Hacegan ne demek

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Tasavvufta Hacegan ne demek?

Naksibendi tovbe adabi nedir nasil yapilir

Hacegan

(خواجگان)

Farsça hace (hoca) kelimesinin çoğul şekli. Abdülhalik-1 Gucdüvânîye (6. 579/1179 veya 617/1220) nispet edilen ve Orta Asya sufiliğinin gelişmesinde önemli rol oynayan tarikat.

Hz. Ebû Bekir ile başlatılan Nakşibendi silsilesi Bayezid-i Bistäminin (0. 234/848 [?]) zamanına kadar Bekriyye, Hace Yûsuf el-Hemedânî’nin (ö. 535/1140) zamanına kadar Bayezid’in Tayfûr lakabına nispetle Tayfûriyye, Hemedaní’den Hace Bahaeddin Nakşibend’in (6. 791/1389) zamanına kadar Hacegan ve ondan itibaren de Nakşibendiyye adıyla anılır. Buna göre Hacegan’ın ilki, silsilede “hace” lakaplı ilk sufi olan Hace Yûsuf elHemedant sayılmakla birlikte daha yaygın bir görüşe göre Häcegan tarikatının gerçek kurucusu, Yūsuf el-Hemedani’nin tayin ettiği dört halifenin dördüncüsü olan ve “ser-silsile-i Hâcegân” lakabıyla anılan Abdülhalik-ı Gucdüvânî’dir.

Hemedânî’nin Buhara’da faaliyet gösteren ilk iki halifesi Hace Abdullah-ı Berki ve Hace Hasan-ı Endaki’nin halife bırakıp bırakmadıkları bilinmemektedir. Üçüncü halifesi Hace Ahmed Yesevi’nin kurduğu Yeseviyye tarikatına mensup olanları “hâce” yerine “ata” lakabını taşıdıklarına da bakılarak Hacegan silsilesinden ayrıldıkları kabul edilir. Gucdüvânî, Häce Ahmed Siddik, Hace Evliyâ-yı Kebir (Kelân), Hace Habbaz-ı Buhârî ve Hâce Arif-i Rivgeri adlı dört halife bırakmış, tarikat Arif-i Rivgeri ile devam etmiştir. Rivgeri’den sonra Hâcegan silsilesi, sırayla Hâce Mahmûd-ı İncirfağnevî (ö. 715/1315-16 [?]), Hâce Ali Râmîteni, Hâce Muhammed Baba Semmási, Semmasť nin müridi ve Hace Bahäeddin Nakşibend’in mürşidi Emir Külal (o. 772/1370) ile devam etmiştir. Hâce Ubeydullah Ahrar (o. 895/1490) gibi bazı Orta Asya Nakşibendî şeyhleri “hâce” lakabını kullanmaya devam etmişlerse de Hâcegân, Nakşibendilik’ten ayı bir tarikat olarak Emîr Külal’in Bahäeddin Nakşibend dışındaki diğer halifeleriyle ancak iki üç nesil kadar varlığını sürdürebilmiş, daha sonra Nakşibendiliğin içinde erimiştir.

Hacegan tarikatının manevi yönünü tayin eden sekiz prensip (kelimât-ı kudsiyye) Gucdüvâni (6.617/1220) tarafından belirlenmiştir:
1. Hüş der-dem (alınan her nefeste gafletten uzak olmak, Hakk’ı unutmamak; kalbin Hak ile huzur ve sükûn bulması).
2. Nazar ber-kadem (yürürken gaflete sebep olacak herhangi bir şeyi görmemek için bakışları ayaklardan ayırmamak).
3. Sefer der-vatan (beşeri sıfatlardan sıyrılıp ilahi sıfatlarla muttasıf olmaya çalışmak; kendini beşeri sıfatlardan ilahi sıfatlara ulaştıracak iç alemdeki yolculuğa yönelmek).
4. Halvet der-encümen (görünüşte halk içinde bulunurken içte Hak ile beraber olmak).
5. Yadkerd (diliyle zikrederken gönlüyle de Hakk’ı anmak).
6. Bazgeşt (zikir yaparken kelime-i tevhidin ardından “İlahi ente maksûdi ve rızake matlûbi” (Allahım! Maksadım sensin, gayem senin rızanı kazanmaktır) cümlesini tekrarlamak).
7. Nigahdaşt (akıldan bütün yersiz düşünceleri atmak, uyanık kalmak).
8. Yaddaşt (zikir sayesinde elde edilen uyanıklığı sürdürmek, her zaman Hakk’ı hatırda tutmak). Bunlar, sonradan ilave edilen üç prensiple beraber (vuküf-ı zamani, vuküf-ı adedi, vuküf-ı kalbi) Nakşibendiliğin temel esaslarını oluşturmuştur (bk. Nakşibendiyye).

Hemedani zikri cehrî yaptığı halde halifesi Gucdüvânî, Hâce Hızır’dan öğrendiği hafi zikri benimsemiş ve halifelerine bu metodu telkin etmiştir. Ancak Ali Râmîtenî tekrar cehrî zikir usulünü getirmiş ve Emîr Külal zamanına kadar bütün Hâcegan cehri zikir metodunu uygulamıştır. Hâce Bahâeddin Nakşibend, Gucdüvânî’nin ruhaniyetinden hafi zikir yolunu öğrenince cehri zikri tamamen bırakmıştır.

Kaynak: Dini terimler sözlüğü diyanet

Dini siteler listesi

Hacegân tarikatı, Orta Asya sufiliğinin önemli bir parçasıdır ve kökeni Abdülhalik-ı Gucdüvânî’ye dayandırılmaktadır. Tarikatın adını, “hace” kelimesinden aldığı ve bu kelimenin çoğul hali olduğu belirtilmektedir. Başlangıçta, Nakşibendi silsilesi, Hz. Ebû Bekir’e dayandırılmış ve süreç içinde Bayezid-i Bistâmî, Hâce Yûsuf el-Hemedânî ve ardından Hâce Bahâeddin Nakşibend gibi önemli şahsiyetlerce sürdürülmüştür.

Hacegân tarikatının sekiz manevi prensibi (kelimât-ı kudsiyye), tarikatın özünü oluşturur. Bu prensipler şunlardır:

Hüş der-dem: Her nefeste gafletten uzak kalmak ve Allah’ı hatırda tutmak.
Nazar ber-kadem: Yürürken dikkatini ayaklarına vermek ve çevredeki dikkat dağıtıcı unsurlardan kaçınmak.
Sefer der-vatan: İçsel bir yolculuğa çıkarak beşeri sıfatlardan sıyrılmak ve ilahi sıfatlarla donanmak.
Halvet der-encümen: Dışarıda insanlar arasında bulunurken iç dünyada Allah ile beraber olmak.
Yadkerd: Zikri dil ile yaparken gönülde de Allah’ı anmak.
Bazgeşt: Kelime-i Tevhid’den sonra “İlahi ente maksûdi ve rızake matlûbi” duasını tekrar etmek.
Nigahdaşt: Uyanık kalmak ve gereksiz düşüncelerden arınmak.
Yaddaşt: Zikrin sağladığı uyanıklığı sürekli hale getirmek.
Bu prensipler, sonradan eklenen üç ilave prensiple birlikte Nakşibendiyye tarikatının temelini oluşturur.

Hacegân tarikatı, Hâce Bahâeddin Nakşibend döneminden itibaren Nakşibendiyye olarak adlandırılmış ve zamanla bu tarikatın içinde erimiştir. Tarikatın en önemli özelliği, zikir yöntemi olarak hafi (sessiz) zikri benimsemesidir.

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    2
    2024-09-29T19:49:05+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    “Hâcegân” (Arapça’dan gelen bir terim, çoğulu “hâce”) kelimesi, Farsça’da “efendi” ya da “hoca” anlamına gelir ve tarihsel olarak saygıdeğer din bilginleri veya alimler için kullanılan bir unvandır. Tasavvuf terminolojisinde ise “Hacegân Tarikatı” veya “Hacegân Yolu” olarak bilinen özel bir sufi ekolünü ifade eder. Bu yol, Orta Asya kökenli olup, büyük alim ve mürşitlerden oluşan bir zincirle anılır.

    ### Hacegân Tarikatı’nın Kökeni ve Gelişimi
    Hacegân yolu, özellikle Orta Asya’da Maveraünnehir bölgesinde 11. yüzyılda gelişmiş bir sufi yoludur. Bu yolun en bilinen öncülerinden biri, büyük sufi alim **Hâce Yusuf Hemedanî**’dir. Hemedanî, Hacegân tarikatının en önemli kurucu şahsiyetlerinden biridir ve bu yolun öğretilerini talebelerine aktarmıştır. Hemedanî’den sonra bu yolu, başta **Abdülhâlik Gucdüvânî** olmak üzere pek çok sufi şeyh devralmış ve daha da geliştirmiştir.

    ### Temel İlkeler ve Öğretiler
    Hacegân yolunun temel ilkeleri, sufilikte yaygın olan zühd (dünya nimetlerinden uzak durma), takva (Allah’a yakın olma bilinci) ve tasfiyeye (kalbin temizlenmesi) dayanır. Abdülhâlik Gucdüvânî’nin belirlediği sekiz prensip, Hacegân tarikatının en bilinen kuralları arasında yer alır. Bu prensipler şunlardır:

    1. **Huş der-dem**: Nefes alış-verişte Allah’ı anma ve hatırlama bilincinde olmak.
    2. **Nazar ber-kadem**: Gözleri haramdan ve dünyalık şeylerden sakındırarak her zaman yere bakmak.
    3. **Sefer der-vatan**: İçsel bir yolculuk yaparak nefsin terbiye edilmesi.
    4. **Halvet der-encümen**: İnsanlar arasında yaşarken kalbi Allah’la bir ve diri tutmak.
    5. **Yâd-kard**: Allah’ı sürekli zikretmek, hatırdan çıkarmamak.
    6. **Bâz-gasht**: Zihni her türlü dağınıklıktan kurtarıp yeniden Allah’a yöneltmek.
    7. **Nigâh-dâsht**: Nefsi ve aklı her türlü vesvese ve fitneden korumak.
    8. **Yâd-dâsht**: Zikrin ve düşüncenin sürekli bir disiplin halinde tutulması.

    ### Hacegân Tarikatı’nın Etkisi
    Hacegân tarikatı, zamanla tasavvuf dünyasında büyük bir etkiye sahip olmuş ve bilhassa Nakşibendî tarikatının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Hâce Abdülhâlik Gucdüvânî’nin halifeleri vasıtasıyla bu yol, Anadolu, Hindistan ve daha geniş bir İslam coğrafyasına yayılmıştır. Özellikle Nakşibendîlik, Hacegân yolu ile yakın bir ilişki içindedir. Bu nedenle, Nakşibendîlik sıklıkla Hacegân yolu ile birlikte anılır.

    ### Hacegân Yolu ve Zikir
    Hacegân yolunda **sessiz zikir** (zikr-i hafi) önemli bir yere sahiptir. Bu yöntem, Allah’ın isminin kalp yoluyla sürekli hatırlanması esasına dayanır ve bu şekilde kişinin dış dünya ile olan bağlantısı kesilirken Allah’a yönelmesi hedeflenir. Zikr-i hafi, Hacegân ve daha sonra Nakşibendîlik gibi tarikatların en belirgin özelliklerinden biri haline gelmiştir.

    ### Sonuç
    Hacegân terimi, hem saygı ifadesi olarak sufi şeyhlerine verilen bir unvanı hem de Orta Asya’da doğmuş olan, derin manevi öğretilere dayanan bir sufi yolunu ifade eder. Hacegân tarikatı, sufi geleneğinde zikir, nefs terbiyesi ve içsel yolculuğu merkezine alan bir anlayışla tasavvuf dünyasında önemli bir yer edinmiş ve Nakşibendîlik gibi büyük tarikatların temelini oluşturmuştur. Bu yol, günümüzde de pek çok sufi topluluk tarafından saygı görmeye ve takip edilmeye devam etmektedir.

    En iyi cevap

Cevapla