İSLAMDA ÖRF-ADET VE GELENEKLERİMİZİN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ

Geleneklerin toplum yaşamındaki önemi nedir Her toplumun kendisine ait örfleri, adetleri ve gelenekleri vardır. Adet ve gelenekler; bir toplulukta zaman içinde meydana gelen ve toplum içerisinde kabul gören maddi ve manevi husus ve alışkanlıklardır. Örf ise biraz daha kuvvetli hale gelmiş adet ve geleneklerdir. Örf, islam toplumunun benimsediği, alışageldiği ve günlük yaşayışında uymak zorunda bulunduğu söz veya fiillerdir. Ayrıca örf, toplum hayatında yerleşmiş bulunan ve uzun süreden beri uygulanması sebebiyle hukuk bakımından bağlayıcı sayılan kurallardır. Bu yüzden örfler, islamda bir delil ve hüküm kaynağı sayılmışlardır. Nitekim Peygamberimiz (sav) “Müslümanların güzel gördüğü şey Allah katında da güzeldir” (1) buyurmuştur. Örf, dinen ve alken iyi bilinen şeyler demek iken adet, böyle değildir. Adetin iyisi de kötüsü de olabilir. Bu yüzden kötü olan, Allah ve Rasulü’nün emirlerine aykırı olan adetlerden uzak durmalıyız ve bu gibi adetleri toplumdan uzaklaştırmalıyız. Yahudiler ve Misyonerler tarafından Müslümanların içine İslam’a uymayan fakat İslam’danmış gibi gösterilerek sokulmak istenen birçok hurafeler var. Bu hurafelere kanmamak için dinimizi iyice öğrenmemiz ve hayatımıza uygulamamız gerekir. Bu hurafelerin içimize girmemesi için aile halkımızı ve diğer müslüman kardeşlerimizi uyarmamız gerekiyor. Gelenekler veya adetler, eskilerden devralınan ve toplum hayatının çeşitli yönlerinde yerleşen iş ve davranış tarzlarıdır. Eskilerden devralındığı için yanlış da olabilir doğru da olabilir. Nitekim Yüce Rabbimiz bir ayeti kerimesinde: “Onlara (müşriklere) “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman onlar “Hayır” biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?” (2) buyurarak bizleri uyarmaktadır. Bizler de Hak ve Hakikati öğrenmeden, dinimizin kanunlarını bilmeden toplumun amel ettiği gelenek ve adetlerle hemen amel etmeyeceğiz. İSLAMDA ÖRF ADET GELENEKLER Dinimizi tam öğrenmediğimizden dolayı, İslam dışı geleneklerin ağına düşmekteyiz. Yılbaşı Kutlaması adı altında yapılan çılgınlıklar ve rezillikler Hıristiyanların adeti,gelenek ve görenekleri olmasına rağmen biz Müslümanların içine yerleşmiş ve Yılbaşı gecesini bir Bayram havası içinde kutlar olmuşuz. Ve bu gece yapılan rezillikler Televizyonlar vasıtasıyla hepimizin evine girmiş. Hiçbir müslüman çıkıpta bu Hıristiyanların adetidir bizim değildir bu geceyi kutlamayın diyemiyor. Oysa bu gece Müslümanların Mekke’yi fethettiği gecedir. Biz kendi örf ve adetlerimizi unutmuşuz, ayıplar ile övünür hale gelmişiz. Üzülerek ifade ediyorum ki, biz kendi benliğimizden uzaklaşmışız, kendi örf ve adetimizi unutmuşuz. Ramazan ayını yeme içme ayına çevirmişiz.Eğlence ve oyun ayına çevirmişiz. Manevi hava yok oldu. Dini Bayramlarımızı dansözlerin dans ettiği, şarkıcıların göbek attığı günlere çevirdik. Bunlarla da gurur duyar hale geldik. Allah(cc) cümlemize Kur’an’ın ışığı altında güzel örf ve adetlerimizi yaşamayı ve bizden sonraki nesillere aktarmayı nasip eylesin. AMİN ———————————- 1-) Ahmed b. Hanbel 1, 379 2-) Bakara: 170