Gıpta nedir kısaca

Question

Gıpta nedir ne anlama gelir? Gıpta ne demek kısaca açıklama

Gıpta, kipinin gıpta ettigi sahsun sahip olduğu durumun bir benzerine durumun zail olmasını temenni etmeksizin sahip olmayı temenni etmektir Bu Güzellikte ahiret ile ilgili hususlarda meşru bir şeydir Nitekim Rasulullah (S.AS. Böyle buyurmuştur: iki şey dışında hiçbir hususta) kuskançlik yoktur. Allah birisine bir mal vermiş ve hak yolda o mal tüketmeye onu musallat kırılmış, digeri ise Allah birisine bir hikmet vermiş, o da onun gere ince hükmeder ve onu başkalarına da öğretir (işte böylelerine gıpta edilen bilir)

Burda “hasetten, kıskançlıktan” kasıt gıptadır Hadisten anlaşıldığına göre Ashab-Kiram. Resulullah (s.a)dan öğrendiklerini amel olarak uygulamaya koymuşlardır İşte onların fakirleri o ba kamdan varlıklı kimselere gıpta ediyorlar, onlar gibi sadaka vermeyen, haccetmeyi, umre yapmayı, Allah yolunda cihad etmeyi temenni ediyorlardı. Bundan dolayı: Ey Allah’ın Resulü dediler işte varlıklar ecirleri alıp götürdüler Bizim gibi namaz kalıyor bizim gibi oruç tutuyorlar ve Üstelik mal lan dan arta kalanını da sadaka olarak veriyorlar.

Cevap:

Gıbta Kişinin başkasında bulunan nimetin yok olmasını temenni etmeyerek aynı nimetin kendisinde de olmasını arzu etmesi.

Gıpta; bir nevi imrenmek olup İslâmî açıdan sakıncalı olmadığı gibi kıskançlık da değildir. Çünkü kıskançlık; başkasında olan iyi halin ve nimetin yok olmasını arzu etmek olup, bu haram ve kötü bir ahlâktır. Kur’an ve Hadisde kötülenmiştir. Türkçede bunu kıskanmak ve çekememek kelimeleriyle ifade ederiz. Halbuki gıbtada böyle bir arzu yoktur. Yani başkasında görülen nimetin yokluğunu temenni etmeksizin, sadece kendisinin de aynı nimete sahip olmasını arzu etmesi demektir.

İlim, zenginlik, yardım vb. gibi hususlarda gıbta mübah görülmüştür. Fakat, hırsızlık, tembellik, serkeşlik ve gangsterlik gibi fiiller üzerindeki gıbta ise yasaklanmıştır (Abdullah Şevket, Ahlâk-ı Dînî, 21).

Resulullah (s.a.s): “Mümin imrenir, münâfık hased eder” buyurarak hased ile gıpta arasındaki farkı çok açık bir şekilde izah etmiştir.

Yalnız düşman devletinin elinde bulunan, gelişmiş teknolojiyle araçlar kitlelere zarar veriyorsa, onun yok olmasını istemek zarar vermez. İyi davranışlarıyla topluma huzur dağıtan, iyi eserleriyle insanların hakla müşerref olmasını sağlayan kimselere gıbta ile bakmak ve onlar gibi olma özlemini çekmek, kişiye hem dünyada hem de ahirette, sonsuz mutluluğa kavuşmalarında büyük faydalar sağlar.

Resulullah (s.a.s), Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan, Allah’ın verdiği ilimle amel eden ve bunu insanlara öğreten kimseye karşı hasetliğin olmadığını bilâkis bunun gıbta ile karşılanması gerektiğini vurgulamıştır. Bir başka hadis-i şerifde ise şöyle buyurulmaktadır:

“Bu ümmetin durumu şu dört kişiye benzer:

a) Allah, bir adama mal ve ilim verir. O da ilmiyle hareket eder.

b) Birine ilim verir, mal vermez. Bu yüzden o şöyle der: “Rabbim, şayet benim de filanın malı gibi malım olsaydı, onun gibi elbette iş yapardım.’ Bu ikisi de sevap bakımından aynıdır.

c) Birine mal verir, ilim vermez. O da bu malı Allah’a isyan olan yerde harcar.

d) Birine de ne ilim, ne mal verilmiştir. Bu da kalkıp “Şayet benim de filanın malı gibi malım olsaydı kötü yolda harcadığı şekilde harcardım’ der. Bunlar da günaha eşittirler” (İbn Mâce İlim,15; Ahmed b. Hanbel, II, 36).

Hadis-i Şerif’ten anlaşıldığı gibi teknimete sahip kimse buna sahip olamayan kimsenin ona sırf hizmet için gıbta etmesinde bir sakınca yoktur. Yalnız kötülük yapma hususunda bu fiili işleyen kimseye imrenmenin günah olacağı açık bir şekilde görülmektedir.

“Sabah akşam Rablerinin rızasını dileyerek O’na yalvaranlarla beraber sen de sabret. Dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini o kimselerden ayırma. Bizi zikretmesini kendisine unutturduğumuz ve içinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma” (el-Kehf, 18/28) buyruğunda salihlere uymanın anlamı açıklamaktadır. Hz. Musa: “Sana öğretileni bana hayra götüren bir bilgi olarak öğretmen için peşinden gelebilir miyim?” (el-Kehf, 18/66) demiştir. Hızır (a.s)’a (bk. el-Kehf sûresi).

Bilinçli müslüman, insanların hayırlılarına gıbta eder, ins ve cin şeytanlarından kötülüklerden uzaklaşır. Sünenlerde ittifakla rivayet edilen hadislerde anlatıldığına göre: İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibidirler… Tanışanlar dost olur, birbirlerine görmemezlikten gelenler anlaşmazlığa düşerler.

Yalnız iki şeye gıbta edilir: Biri Allah’ın mal verip hak yolda harcamaya muvaffak kıldığı kişi; diğeri de Allah’ın kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları başkalarına öğreten kimse. Allah’ın birbirinden üstün kıldığı şeyleri kovuşturmaz (en-Nisâ, 4/32).

Benzer Konular:

Answer ( 1 )

    0
    2022-01-29T22:58:27+03:00

    Gıpta “Bir kimsenin, maddî veya manevî imkân ve meziyetlere sahip olan başka birine imrenmesi, onun elindeki nimetlerin yok olmasını isteme gibi kötü bir düşünceye kapılmadan kendisinin de aynı şeylere kavuşmayı arzulaması” olarak tarif edilebilir.

    Gıpta ve haset aynı şeyler değildir. Haset; terim olarak sözlükte kıskançlık, çekememezlik anlamlarına gelir. Haset, bir kişinin sahip olup da diğerinin sahip olamayacağı arzu edilen nesneler veya üstünlüklerden dolayı kişinin karşısındakine duyduğu hınçtır.

    Gıpta pozitif bir duygudur. Gıpta eden kişi, gıpta ettiği kişiyi örnek alarak onun gibi olmaya gayret gösterir ancak karşıdaki kişinin alçalmasını ve kaybetmesini de istemez. Gıpta, çalışmaya ve gayrete teşvik edeceğinden dolayı olumlu bir duygudur.

    İslam’da gıpta mü’minin, haset ise münafığın bir özelliği olarak görülmüştür. Gıpta, insanı çalışmaya ve gıpta ettiği kişinin olumlu davranışını yapmaya yönelteceğinden İslam’da tavsiye edilen bir davranış olmuştur ancak gıptanın haset seviyesine ulaşmaması da önemle vurgulanır.

Cevapla