızlı kadını kaynayan kazanların Yanına bile yaklaştırmazlar, o gün cehennem ateşinin bile söndüğünü söylüyorlar, Yasıttar, yasıttar

    2
    2021-07-26T12:03:45+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Gadiri Hum Mekke ile Medine arasında bir bölgenin adıdır.

    Gadiri Hum denilen bu yerde Şia kaynaklarına göre Rasulullah (sav)’in vefat ettikten sonra Hz. Ali’nin halife olacağını bildirmiş olduğu yerdir.

    Rasulullah (sav)’in nakletmiş olduğu yukarıdaki hadis-i şerifi yorumlayan alimler şu şekilde söz söylemişlerdir;

    Hz. Peygamber’in bu ifadeyle Hz. Ali’yi “imam” veya “halife” tayin etmediğini, yalnızca Hz. Ali’ye olan sevgi ve yakınlığını dile getirdiğini söylemişlerdir.

  2. komutan
    0
    2023-07-05T12:13:12+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Gadir-i Hum, İslam’ın erken dönemlerinde yaşanan ve Hz. Muhammed’in son döneminde gerçekleştiği kabul edilen bir olaydır. Olay, Hz. Muhammed’in Hicret’in 10. yılında, son hac ibadeti olan Veda Haccı sırasında gerçekleştiği rivayet edilir.

    Gadir-i Hum olayı, Hz. Muhammed’in Müslümanlara, kendisinin ardından Ali ibn Ebi Talib’in (Hz. Ali) İslam toplumunun lideri olarak atandığını açıkladığı bir hutbeyle ilişkilendirilir. Hz. Muhammed, bir topluluk önünde konuşarak, “Kimin mevlası (velisi, koruyucusu) benimse, Ali de onun mevlasıdır.” ifadesini kullanmıştır. Bu ifade, Ali’nin İslam toplumunun lideri olarak seçildiğini ve ona itaat etmenin önemini vurgulamaktadır.

    Gadir-i Hum olayı, Şii Müslümanlar arasında özel bir öneme sahiptir. Şii İslam anlayışında, Ali’nin Hz. Muhammed tarafından bu olayda lider olarak belirlendiği ve onun Hz. Muhammed’in halifesi olduğu inancı yer alır. Olay, Şiilikte Ali’nin imamet yetkisinin geçtiği nokta olarak kabul edilir.

    Sünni Müslümanlar arasında ise Gadir-i Hum olayının tefsiri ve önemi farklı yorumlanabilir. Olay, bazı Sünni kaynaklarda Hz. Ali’ye olan övgü ve saygının bir ifadesi olarak değerlendirilirken, bazılarında daha genel bir liderlik vurgusu yapılır. Sünnilikte liderlik, Hz. Muhammed’in vefatından sonra sahabeler arasında seçilen ilk dört halifenin (Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali) dönemlerini kapsar.

    Gadir-i Hum olayı, İslam tarihinde tartışmalı bir konudur ve farklı yorumlamaları bulunmaktadır. Bu nedenle, olayın tefsiri ve önemi konusunda farklı görüşler ve anlatılar mevcuttur.

    En iyi cevap

Cevapla