Paylaş
Hanefi Mezhebinin Usulü – Kuralları
Question
Hanefi Mezhebinin Usülü ve İçtihatta İzlediği Yol
Hanefi mezhebinin özellikleri ve görüşleri kısaca madde madde
Hanefi mezhebi, Kitab’a, sünnete, icmaya, kıyasa, istihsana, örfe, sahibi sözüne, bizden öncekilerin şeriatına ve bunun dışında hakkında görüş ayrılığı bulunan diğer teşri kaynaklarına dayanmıştır.
Kur’an-ı Kerim:
İslam şeriatının birinci kaynağıdır. Bu hususta iki kişinin dahi ihtilafı yoktur. Kur’ân ile ilgili görüş farklılıklan, onu delil göstermek ile ilgili bir görüş ayrılığı değildir. Bu, ancak lafız ve anlamlannın anlaşılmasındaki bir ayrılıktır.
Nebevi Sünnet:
Nebevi sünnet, şeriatın ikinci kaynağıdır. Bunda da hiç-bir görüş aynlığı yoktur. Görüş ayrılığı sünnet ile ilgili birtakım aynntılarda-dır. Mesela; Ebu Hanife sahih sünneti ve güvenilir kimseler arasında yayılmış rivayetleri alır. Bu da Hanefilerce meşhur hadis diye bilinir. Ahad hadisle-re gelince; âhâd hadis onlara göre, mütevatir ve meşhur olmayan hadistir. Hanefiler bunu ancak birtakım şartlara bağlı olarak delil kabul ederler.
İcma:
Şeriatın üçüncü esasıdır. İcma ile ilgili ilimlerin görüş farklılıkları, icmanın bazı şekilleri ile ilgili fer’î birtakım hususlar hakkındadır.
Ashabın Sözleri:
Ebu Hanife ashabın sözleri arasından dilediğini seçer. Bilindiği gibi fakih müçtehidin seçmesi bir hevanın sonucu değildir. O, bu sözler arasında karşılaştırma yapar ve bunlar arasından kendisince diğerlerine göre tercih edilmesi gerektiğine inandığı görüşü tercih eder.
Kıyas: Bu, benzer şeylerin kendilerini andıranlara kıyas edilmesidir. Kitap’ta, sahih sünnette ve sahâbenin verdiği yargı hükümlerinde herhangi bir görüş, hüküm ve yargı bulunmadığı takdirde kıyasa başvurulur.
İstihsan:
İstihsan, bazı kıyasların birtakım maslahatlan kısmen ya da ta-mamen ortadan kaldırması durumunda, kendisiyle bu kaybedilen maslahatın kazanılmasının mümkün görüldüğü bir yoldur. Hanefiler istihsanı geniş bir alanda kullanmış, bu sebeple de büyük bir fıkhi servet miras bırakmışlardır. Fakihler ve muhaddisler, Ebu Hanife’ye şu şekilde özetlenebilecek bir eleştiri yöneltmişlerdir: O, kendi bakış açısına göre, kıyasa muhalif olduğu için pek çok hadisi reddetmiştir. Hâlbuki onun reddetmiş olduğu bu hadisler, sahih ya da hasen ve delil olmaya elverişli olmasından dolayı başkasının ge-reğince amel ettiği hadislerden olabilir. Hanefi mezhebine mensup fakihler de buna şöyle cevap vermişlerdir: Ebu Hanife ne sahih ne de hasen hadisi -ileri sürüldüğü gibi- reddediyordu.
Aksine, hadisi veya âhâd haberi kabul etme konusunda işi sıkı tutuyordu. Bu hususta onun mazereti de Küfe’de bulunmasıydı. Zira Kilise, fitnelerin, siyasi gruplaşmaların ve firkalaşmanın beşiği idi. Bazıları hadis rivayetinde işi gev-şek tutuyor, rivayette tedlis yapıyordu. Kimi hallerde de kendi hevasına des-tek bulmak için hadis uydurduğu da oluyordu. Ayrıca Küfe, vahyin indiği yer ve sünnetin merkezi olan Hicaz’dan uzaktı. Bu sebeple İmam, hadisi kabulde ve gereğince amel etmede Allah’ın şeriati adına ihtiyat göstermiştir.
Benzeri konular:
Cevapla