Hanbeli mezhebine göre Kurban

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Hanbeli mezhebine gore Kurban

HANBELİ MEZHEBİ: KURBAN KESMEK

Kurban kesmek sünnet-i müekkededir. Enes radıyallahu anh dan ri- vayet edilen hadis şöyledir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem alacalı ve boynuzlu iki koç kurban etti, bu koçları kendi elleriyle boğazlayarak besmele çekti ve tekbir getirdi.”

Kurban kesmek farz değildir: “Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ümmetinden buna gücü yetmeyenler içinde kurban kesti.

Ebu Bekir ve Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet edildiğine göre, Ebu Bekir ve Ömer radıyallahu anhuma, aileleri için kurban kesmezlerdi, sebebi de farz kabul edilir endişesiydi. Ancak kurban kesmeye gücü yetenlerin kesmemesi mekruhtur.

Hac kurbanı veya akika kurbanı gibi kurbanları kesmek, bedelini sadaka olarak ödemekten daha hayırlıdır.

Adak kurbanını kesmek farzdır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim Allah Teâla için bir adakta bulunmuşsa ona itaat etsin. ”

Burada sözlü olarak “Bu kurbandır” veya “Allah Teâla için kurbandır” demesiyle gerçekleşir. Şüphesiz bu durumda farz olması gerçekle şir ki kurbanın tayin edilmesi veya nişanlanması da böyledir.

Kurban kesmede en faziletli olan hayvan deve, sonra sığır, -eğer gücü yeterse fakirlerin faydalanması açısından daha sonra da koyun gelir. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan merfu olarak rivayet edilen hadis te Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kim Cuma günü cünüplükten gusül alır da erken vakidde camiye giderse, sanki onun için bir deve kurban edilmiş gibi sevap kazanır. Bu şartlarda biraz daha sonra camiye gidenler için ise sanki sığır kur ban etmiş gibi sevap vardır. Kim de üçüncü ve sonraki vakidde bu şartlarda camiye giderse sanki o, boynuzlu bir koç kurban etmis gibi sevap alacaktır. ”

Kurbanlıkların her bir cinsinden en semizi ve pahalısı, kurbanlık için daha faziletlidir. Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse şüphesiz ki bu, kalplerin takvasındandır.” (Hac, 32) Kurban olarak öncelikle saf beyaz olanı kesilir, zira en değerlisi odur. Daha sonra beyazlığı siyah lığından fazla olanı tercih edilir. Daha sonra, sarı olanı, son olarak da siyah renkli olanı tercih edilir.

Yukarıda saymış olduğumuz üç grup hayvanın dışındakilerden kurban kesmek caiz değildir. Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendi lerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık. İmdi, İlâhınız, bir tek İlâh’tır. Öyle ise, O’na teslim olun. (Ey Muhammed!) O ihlâslı ve mütevazı insanlar müjdele!” (Hac, 34)

Koyun cinsi sadece bir kişi için kurban olarak kabul edilirken onun ailesi için de geçerli olur. Ebu Eyyub radıyallahu anh’dan rivayet edilen hadiste şöyle geçmektedir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zama ninda kişi, kendisi ve ailesi için bir kurban keserdi. O kurbandan yerler ve başkalarına da ikram ederlerdi. Daha sonra insanlar bunu yarış haline getirdiler de bu hale geldi.”

Deve ve sığır, yedi kişi adına kurban edilir. Cabir radıyallahu anh’dan rivayet edilen bir hadis şöyledir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizlerden her yedi kişi için bir deve veya sığır için ortak kurban kesmeyi emretti. “sin Bir koyun kurban etmek, deve veya sığırın yedide birine ortak olmaktan daha faziletlidir.

Koyunun, kurban olması için en az altı ayını doldurmuş olması şarttır. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle derken işittim: ‘Koyundan altı ayını doldurmuş bir hayvanı kurban etmek güzeldir. ”

Ukbe b. Amr radıyallahu anh dan rivayet edilen hadiste şöyle denilmiştir: “Dedim ki: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, bende bir altı aylık kuzu var.’ Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: ‘Onu kurban et, sahihtir.” Altı aylık kuzu, sırtındaki yünlerinin üzerine yatmasın dan bilinir.

Keçinin ise en az bir yaşını doldurmuş olması şarttır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kurban olarak sadece bir yılını doldurmuş olanları kesiniz, eğer sizin gözünüzde iri gözüküyorsa koyundan altı aylık olanları da kesebilirsiniz. ”

İnek veya camızların en az iki yılını doldurmuş olması şarttır.

Develerin ise en az beş yaşını doldurmuş olması şarttır.

Boynuzu olmayan, kuyruğu kesik, hadım edilmiş, hamile veya ku laksız olarak yaratılmış olan hayvanlardan kurban kesmek caiz olduğu gibi kuyruğunun yarısı gitmiş veya kulağının yansı olmayanlardan da kurban olur. Kulağının yandan daha azı kesilmiş olduğu zaman kurban olur. Yani sadece yarısı varsa kurban olur, ancak yarısından fazlası eksik olursa kurban olmaz. Şüphesiz kulaklannin delinmesi veya kesil mesi halinde bu durumlar meydana gelir. Ancak kulağın yandan daha fazlasının yanık olması halinde de kurban olur.

Ebu Rafi radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Peygamber sal lallahu aleyhi ve sellem aklı-karalı, hayaları burulmuş iki koç kurban etti. “518 Çok belirgin şekilde hasta olan veya tek gözünün körlüğü çok bariz olan hayvanlardan kurban olmaz. Bir gözü kapatıldığı zaman göremeyen veya görmesinin gitmesiyle beraber gözlerinde ciddi sorun olan hayvanlardan da kurban olmaz. Yürüyemeyen veya çok zayıf olup beyni olmayan hayvanlardan da kurban olmaz. Bera b. Azib ro diyallahu anhuma’dan rivayet edilen hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Dört çeşit hayvandan kurban olmaz: Tek gözü çok belirgin şekilde kör olan, ileri derecede hasta olan, ciddi derecede eğri olarak yürüyen topal veya kemiklerinde ilik olmayan zayıf hayvandan kurban olmaz. ”

Tek gözü kesin olarak görmeyen hayvandan da kurban olmaz. Bundan maksat, onun gözünün içine batmış ve kaybolmuş şekilde olmasıdır. Saymış olduğumuz bu dört grup hakkında hüküm verilmiştir, bunun dışındakilerde de bunlara kıyas edilerek karar verilir.

Burada tek gözü kör olan üzerinde durulması, aslında tamamen kör olanlar için de bir uyarıdır. Şüphesiz onun yürümesine mani olduğu gibi ot ve saman gibi şeylerde gerektiği şekilde yayılmasına da engel olur.

Aşırı yaşlılıktan dolayı ön dişlerini kaybeden hayvandan da kurban olmaz. Şüphesiz bu hayvanlar, aynen hasta ve zayıf hayvanlar gibidir. Boynuzlarının kabuğu dökülen hayvanlar da boynuz veya burnunun çoğunluğu gitmiş olan hayvanlara kıyasla kurban olmazlar.

Hem erkeklik uzvu hem de hayaları kesilerek kısırlaştırılan (hadım edilen) hayvanlardan da kurban olmaz. Ancak erkeklik uzvu kesilme den kısırlaştırılmış hayvandan kurban olur.

Boynuzunun veya burnunun çoğunluğu gitmiş olan hayvandan da kurban olmaz. Develerin ön ayakları bağlı olarak ayakta boğazlanması sünnettir. Allah Teâla şöyle buyurmuştur:

“Onlar ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban ediniz).” (Hac, 36)

İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Şüp hesiz o, devesini çökertip boğazlayan bir adama geldi ve şöyle dedi: Deveyi ayağa kaldır ve sünnet üzere ön ayakları bağlı olarak boğazla.”

Devenin göğsüyle boynu arasında bulunan gırtlak boşluğuna bir süngü veya benzeri bir alet saplayarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yaptığı gibi- boğazlamak gerekir.

Sığırları ve davarları sol tarafları üzere yatırıp onları kıbleye çevire rek boğazlamak sünnettir.

Ayakta kesilecekleri yatırarak boğazlamak veya aksini yapmak da caizdir. Şüphesiz bunlar sadece boğazlama şekilleridir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kanı akıtılan ve boğazlanır ken besmele çekilen hayvanın etini ye.”

Boğazlama esnasında elleri hareket ettirirken besmele çekmek farzdır ve tekbir getirmek de müstehaptır. Şöyle der: “Allah’ım, bu Sendendir ve Senin içindir.”

Şöyle demesinde de bir günah yoktur: “Allah’ım, bunu falandan kabul et.”

Farz olan kurban, nafile olanlardan önce boğazlanır. Eğer gücü yeterse sahibinin bizzat kendisinin boğazlaması gerekir. Ya da bir Müslümanı bu konuda vekil kılar ve kendisi başında durur. Yani vekaletle kestirdiği vakit başında durması gerekir. Eğer kurbanını kesmesi için bir Zimmiye vekalet vermişse, bu, mekruh olmakla birlikte sahih olur. Kurbanın, hac kurbanının, adak kurbanının, nafile kurbanın, te- mettü kurbanının ve kiran kurbanının vakti, kendi beldesindeki bay ram namazı vaktinin hemen sonrasındaki ilk vakiddir. Enes radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü şöyle buyurdu: ‘Kim bayram namazından önce kurbanını boğazlamışsa iade etsin.”

Buhari’de şöyle geçmektedir: “Kim kurbanını bayram namazın. dan sonra boğazlamışsa kurbanı tamamdır ve Müslümanların sün netine yoluna uymuştur. ”

Zevalin girmesiyle bayram namazı vakti sona erse de boğazlaya bilir. Eğer kişi bayram namazının kılınmadığı bir yerleşim yerinde oturuyorsa, onların vakti, bayram namazının vaktinin sonrasıdır. Bayram namazlarını kılmayanlar için bu vakitten önce kurbanlarını kesmeleri caiz olmaz.

Kurban kesme zamanı, gece ve gündüz sürekli olarak teşrik gün lerinin son gününün son vaktine kadar devam eder. Teşrik günlerinin birinci ve ikinci günlerinde gece kurban kesmek mekruhtur.

Eğer kişi kurban günlerinde kurbanını kesememişse, ona vacip ol muş bir kurbanı kesmesi gerekir. Bunu da edasını yerine getirdiği gibi yapar. Çünkü o, kişinin üzerine vacip olmuştur ve vaktinin çıkmasıyla onun üzerinden düşmez. Nafile kurbanlar ise günlerinin geçmesiyle düşerler.

Nafile kurbanların etlerinden yemek sünnettir. Allah Teâla şöy le buyurmuştur: “Ondan yiyiniz.” (Hac, 28) En azından, şartlara göre müstehap olur.

Cabir radıyallahu anh’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Bizler kurban için kestiğimiz develerden üç günden daha fazla yemezdik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bizlere bu konuda ruhsat vererek şöyle buyurdu: “Yiyiniz, (daha sonra yemek için) saklayınız, bizler de hem yedik hem de sakladık. ”

Müstehab olan, kurbanın azını yemektir. Cabir radıyallahu anh dan rivayet edilen hadiste şöyle denilmiştir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Ali ile bir kurbana iştirak ederek her bir kesilen kurbanlık deve den bir bölümünün alınmasını emretti, kendisi için bir miktar ayırdı, ondan yedi ve onun çorbasını içti.” Vacip olan kurbandan dahi olsa kişinin, kestiği kurbanın etinden yemesi sünnettir. Sevban rodiyal Lohu anh dan söyle rivayet edilmiştir: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sel lem, kurbanını kesti ve sonra şöyle buyurdu: Ey Sevban, bunun etini benim için hallet.’ Ben o, Medine’ye gelinceye kadar onun etinden yedirmeye devam ettim.”

Temettü ve kıran haccı kurbanlarından yemek de caizdir: “Şüphe siz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in eşleri Veda haccında temetta haccına niyet ettiler. Aişe radiyallahu anha hacca önce umre yaparak başladı, sonrasında kıran haccı yaptı, daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlar adına sığır kurban etti, onlar da bu kurbanın etin den yediler.”

Kurban etinden, “et” diyebileceğimiz bir miktarı sadaka olarak vermek farzdır. Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “Yan üstü yere düş tüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yiyin, hem de ihtiyacım gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin.” (Hac, 36) Allah Teâla’nın bu emrinin gereği, farz olmasıdır.

Fakirlere kurban etinden sadece yedirmek geçerli değildir; onlara pay vermeye, onları et sahibi yapmaya itibar edilir.

Kurban etinden üçte birini yemek sünnettir, üçte birini hediye et mek, kalan üçte birini de sadaka olarak vermek sünnete uygundur. Farz olan hacda bile böyle davranmak sünnete uygundur. Yetim veya mükateb köle için kesilen kurban etinden hediye de,

sadaka da vermek gerekmez. Nafile, temettü ve kıran haclarının kurbanlar da normal kurban etleri gibidir. Adak veya tayin ile belirlenmiş kurbanların etlerinden yenilmez.

Bir kimse kurban etinin tamamini yese de sadece bir ukiyye sadaka olarak verse caizdir. Şüphesiz kurban etlerindeki “yedirme” ve “yeme” emirleri mutlaktır: şayet bir kimse kestiği kurbanın etinin tamamını yese de başkalarına yedirmese, bir ukiyye miktarı tazmin et mesi gerekir. Şüphesiz başkalarına bu miktarda yedirmek bir haktır ve.. Kaynak HAnbeli Fıkhı İlmihali

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    1
    2023-06-19T08:40:45+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Hanbeli mezhebine göre kurban ibadetiyle ilgili bazı hükümler şunlardır:

    Vacip bir ibadet: Hanbeli mezhebine göre kurban ibadeti vacip (zorunlu) bir ibadettir. Her yıl Kurban Bayramı’nda müslüman olan ve mali gücü yeten kişilerin vacip kurban kesmesi gerekir.

    Kesilecek hayvanlar: Hanbeli mezhebine göre vacip kurban olarak büyükbaş hayvanlar (sığır, manda, deve) veya küçükbaş hayvanlar (koyun, keçi) tercih edilebilir. Bunların dışında diğer hayvanlarla da kurban kesmek caizdir.

    Kesim zamanı: Hanbeli mezhebine göre kurbanlar, Kurban Bayramı’nın ilk gününden itibaren dört gün boyunca kesilebilir. Bu dört günlük süre içinde kurban kesmeyi tercih edenler, istedikleri gün ve saatte kurbanlarını keserek ibadetlerini yerine getirebilirler.

    Kesim yerleri: Hanbeli mezhebine göre, kurbanın şehirde veya köyde kesilmesi, vakfın yerine getirilmesi için yeterlidir. Kesim yerine bağlı bir sınırlama yoktur. İnsanların rahatsız olmayacağı bir yerde kurban kesmek uygun olacaktır.

    Hayvanın sağlık ve kesim usulleri: Hanbeli mezhebine göre kurban edilecek hayvanın sağlıklı, sakatlığı veya gözle görülen bir hastalığı olmaması gerekir. Kesim usulleri ise şeriata uygun olmalıdır. Hayvana acı vermeden, hızlı ve keskin bir şekilde kesim yapılmalıdır.

    Kurbanın paylaşılması: Hanbeli mezhebine göre kurban eti, kesimi gerçekleştiren kişi ve ailesi ile yoksullar ve ihtiyaç sahipleri arasında paylaştırılmalıdır. Hanbeli mezhebine göre kurban etinin tamamı veya bir kısmı ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalıdır.

    Hanbeli mezhebine göre kurban ibadetiyle ilgili detaylar mezhebin fıkıh kitaplarında daha ayrıntılı olarak yer alır. Mezhep imamlarının görüşlerine başvurmak, daha detaylı bilgi edinmek için doğru bir yöntem olacaktır.

    En iyi cevap

Cevapla