Paylaş
Hamd Ve Şükür
Question
Hamd Etmek, Şükretmek
Yüce Allah kainatta en şerefli, en değerli varlık olarak insanı yaratmış ve tüm alemi biz insanların hizmetine ve faydasına sunmuştur. İstisnasız varlık alemindeki tüm insanlarda, imkanları ölçüsünde Allah’ın bu nimetlerinden faydalanmak hakkına sahiptirler. Muhakkak ki biz insanlarda sa’yü gayretimiz ölçüsünde Allah tarafından nimete ram olup; rızıklandırılmaktayız.
Şükür; kulun, verdiği nimetlerden dolayı Allah’a minnettarlık duyması, bunu sözleri ve amelleriyle göstermesi anlamına gelmektedir. Dinimiz verilen nimetlere karşı şükrü aklın bir gereği ve bir olgunluk alameti olarak görmüştür. Bundan dolayı da verilen nimetlere karşı şükrü ve hamd etmeyi ibadet saymıştır. Nitekim bu konu da Kur’an-ı Kerimde “ Ey İman Edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” [1] buyurulması ne kadar düşündürücü ve manidardır. Bundan dolayı biz müminlere düşen en başlıca görev; kulluk bilinciyle helal kazanç için gayret göstermek ve bu hedefe ulaşabilmek için dua edip yine Allah’tan yardım istemektir.
Rabbimiz insanlığın zararına olan şeyleri haram, insanlığın menfaatine olan şeyleri de helal dairesine almış ve helal saymıştır. İşte bizlere de düşen helal dairesinde çalışarak dünya ve sonrasında ebedi ve asıl gayemiz olan ahiret hayatımızı elimizden geldiğince cennete çevirmektir. Helalinden kazanmak insana her zaman mutluluk verir. Kişiyi, işine, ailesine ve içinde yaşadığı topluma karşı saygılı kılacaktır. Şükreden mümin kendisi için şükretmiş olurken[2], şükrünü tam eda ettiğimizde nimetlerimizin artacağı da[3] yine Kur’an-ı kerimde apaçık belirtilmektedir.
Şükreden kişi devamlı surette Allah’ın kendisine olan keremini, fazlını düşünüp tefekkür ederken bu da Yüce Yaratıcıya olan muhabbetini artırır. Allah’a olan muhabbet ise; bütün mutlulukların bütün hayırların membaıdır. Mahlukatında bu dünyada ki tek hedefi muhabetullahtır.
Verilen nimetlerin kıymetini bilmemek, nankörlük etmek nimetin elden çıkmasına sebep olur. Şükür ise nimetlerin artmasına vesiledir. Bu bağlamda Allah biz kullarına “Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah Size niye azap etsin ki? Allah Şükrün karşılığını verendir, her şeyi hakkıyla bilendir.”[4] Buyurması biz görevimize sadık olduğumuzda daha nice güzelliklerin bize lütfedileceği belirtmektedir. Kul nimetlere şükrettiği zaman, Allah’ın sevgisini ve hoşnutluğunu kazanacağı muhakkaktır. Bu sayede Allah’a daha fazla yakınlaşacak, sahip olduğu herşeyi Allah’tan bilecektir. Hayattaki sebeplere aracılara takılmadan başına gelen iyi hallere şükredip, kötü durumlara da sabır gösterecektir. Rabbimizin bizden istediği de bu olsa gerektir.
Yaşadığımız bu hayatta tanıdığımız olsun tanımadığımız olsun bir kişi bize küçücük bir iyilik yapsa o kişiye nasıl teşekkür edeceğimizi bilemeyiz. Bu şayet daha büyük bir iyilikse şükran duygularımızı ifade etmede adeta kelimeler bulamayız. İşte hiç karşılık beklemeden bize sayısız nimeti veren Allah’a şükretmek sözle olabileceği gibi esas şükür O’nun emir ve yasaklarına uymakla mümkün olduğunu unutmayalım
[1] Bakara Suresi,172
[2] Neml Suresi, 27/40
[3] İbrahim Suresi,14/7
[4] Nisa Suresi,4/147
[5] Tirmizi, Deavat,110
Benzer Konular:
Answer ( 1 )
Övgü ve şükran, İslam’da ibadet eylemleri olarak ve olumlu ve minnettar bir zihniyet geliştirmenin yolları olarak önemli roller oynar. İşte önemlerine genel bir bakış:
Allah’a Övgü: Müslümanlar, O’nun sonsuz sıfatlarını, kudretini ve azametini tanıyarak Allah’ı övmeye ve yüceltmeye teşvik edilir. Bu Allah’a hamd etme eylemi O’nun büyüklüğünü ve hakimiyetini tasdik eder. Müslümanlar, Allah’ın her türlü övgüye layık olduğuna, tüm nimetlerin ve hidayetlerin kaynağının O olduğuna inanırlar.
Minnettarlık (Şükr): İslam’da şükretmek çok değerlidir. Müslümanlar, Allah’ın görünen ve görünmeyen sayısız nimetleri için şükretmeye teşvik edilir. Minnettarlık, maddi nimetleri kabul etmekle sınırlı değildir, bireylere bahşedilen manevi, entelektüel ve duygusal armağanları tanımaya kadar uzanır. Şükretmek, Allah’ın rızasını kazanmanın ve diğer nimetleri elde etmenin bir aracı olarak görülür.
Hamd ve Şükran Yoluyla İbadet: Allah’a hamd ve şükretmek İslam’da bir ibadet olarak kabul edilir. Allah’a olan bağlılığı ve sevgiyi göstermenin, O’nun merhametini, şefkatini ve cömertliğini tanımanın bir yoludur. Müslümanlar, hamd ve şükranı günlük dualarına, dualarına ve ibadetlerine dahil etmeye teşvik edilir.
Pozitif Zihniyet ve Memnuniyet: Hamd ve şükretmek, pozitif bir zihniyet geliştirmeye ve Allah’ın sağladığı şeylerden hoşnut olmaya yardımcı olur. Eksiklikler veya zorluklar üzerinde durmak yerine nimetlere odaklanarak, bireyler bir huzur ve tatmin duygusunu koruyabilirler. Minnettarlık ayrıca dirençli bir tutum geliştirmeye ve Allah’ın hikmetine ve planına karşı derin bir güven duygusu geliştirmeye yardımcı olur.
Nimetleri Düşünmek: İslam, müminleri kendilerine verilen nimetler üzerinde düşünmeye teşvik eder. Bu tefekkür, insanların Allah’ın nimetlerinin ne kadar çok olduğunu fark etmelerine, kendilerine verilen nimetlerin kıymetini bilmelerine, kendilerini övme ve nankörlük duygularından uzak tutmalarına yardımcı olur. Nimetler üzerinde tefekkür etmek, aynı zamanda, dünya malının geçiciliğini ve ahirete ait ebedî mükâfatlara öncelik vermenin önemini de hatırlatır.
Artan Nimetler: İslami öğretilere göre, Allah’a şükretmek ve şükretmek nimetlerin artmasına neden olur. Müslümanlar, Allah’ın samimi şükranı hem bu dünyada hem de ahirette daha fazla nimetle takdir ettiğine ve ödüllendirdiğine inanırlar. Şükretmek, kişinin Allah ile ilişkisini güçlendirmesine, O’nun lütuf ve merhametini kazanmasına vesile olarak görülür.
Genel olarak, Allah’a hamd etmek ve şükretmek İslam inancının ayrılmaz bir parçasıdır. Olumlu bir zihniyeti teşvik eder, alçakgönüllülük ve Allah’a güvenme duygusunu geliştirir ve O’nun nimetlerine karşı derin bir takdir geliştirirler. Müslümanlar, hayatlarına hamd ve şükrü dahil ederek, Allah ile derin bir bağ geliştirmeye ve şükran, memnuniyet ve manevi doyum dolu bir hayat yaşamaya çalışırlar.