Paylaş
Hadislerde Haset-Kıskançlık
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Haset ile ilgili Hadisler
Hasedin olabileceğine dair ayetlerin sayısı bir hayli fazladır. Bu hadislere misâl olarak şunları zikredebiliriz:
1. Enes b. Mâlik’ten (ra); dedi ki: Allah Resulü (sav) nazar (haset), zehirlenme ve yanlarda çıkan yaraları okut maya ruhsat verdi.
2. İbn Abbas’tan (ra); Allah Resulü (sav) buyurdu ki: Nazar haktır. Kaderde yazılı bir şeyi geçecek bir şey ol saydı nazar olurdu. Gusletmenizi gerektiren bir şey yaptığınızda gusledin.
3. Allah Resulü (sav) Hasan ve Hüseyin için istiâze de bulunur ve şöyle derdi: ‘Sizi, her şeytandan, kötü ruh tan ve kötü gözden Allah’ın tam kelimelerine sığındırı rim.’ Ardından şöyle buyururdu: -Ibrahim Peygamberi (as) kastederek- Babanız, aynı kelimelerle oğulları İsmail (as) ve İshak (as) için istiâzede bulunurdu.
4. Câbir b. Abdullah (ra), Allah Resulünün (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Nazar haktır. Kişiyi me zara, deveyi kazana sokar.
Kişiyi mezara sokması, nazar edenin onu hasta ederek ölümüne sebebiyet vermesidir. Deveyi kazana sokması da aynı şekilde devenin nazara gelerek ölmesi ve kesilerek etinin kazanda kaynatılmasıdır.
5. İmam Ahmed ve el-Hâkim İbn Abbas’tan (ra) merfû olarak şunu rivayet etmişlerdir: Nazar haktır, yükseği alçaltır.
6. Ebu Hüreyre (ra) Allah Resulü’nün şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Nazar haktır, şeytan da, Âdemoğlunun hasedi de onda hazır bulunur.
7. Câbir b. Abdullah’tan (ra); dedi ki: Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu: Ümmetimde Allah’ın kitabı, kaza ve kaderi dışında ölenlerin çoğu nefisler sebebiyle ölürler. Bezzâr, ‘nefisler’ ile kastedilenin nazar olduğunu söylemiştir.
8. Ebu Zer (ra) Allah Resulü’nün (sav) şöyle buyur duğunu rivayet etmiştir: Nazar, Allah’ın izniyle kişiyi çok yükseklere çıkarır da sonra düşürür.
9. Ebu Saîd el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: Allah Resulü (sav) cinlerin de, insanların da nazarından istiâze de bulunurdu. Muavvizeteyn sûreleri inince o ikisiyle isti âzede bulunmaya başladı. Diğerlerini bıraktı.
10. Ümmü Seleme’den (ra); Allah Resulü (sav) onun evinde yüzünde kızartı olan bir cariye görmüştü.
Şöyle buyurdu: Onu okutun, onda nazar var.
11. Abdullah b. Amr’dan (ra); Allah Resulü’ne (sav) şöyle sorulmuştu: Hangi insan daha üstündür? Şöyle bu yurdu: Kalbi temiz, dili doğru herkes.
Dediler ki: Dili doğru olanı biliyoruz. Peki kalbi temiz kimdir? Şöyle buyurdu: Takva sahibi ve pak olan kimsedir. Onda ne günah, ne azgınlık, ne aldatma, ne de haset vardır.
12. Esmâ bint Umeys (ra) Allah Resulü’ne dedi ki: Ey Allah Resulü! Cafer oğullarında nazar var. Onların şifa bulmaları için okutayım mı? Allah Resulü (sav) şöyle bu yurdu: Evet, çünkü kaderi geçecek bir şey olsa, nazar olurdu.
13. Sehl b. Huneyf (ra) rivayet etti ki: Allah Resulü (sav) sefere çıkmış ve Mekke’ye doğru birlikte gitmişlerdi. Cuhfe’nin Harar tepeleri kısmında Sehl b. Huneyf guslet ti. Beyaz tenli, vücut yapısı ve teni güzel bir insandı. O yı kanırken Amir b. Rebia ona baktı ve ‘Bugüne kadar böyle bâkir bir ten görmedim’ dedi. Sehl o anda yere düştü. Allah Resulü (sav) gelince şöyle denildi: Ey Allah Resulü! Sehl’e bir baksanız. Vallahi başını kaldıramıyor, ayılamıyor. Allah Resulü (sav) sordu: Bundan sorumlu birini bili yor musun? Şöyle cevap verdiler: Amir b. Rebia ona bakmıştı. Allah Resulü ona kızdı ve ‘Onun için gusledeceğim’ buyurdu. Yüzünü, ellerini, dirseklerini, dizlerini, ayaklarının içini ve dışını yıkadı. Kullandığı su, bir adam tarafın dan Sehl’in başından aşağı ve sırtına doğru döküldü. Sehl diğerleriyle birlikte yola devam etti. Bir şeyi kalmamıştı.
Aynı hadiste şöyle geçmektedir: Nazar öldürebilir.
Yine onda şöyle geçmektedir: Haset olmaksızın hayranlıkla bakıldığında da nazar olabilir. Seven kişi tarafından olsa bile nazar değebilir. Sâlih kimseler de nazar edebilir. Böyle durumda hayranlık duyduğu şey için hemen hayır dua etmelidir (MAŞALLAH BAREKEALLAH). Bu, nazara karşı şifa olacaktır.
14. Câbir b. Abdullah’tan (ra) rivayet edildi ki: mir b. Rebia ve Sehl b. Huneyf yıkanmak istediler. Sehl, üze rindeki yün cüppeyi çıkardı. Amir der ki: Ona baktım ve nazar ettim. Sonra suyla yıkanmaya başladı. Su döker ken düşme sesini duydum. Üç kez seslenmeme rağmen bana cevap vermedi. Peygamber Efendimizin yanına gi dip durumu haber verdim.
Allah Resulü (sav) yürüyerek geldi. Suya daldı. Kollarının beyazlığına bakar gibiydim. Eliyle göğsüne vurarak şöyle dedi: Allahım, onun ateşini, soğuğunu ve hastalığıni gider. Sehl kalktı. Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu: Sizden biri kardeşinden veya kendinden yahut malından hoşuna giden bir şey görürse onun bereketli olması için dua etsin. Çünkü nazar haktır.
16. Ebu Hüreyre’den (ra); Allah Resulü (sav) buyurdu ki: Diğer ümmetlerin hastalığı ümmetimi de vuracaktır.
‘Ey Allah Resulü! Ümmetlerin hastalığı nedir?’ diye sordular. Buyurdu ki: Taşkınlık, zorbalık, çoklukla övün me, dünya için yarışma, karşılıklı buğz etme, hasetleşme ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkacak olan saldırganlık ve karışıklık.
17. Zübeyr b. Avvâm’dan (ra): Allah Resulü (sav) buyurdu ki: Sizden önceki ümmetlerin hastalığı sizde de ortaya çıktı; haset ve kin. Kin, tıraş edicidir. Ama kılı de ğil dini tıraş eder. Muhammed’in canı elinde olana ant olsun ki birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın! (347)
18. Allah Resulü (sav) buyurdu ki: Haset, ateşin odunu yemesi gibi hasenâtı yer. (348)
19. Sahih hadiste Allah Resulü (sav) şöyle buyur muştur: Birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset et meyin.
20. Allah Resulü’nün (sav) göğsünün yarılmasıyla il gili hadiste şöyle geçmektedir: Melek, O’nun göğsünü yarıp temizledikten sonra diğerine şöyle dedi: Kalbinden kin ve haset çıkarıldı.
21. Ebu Hüreyre (ra) Allah Resulü’nün (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmişti: Kulun kalbinde şu ikisi bir araya gelmez: İman ve haset.
22. Cebrail (as) Allah Resulü’nü (sav) tedavi etmek için okurken şöyle demiştir: Seni her türlü rahatsızlık ve ren dertten kurtaran Allah’ın adıyla, her türlü hasetçi ve nazar edenin şerrinden kurtaran (Allah’ın adıyla). Allah sana şifa verecektir!
23. Enes b. Mâlik’ten(ra): Allah Resulü (sav) ile beraber oturuyorduk. Birden şöyle buyurdu: Şimdi yanınıza cennet ehlinden biri gelecek. Sakalı abdest suyuyla temiz lenir ve nalınları soluna asılıdır. Az sonra bu sıfata sahip biri geldi ve selam verdikten sonra kalabalığın arasına oturdu. Ertesi gün Allah Resulü (sav) yine aynı şeyleri söyledi ve aynı adam gelip meclise oturdu. Allah Resulü (sav) üçüncü gün de aynı sözleri söyledi.
Allah Resulü (sav) kalkınca onunla -Abdullah b. Amr s. As (ra)- beraber yürüdü. Dedim ki: Babamla ara mızda tatsız bir konuşma oldu ve üç gece yanına girme yeceğime dair yemin ettim. Yeminim yüzünden beni sIğındırmak istediğini görünce kabul ettim. ‘Peki’ dedim.
Gece ibadete kalkmadı. Ama yatağında dönerken Allah’ı zikrederek tekbir getirmiş ve sabah ezanıyla birlik te kalkmıştı. Abdesti güzelce almış ve namazı kılmıştı. Sa bahleyin de kahvaltı etmişti. Üç gece aynı şekilde davrandığını gördüm. Ama konuştuğunda daima hayır söylüyordu. Üç gün geçtikten sonra onun amelini hor görür gibi bir ifadeyle şöyle dedim: Babamla aramda her hangi bir öfke veya kırılma yoktu. Ama Allah Resulü’nün (sav) üç farklı mecliste şöyle buyurduğunu duydum: Yanınıza cennet ehlinden biri gelecektir. Her defasında da gelen ve anlattığı özelliklere uyan sendin. Bu yüzden ne yaptığını öğrenmek ve sana uymak için evine sığındım. Fakat üç gündür fazla bir şey yapmadığını gördüm. Seni Allah Resulü’nün bahsettiği mertebeye çıkaran nedir?
‘Gördüklerinden fazlası değil’ dedi. Yanından ayrıl dim. Ben giderken çağırttı ve şöyle dedi: Gördüklerinden başkasını yapmam. Ama içimde Müslümanlara karşı hiç bir art niyet taşımam. Allah’ın verdiği bir hayır yüzünden hiçbirini kıskanıp haset etmem. Bunun üzerine şöyle de dim: Yeter de artar bile! Allah Resulü’nün (sav) söz ettiği mertebeye çıkmanı sağlayan budur. Şahsen ben bunu ya pamam!
Muaz b. Cebel (ra) Allah Resulü’nün (sav) şöyle bu yurduğunu rivayet etmiştir: İhtiyaçlarınızı karşılamak için gizliliğe riayet edin. Çünkü nimet sahiplerine haset edilir.
İbn Abbâs (ra) da Allah Resulü’nün (sav) şu buyruğu nu nakletmiştir: Nimet sahiplerini çekemeyenler vardır. Onlardan sakının.
Haset hakkında geniş araştırma:
BENZER KONULAR:
- Hasedin zararları ve tedavisi
- Haset nedir zararları nelerdir
- Haset ne demektir
- Haset nedir? Kısaca
- İslamda Haset nedir zararları nelerdir
- Tümünü görüntüle.
- Kıskançlıktan kurtulma yolları
- Sosyal ilişkilerde haset duygusuyla hareket etmenin sizce zararları nelerdir?
- Hasetten kurtulmanın yolları nelerdir
- Haset ne demek? Haset duygusundan nasıl kurtulunur
- Tümünü görüntüle.
Answers ( 3 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Haset yani kıskançlık ile ilgili Rasulullah (sav)’den bizlere ulaşan birçok hadis bulunmaktadır. Bu hadislerden haset ile ilgili en meşhur olan ise;
“Haset etmekten sakının. Zira, ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 44. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 22)
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Arapça’da “hasad” ve “gayret” olarak bilinen haset ve kıskançlık, İslam’da çeşitli hadislerde (Hz. Muhammed’in (sav) söz ve fiillerinde) geçmektedir. Bu Hadisler, haset ve kıskançlığı tanıma, ele alma ve yönetme konusunda rehberlik sağlar. İşte birkaç örnek:
Bu hadis hasedin yıkıcı doğasına dikkat çekmektedir. Müminleri, kıskançlığın, onların iyi amellerini azaltarak ve hoşnutsuzluk yaratarak kendi ruh sağlıkları üzerinde yaratabileceği zararlı etkiye karşı uyarır.
Bu hadis, müminleri haset duygularıyla karşılaştıklarında Allah’a sığınmaya teşvik etmektedir. Kıskançlık beslemek yerine, kıskandıkları kişi için nimetler dilemeleri tavsiye edilir, bu da zihniyette şükran ve iyi niyete doğru bir değişimi teşvik eder.
Bu hadiste Hz.Muhammed (sav) hasetle mücadele için pratik rehberlik sağlar. İnananlar, kardeşliği ve birliği güçlendirmeye, uyumlu ilişkileri ve karşılıklı desteği teşvik etmeye teşvik edilir. Başkalarına zarar veren eylemlerden kaçınarak ve işbirliğini benimseyerek kıskançlık hafifletilebilir.
Bu Hadis, hasede karşı şükretmenin önemini vurgulamaktadır. Başkalarının sahip olduklarına odaklanmak ve kıskançlık duymak yerine, insanlara kendi nimetleri üzerinde düşünmeleri ve onlar için minnettar olmaları tavsiye edilir. Kendini daha az şeye sahip olanlarla karşılaştırmak, memnuniyeti besleyebilir ve kıskançlık duygularını azaltabilir.
Bu Hadisler, haset ve kıskançlık konusundaki İslami bakış açısına dair içgörüler sağlar, hasetten korunma, Allah’a sığınma, şükran geliştirme ve olumlu ilişkiler geliştirme ihtiyacını vurgular. İslam, müminleri kişisel gelişim için çabalamaya, güçlü bir kardeşlik duygusu geliştirmeye ve başkalarına karşı memnuniyet ve iyi niyet tutumu benimsemeye teşvik eder.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Haset ve Kıskançlık Nedir?
Haset ve kıskançlık, kişinin başkasının sahip olduğu bir şeye sahip olma arzusu ve ona sahip olan kişiye karşı duyulan olumsuz duygulardır. Haset, daha çok maddi şeylere yönelikken, kıskançlık daha çok manevi şeylere yöneliktir. Örneğin, bir kişinin zenginliğine ve malına sahip olma arzusu haset olarak kabul edilirken, bir kişinin güzelliğine, başarısına veya zekasına sahip olma arzusu kıskançlık olarak kabul edilir.
Haset ve Kıskançlığın Zararları
Haset ve kıskançlık, kişinin hem dünya hem de ahiret hayatında zarar verebilecek duygulardır.
Haset ve Kıskançlığın Tedavisi
Haset ve kıskançlığın tedavisi için çeşitli yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemler şunlardır:
Hadislerde Haset ve Kıskançlık
İslam dini, haset ve kıskançlığı yasaklamıştır. Peygamberimiz (s.a.v.), haset ve kıskançlığın kişiyi hem dünya hem de ahiret hayatında zarar vereceğini söylemiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Peygamberimiz (s.a.v.), haset ve kıskançlıktan korunmak için şu tavsiyelerde bulunmuştur:
Sonuç olarak, haset ve kıskançlık, kişinin hem dünya hem de ahiret hayatında zarar verebilecek duygulardır. Bu duygulardan korunmak için, Allah’a şükretmek, kendi eksikliklerini düşünmek ve başkalarının başarılarını takdir etmek gerekir.