Haccı eda etmeye güç yetirmek

Question

Hacca Güç Yetirmek

Hac ile ilgili ayetler

Haccı eda etmeye güç yetirmek iki şekilde olur:
1. Hac etmeye bizzat güç yetirmek.
2. Başkası vasıtasıyla hac etmeye güç yetirmek. Birinci kısımla ilgili beş şey vardır:
1. Kendisi ile Mekke arasında dört veya daha fazla merhale olan kimse, bir vasıtaya sahip olmalıdır.
2. Yol azığının bulunması.
3. Yolun emniyetli olması.
4. Sıhhatli olmak.
5. Haccın edası için gerekli vaktin bulunması.
Kişi yürümeye muktedir olsa da bir vasıtaya sahip olması şarttır. Ancak muktedir olanın hacca yürüyerek gitmesi daha faziletlidir. Kişinin şiddetli bir zorluk duymadan binek üzerinde durabilmesi şarttır. Şayet tahtırevan veya binitin üzerine konulacak, sıcak ve soğuktan koruyacak gölgelik gibi şeylere ihtiyacı varsa, bunlara da sahip olması şarttır. Kişi, muhtaç olduğu şeylerin parası dışında misli fiyat veya ücreti misille binite sahip olma imkanı varsa hükmü aynıdır.
Azığın hacca gidip dönünceye kadar yeterli olması, gidiş-dönüş süresinde ihtiyaç duyulan nafakadan ve kendisine nafakası-giysisi lazım olanların nafakasından fazla olması; ihtiyaç duyduğu mesken ve hizmetçiyi temin edecek kadar olması, peşin veya veresiyeli olan borcundan fazla olması, ayrıca kişinin canı, malı ve eşi için yolun emniyetli olması şarttır.
Kadın, beraberinde kocası veya emin olduğu bir mahremi veya güvenilir üç kadın olmadıkça hac kendisine vacip olmaz.
Deniz yolu daha güvenli ise o yolu tercih etmek vacip olup güvenli değilse vacip olmaz. Adet haline gelmiş mola yerlerinde su ve azığın ve örfe göre hayvan yeminin bulunması şarttır.
Hacca giden kişinin sağlık durumuna gelince; şiddetli bir zarara uğramaksızm binit üzerinde durabilecek kadar sıhhatli olması şarttır.
Kısıtlılık altında bulunanın hükmü, kendisine hac vacip olanın hükmü gibidir. Keza âmâ olanın beraberinde kılavuzu olduğu takdirde hükmü böyledir.
Hacca gitme zamanı ise, hac için belirtilen şartlar mevcut olup normal yürüyüşle eda etmeyi mümkün kılan zamanın bulunmasıdır.
İkinci kısım olan güç yetirme şartına gelince; kişinin ölüm, yaşlılık, sakatlık, iyileşmesi umulmayan hastalık veya fazla meşakkate katlanmadan binit üzerinde duramama gibi çok yaşlılık sebebiyle hac etmekten aciz olup yerine bir başkasına hac ettirmektir. Bu acizlik, diri olanın acizliğidir ki, buna ma’dub (hacı eda etmekten aciz kalmak) denir.
Hayatta iken güç yetirip de hac etmeden ölen kişinin yerine hac yapmak, terekesi varsa vaciptir. Terekesi yoksa mirasçılarının onun yerine hac yapmaları vacip değildir. Ancak ister vasiyet etmiş olsun veya olmasın mirasçılarının veya başka birisinin onun adına hac yapması caizdir. İzin vermedikçe ma’dub adına hac etmek caiz değildir.
Niyabet (vekillik), kişinin kendisi yerine hac etmek üzere kiraladığı kimseye verecek malı olduğu zaman vacip olur. Bu mal, özellikle kişiyi icare ettiği gün ihtiyacından fazla olmalıdır. İster süvarinin ister yaya gidenin ücretine malik olsun hükmü aynıdır. Fakat kiralanan kişinin ücreti misle razı olması şarttır.
Kişi niyabet için mal bulmaz da çocukları, erkek veya kız torunlarından biri teberru olarak onun yerine hac etmek isterse, ma’dub değilse niyabeten hac ettirmesi lazım gelir. Kardeşi veya yabancı birisi teberru olarak onun adına hacca gitmek isterlerse en sahih görüşe göre, kabul etmek mecburiyetindedir. Çocuğu veya başkası hac için kendisine mal verirlerse kabul etmek mecburiyetinde değildir. Ölü veya ma’dub olan kişi adına vekaleten nafile hac yapmak en sahih görüşe göre caizdir.
Vekilin haccı eda etmesinden sonra ma’dubun acizliği ortadan kalkar veya hastalığı geçerse, en sahih görüşe göre, vekilin yaptığı hac geçerli olmayıp ma’dubun bizzat hac etmesi lazımdır.

Benzeri konular:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    0
    2023-06-13T10:43:37+03:00

    İslam’da hac ibadeti, bedenen ve mali gücü yeten Müslümanlar için farz (zorunlu) bir ibadettir. Ancak, sağlık sorunları, fiziksel zorluklar veya mali sıkıntılar gibi nedenlerle hac ibadetini gerçekleştirmek mümkün olmayabilir. İslam’da, güç yetiremeyen kişilerin hac ibadeti yerine fidye ödemesi veya başka bir hayır işi yapması gibi alternatifler bulunmaktadır.

    Güç yetirememe durumu, iki şekilde değerlendirilebilir:

    1. Bedensel güç yetirememe: Bu durumda, kişinin sağlık sorunları, yaşlılık veya engellilik gibi nedenlerle hac ibadetini gerçekleştirmesi fiziksel olarak mümkün olmayabilir. Bu durumdaki bir kişi, bedensel olarak güç yetirememe sebebiyle hac yapma zorunluluğundan muaf tutulur. Bu kişilerin fidye ödemesi veya başka bir hayır işi yapması tavsiye edilir.
    2. Mali güç yetirememe: Bu durumda, kişinin maddi kaynakları hac ibadeti için yeterli olmayabilir. İslam’da, mali güç yetiremeyen kişilerin fidye ödemesi yapması önerilir. Fidye ödemesi, kişinin maddi durumuna göre belirlenen miktarın yoksullara veya hayır kurumlarına verilmesidir. Bu, hac ibadetini gerçekleştiremeyen kişilerin sorumluluklarını yerine getirmelerine bir alternatif olarak kabul edilir.

    Özetle, İslam’da güç yetiremeyen kişilerin hac ibadeti yerine fidye ödemesi yapmaları veya başka hayır işleri yapmaları önerilir. Bu durumda, kişilerin niyeti halen hac yapmak olsa da fiziksel veya mali güçlükler nedeniyle bu ibadeti yerine getiremezler. İslam dini, kişilerin durumlarına göre esneklik sağlar ve adaleti önemser.

    En iyi cevap

Cevapla