Paylaş
Hak-Hakşinaslık Ne Demek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
HAK/HAKŞİNASLIK
Hak Kur’ân’da öncelikle Allah’ın isimlerinden biri olarak geçmektedir. Allah’a nispet edildiğinde “mutlak hakikat, hikmete uygun olarak icat eden” anlamına gelir. Bunun dışında kelime “batılın zıddı”, “doğru yol”, “doğru haber” ve “adalet” an lamlarında da kullanılmıştır.
Hz. Peygamber’in sözlerinde hak kelimesinin daha da detaylandırıldığını görmekteyiz. Bir hadisinde Hz. Peygamber şöyle der: “Allah’ım! Sen haksın, senin vaadin haktır, sana kavuşmak haktır, senin sözün haktır, cennet haktır, cehennem haktır, peygamberler haktır, Muhammed haktır, kıyamet haktır.” Bu hitap tarzı bize Hz. Peygamber’in gerçek bildiği değerlere teslimiyet konusunda ne kadar içten ve samimi bir vicdanî sese sahip olduğunu göstermektedir.
Hz. Peygamber’in sözlerinde hak; Allah hakkı, Peygamber hakkı, fakirin hakkı, dilencinin hakkı, din kardeşliği hakkı, arkadaşlık hakkı, dostluk hakkı, koca hakkı, zevce hakki, misafir hakkı, beden hakkı, hayvan hakkı gibi çok geniş bir yelpazeyi içine alacak şekilde kullanılmıştır. Bu, islâm’ın hak ve hakkaniyete verdiği değeri göstermesi bakımından son derece önemlidir. Bütün bunları esasında Allah’ın kulları üzerindeki hakları (hukukullah) ve kul hakları (hukûk-i ibâd) şeklinde iki temel kategoriye indirgeyebiliriz
Allah’ın hakları denince ilk planda iman ve ibadet gibi yalnızca Allah’a yöneltilebilen, sadece O’nun layık olduğu haklar, ayrıca belirli bir kişi ve zümreyi değil kamu yarar ve düzenini ilgilendiren haklar kastedilir. Allah’ın hakları belirli bir şahsın ya da zümrenin değil, bütün âlemin yara riyla ilgilidir. Kul hakları ise, sonuçta kamu yararını ilgilendirse bile ilk planda ferde ait bir menfaatin korunmasını hedef alan ve ferdin söz hakkı min bulunduğu haklardır. Mesela fertlerin mübahlardan ve kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı, kamuya açık olmayıp ferdin şahsına ait olan, esasında kişilerin özel yararlarını korumayı hedef alan haklar bu kategori içinde yer alırlar.
Hadis kitaplarında kul hakkına ilişkin çok sayıda Peygamber sözü tespit edilmektedir. Bu, kul hakkının Peygamber, dolayısıyla da İslâm nez dinde sahip olduğu önemin açık bir göstergesidir. Burada bunların hepsi ni sıralamak mümkün olmamakla birlikte bir fikir vermesi bakımından şu örnekleri zikredebiliriz:
Müslüman müslümanın kardeşidir, ona yalan söylemez, ihanet etmez, kötülük yapmaz, onu aşağılamaz ve kötülük yapacak birinin eline terk etmez. Hiç kimse kendisi için istediğini din kardeşi ve komşusu için de istemedikçe, komşusu onun zararından emin olmadıkça olgun bir mümin olamaz. Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse komşusuna eziyet edemez.
Müslümanların kanları, malları, namusları ve şerefleri kendi araların da Kutsal Mekke kadar, hac ayları ve günleri kadar saygındır, dokunulmazdır.
Hz. Peygamber çokça ibadet yaptığı halde dünyada kul hakları konusunda hassasiyet göstermeyen bir müslümanın ahiret günü nasıl müflisler arasına katılacağını şu şekilde açıklar: “Bu kişi âhirette namaz, zekat, oruç gibi ibadetlerini yerine getirmiş olarak Allah’ın huzuruna çıkarılır.
Ne var ki bu kişi bir sürü günahla gelmiştir. Kimilerine sövüp saymış, kiminin kanını akıtmış, kiminin malını yemiş, kimine iftira etmiştir. Bu durum karşısında onun sevaplarından alınarak hak sahiplerine dağıtılır. Eğer ibadetleri ve iyilikleri bu hakları ödemeye yetmezse bu sefer hak sahiplerinin günahlarından alınıp bu kişinin günahlarına eklenir. Böylece sevapları elinden gitmiş, günahları daha da artmış, dolayısıyla müflis durumuna düşmüş bu kişi cehenneme sürülür.”
İslâm âlimleri Kur’ân ve Peygamber’in sözlerinden hareketle kul hakkı çiğnemekle oluşan bazı günahları tespit etmişlerdir. Bunlardan bazıları haksız yere cana kıyma, hırsızlık, hıyanet, zimmet ve irtikap, ana-babaya kötülük etme, akrabalık ilişkilerini kesme, yalancı şahitlik, haklıyı haksız haksızı haklı göstermek için yalan yere yemin etme, masum insanlara iftira atma, yetim malı yeme, tefecilik yapma, halk üzerinde zulüm ve baskı kurma, eziyet ve işkence yapma şeklinde sıralanabilir.
Hak, İslam’ın en aziz tuttuğu değerlerden biridir. Bu sebeple dinî me- tinlerde kul hakkına özel bir önem verilmiştir. İslâm âlimleri, üzerinde kul hakkı olanların tevbelerinin kabul edilebilmesi ve günahlarının bağışlanabilmesi için bu hakların sahipleriyle helalleşilmesi gerektiği görüşünde ittifak etmişlerdir.
“Hak” ile “adalet” iç içe geçmiş iki değerdir. Dolayısıyla ilkinden söz edince, konunun tam anlaşılabilmesi için mutlaka ikincisi üzerinde de durmak gerekir.
İslam medeniyeti tarihi
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Kur’ân’da hak teriminin üç anlamı vardır. Birincisi hak kelimesi soyut ve felsefî anlamda değil, somut ve dînî anlamda hakikati, daha öz ifadesi ile peygamberlere gelen vahiy gerçeğini ifade eder. İkinci kullanım ise ilâhî kelâmın mücessem biçimi olarak doğrudan Kur’ân’ı belirtir. Hak kelimesinin üçüncü anlamı ise tek hakikat olan Allah’ın bizzat kendisini ifade eder. Fakat görünen o ki Kur’ân’da hak kelimesinin çok daha fazla anlamı bulunmaktadır.