Paylaş
Hac İbadeti nedir kısaca bilgi
Question
-
Hac ibadeti hakkında bilgiler
hac ibadeti İslamın şartlarından zenginlere farz kılınmış ibadetlerdendir Hem mal ile hem beden ile yapılan bir ibadettir
Kabe’ye gitmeye gücü yeten kişilerin Ömründe bir defa Hac mevsiminde gidip Allah’ın evini ziyaret etmesi farzdır
Hacı vakti en geç arefe günü başlar Bayramın 1. Günü biter.
Hac ibadeti hangi zenginlere farzdır Hac mevsiminde ailesinin nafakasını tahmin edebilen ve gidip gelmek için tüm masrafları elinde bulunduran kişiye farzdır.Hac İbadeti hakkında bilgiGenellikle tek Tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca y”,n belli aylarında ziyaret edilmesine hac denir dinimizde hac ibadeti, İslam dinine inanan insanların, yılda bir defa belli bir yer ve zamanda birlikte ibadet etmesi anlamına gelir Hac, dinimizin en temel ibadetlerinden birisidir.
Allah’ın Evi’ni ziyaret anlamındaki bir ibadet, dinler tarihinde hemen hemen sadece İslam dininde mevcuttur Zengin olan bütün Müslüman’lara hayatta bir kere olmak üzere hac dini bir görevdir
İslâm’ın temel ibadetlerinden biridir. Arafat’ta belirli vakitte bir süre durmaktan, daha sonra Kâbe-i Muazzama’yı usulüne göre ziyaret etmekten ibaret olan ve İslâm’ın şartlarından birisini teşkil eden ibadet.
Hac, HCC kökünden bir mastar olup; Müslümanlara göre, bir farzın edası, Hıristiyanlara göre ise ibadet ve teberrük amacıyla mukaddes toprakları ziyaret etmek, demektir. Kur’an-ı Kerim’in 22. suresinin adı da “Hac Suresi”dir.
Hac ibadeti maksadıyla ziyaret edilecek olan yerler; Kâbe, Arafat ve çevresidir. Zamanı ise hac ayları diye isimlendirilen; Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarıdır. Hac’da her fiil için özel zamanlar vardır. Ziyaret tavafının, kurban bayramı sabahından, ömrün sonuna; Arafat’ta vakfenin ise, arefe günü zevalden, kurban bayramı sabahı şafak sökünceye kadar yapılabilmesi gibi. Diğer yandan bu büyük ziyarete hac niyetiyle ve ihramlı olarak yönelmek de gereklidir.
Ebû Hureyre’den (ö. 58/677) şöyle dediği nakledilmiştir: “Allah elçisine hangi amelin daha faziletli olduğu sorulunca şöyle buyurdu: Allaha ve Resullüne iman’. Sonra hangisi? denildi. Allah yolunda cihad’, buyurdu. Sonra hangisi sorusuna ise; “mebrûr hac”, cevabını verdi” (Buhârî, Cihad l; Hac, 4, 34, 102; Umre, 1; Müslim, İman,135,140; Tirmizî, Mevâkît, 13, Hac, 6,14, 88; Dârimî, menâsik, 8, Salât, 24, 135).
“Umre, ikinci bir umreye kadar olan günâhlara keffârettir. Mebrûr haccın karşılığı ise ancak cennettir” (Nesaî, Hac, 3, Zekat, 49, İmân, 1; Dârimî, Menâsik, 7, Salât, 135; Tirmizî, Hac, 6; Ahmed b. Hanbel, I, 387, III,114, 412, IV, 342). Mebrûr hac; kendisine hiçbir günâh karışmayan, eksiksiz olarak ifa edilen makbul hac, anlamına gelir.
eş-Şevkânî (ö. 1255/1839) amellerin fazileti ile ilgili birbirinden farklı olan hadisleri, Hz. Peygamber’e soru soran muhatabın durumuna göre verilmiş cevaplar olarak değerlendirir (eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, el-Matbaatü’l-Osmâniyye, Mısır (F.Y), IV, 282 vd.). İmam Mâlik (ö.179/795)’e göre, farz hatta nafile hac düşman korkusu olmadıkça cihaddan daha üstündür. Ancak düşman korkusu olursa, cihad, nafile hactan önde gelir (ez-Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1985, III, 11).
Hac ve umre ile, her yıl Kabe’nin ihyâsı gerçekleşir. Umre’yi bir yılın veya ömrün herhangi bir gününde ifa imkânı vardır. Umre, belirli günlerde yapılabilen hac ibadetinden daha kolaydır. Hac küçük günahlara keffâret olur ve ruhu ma’siyet kirlerinden temizler. Hatta bazı Hanefi bilginlerine göre, büyük günahları da örter. Mebrûr hac yapanın cennete gireceğini bildiren hadisle, yine Hz. Peygamber’in şu hadisleri bu konuda önemli delil teşkil eder. ” Kim hac yapar, bu esnada cinsî temastan korunur, çirkin söz ve davranışlardan uzak durursa, annesinden doğduğu gündeki gibi günâhlarından kurtulur” (Buhârî, Muhsar, 9,10; Nesaî, Hac, 4; İbn Mâce, Menâsik, 3; Dârimî, Menâsik, 7; Ahmed b. Hanbel, II, 229, 410, 484, 494). “Hac ve Umre yapanlar Allah’ın misafirleridir. O’ndan birşey isterlerse, onlara cevap verir. Af isterlerse, onları affeder. ” (İbn Mâce, Menâsik, 5). “Allah’ım, hac yapanı ve hacının kendisine dua ettiği kimseleri mağfiret et” (İbn Huzeyme, Sahîh; el-Hâkim).
çözüldü
0
Hac, Umre, Kurban 4 yıl
2020-08-12T13:29:10+03:00
2020-08-12T13:29:10+03:00 1 Son Cevaplar
205 görüntüleme
Answer ( 1 )
HAC İBADETİ
Hac mevsiminin başlamasıyla binlerce vatandaşımız yakınlarıyla birlikte büyük bir heyecan yaşamaktadır. Bu heyecan, mukaddes yolculuğun yaklaşmasının bir habercisidir. Belki ömründe bir defa bile köyünden, kasabasından çıkmamış, başkalarını tanıma imkânı bulamamış yüz binlerce Müslüman’ın, dünyanın dört bir yanından gelmiş Müslümanları görmesi, tanıması, omuz omuza namaz kılması, tavaf ve sa’y yapması ne büyük bir olay, ne muhteşem bir güzelliktir.
Hayatında sadece bir kez hacca gidebilen Peygamber Efendimiz şöyle buyurdular: ‘’Makbul haccın tek bir karşılığı vardır, o da cennettir.’’2. Lütfen şunu hiç unutmayalım; bir kez Hac yapmış olsak bile Bu müjdeye erebiliriz. Çünkü bu müjde, yapılan haccın sayısına bağlanmamıştır. Bu bakımdan Hac görevinin samimi olarak, Allah rızası gözetilerek yerine getirilmesi gerekir. Hac ibadetinden başka, ömürde bir kere yapılması farz ve yeterli olan başka bir ibadet yoktur.
Hac, Müslüman’ın hayatında bir dönüm noktasıdır. Onun için, daha Hacca gitmeye karar verilmesinden itibaren Müslümanın, dini ve ahlaki davranışında köklü ve derinden değişiklikler meydana gelmelidir. Geçmişteki cahillikler terk edilecek, daha olgun bir dini hayat dönemi başlayacaktır. İbadetlerimiz daha muntazam, duygularımız daha temiz, kalplerimiz daha şefkatli, sözlerimiz daha güzel ve hayırlı olacaktır. Hac yolculuğuna çıkmadan, bu ibadetin anlamı ve önemi iyi kavranmalıdır. Hacca karşı derinden arzu hissetmeli, Hacca gitmeye sağlam karar vermeli, engelleyici bağlardan kurtulmalıdır.
Tövbe etmek, kul haklarını ödemek, geride kalanların nafakasını hazırlamak yolculuğa çıkmadan yapılması gereken işlerdendir. Akrabalarla, arkadaşlarla, dostlarla helalleşme unutulmamalıdır.
Hacca başkalarının kusurlarını değil, kendi kusurlarımızı görmek ve düzeltmek için gideceğiz. Tekrar ediyorum: Hacca başkalarının kusurlarını değil, kendi kusurlarımızı görmek ve düzeltmek için gidiyoruz. Orası, başkasından değil, kendimizden şikâyet etme; tövbe, istiğfar ve dua etme yeridir. Elbette sorumlu kurumların ve kişilerin görevi, hacıları imkânlar ölçüsünde rahat ettirmektir; ancak hacının görevi de orada bedeninin rahatını değil, ruhunun huzurunu aramasıdır. Orada zamanını zayi etmeyip her saniyesini tövbe, istiğfar, dua, zikir, tilavet gibi ibadetlerle zenginleştirmesidir.
Hac asla sıradan bir yolculuk, turistik bir olay gibi düşünülmemelidir. O bir ibadettir. Manevi bir arınma ve yükseliştir. İnsanın, mümkün olduğunca maddi, bedensel ve dünyevi heveslerini geride bırakarak, kalbinden atarak, asıl hedefine adeta kilitlenmesidir. O hedef, hacı adayının derin bir ruhaniyet ve maneviyat sürecine girerek Rabbine ulaşmasıdır. Hacda manevi duygular doruk noktasına ulaşır. Diğer bütün mü’minlerle birlikte, hep bir ağızdan; ‘’ Lebbeyk, Allahümme lebbeyk!’’ ‘’Buyur Allah’ım! Emrine amadeyim Allah’ım! Senin eşin ve benzerin yoktur. Emret Allah’ım her türlü övgü sana mahsustur. Nimette senin mülkte senin. Senin eşin ve benzerin yoktur.’’diyerek ‘telbiye’yi okur. Yüce Rabbinden af ve mağfiret diler. Aynı şekilde Kâbe’yi tavaf ederken, Arafat’ta vakfe yaparken kendisi, aile fertleri ve bütün Müslümanlar için dua eder. İşte bu coşku ve heyecanla gözlerden akan yaşlar, günahlara keffaret, ruhlara şifa olur. İşte Peygamber Efendimiz, böyle yapılan makbul bir haccın bir tek karşılığı olduğunu onun da cennet olduğunu bize müjdeliyor.
Bütün hacı adaylarımızın böylesine makbul, hayırlı bir hac yapmalarını niyaz ediyorum.