Gerçek şehid

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Gerçek şehid kimdir kime denir?

Yukarıda da izah ettiğimiz gibi “gerçek şehid“ler Allah’ın yolunda ölenlerdir.

Şehidlikle ilgili Kur’an’ı nasların bir kısmına değinelim. “Ey iman edenler, sizi çok acıklı bir azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resulüne iman ederseniz, mallarınızla, canlarınızla Allah’ın yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır. Günahlarınızı da mağfiret eder ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki çok hoş meskenlere koyar. İşte bu, çok büyük kurtuluştur”. es-Saf (61/10-12)

“Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını onlara cenneti vermek karşılığında satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşır, öldürür ve öldürülürler. Bu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da yerine getirmeyi taahhüt ettiği hak bir vaaddir. Allah’dan daha çok ahdini kim yerine getirebilir ki? O halde yapmış olduğumuz bu alışverişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur!” et-Tevbe(9/111)

“Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyiniz. Aksine onlar diridirler. Fakat siz (onu) anlayamazsınız.” el-Bakara (2/154)

Bu üç ayette dikkati çeken ifade “Allah yolu” ifadesidir. Allah yolunun ne olduğunu açıklayan Rasulullah (s.a.s) bu kelimeyi en iyi bir şekilde anlamamızı sağlıyor. Bu konudaki hadis şöyledir:

“…Ebu Musa (r.a) şöyle demiştir: Peygamber (s.a.s)’e bir kimse geldi de: “Bir kısım kimseler ganimet malı için muharebe eder, bir kısım kimseler de insanlar arasında adının söylenip övülmesi için muharebe eder; bir kısım insanlarda yiğitlikteki mevki derecesi görülsün diye cihad eder. Şu halde Allah yolunda cihad eden kimdir?” Diye sordu. Peygamber:

“Her kim Allah’ın kelimesi en yüksek olsun diye mukatele ederse, onunkisi Allah yolundadır” buyurdu.

Bu hadisin şerhinde Ebu Davud Tercüme ve Şerhinde şunlar kaydedilmiştir:

Hafız İbn Hacer’in açıklamasına göre “Allah’ın kelimesinden maksat, Allah’ın insanları İslam’a davetidir. Avnu’l-Mabud müellifi ise, Allah’ın kelimesinden maksadın “La ilahe illallah” kelimesi olduğunu söylüyor. Buna göre Allah’ın bu davetini veya kelime-i tevhidini yaymak ve onu her tarafta hakim kılmak için savaşan kimseler Allah yolunda savaşmış sayılırlar. Bunun dışında herhangi bir maksatla savaşa çıkan kimselerin ise Allah yolunda savaşmış olmalarından bahsedilemez.”

Bilindiği gibi tağut kurumları her zamanda prensip olarak aynı olmakla birlikte şekil değişikliğine her zaman açık olmuştur. Bu özellikleriyle kendilerini şuursuz, Müslüman geçinen insanlara dindar gösterebilmişlerdir. Bundan dolayıdır ki, şekil değiştiren bu küfür akımını İslami kavramları kendi lehlerine kullanımları olmuş, bu kavramları kendi malları gibi sahiplenmişlerdir. Bu oyunu bozmak içinde hangi zamanda olursa olsun, günün şuurlu Müslümanları bu kavramların doğrusunu anlatmak zorundadırlar. Niçin? Çünkü kim Allah yolunda, kim değil belli olsun. İşte istismar edilen kavramlardan biride şehidlik kavramıdır. Şehadet kavramının günümüz ortamında açıklamaksızın doğru şeklini Mustafa Çelik “Şeriat Yolunda Şehadet Yarışı” adlı kitabında “Neyin Uğrunda Ölmek?” başlığı altında açıklamıştır. Oradaki açıklamayı olduğu gibi aktarıyoruz:

Kardeşler!

Bizler bu dünyaya Müslüman olarak geldik. Müslümanca yaşayıp ve Müslümanca ölmek mecburiyetindeyiz. Allahu Teala ezeli ve ebedi hayat programımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Gerçek takvaya yaraştığı gibi, Allah’tan korkup sakının ve her halde Müslüman olarak can verin:” (Al-i İmran 3/102) Evet, Müslümanca yaşayanlar veya yaşamaya çalışanlar, Müslümanca ölmeyi de bilmelidirler. Müslümanca yaşamak ne kadar önemli ise Müslümanca ölmekte en az o kadar önemlidir. O halde Müslüman neyin uğrunda savaşır ve ölür? Şimdi bu sorumuzun cevabını İslami kaynaklarımızda bulmaya çalışalım.
Bilindiği gibi, günümüzde kimi insanlar ırk için, kimi insanlar uydur. duğu kanunlar için ve kimi insanlar heva ve şehvetleri için savaşıp ölü yorlar. Tabii ki, bütün bu savaşıp ölenler, İslam coğrafyasında olmaları hasebiyle biz Müslümanız diyorlar. Bunlar öldüklerinde şehid olarak telakki ediliyorlar. Evvela şunu belirtelim ki, şehidlik İslami bir rütbedir. Şehidlik rütbesinin İslam’ın dışındaki rejimlerle hiçbir alakası yoktur. Bugün hangi beşeri sistemin anayasasına müracaat ederseniz ediniz; anayasalarında şehid diye bir ünvan ve rütbeye rastlamanız mümkün değildir. O halde beşeri kanun ve sistemlerin bekası için savaşıp ölenler anayasalarında yer almayan tamamen düşmanlarının malı olan şehidlik rütbesine neden sahip çıkıyorlar ve neden böyle bir rütbe ile anılmayı kabulleniyor? Bunun iki sebebi vardır. Şöyle ki:

1. Ehli küfür; hilekardır, yobazdır, dalkavuktur ve istismarcıdır. Müslümanların indinde şehidliğin çok yüce bir mertebe olduğunu hesaba katarak Müslümanların sevgi ve muhabbetine nail olmak için şehidlik rütbesini kabul eder, kendi ölülerini şehidlik ünvanıyla anar. Yani kafirler müminleri aldatmak için şehidlik rütbesini kullanırlar.

2. Günümüzün çağdaş firavunları Kur’an-ı Kerim’de bahsi edilen firavun kadar cesur ve mert olmadıkları için Müslümanlara ait olan şehidlik rütbesini kendi ölülerine veriyorlar. Şayet günümüzün firavunları Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen firavn kadar cesur ve mert olsalardı, Müslümanlara ait olan şehidlik rütbesini istismar edip kullanmazlardı. Yani günümüzün kâfirleri İslam’ı reddettikleri halde, pratikte kendilerini İslami bir takım terim ve kavramlarla ifade etmekten kurtaramamışlardır. Bu da beşeri sistemlerin peşinde giden kâfirlerin korkaklık ve alçaklıklarından ileri gelmektedir.

Evet, beşeri sistemlerin uğrunda ölenler şehid olamazlar. İsterse bunlara bin defa şehid denilsin, yine şehid olamazlar. Çünkü Allah’ın nizamın gayrisi için savaşanlar, hiçbir zaman şehid olamazlar. Şunu unutmayalım ki, şehidlik; Allah yolunda savaşıp ölen müminlere Allahu Teala’nın verdiği bir rütbedir. Allah yolunda savaşmayanların bu rütbeye sahip çıkmaya hakları yoktur.

Kardeşler!

Yeryüzünde insanlar kime iman etmişler ise, onun yolunda savaşırlar. Yani insanların savaş ve kavgaları imanlarına dayanır. Allahu Teala hayat mektebimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Iman edenler (İslami hayat nizamını seçenler) Allah yolunda savaşır, küfredenler (İslam’ı hayat nizamı kabul etmeyenler) de tağutun yolunda savaşırlar. O halde siz Evliyau’ş-Şeytan ile savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa 4/76)

Demek ki, ortada iki cephe vardır: Allah’a iman edenlerin cephesi, birde tağuta iman edenlerin cephesi… Üçüncü bir cephe yoktur. Bu nedenle diyoruz ki, bu dünyada insanlar kimin yolunda savaşıyorlarsa, elbette ki onun yolunda ve uğrunda öleceklerdir.

Müslüman ise, ne ırk için ve ne de insanın uydurduğu kanunlar için savaşıp ölmez. Müslüman Allah yolunda savaşır ve ölür. Müslümanın Allah yolunda savaşıp ölmesi kalbindeki imanın tabii bir neticesidir, bknz. Sultanul-Enbiya Hz. Muhammed (s.a.s)’e bir Arabi geldi: Bir adam ismi anılsın için harb eder, övülsün diye savaşır ganimet almak için harb eder, mevkiini görsünler için savaşır, dedi. Rasulullah (a.s): “Her kim Allah kelimesi yüce olsun diye savaşırsa, işte o kimse Aziz ve Celil olan Allah yolundadır.” Demek ki, Müslüman Hz. Kur’an-ın yücelmesi ve bütün beşeri anayasaların yerine uygulanması için savaşır ve ölür. Çünkü Kur’an davası uğrunda ölmek Müslümana yaraşır. Kim Allah’ın yolunda savaşır ve ölürse ancak ona şehid diyebiliriz. Esasen yeryüzünde Allah’ın dininin yücelmesi için çalışmak şühedanın alametidir. Hiç kimsenin Allah kabul etmez düzenlerin bekası için çalışan, savaşan ve ölenlere şehid demeye hakkı yoktur. Tağutun yolunda ölenler, tağuti ve şeytani rütbelerle anılmaya layık kimselerdir. Kardeşler!

Allahu Teala, Kur’an davası uğrunda yapılmayan her mücadeleyi lanetlemiştir. Allah’ın mükafatı Kur’an için ölenleredir. Allahu Teala baki hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Allah yolunda harb ederek öldürülenlere yahud galip gelene büyük mükafat vereceğiz.” (Nisa 4/74) Allah için savaşan ve ölenler, mutlaka mükafatı göreceklerdir. Allahu Teala Müslümanlar olarak ölmemizi istiyor. Kur’an-ı Kerim’de, şöyle buyuruyor: “Allah’dan gereği gibi korkunuz ve ancak Müslüman olarak ölünüz.” Evet Müslüman Allah için yaşar, Allah için savaşır ve Allah için ölür. Kur’an-ı Kerim uğrundaki ölüm dileğimiz olsun. ”

İşte kim Allah’ın hayat düzeni İslam yeryüzünde yayılsın ve hakim olsun diye savaşırsa bu kişi “Gerçek şehid”tir. Allah bizi böyle şehidlerden eylesin, amin. Şimdi ahiret noktasıyla şehid sayılan kişilerin sıralanmasına geçelim:

Ahiret Şehidi

Kaynak: Cenaze Ahkamı ve Salatul Cenaiz

BENZER KONULAR:

 

Answer ( 1 )

    0
    2024-11-15T23:29:37+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    İslam’da “şehit” kelimesi, Allah yolunda canını feda eden kişi için kullanılır. Ancak “gerçek şehit” ifadesi, geniş anlamda üç farklı kategoriye ayrılır:

    1. Dünya ve Ahiret Şehidi

    Bu kişiler, hem dünya hükümlerine göre şehit kabul edilir hem de ahirette Allah katında şehit mertebesine ulaşırlar. Şu şartları taşırlar:

    • Allah rızası için savaşırken hayatını kaybederler.
    • Savaş esnasında veya savaşın doğrudan bir sonucu olarak şehit olurlar.
    • Niyetleri Allah yolunda samimidir, mal, makam ya da başka dünyevi bir amaç gütmezler.

    Bu şehitler, yıkanmaz ve kefenlenmez, üzerlerindeki kıyafetlerle defnedilirler.

    2. Ahiret Şehidi

    Bu kişiler dünya hükümlerine göre şehit sayılmaz, ancak ahirette Allah katında şehit mertebesine ulaşırlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu kişileri şu şekilde tanımlamıştır:

    • Veba veya bulaşıcı hastalık nedeniyle ölenler
    • Doğum esnasında ölen kadınlar
    • Yangında ölenler
    • Boğularak ölenler
    • Göçük altında kalarak ölenler
    • Midesinden hastalanıp ölenler
    • Malını korurken öldürülenler
    • Haksız yere öldürülen mazlumlar

    Ahiret şehitleri, dünyada diğer insanlar gibi yıkanır ve kefenlenir.

    3. Dünya Şehidi

    Bu kişiler, dünya hükümlerine göre şehit kabul edilir ancak niyetlerinde samimiyetsizlik varsa, ahirette şehit sevabına erişemezler. Örneğin, gösteriş, makam ya da dünyevi bir menfaat için savaşa katılıp ölenler bu gruba girer. Allah Teâlâ, niyetlerin samimiyetini bilendir ve bu nedenle gerçek şehitlik, sadece Allah’ın takdirine bağlıdır.


    Şehitlikle İlgili Ayet ve Hadisler

    1. “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz bunu anlayamazsınız.”
      (Bakara, 2:154)
    2. “Kim malını korurken öldürülürse, o şehittir. Kim dinini, canını veya ailesini korurken öldürülürse, o da şehittir.”
      (Ebu Davud, Sünen, 4772)

    Gerçek şehitlik, niyetin samimiyeti ve Allah rızasına dayalı bir fedakarlıkla ilişkilidir. Şehitlik, İslam’da en yüce mertebelerden biridir ve büyük bir mükafat olarak görülür.

Cevapla