Hanbeli mezhebine göre abdest nasıl alınır

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

ABDEST

Hanbeli mezhebine gore abdest nasil alinir

Hanbeli mezhebine göre abdestin farzları sünnetleri ve abdesti bozan durumlar

Abdest; -sözlükte- temizlik ve güzellik anlamına gelmektedir. “Damme harekesi”  ile vudu bir fiil, yani bu işi yapmak anlamına gelir ken “fetha harekesi” ile abdest alınacak su anlamına gelir. Terim anlamı olarak abdest; insanın, dört azası üzerinde, temiz leyici olma özelliğine sahip olan temiz suyu, dinen belirtildiği sekilde kullanmasıdır. Bu dört aza; yüz, eller, baş ve ayaklardır. Kişinin, abdest alırken abdest azalarının sırasına dikkat etmesi diğer kalan farzlarla beraber peş peşe yıkamasıdır.

Abdest almaya başlamadan önce besmele çekmek vaciptir. Ab dest, gusül veya teyemmüm esnasında besmele çekmediğini hatırlarsa baştan başlar. Besmeleden önce yıkadığı azalarının üzerine devam et mez. Çünkü besmeleyi tamamına getirme imkanına sahipti.
Böylece baştan almak vacip oldu.

Abdestin Farzları:

Abdestin farzları altı tanedir:
1. Yüzü yıkamak: Bu konuda Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi yıkayınız.” (Maide 6) Ağza su alıp vermek ile burna su alıp sümkürmek, yüzü yıkamaya dahildir.
2. Dirseklerle beraber kolları yıkamak. Bu konuda Allah Teâla şöyle buyurmuştur:
“Dirseklerle beraber kollarınızı yıkayınız” (Ma ide, 6)
3. Başın tamamını meshetmek. Kulakların meshedilmesi de başa dahildir. Konuyla ilgili Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “Başınızı meshediniz” (Maide, 6)
Başın meshedilmesiyle ilgili olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kulaklar, baştandır (başa dahildir).

4. Topuklarla beraber ayakları yıkamak. Zira Allah Teala şöyle buyurmuştur:  Ayaklarınızı topuklara kadar yıkayınız.  (Maide, 6) 5. Allah Teâla’nın ayet-i kerimede belirttiği üzere abdest alırken tertibe, yani azaları yıkamada sıraya riayet etmek.
6. Müvalat: Mutedil bir zaman dilimi içerisinde, bir önceki azanin kurumasından önce bir sonraki azayı yıkayarak uzuvlar arasında bir tehire meydan vermemektir.

Abdest alırken kişinin parmaklarını hilalleme ve abdestini mükem mel yapmak için geçirdiği zaman, vesveseyi ortadan kaldırmak veya azalardaki bir kirin temizlenmesi için uğraşırken bir önceki azanın ku ruması müvalata zarar vermez.
Ancak kişinin suyu israf etmesi veya suyu temin etmeye veya taha retin dışında bir pisliği ya da kiri gidermeye çalışırken bir önceki aza nin kuruması müvalata zarar verir. Bunun delili de Halid b. Madânın hadisidir:
Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ayak topuğunda dir hem miktarı kadar bölgeye suyun değmediği bir adamı namaz kılarken gördü ve ona abdestini iade etmesini emretti.
Şayet muvalat vacip olmasaydı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gör düğü o sahabiye sadece o kuru kalan bölgeyi yıkamasını emrederdi.

ABDESTİN ŞARTLARI

Şart, -sözlükte-; alamet anlamına gelmektedir.
Terim anlamı olarak ise; varlığı halinde var olmasının gerekmedi ği, yokluğu halinde de yok
olmasının gerekmediği şeydir.

ABDESTİN ŞARTLARI:

Sekiz tanedir:
1- Abdeste başlamadan önce onu gerektiren şeyin kesilmesi, abdestin sahih olması için şarttır.
2- Niyet etmek. Niyetin mahalli kalptir. Kastı olmaksızın dilinden niyet etmesi ona zarar vermez. Niyet ederken onu sadece Allaha has kılmaya ve ihlash olmaya dikkat eder.
3- Müslüman olmak.
4- Akıllı olmak.
5- Temyiz sahibi olmak.

6- Temiz ve temizleyici olan suyun var olması.
7- Abdestini dinin istediği şekilde mükemmel olarak alması için suyun deriye ulaşmasına mani olan şeylerin giderilmiş olması,

8- Abdest alacak kişinin taharetini tam olarak yapması gerekir.

ABDESTTE NİYET

Abdestte niyet: Üzerindeki manevî pisliklerin giderilmesi ola bileceği gibi kendisini ifa edebilmesi için gerekli olan namaz, tavaf veya mushafa dokunma gibi nedenlerden de olabilir. Ya da bunlann haricinde yapması kendisi için sünnet olan şeyler de olabilir: Kıraat, zikir, ezan, uyku, bir şüpheyi izale, sinirlilik hali, helal olmayan sözler, mescidlerde oturma,
ilim tedrisi veya bir şeyler yemek gibi… Her ne zaman ki bunlardan birine niyet ederse onun abdestsizliği ortadan kal kar. Bu saymış olduğumuz şeyler için kalben bildikten sonra dilinden niyetinin dışında başka şeyleri söylemiş olması ona zarar vermez. Şüphesiz niyetin asıl mahalli kalptir.

Niyetinde veya bir farzda şüphe etmesi tüm bu ibadetleri yerine getirdikten sonra ona zarar vermez. Eğer henüz o ibadeti yerine getirirken niyetinde şüphe oluşmuşsa o ibadete yeniden başlar. Şayet çok şüpheci bir kişi değilse ibadetini kesin bir bilgiye dayanan niyetle yerine getirmesi lazımdır. Eğer çok şüpheci bir kişiyse, vesvese sahibi gibi, aklına gelen bu
şüpheleri itibara almaz.

ABDESTİN ALINIŞI

Abdestin alınışı: Abdeste, önce niyet ederek başlanır, sonra bes mele çekilerek eller üç defa yıkanır. Sonra mazmaza ve istinşak yapılır (ağza su alınıp verilir ve burna da su çekilip tekrar sümkürülür). Sonra -mutad olduğu üzere, yüz, başın saçlarının bittiği yerden başlana rak çeneye kadar yıkanır. Sakal killarının sadece yüzeysel yıkanması ile abdest caiz olmaz -bıyıklar, dudak vanlarında bulunan sakalcıklar, kaşlar ve benzerlerinin de hükmü aynıdır. Şayet sakallı kişinin teni görünüyorsa hem sakalin hem de derinin yıkanması gerekir. Eger sa kalın altından deri gözükmüyorsa sadece sakalın
üstünün yıkanması yeterlidir.

Daha sonra da kollar, dirseklerle beraber yıkanır. Tırnak altı ve benzeri yerlerde bulunan az miktardaki kirler bu yıkamada abdeste zarar vermez. Şüphesiz bu miktarda olanlar örfe göre az kabul edilmiştir.

Sonra başın tamamı meshedilir. Bu alan, yüzün sınırlarının bittiği yerden başlar ve ensede sona erer. Kulağın üstündeki beyaz bölüm bu kısma dahildir. Eller başın ön kısmından enseye doğru çekilerek mesh edilir, sonra da başın bittiği yerden tekrar başlandığı bölgeye kadar meshedilir. Daha sonra şahadet parmakları kulak deliklerine sokularak baş

parmaklarla da kulağın dış kısmı meshedilir. Bu mesh, nasıl yapı lhasa yapılsın caiz olur.
Saçların uzayan kısımlarını meshetmek gerekmez.

Kadınların, sadece başlarının ön kısmını meshetmeleri yeterlidir. Şüphesiz Aişe radıyallahu anha bu şekilde meshetmekteydi.
Daha sonra da ayaklar, topukları ile beraber üç defa yıkanır. To puklar, ayakların kenarlarında bulunan belirgin haldeki kemiklerdir.

ABDESTİN SÜNNETLERİ

Abdestin sünnetleri on sekiz tanedir:
1- Kıbleye yönelmek,
2- Misvak kullanmak,
3- Elleri üç defa yıkamak,
4- Yüzü yıkamadan önce mazmaza ve istinşak yapmak,
5. Oruç haricinde, mazmaza ve istinsakta/ağzı iyice çalkalayıp burna su alıp vermede
hassas davranmak,
6- Diğer abdest azalarının tamamında yıkamayı fazlaca yapmak, 7- Yüzü yıkarken suyu
fazla kullanmaya dikkat etmek, çünkü yüz de kinşıklıklar ve killar vardır,
8- Sakallan, yoğun ve gür olması halinde hilallemek,
9- Parmak aralarını hilallemek,
10- Sanki tek bir uzuvmuş gibi kulak için yeni bir su almak. Şüp- hesiz kulakların baştan
sayılması, ona tabi olması sebebiyledir,

11- Yıkarken sağ uzuvları sol uzuvlara takdim
etmek, yani önce yıkamak,

12- Azalan yıkarken farz olan yerlerden daha fazlasını yapmak,
13- Azaları iki ve üç defa yıkamak,
14- Abdeste niyeti, abdesti tamamlayıncaya kadar devam ettir mek. Bu şekilde yapmakla abdest tamamlanmadan önce niyeti sona erdirme halinden kurtulmuş olacaktır. Bu süre içerisinde hatırından çıkacak olursa bu ona bir zarar vermez. Şayet abdest esnasında niyet edip etmediğinden şüphe ederse abdeste yeniden başlaması gerekir. ancak bu bir vehim veya vesveseden ibaretse ona itibar etmez. Abdest sona erdikten sonra niyeti iptal etmesi veya niyette şüpheye düşmesi ona zarar vermez.
15- Niyeti, elleri yıkarken yapmak,
16- Niyeti gizli olarak yapmak, 10
17- Abdest aldıktan sonra başını semaya çevirip şöyle demek ge rekir: Eshedü ella ilahe illallahu vahdehu la şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Rasuluhuh

(16) Insaf isimli eserde (1/142) Merdavi şöyle demiştir. Not: Iki görüşten birine göre; niyeti telaffuz etmek müstehap değildir. Şeyh Takiyyüddinin dediğine gö re, Ahmed b. Hanbel bunu bizzat ifade etmiştir. Dedi ki: Doğru olan da bu dur. İkinci görüş ise, Niyeti gizli olarak telaffuz etmenin müstehap olduğudur. Mezhebin görüşü de budur. Zerkeşi,  müteahhirinin çoğunluğuna göre bu görüş daha evladır  demiştir.

Muhtasar hanbeli fıkhı, cilt 1. Yasir b. Ahmed en-neccar ed-dimyati, guraba yayınları

Cevapla