Paylaş
Gusülde vesvese sorularla islamiyet
Question
Güsül Abdesti Vesvese
gusülde vesvese diyanet
Hocam selamun aleyküm artık su gibi önemli bir nimeti israf etmek istemiyorum.Allah hakkı için ne olur sorularıma tek tek yanıt verin soracağım şeylerde beni aydınlatırsanız kafamdaki herşeyi çözmüş olucam ve gusül benim için çok kolay olacak. Bir de cevabı kolay bulmam için başlığı değitirmez ve soruyu taşımazsanız en azından bir süre çok sevinirim çünkü daha önce de bir şey sordum fakat bulamadım.şimdiden Allah ım sizden sonsuz razı olsun.
1) öncelikle ben her sabah uyandığımda akıntı için koymayı alışkanlık ettiğim peçeteme bakarım ama bazen bakmayı unutuyorum ve hiç bir şekilde cinsel içerikli bir rüya görmememe ve ihtilam olmamama ve hatırlamama rağmen sırf peçeteme bakmayı unuttum diye acaba diyorum meni gelmiş miydi ya gelmişse diye vesvese yapıyorum
2) Bir de vücudumuzda sık kıl olan yerler oluyo saçlar ve bazen koltuk altı genital bölge gibi buralara en kolay şekilde ne yapsam suyu ulaştırabilirim bir de genital bölgede bazen peçete bazen pamuk kalıntıları oluyo onlar su geçirir mi dakikalarca bi de onları temizlemeye uğraşıyorum.
3) Gerçekten pis bir insan değilim ama bunu sormak zorundayım gusül sırasında ya da normal hayatta burnumuzun içini kulaklarımızın içini gözümüzün çapağını parmağımızla temizliyoruz ve tırnağımızın içine giren şeyler de gusle engel olmuyor mu oluyorsa ne yapmalıyım tırnaklarımı hiç uzatmam ve kulak kıvrımlarımla da çok uğraşıyorum.
4) daha çok çiğnediğim tarafta en geride kalan azı dişimin arkasında hep bir sarı tabaka halinde bi kalıntı oluyo bu gusle engel midir yoksa hiç bir şeyi takmadan dişlerimi fırçalamam yeterli olur mu
5) bazen yemek yaparken hamur kıyma vs bişeyler yoğuruyorum sonra iğneyle tırnak kenarlarını içini üstünü temizlemeye çalışıyorum çok zamanımı alıyo bu gusle engel midir
Cevap:
Gusül tepeden tırnağa kadar vücudun her tarafını hiçbir yer kuru kalmayacak şekilde yıkamaktır. Fiil kökünden isim olan gusl, sözlükte; yıkanmak ve temizlenmek manasına gelir. “Gasele” fiili de, kirin suyla giderilmesi ve temizlenmesini ifade eder. Eğer sabah kalktığınızda ihtilam olmamışsanız, sırf peçeteye bakmadığınızdan dolayı kendinizi cunüp hissetmeyin. Bu durumdan dolayı vesvese yapmayın. Suyun ulaşabildiği yerleri su döküp, elinizin ulaştığı yerlere suyu dökerken ovalarsınız. Tırnaklarınızı uzatmayınız sürekli kesinki bu vesveseden kurtulursunuz. Dişinizde sarı tabaka kalması gusle engel değildir. Yemek veya hamur yoğurduktan sonra gusül abdesti alabilirsiniz.
Erginlik çağına gelmiş her müslüman erkeğin ve kadının şu durumlarda boy abdesti alması gerekir.
1) Cünüplük; yani cinsî münasebet, ihtilam ve ne şekilde olursa olsun meninin (sperm) şehvetle vücut dışına çıkması.
2) Hayız (kadının âdet görmesi) ve nifâs (lohusalık) hâlinin sona ermesi.
Bu hallerde gusletmek farzdır. Bazı durumlarda da gusletmek, sünnet veya müstehabdır. Meselâ; Hac ve Umre yapmak maksadıyla Mekke ve Medine’ye girmeden önce, hac mevsiminde Mina ve Müzdelife’de bulunmadan önce; yağmur duasından önce; herhangi bir hayırlı iş için müslümanlarla bir araya gelmeden ve mübarek gecelerde gusletmek sünnet ve müstehabdır. ‘
Namaz için alınan abdest “küçük abdest” kabul edilerek, gusle “büyük abdest” veya “boy abdesti” adı verilmektedir.
Guslün farzları üçtür.
I) Ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak. 2) Buruna su çekmek ve yıkamak. 3) Tepeden tırnağa bütün vücudu yıkamak.
Vücut yıkanırken en ufak bir yerin kuru kalmamasına dikkat edilmelidir. Aksi taktirde gusül yerine gelmemiş olur. Onun için kulaklar, göbek çukuru, saç, sakal ve bıyıkların dipleri iyice yıkanır.
Guslün sünnetlerine gelince: 1) Gusle besmele ve niyet ile başlamak. 2) Avret yerini yıkamak ve bedenin herhangi bir yerinde pislik varsa onu temizlemek. 3) Gusülden evvel abdest almak. 4) Abdestten sonra, önce üç defa başa, sonra üç defa sağ, üç defa da sol omuza su dökerek her defasında bedeni iyice oğuşturmak. 5) Guslederken çok fazla veya çok az su kullanmaktan kaçınmak. 6) Kimsenin göremeyeceği bir yerde yıkanmak. 7) Tenha bir yerde yıkanılsa bile, avret yerini açmamak. 8) Guslederken konuşmamak. 9) Gusl bitince bedeni bir havlu ile kurutmak 10) Gusulden sonra çabucak giyinmektir.
Guslün adabı aynen abdest adabı gibidir.
Gusletmek isteyen kimse önce besmele çekerek gusle niyet eder. Ellerini bileklerine kadar yıkar ve üzerinde yapışıp kurumuş bir şey varsa onları temizler. Sonra herhangi bir pislik olmasa bile avret yerlerini ve uyluklarını yıkar. Sonra sağ avucu ile ağzına bolca su alarak iyice çalkalar; bunu üç defa tekrar eder; oruçlu değilse suyun boğazına ulaşmasını sağlar. Sonra yine sağ eli ile burnuna üç defa su çekerek iyice temizler. Bundan sonra namaz abdesti gibi bir abdest alır. Şayet yıkandığı yere su toplanıyorsa, ayaklan, abdest alırken değil gusülden çıkarken yıkar. Abdest aldıktan sonra, önce başına, sonra sırayla sağ ve sol omuzlarına üçer defa su döker. Her defasında vücudun her tarafını iyice oğuşturur. Hiçbir yerinin kuru kalmaması için dikkat eder. Bunun için saçlarının, sakallarının diplerine, göbeğinin içine suyun ulaşmasını sağlar. Eğer vücudunun bir yerinde, herhangi bir yaradan dolayı ilaç veya sargı varsa ve fazla su bunlara zarar verecekse, bunların üzerinden suyu hafifçe geçirmekle yetinir; bu da zarar verirse sadece eliyle üzerini mesheder.
Cünüb bir kimsenin veya hayız ve nifâs hâlindeki bir kadının bu durumdayken yapması haram olan hususlar, şunlardır:
Namaz kılmak; Kur’an niyetiyle Kur’an’dan bir parça okumak (ancak dua niyetiyle okumak caizdir. Ayrıca Kur’an ayetlerini çocuklara kelime kelime öğretmek, Kelime-i Şehâdet getirmek, tesbih ve tekbirde bulunmakta da sakınca yoktur); Kur’an-ı Kerîm’e ve onun en ufak bir parçasına dokunmak ya da tutmak (fakat bitişik olmayan bir kılıf veya kutu içerisinde ise tutmak caizdir); Kâbe-i Muazzamayı tavaf etmek ve zaruret olmadığı halde bir mescide girmek ve içinden geçmek; Üzerinde ayet yazılı olan bir levhayı veya buna benzer birşeyi tutmak.
Guslü gerektirmeyen hallere gelince;
Henüz şehvet duygusu oluşmamış ve bulûğa ermemiş çocuğun cinsî yakınlaşmada bulunması. Tenâsül uzvundan şehvetle açık bir sıvı hâlinde meni akması. Cinsî bir şehvet duyulmasına rağmen meninin dışarıya çıkmaması. Şehvetten, başka bir şeyden (hastalık, heyecan vs.) dolayı meninin akması, kızın bekâretini gidermeyen cinsî bir yakınlaşma (çünkü kızlık zarı haşefenin sünnet yerine kadar girişini engeller). Bu gibi durumlarda gusül farz değildir.
Gusletmeleri farz olanların, gusülsüz olarak yapmaları caiz olan hususlar da şunlardır:
Zikretmek; tesbih etmek; salât ve selâm getirmek; Kur’an ayetlerini kelime kelime öğretmek; dua maksadıyla Kur’an’dan ayetler okumak: Kelime-i şehâdet getirmek; Kur’an’a bakmak; bitişik olmayan bir kap içerisinde bulunan mushafa dokunmak; uyumak (Cünübün abdest aldıktan sonra uyuması daha iyidir). Cünüp iken yemek yeneceği veya içileceği zaman elleri yıkamak ve ağzı çalkalamak gerekir. Bunların yanısıra, Ramazan’da cünüp olarak sabahlayan kimse veya gündüz uyuyarak ihtilam olan kimsenin orucu bozulmaz.
Cünüb olan kimsenin ise;
Dinî kitaplardan herhangi birini elle tutması ve okuması; elini ve ağzını yıkamadan yiyip içmesi ve eliyle tutmadığı bir kağıda Kur’an ayetleri yazması mekruhtur.
Gusl, Allah’u Teâlâ’nın müslümanlar için emrettiği en önemli maddî-manevî temizlik biçimidir. Cenâb-ı Hak, “Eğer cünüb iseniz yıkanıp temizlenin” (el-Mâide, 5/6) buyurmaktadır. Bu yıkanmanın şeklini de Hz. Peygamber (s.a.s.) kendi tatbikatıyla bize öğretmiştir. Guslün daha çok manevî bir temizleme aracı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü vücudumuzun herhangi bir yerinde görünür bir pislik veya kir-pas olmasa bile cünüb olan kimsenin ibadetlerini yerine getirebilmesi için mutlaka gusletmesi gerekir. Ayrıca gerekli şartları yerine getirilmeyen yıkanma, ne kadar itinalı yapılırsa yapılsın guslün yerine geçmez ve bununla cünüblükten kurtulmak mümkün olmaz. Cünüb olan kimse ilk fırsatta gusletmeye çalışmalıdır. Bu durumda ancak, içinde bulunduğu namaz vaktinin çıkmasına kadar müsaade vardır; daha fazla geciktirnıesi günâh kazanmasına sebep olur.
Guslün vücud için faydalarına işaret eden doktorlar bu hususta şunları söylemektedir: İnsanın başına gusletmesi gerektiren bir hal gelince bütün damarlarda büyük bir sarsıntı olur. Vücutta bir yorgunluk ve gevşeklik meydana gelir. Bu yorgunluk ve sarsıntıyı gidermek için vücudun her tarafını yıkamak lâzımdır. Demek ki; guslü gerektiren hallerde sadece bazı organlar değil, vücudun tamamı yıkanma ihtiyacı hissetmektedir. Çünkü gerek cünüblükte, gerekse hayız ve nifâs hâlinde, başta kalp olmak üzere bütün organlar ve kan dolaşımı, yorgunluklarını, ancak güzel bir boy abdesti ile tertemiz bir zindeliğe terkedeceklerdir. Allah’ın her emrinde olduğu gibi gusül abdestinde de bizim bildiğimiz ve bilemediğimiz daha birçok hikmet ve faydalar bulunmaktadır.
Cevap:
Vesvese hakkında bilgiler.
Fısıltı, hışırtı ve fışırtı gibi gizli ses, fiskos. Kalpte meydana gelen şüphe, tereddüt, vehim, kuruntu, iç üzüntüsü, nefis ve şeytanın meydana getirdiği iç karışıklığı anlamları için kullanır.
Zıddı tereddütsüz, kararlı, emin ve azimli olmak demektir (el-İsfahanî, el-Müfredât, İstanbul,1986, 819, vesvese mad).
Vesvese kelimesi Kur’ân’da dört yerde geçmektedir. Şeytanın Cennette bulunan Âdem (a.s) ve Havva validemize nasıl vesvesede bulunduğu Yüce Allah tarafından şöyle haber verilmiştir:
“Derken Şeytan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı (vesvesede bulundu): – Rabbiniz başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedi kalıcılardan olursunuz diye sizi bu ağaçtan menetti” (el-A’raf, 7/20).
Bu âyette geçen vesvese kelimesi, fısıldama şeklinde anlaşılmakta ve tercüme edilmektedir.
Bir de şeytanın Cennete nasıl girdiği ve Âdem (a.s) ile Havva validemize nasıl vesvesede bulunduğu hususunda, alimlerin farklı yorumları vardır. Bu hususta çeşitli görüşler ileri sürülmüştür (Geniş bilgi için bk. el-Maverdî, en-Nuketü ve’l-Uyun, Beyrut 1992, II, 210).
Kur’ân’ın başka bir yerinde, Tâhâ sûresinin 120. âyetinde de şeytanın Âdem (a.s) ve Havva validemize yaptığı bu vesvese dile getirilmiştir.
Vesvese ile ilgili diğer bir âyetin meali de şöyledir: “Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini (fısıldadığını) biliriz. (Çünkü) biz ona şah damarından daha yakınız” (Kaf 50/16).
Bu âyette de Yüce Allah’ın kudretine işâret buyurulmaktadır. O, insanı yaratan, yoktan var edendir. İnsanların gizli ve açık her şeylerinden haberdardır. İnsanın kalbinden geçirdiği vesvese ve düşüncelerin tamamına vakıftır. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s), bu âyetin tefsiri mahiyetinde açıklamada bulunurken; “Şüphesiz Yüce Allah, ümmetimden olan kişilerin kalbinden geçirdikleri şeyleri, söylemedikleri ve işlemedikleri takdirde affeder; günah olarak saymaz” diye buyurmuştur (Buharî, Itk, 6; İmân, 15; Neseî, Talâk, 22; İbn Mâce, Talâk, 16).
Başka bir âyette ise, vesvese hakkında şu bilgiler verilmiştir: “De ki: Sığınırım ben, insanların Rabb’ine insanların padişahına, insanların ilâhına. İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden. O ki, insanların göğüslerine (kötü düşünceleri) fısıldar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım)” (en-Nas, 114/1-6).
Burada geçen “vesvâs” kelimesi, şeytan için kullanılmıştır. Yani bununla şeytan kastedilmektedir ve vesvese de onun eseridir. İnsana vesvese veren şeytan iki türlüdür. Biri cinlerden ve diğeri de insanlardan olan şeytanlardır. Bu şeytanlar, insanların kalbinde vesveseyi meydana getirecek akıl ve fikirlerini çeler, onları kötü emeller işlemeye sevkeder. Allah yoluna gitmekten, insanlık gayesine ermekten alıkor. Nihayet din ve imandan çıkarır, ebedi helâke sürükler. İnsanların kalbine fısıldayıp duran, onları gaflete düşüren, her şerrin başı olan vesveseyi meydana getiren herşey, “hannâs” ve “vesvas” olarak kabul edilir (ez-Zemahşerî, el-Keşâf, Mısır 1977, VI, 265 vd).
Hiç şüphesiz, şeytanın verdiği vesvese insanı imandan ve ibâdetten uzaklaştırır; fert, aile ve toplumun hayatında çeşitli sıkıntıların meydana gelmesine sebep olur. Medine çevresinde badiyede yaşayan Müslümanlar, koyun ve sığır kesip etini satmak üzere şehre getiriyorlarmış. Bu eti yemekten çekinen bazı Müslümanlar Hz. Muhammed (s-.a.s)’e giderek;
“Ya Rasûlüllah! Bazı badiye halkı bize et getirip satıyorlar. Bunların, hayvanı keserken besmeleyi söyleyip söylemediklerini bilmiyoruz” diye sormuşlar. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.s) şu cevabı vermiştir:
“Bismillah deyiniz ve sonra bu eti yeyiniz” (ez-Zebidî, Sahihi Buhârî Muhtasarı Tecridi Sarih Tercemesi, trc. Kamil Miras, Ankara 1974, VI, 354 vd).
Rasûlüllah (s.a.s) bununla vesveseden uzak durmaya işaret buyurmuştur.
Başka bir konu ile ilgili olarak Hz. Muhammed (s.a.s)’e şöyle sormuşlar:
“Ya Rasûlüllah! Birisi namaz kılarken abdestim bozuldu diye gönlünde bir vesvese hissederse, bu kişinin namazı bozulur mu, bozulmaz mı? Hz. Muhammed (s.a.s) bu soruya şu cevabı vermiştir:
“Hayır. Bir yellenme sesi veya bir kokuyu duymadıkça namazı bozmaz” (ez-Zebidî, a.g.e., VI, 355).
Burada da Rasûlüllah (s.a.s) vesveseden uzak durmayı, abdestin bozulduğuna dair kanaat hasıl olmadıkça namazı bozmamayı tavsiye etmiştir.
Fıkıh usulünde de vesvese kötü bir şey olarak kabul edilmiştir. Her şeyde tereddüt ve vesvese ile hareket edenin sözüne itibar edilmemiştir. Hz. Muhammed (s.a.s) vesvese ile hareket edenin talâkının geçerliliğini kabul etmemiştir (Buharî, Talâk, 11). Yani hanımını boşayıp boşamadığını veya söylediği sözler hakkında vesvese içinde olan bir kişinin talâkı (boşaması) geçerli kabul edilmemiştir.
Görüldüğü gibi, Kur’ân ve sünnette vesvese tasvib edilmemiştir. Bilhassa vesvese ile ilgili bütün âyetlerde, vesvesenin şeytandan geldiğine işaret buyurulmuştur. Buna göre İslâm vesveseden sakınmayı istemiştir. Çünkü vesvese faydalı değil, zararlı olan bir şeydir. Vesveseye kapılan insan, ibadetlerinde yanılır, çeşitli hatalara düşer ve haz almaz. Vesvese insanı yanlış ve batıl yollara saptırır. Hatta vesvesenin neticesinde insan akli dengesini bile kaybedebilir.
Cevap:
Vesvese, çeşitli sebeplerle insanın yaşadığı kararsızlık, şüphe ve kuruntu hâlidir. Bu, çoğu kere abdest ve guslün alınıp alınmadığı, tam olup olmadığı ya da bozulup bozulmadığı şüphesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Gusül veya abdest alan kişinin vesvese sebebi ile gusül ve abdestini tekrarlaması gerekmez. Hatta kişi bu tür vesveselere itibar etmemeli (İbn Mâce, Tahâret, 48), içine doğan şüphe ve tereddüt hâllerinin asılsız olduğunu kendine telkin etmeli, ihtiyaç duyulması hâlinde psikolojik tedaviye yönelmeli; ayrıca manevî destek olarak Felak ve Nâs surelerini, anlamlarını da düşünerek okuyup bu hâlden kurtulmak için Allah’a dua etmelidir.
Benzer konular:
Answers ( 3 )
Gusülde vesvese
Öncelikle Selamun aleyküm hocam gusülde ve abdestte vesvesem var. Ağza burna 3 kere su verdim sonra köpüklenip durulansam hiç ovalamasam gusul olur mu ve kulağımın kıvrımları su gitmiyo hissi var saatlerce kulak ayak göbek deliği ve arka ve ön avret mahalini yıkıyorum bana Allah rızası içim yardım edin yalvarıyorum
Ve aleyküm selam ve rahmetullah.
Vesvese ciddi bir hastalıktır. Müslüman’ın vesveseye düşmemesi gerekmektedir. Sevgili kardeşim; “his var” dediğiniz anda sizlerde vesvese var demektir. Gusül abdesti alırken bedenin yıkandığından emin iseniz gusül abdestiniz tamam olmuş demektir.
Gusülde Vesvese
Selamun aleyküm, ben çok fazla şüphelenen biriyim. Bu herhangi bir yerim yaraysa oraya su gider mi, bir yer kanadıysa altına su gider mi, elim yağlı iken ağzıma su versem bu su temizleyici olur mu, gözüm açıkken kafamdan su akıttım göz kapağım ıslandı mı, göbek çukurum ıslandı mı, herhangi bir yerimle dokunduğum şey kirli miydi, kirli şeye dokununca dokunan yer de mi kirli oldu, elimi sabunlayınca abdest veya gusül alırken sabunu tam gideremedim de su ve sabun karıştı ve guslüm olmadı mı, acaba dinden çıktım mı, Allah beni korumuyor mu, ya kötü bir sağlık problemim varsa, abdestte veya gusülde herhangi bir şekilde suyun özelliğini bozduysam ve gusül olmadıysa, şuraya su gitmediyse, namazım olmadı mı, hiç namaz kılmayan biri olarak mı kalacağım vb. daha çok daha fazla örneklerle boğuşan ve çok sıkıntı çeken biriyim, böyle durumlarda vesvesedir diyorum kendi kendime sonra ya vesvese değilse, yapmam gereken farza vesvese mi dedim ben sorular içinde kalıyorum. Kısaca bir şüphe gitse başka şüphe gelen ve bunlardan çok fazla dert içinde kalan biriyim. Çoğunlukla gusülde karşılaşıyorum, 2. olarak en fazla da iman konusunda bunlarla karşılaşıyorum, aslında şeytanın 2 amacının kişiyi imansız yapmak bunu başaramazsa ibadet etmeyen biri yapmak olduğunu duymuştum ama emin değilim, bu 2 şeyle de çok karşılaşıyorum. Vesvese gibi ama çok kesin yanıtlar olmadan emin olamayan biriyim. Tüm bu durumlarda ne yapmalıyım. Aklımda şüphe kalmasın diye ”net” cevap verirseniz çok sevinirim. Cevap uzadıkça kafam karışıyor.
Allah sizden razı olsun.
Ve aleyküm selam ve rahmetullah.
Sevgili kardeşim;
Bu anlattıklarınız tamamen vesvesedir. Vesvesenin sebebi ise; dini bilgi azlığıdır. Vesveseyi yenmeniz için dini bilgiler konusunda özen göstermeniz gerekmektedir. İkincisi ise; vesveseyi yenmenin bir diğer yolu da; vesveseyi yok saymaktır. Başka şekilde bu vesveseden kurtulmanız çok zordur.
Bundan 1400 sene önce insanlar nasıl gusül abdesti alıyor onları düşünebilirsiniz. 🙂 Gusülde suyun gidip gitmeme vesvesesinden kurtulabilmek için, gusül abdestiniz olduğu zamanda temizlenmek ve yıkanmak amacıyla hızlıca gusül abdesti almaktır. Örneğin mübarek Cuma gününde, Cuma namazı için gusül abdesti alın. Guslederken bütün organları sırasıyla yıkayın. Her birini yıkarken su ulaştı mı diye düşünmeyin. Su zaten dağılıyor, sen yağmurlu bir havada çıkıp ağzına ve burnuna su verip, yağmur suyuyla tüm bedenini ıslatsan gusül abdesti almış oluyorsun. Her Cuma ve bayram namazları öncesi gusül abdesti alın, bütün organları yıkarken tekrar yıkamayın, “su ulaştı mı?” diye düşünmeyin, vesveseye itibar etmeyin. Bu şekilde yaparsanız bir zamandan sonra bu vesveseden kurtulursunuz. Hatta gusül abdesti alırken “acaba…” ile başlayan soruları düşünmeyip, başka şeyleri düşünebilirsiniz (örn.: elleri yıkarken ellerle işlenen günahlar gibi, Türkiye’deki iller, illerdeki ilçeler gibi, namazda hangi sureyi okuyacağım gibi…).