Paylaş
Hadislerin sayısını tespit etmek mümkün müdür?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Hadislerin sayısını tespit etmek mümkün müdür?
Kur’ân ve Sünnet’i doğru biçimde öğrenme imkânı sunan hadislerin sıhhati yanında sayılarına dair de çeşitli görüşler zaman zaman gündeme gelmektedir. Dinin bu önemli bilgi kaynağının günümüze nasıl ve ne ölçüde intikal ettiği hakkında konunun uzmanları arasında genel kabul görmüş bilgiler bulunmaktadır.
İlk dönem İslâm âlimleri dini korumak ve hadislerin sonraki kuşaklara sahih biçimde aktarılmasını sağlamak için zorlu yolculuklara (rıhle) çıkmış, tutarlı bir usûl geliştirmiş ve ömürlerini bu uğurda sarf ederek üzerlerine düşen sorumluluğu büyük ölçüde yerine getirmişlerdir. Bu çabaların odak noktasını oluşturan sahih hadisler, azımsanamayacak sayıdaki yazılı kaynakların yanı sıra sağlam bir şifahî nakil yöntemiyle de tespit edilmiştir.
Kelime olarak, “söz, haber, yeni şey” anlamına gelen hadis; terim olarak, Hz. Peygamber’e nispet edilen söz, fiil ve takrirler yani onaylamalardır. Bu içerikleri aktaran sahabilerle onlardan işiten kişilerin sayısınca oluşabilen rivâyet tariklerinin/aktarma yollarının her birine de hadis denilebilmektedir. Hadisçilerin dilinde hadis kelimesi sadece hadis metnini değil hadis senedini de kapsamaktadır. Söz konusu rivâyetler olası küçük ifade değişikliği ve sened farklılığıyla beraber çoğunlukla aynı içeriği dile getirirler. Metin ve senedler kesişebileceği gibi birbirinden ince ayrımlarla ayrışarak çoğalabilirler. Bu durum klasik usûlde her bir rivâyet tarikinin ayrı bir hadis sayılmasına neden olmuştur. Ayrıca sahabe ve tabiîn kuşağına atfedilen bilgi ve sözlere, haber ve eser denildiği gibi hadis de denilmektedir. İlmî çevrelerde hadislerin sayısı hakkında çok farklı ra149 Bu cevap, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 24.10.2002/193 tarih ve sayılı kararından üretilmiştir.
Diğer taraftan sonraki kuşaklara ulaşma yolu (tariki) güçlü, Hz. Peygamber’e aidiyeti kuvvetli olan rivâyetlerin yanı sıra rivâyet teknikleri açısından asgari güvenilirlik ölçütlerini karşılamayan veya sahih hadis ölçütlerine uymayan rivâyetler de vardır. Sıhhat açısından farklı farklı sınıflandırılan (sahih, hasen, zayıf vb.) söz konusu rivâyetlerin hepsi ilk dönemden günümüze kadar “hadis” başlığı altında intikal etmiştir. Dolayısıyla hadislerin sayısı hakkında yorum yapılırken isnad sisteminin olduğu kadar bu ince ayrımların da farkında olunması icap eder.
Öte yandan Hz. Peygamber’e (s.a.s.) ait olmadığı halde “hadis” adı altında tedavülde olan uydurma/mevzû rivâyetler vardır ki bunlar hadis olarak değerlendirilmemiştir. Hadis âlimleri bu tür rivâyetleri, Hz. Peygamber’e atılan bir iftira mesabesinde olduğunu ortaya koymak ve Müslümanları bunlara karşı uyarmak için derleyerek müstakil kitaplarda toplamışlardır. Bu bağlamda söz konusu mevzu rivâyetleri “hadis” olarak nakletmek ve paylaşmak da haram sayılmıştır.
Hadis âlimleri, erken dönemlerden itibaren rivâyetlerin Hz. Peygamber’e aidiyetini tespit için olağanüstü bir çaba sarf etmişlerdir. Bu çalışmaları yaparken ulaştıkları yüzbinlerce rivâyeti incelemiş ve kendi oluşturdukları sıhhat ölçütlerine göre bunları eleyerek bugün elimizde bulunan eserleri meydana getirmişlerdir.
İlk dönemden itibaren hadis âlimleri hadislerin sayısı üzerinde bir tespit çalışması yapmayı gerekli görmemişlerdir. Zira önemli olan İslâm’ın doğru anlaşılabilmesi ve yaşanabilmesi için Hz. Peygamber’den (s.a.s.) bize intikal eden sahih rivâyetlerin tespitidir.
Yukarıda geçen hususlardan ötürü, hadis sayısı konusunda kesin bir rakam vermek mümkün değildir. Bazı araştırmalarda, Müslümanlarca en çok müracaat edilen dokuz hadis kitabında (Kütüb-i Tis’a) tekrarsız hadis sayısının on bin civarında olduğu, sahabe ve tabiin sözleri de dâhil tekrarsız toplam hadis sayısının ise otuz bini geçmediği kanaati yer almaktadır. Farklı tariklerin, kısmî ifade farklılıklarının ve değişik kriterlerin karşılığı anlamında hadis sayısı ise, yüzbinlere varmaktadır. Özellikle de sahabe ve tabiînin sözlerine de hadis denildiği, bir hadisin bölünerek parça parça aktarıldığı ve her bir parçanın da hadis sayılabildiği dikkate alınırsa hadis külliyatına dair büyük rakamların abartılı olmadığı rahatlıkla anlaşılabilir.
Hadis sayısında azalma veya artma olup olmadığı hakkında çeşitli yorumlar söz konusu olabilmektedir. Farklı coğrafyalara dağılan sahabilerin talebelerinden yapılan rivâyetlerin daha detaylı derlenmesiyle hadis sayısının zamanla arttığı doğrudur.
Ancak bu artış, ilk dönemdeki asıl rivâyetlerin çok sınırlı olduğu ve sonraki merviyyatın asılsız olduğu anlamına gelmez.
Hadislerin sonraki iki asra kıyasla ilk hicri asırda nispeten az oluşunun gerekçeleri arasında o dönemde rivâyet tariklerine eklenen isimlerin (hadis silsilesinin) az olması, farklı bölgelere dağılan sahabilerden henüz yeterince hadis alınamamış olması gibi nedenler yer alır. Bununla birlikte, tek tek ravilerle ya da kitaplarla ilişkili rakamlar ve bunların toplamı, bazı tahmini veriler sunabilir, ancak bütüncül biçimde hadislerin kesin sayısal tespitine gidilmesine imkân vermez.
Sonuç olarak, Yüce Allah, bütün insanlığa gönderdiği son Kitâb’ının beyan görevini Hz. Peygamber’e vermiştir. Dolayısıyla Allah Resulü’nden bize intikal eden hadisler, Kur’ân’ı açıklamanın yanında İslâm’ın doğru anlaşılması ve yaşanması için Karataş, Rivayet Tekniği Açısından Hadislerin Artması ve Sayısı, s. 230-231. 153 Nahl, 16/44. başvurulması gereken en önemli kaynaktır. Bu noktada hadislerin sayısından çok, sıhhatinin tespiti, usulünce anlaşılması ve
yaşanması önem arz etmektedir.
GÜNDEMDEKİ DINÎ SORULAR
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hadislerin tam sayısını tespit etmek mümkün değildir. İslam tarihinde pek çok hadis rivayeti bulunmaktadır ve bu hadisler farklı kaynaklarda, farklı hadis koleksiyonlarında ve hadis alimlerinin çalışmalarında yer almaktadır.
Hadisler, Hz. Muhammed’in sözleri, eylemleri ve onaylarını içeren aktarımlardır. Sahih Hadisler, güvenilir isnad zincirine sahip ve sağlam metinlere sahip olan hadislerdir. Bununla birlikte, Sahih Hadislerin bile farklı koleksiyonlarda farklı sayılarda yer aldığını görebiliriz.
Hadislerin sayısını tespit etme konusunda bazı çalışmalar yapılmış olsa da, bu çalışmalar hadislerin tam sayısını belirlemek için yeterli değildir. Farklı hadis koleksiyonlarında benzer veya farklı metinlere sahip hadisler bulunabilir ve bazı hadisler farklı isnad zincirleriyle de aktarılmış olabilir.
Hadislerin sayısının belirlenmesi ve tasnif edilmesi konusunda hadis ilimleriyle uğraşan alimler önemli bir çalışma yapmışlardır. Hadislerin sahihlik, zayıflık veya uydurma olma durumları da hadis ilimlerinde incelenir. Ancak, bu çalışmaların tam olarak hadislerin sayısını belirlemeye yetecek kadar kapsamlı olmadığı söylenebilir.
Sonuç olarak, hadislerin tam sayısını tespit etmek mümkün değildir. İslam tarihinde pek çok hadis rivayeti bulunmaktadır ve hadis alimleri bu rivayetleri inceler, sınıflandırır ve değerlendirir. Hadislerin güvenilirliği ve geçerliliği, ilim ehli tarafından yapılan hadis ilmi çalışmalarıyla belirlenir.