Paylaş
Hacı adayları için yolculuk adabı
Question
Hacılar için Yolculuk Adabı
Hacca gitmeye niyetlenenler nelere dikkat etmelidir
1. Hacca gitmeye karar veren kimsenin; takvasına, tecrübesine, ve ilmine güvendiği kişi ile istişare etmesi müstehaptır. İstişare edilen kişinin de nasihatte bulunması, nasihatte bulunurken nefsinin nevasına uymaması, kendine pay çıkarmaması ve dünya menfaatini gözetmekten uzak durması vaciptir. Zira müsteşar kendisine güvenilen kimsedir ve din nasihattan ibarettir.
2. Hacca gitme kararı kesinleşen kişi, istiharede bulunmalıdır. İstihare haccın yapılıp yapılmaması ile ilgili değildir. Zira hac bir hayırdan ibarettir, istihare haccm yapılacağı zamanla ilgilidir. İstihare için önce iki rekat nafile namaz kılınır sonra şu dua okunur:
“Allah’ım! İlmine güvenerek senden hayır isterim, kudretine dayanarak senden güç isterim ve senden büyük fazlından isterim. Şüphesiz ki sen muktedirsin ve ben kudretsizim. Sen bilirsin ve ben bilmem. Sen gaybleri çok bilensin. Allah’ım! Bu işin; dinim, geçimim ve sonum, şimdiki halim ve geleceğim için hayırlı olduğunu bilirsen onu bana takdir et ve müyesser eyle, sonra onu, benim için bereketlendir. Eğer bu işin; dinim, geçimim ve sonum, şimdiki halim ve geleceğim için şer olduğunu bilirsen, onu benden çevir. Nerede ve ne zaman olursa olsun bana hayrı takdir et ve sonra beni onunla razı et ve kalbimi ona ısındır.”
Namazın birinci rekatında fatihadan sonra “Kafırun” ikinci rekatında “İhlas” suresi okunur. Duadan sonra niyet ettiği şeyi yapmaya başlar.
3. Hacca gitme kararı kesinleşen kişi, bütün günahlarından ve kötü işlerden tövbe etmeli, zulmettiği kimsenin hakkını iade etmelidir. Mümkün olan borçlarını ödemeli, varsa yanındaki emanetleri sahiplerine vermelidir. Muamele yaptığı kişi ve dostlarından helallik almalı, vasiyetini yazdırıp şahit tutmalı, ödeme zamanı gelmemiş borçlarının ödenmesi için vekil tayin etmeli, aile efradı ve nafakası kendisine vacip olanların -dönünceye kadar- nafakalarını temin etmelidir.
Ödeme zamanı gelmiş borçları varsa ve zengin ise, borç sahibi yola çıkmasına mani olabilir ve onu hapsettirebilir. Borcunu ödeyecek durumda değilse, keza borcu vadeli ise borç sahibinden izin almadan sefere çıkabilir. Ancak borcun vadesi geldiğinde, ödemek üzere bir vekil tayin etmeden sefere çıkmaması müstehaptır.
4. Kişi yola çıkmadan anne ve babasının, kendisine iyilikte bulunan ve itaat ettiği kişilerin rızalarını almalıdır. Hacca giden kadın da kocasının ve akrabalarının rızasını almalıdır. Kişinin hanımını beraberinde hacca götürmesi müstehaptır. Annesi veya babası kişiyi hacca gitmekten men ederlerse; eda edeceği hac ilk senenin farz hacı ise onlara aldırış etmez, hoş karşılamazlarsa da ihrama girer. Çünkü onların haca karşı çıkmaları, Allah’a isyankarlık demektir. Şayet ihrama girecek olursa, annesi veya babası onu ihramdan çıkaramaz. Nafile haccı yapmaktan men ederlerse, ihrama girmesi caiz değildir. İhrama girmesi halinde en sahih kavle göre onu ihramdan çıkarabilirler. Koca karısını ihrama girmekten men edebilir. Şayet kadın kocasından izin almadan ihrama girmişse onu ihramdan çıkarabilir. En zahir kavle göre koca, karısını farz haccı eda etmekten men edebilir. Zira kocanın hakkı acele üzere eda edilir, hac ise ömrün sonuna kadar devam eden bir farizadır. Kadın ihrama girerse en zahir kavle göre, kocası onu ihramdan çıkarabilir. Karısını boşamışsa iddeti bitinceye kadar ihramda bekletir, ihramdan çıkaramaz. Ric’i talakla boşamışsa önce ona döner sonra ihramdan çıkarır. Koca karısını ihramdan çıkarabilir dediğimiz halde, bunun manası şudur: Kocası ona bir koyun kesmesini emreder, kadın bununla ihramdan çıkmaya niyet eder ve saçından üç veya daha fazla tel kıl keserek ihramdan çıkar. Kadın ihramdan çıkmamaya direnir ve kocası kendisiyle cinsel ilişkide bulunursa, taksiratından dolayı kadın günaha girer.
5. Hacı adayı, nafakasının şüpheden uzak helal maldan olmasına son derece dikkat etmelidir. Malı helal olmaz da şüpheli veya gasp edilen mal ile haccı eda ederse, zahir olan hükme göre haccı sahihtir. Fakat helal olmayan mal ile yapılan hac, makbul olmayıp kabul olmaktan uzaktır. Şafii, Malik, Ebu Ha-nife’nin -Allah onlara rahmet eylesin- ilk ve son alimlerden bir çoğunun görüşü böyledir. İmam Ahmet b. Hanbel ise, haram mal ile yapılan hac caiz değildir, diyor.
6. Hacı adayının, muhtaçlara dağıtmak üzere beraberinde fazla yiyecek götürmesi müstehaptır. Götürülecek yiyecek iyisinden olmalıdır. Zira Allah (c.c.) bir ayette şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Kazandıklarımızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın.” (Bakara, 2 / 267)
Ayette geçen ” Tayyib” kelimesinden iyi yiyecek, “Habis” kelimesinden de kötü yiyecek kast edilmektedir. İnfakta bulunurken gönül hoşluğu ile infakta bulunmak kabule daha yakındır.
7. Hac için alışveriş yaparken pazarlıkta fazla tartışmamak müstehaptır. Keza Allah’a yaklaştıran işlerde de tartışmamak müstehaptır. İmam Celil ebu Şa’şa Cabir bin Zeyd et-Tabii ve diğer alimler böyle demişlerdir.
8. Hacı adayının, yol azığına ve bineğine ortak almaması müstehaptır. Ortağın olmaması daha uygundur. Zira kişi ortaklıktan dolayı hayır ve sadakada bulunmayabilir. Her ne kadar ortağı kendisine izin verse de rızasının devamlı olacağına emin olamaz. Ancak kişinin yolculukta bir ortak edinmesi caizdir. Bu durumda hakkı olan şeylerde kısıtlı davranarak hak ettiğinden daha az alması müstehaptır. Yol arkadaşı olanlar, günde bir arkadaşlarının yanında yemek için toplanmaları güzel bir davranıştır.
Toplu halde yemek yerlerken; arkadaşlarının hoş karşılayacaklarından emin olanların yemekten çok yemelerinin sakıncası yoktur. Emin değillerse kendi haklarından fazlasını yememeleri gerekir. Bu ribaya giren bir husus değildir, Sahabelerin kendi yiyeceklerini birbirine kattıkları hakkında sahih hadisler vardır.
9. Hac yolculuğu için kuvvetli ve güzel bir binek tenlin etmek müstehaptır. Mezhebin sahih görüşüne göre, hacca binekle gitmek, yürüyerek gitmekten faziletlidir. Sahih hadislerde peygamber (s.a.)’in binek üzerinde hacca gittiği sabittir. Bineği aynı zamanda yük hayvaniydi. Mahmel ve hevdecden başka üzerinde yük ve semer bulunan hayvanla hacca gitmek müstehaptır. Bu durum tevazuya daha yakın olup konu ile ilgili sahih hadisleri zikrettik.
Hacı adayı -bineği satın almış olsun kiralamış olsun- seferi boyunca tüm hal ve davranışlarında mütevazi olması kendisi için daha uygundur. Hayvanı icare etmişse, yükleyeceği yükün tümünü hayvan sahibine bildirmesi ve ücret konusunda onu razı etmesi gerekir. Hayvana binmesi halinde; zayıflık, hastalık veya benzeri bir nedenle zarar görürse, mahmelde oturmasında bir beis yoktur. Bilakis mah-melde oturması müstehaptır.
Kişi; reislik, yüksek bir makamda bulunması, soylu olması veya ibadet ehli olması, şeref veya halk arasında hatırı sayılır olması veya servet ve mürüvvet sahibi olması gibi dünyevi maksatlardan herhangi bir maksatla yük hayvanına veya semerli hayvana bin-. meyi hor görmesi, sünnetin terki için mazeret sayılamaz. Zira Resulullah (s.a.) zatı itibariyle bu tip cahillerden çok çok hayırlıdır. Allah daha iyi bilir.
Hacı adayının celale hayvanına binmesi mekruhtur. Celale; kazurat yiyen deve veya yük devesidir. Çünkü İbni Ömer (r.anhüma)’den rivayet edilen sahih hadiste Resulullah (s.a.), celale hayvanına binmekten nehyetmiştir.
10. Bir kimse hacca gitmeye karar verdiği zaman, haccın keyfiyetini öğrenmelidir. Bu farzı ayındır. Çünkü yanlış yapılan ibadet sahih değildir. Bu itibarla hacı adayının beraberinde hac nıenasiki-ni açıklayan ve maksadını ihtiva eden bir kitap götürmesi müstehaptır. Menasikin meleke haline gelmesi için, kitabı devamlı mütalaa etmeli ve yol boyunca tekrar etmelidir. Bunu yapmayan haccın bir şartım veya bir rüknünü veya bunlara benzer bir hususu ihlal edeceği nedeniyle hacsız geri döneceğinden korkulur. Bir çok kişi, haccın menasikini bildiklerini zan ederek, Mekke’nin avam halkını taklid etmektedir. Bunlara aldanmamalı, bu fahiş bir hatadır.
11. Hacı adayı; iyilik isteyen, kötülükten hoşlanmayan, daima hatırlatan, bilinen hususlarda yardımcı olan münasip -mümkün ise- alim bir arkadaş edinmelidir. Böylece menasik ve iyi ahlakı öğreten bir yardımcı temin etmiş olur. Bu arkadaşı onu, ilim ve ameliyle yol arkadaşlarının kötü ahlak ve sıkıntılarından men eder.
Bazı alimler, dost ve akrabalardan değil, yabancı bir kimseyi arkadaş edinmenin müstehap olduğunu söylemişlerdir. Ancak şunu düşünmek gerekir ki, arkadaşın güvenilen akraba veya dostlardan seçilmesi evladır. Zira kişinin dost ve akrabası, mühim işlerde yardımcı olur ve şefkatli davranır. Kişi yol boyunca arkadaşının rızasına uymaya özen göstermelidir. Her biri diğerinin sıkıntısına tahammül etmeli, her biri diğerini kendinden üstün görmeli ve birbirlerine saygı duymalıdırlar. Kişi kendini üstün görmemeli ve saygı beklememelidir. Zaman zaman gördüğü eziyet ve cefalara karşı sabırlı olmalıdır. Arkadaşı ile arası açılır ve durumu düzeltmezlerse, acele üzere ayrılmalıdırlar. Böylece işleri düzelir, haccın kabul olmamasına sebeb olan şeylerden kurtulur ve gönül hoşluğu içerisinde hacı eda ederler. Kin, kötü zan, kötü konuşma ve hac ibadetine arız olan diğer şeylerden de uzak durmuş olurlar.
12. Hacı adayı gidiş ve dönüşte ticaretle meşgul olmaktan el çekmesi müstehaptır. Çünkü ticaret yapmak kalbi meşgul eder. Ancak ticaret yaparsa haccın sıhhatine tesiri olmaz. Kişi hac ibadetini eda ederken ihlaslı olmalı ve hac ibadeti ile Allah’ın rızasını araması vaciptir. Zira bir ayette şöyle buyurul-maktadır:
“Halbuki onlara ancak dini yalnız ona has kılarak Allah’a kulluk etmeleri emrolunmuştu.” (98 Beyyine,5) Sıhhatinde ittifak edilen bir hadiste Re-sulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyete göre değer alır.” Şu halde farz veya nafile haccı eda etmek isteyen, sadece ibadet niyetiyle eda etmelidir. Şayet kişi, hayvanını kiraya vererek veya ücret karşılığında hizmet ederek haccı eda ederse caizdir. Fakat haccın faziletini kaçırmış olur.
Bir kimse başkasının yerine hac ederse ücretle de olsa, sevabı daha büyüktür. Ama ücret almaması daha iyidir. Ücret alması hac etmesine mani değildir ve bu en helal kazançtır. Çünkü başkası için en büyük ibadet meydana gelmekte ve kendisi bu münasebetle şerefli mekanları görmekte ve Allah’ın fazlını dilemektedir.
13. Sefere perşembe günü çıkmak müstehaptır. Sahih hadiste sabit olduğu gibi, Kab bin Malik (r.aj’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: ” Resulullah (s.a.) sefere perşembe günlerinde çıkardı. Şayet perşembe gününde çıkamayacak olursa sefere pazartesi gününde çıkardı. Çünkü O, pazartesi günü Mekke’den Medine’ye hicret etmiştir.”
Sefere sabah erkenden çıkmak müstehaptır. Sahr el-Gamidi (r.a.), Resulullah (s.a.)’ m şöyle dediğini rivayet etmiştir:
“Allah’ım sabahın erken vaktini ümmetim için bereketli kıl.” Resulullah (s.a.) bir orduyu veya bir seriyeyi savaşa gönderirken onları sabahın erken vaktinde gönderirdi. Tüccar olan sahabe Sahr, ticarete giderken sabahın erken saatlerinde giderdi. Bu münasebetle servet sahibi oldu ve malı çoğaldı. Bu hadisi ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmiş ve hadisin hasen olduğunu söylemişlerdir.
14. Evinden yola çıkan kimsenin iki rekat sefer namazı kılması sünnettir. Birinci rekatında fatihadan sonra “Kafırun”, ikinci rekatında “İhlas” suresi okunur. Resulullah (s.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Kişi sefere çıkarken ailesi yanında rükua vardığı iki rekattan daha hayırlı bir şey bırakmış olmaz.” Selamdan sonra da “Ayet’el-Kürsi ve Kureyş” surelerini okur. Okunan her yer ve zamanda Kur’an’m bereketi olduğu bilindiği gibi, bu iki sure hakkında da seleften gelen haberler vardır. Hatta bir çok eserde; bir kimse evinden çıkarken “Ayet’el-Kürsi”yi okursa, evine dönünceye kadar hoşlanmadığı bir şeyin kendisine isabet etmeyeceği bir cemaatten rivayet edilmiştir. Bundan sonra ihlas ve kalb huzuru ile din ve dünyası için kendisine kolay gelen işler için Allah’tan yardım ve başarı diler. Hayvanına binince veya arabadaki yerine oturunca, Enes (r.a.)’den rivayet ettiğimiz şu duayı okur:
“Allah’ım! Sana yöneldim ve sana sığındım. Allah’ım! Beni endişelendiren ve endişelendirmeyen işlerde, sen bana kafi ol. Allah’ım! Takvayı bana azık kıl, günahlarımı affet.”
15. Kişi yola çıkarken; aile efradı, komşuları ve dostları ile vedalaşması sünnettir. Vedalaştığı kimseler de kendisiyle vedalaşırlar ve her biri diğeri için şöyle dua eder:
“Dinini, emanetini ve amelinin sonuçlarım Allah’a emanet ediyorum. Allah takvayı sana rızık eylesin ve günahlarını affetsin ve nerede olursan hayrı sana kolaylaştırsm.”
16. Sahih rivayette olduğu gibi, kişi evinden çıkarken Resulullah (s.a.)’m yola çıktığı esnada okuduğu şu duayı okuması sünnettir:
“Allah’ım! Sapmaktan ve saptırmaktan, kaymaktan ve kaydırmaktan, zulmetmekten ve zulme-dilmekten, cahillik etmekten ve cahilliğe uğramaktan sana sığınırım.”
Enes (r.a.)’ den rivayete göre Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: Bir kimse evinden çıkarken:
“Allah’ın ismiyle. Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kudret ancak Allah’tandır.” derse, ona:
– Sana kafi gelindi, hıfz edildin ve hidayet olundun.” denilir.
Evinden çıkan herkesin bu duayı okuması müstehaptır. Evden çıkarken bir sadaka vermek, keza herhangi bir ihtiyacı gidermeye çalışırken bir sadaka vermek müstehaptır.
17. Kişi evinden çıkıp vasıtaya binerken “bismillah” demesi müstehaptır. Devesine bindiği zaman da:
“İtaat altına almaya gücümüzün yetmediği bunu (biniti) hizmetimize veren Allah’a hamd ve teşbih ederim. Şüphesiz biz, Allah’a dönücüleriz.” der.
“Ey Allah’ım Seni takdis ederim. Şüphesiz ben kendime zulmettim. Beni af et; çünkü günahları ancak sen affedersin.” Zira bu konuda sahih hadis va-rid olmuştur. Bu duaya şu cümleleri eklemek de müstehaptır:
“Allah’ım! Bu yolculuğumuzda iyilik ve takvaya ve razı olacağın amellere muvaffak kılmanı dileriz. Allah’ım ! bu yolculuğumuzu kolaylaştır ve uzunluğu kısalt. Allah’ım! Seferde yardımcımız ve ehl-i iya-limizin koruyucusu sensin. Allah’ım! Yolculuğun zorluklarından üzücü manzaralarından ve seferden dönüşte malda, ailede ve kötü manzaradan sana sığınırım.” Bu hususta sahih hadis varid olmuştur.
18. Yolcunun geceleyin fazla yol alması müstehaptır. Enes (r.a.) den rivayet edilen hadiste Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuşlardır: “Geceleyin yol alınız. Çünkü gece alman yol, katlanarak alınır.”
Yolcunun, gece ve gündüz vereceği molada, her iniş ve yokuşta hayvanına istirahat ettirmesi müstehaptır. Geceleyin hayvanın sırtında uyumaktan sakınmalıdır. Hayvana gücünden fazla yük yüklemesi ve zaruret olmaksızın onu aç bırakması haramdır.
Deve sahibi, deveye fazla yük yüklerse, kiralayan onu bundan men etmelidir. Deve güç yetirirse binen kişi bir başkasını arkasına alabilir. Meşhur hadislerde bu caiz görülmüştür.
Hayvan durmuş halde iken uzun sürecek bir işten dolayı binici hayvanın sırtında beklememelidir. Belki iner işini bitirip yürümeye başladığı vakit biner. Ancak inmemeyi gerektiren bir mazereti varsa inmeye bilir.
Hayvanın sırtında hitap etmekten nehyeden meşhur hadisler vardır. Resulullah (s.a.)’ın bineği üzerinde hitap ettiği Sahiheynde rivayet edilmesi, zikrettiğimiz gibi zaruret sebebiyle olmuştur .
19. Hacı adayı; aşırı yemek, süslenmek ve refah gibi davranışlar ile bol çeşitli yemekleri yemekten sakınmalıdır. Zira hacının saçı dağınık ve vücudu kirlidir. Kendi hizmetçisi ve hayvanı ile dilenci ve diğer insanlara karşı hoşgörülü ve güzel ahlaklı olmalıdır. Mümkün olduğu kadar yolda ve çeşme başında insanlarla münakaşa etmekten, sert konuşmaktan ve izdiham yaratmaktan sakınmalıdır. Dilini; kötü sözden, gıybetten, hayvanına lanet okumaktan ve bütün çirkin sözlerden korumalı ve Resulullah (s.a.)’in şu sözünü devamlı hatırlamalıdır:
“Her kim ki hac eder, çirkin söz ve günah işlemekten sakınırsa annesinden doğmuş olduğu günkü gibi günahlarından temizlenmiş olarak döner.”
Hacı adayı, dilenci ve zayıflara karşı hoş görülü davranır, onlara kızmaz, yol azığı almadan ve vasıtasız yola çıkanı kınamaz. Bilakis mümkün derecede onlara yardımcı olur. Bu şekilde davranamazsa, onları güzel bir şekilde çevirir ve yardım konusunda kendilerine duacı olur.
20. Resulullah (s.a.), yalnız başına yola çıkmaktan hoşlanmazdı. Bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Tek başına yola çıkan bir şeytandır. Yola çıkan iki kişi, iki şeytandır. Yola çıkan üç kişi ise bir gruptur.”
Kişi yol arkadaşlarıyla birlikte yürümelidir. Yalnız başına ve yolun sağında veya solunda yürüme-melidir. Zira bu sebeble kendisine bir zararın dokunmasından korkulur.
Yola çıkan üç veya daha fazla kişi ise, aralarında en iyi ve güzel görüş sahibi olanım başkan seçmeli ve ona itaat etmelidirler. Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayete göre Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuşlardır: “Yola çıkan üç kişiden biri başkan olsun.” Ebu Davud bu hadisi hasen senetle rivayet etmiştir.
21. Yolcunun beraberinde köpek veya çıngırak bulundurması mekruhtur. Müminlerin annesi Ummü Habibe (r.anha)’den rivayete göre, Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Beraberinde çıngırak bulunan kafileye melekler arkadaşlık etmez.” Ebu Davut bu hadisi hasen senetle rivayet etmiştir. Ebu Hüreyre (r.a.)’ den rivayet edilen hadiste ise Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Beraberinde köpek veya çıngırak bulunan kafileye melekler arkadaşlık etmez.” Bu hadis sahih olup Müslim sahihinde rivayet etmiştir.
Ebu Davut ve diğerlerinin süneninde geçen hadiste ise Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Çıngırak şeytanın zurnasıdır.” Şeyh ebu Amir bin Salah {Allah ona rahmet eylesin) şöyle demiştir: “Bu hususlardan biri, bir başkası tarafında işlenir de yolcunun bunu gidermeye gücü yetmezse şöyle der:
24. Yolcu bir eve girdiğinde; Müslim’in sahihinde Halvete binti Hakim (r. anha)’den rivayet ettiği şu duayı okuması sünnettir. Halvete diyor ki, Resulullah (s.a.)’in şöyle dediğini işittim: Kim bir yere indiği zaman şöyle derse, oradan ayrılıncaya kadar ona herhangi bir şey zarar vermez:
22.Yolcunun, tepelere çıktığında tekbir, vadi ve benzeri yerlere indiğinde teşbih okuması sünnettir. Tekbir ve teşbihleri okurken sesi aşırı şekilde yükseltmek mekruhtur. Çünkü sahih hadiste bundan nehyedilmiştir.
23. Bir köyü veya bir evi gördüğünde yolcunun şöyle demesi müstehaptır:
“Yaratıklarının şerrinden Allah’ın tam olan kelimelerine sığınırım.”
Yolcu yükünü indirirken teşbih okuması müstehaptır. Bunun delili Enes (r.a.)’den rivayet ettiğimiz şu hadistir: Enes (r.a.) diyor ki: ” Bir yere girdiğimizde yükümüzü indirinceye kadar teşbih okurduk.”
Yolcunun yükünü yolun ortasına indirmesi mekruhtur. Bunun delili Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edilen şu hadistir: ” Yolun ortasına yatmayın, orası gece hayvanlarının yeridir.”
25. Karanlık çökünce yolcunun, Ebu Davut ve diğerlerinin süneninde geçen ibni Ömer (r. anhüma)’ dan rivayet ettiğimiz duayı okuması sünnettir. İbni Ömer diyor ki, Resulullah (s.a.) yola çıkıp gece olunca şöyle derdi:
“Allah’ım! Senden bu yerin ve içinde bulunan halkın ve içinde bulunan şeylerin hayrını isterim. Ve onun, içinde bulunan halkın ve içinde bulunulan şeylerin şerrinden sana sığınırım.”
“Ey yer! Benim Rabbim ve senin Rabbin Allah’tır. Senin şerrinden, içinde yaratılanların şerrinden ve üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah’a sığınırım. (Allah’ım) Aslandan, insandan, yılan ve akrepten, bu yerin sakinlerinden, doğuran ve doğandan sana sığınırım.”
Ben diyorum ki, hadiste geçen “Esved” kelimesinden maksat şahıs (insan) tır. Lügatçılara göre her şahsa “Esved” denilir. İmam ebu Süleyman el-Hitabi diyor ki, “Sakin’ül-Beled” cinlere denilir. “Beled’ül-Arz” ise, hayvanların yerleştikleri yere denilir. Orada evler bulunmasa da hüküm böyledir. “Veled’ül-İblis’ten” kasıt, muhtemeldir ki şeytanın doğurduklarıdır, dedi.
26- Yolcu bir topluluktan, bir insandan veya başka bir şeyden korktuğu zaman ebu Davut, Nesai ve diğerlerin süneninde geçen ebu Musa el-Eşari (r.a.)’ den sahih senetle rivayet ettiğimiz duayı okur. Resulullah (s.a.), bir kavimden korktuğu zaman şöyle derdi:
“Onların yakasını sana tuttururuz ve onların şerrinden sana sığınırız.”
Yolcunun, üzüntü ile ilgili duaları her yerde ve çok okuması müstehaptır. Buhari ve Müslim’in sahi-hindeki ibni Abbas (r.anhüma)’m hadisine göre Resulullah (s.a.) her üzüntü anında şöyle derdi:
“Büyük ve hilim sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük arşm sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve şerefli Arş’m Rabbi Allah’tan başka ilah yoktur.”
Enes bin Malik (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, bir iş Resulullah (s.a.)’ı üzdüğü zaman şöyle derdi:
“Ey devamlı var olan ve başkalarını varlıkta tutan! Rahmetinden imdat isterim.” Hakim bu hadisin senedi sahihtir, demiştir. Yolcunun muhtaç olduğu ve hakkında bir çok hadis ve eserin varid olduğu diğer hususları, “el- Ezkar” adlı kitabımda açık bir şekilde delilleri ile birlikte topladım. Bunların bir kısmını burada özet olarak zikredeceğim.
Yolcu, serkeşlik eden hayvanının kulağına şu ayeti okur denilmiştir:
“Allah’ın dininden başka bir din mi arzu ediyorlar. Halbuki göklerde ve yerde kim varsa ister istemez O’na teslim olmuştur ve O’na dönecektir.” (Ali İmran, 3 / 38
Hayvanı kaçtığı zaman iki veya üç defa: “Ey Allah’ın kulları! Yakalayınız.” diye nida eder.
Hayvanın süratli gitmesi, neşelenmesi ve nefes alması, rahatlanması ve kolaylık görmesi için şiir söylemesi müstehaptır. Bu konuda bir çok sahih hadis varid olmuştur.
Gemiye binen şu duayı okur:
“Onun yürümesi ve durması Allah’ın ismiyledir. Rabbim şüphesiz ki affedici ve merhamet sahibidir.” (Hud, 41) ve “Gerektiği kadar Allah’ı tanıya-madüar.”(En’am91)
28. Yolcu, yolculuğu süresince; kendisi, anne ve babası, dostları, müslümanlarm valileri ve diğer müslümanlarm din ve dünya işleri için dua eder. Ebu Davut, Tirmizi ve diğerlerinin süneninde geçen, ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edilen sahih hadiste Resu-lullah fs.a.) şöyle buyurmuştur: “Üç kişinin duası kabul olunur: “Mazlumun, misafirin, anne ve babanın çocuğu için yaptığı dua.” Ebu Davud’un rivayetinde “Çocuğu için” ibaresi yoktur.
BENZER KONULAR:
- Hac, umre ve kurban kavramlarının anlamları hakkında bir araştırma yapınız
- Hac ve Umre niyeti Arapça ve Türkçe anlamı
- Umre Ziyaret Etmenin Önemi
- Umrenin Fazileti
- Hedy kurbanı ne demek
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
İslam’da hacı adayları için yolculuk adabı, ibadetlerini huzurlu ve düzenli bir şekilde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla belirli kurallar ve öneriler içerir. İşte hacı adayları için önemli olan bazı yolculuk adabı prensipleri: