Paylaş
Hicret’in Dinimizde Yeri Ve Önemi
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Hicret’in Dinimizde’ki Önemi
Bilindiği gibi Resul-i Ekrem efendimiz Mekke’de doğmuş ve peygamberlik görevi O’na burada gelmiştir. İslam güneşinin Mekke’de doğmasıyla, Mekke halkı Hakk’a teslim olan Müslümanlar ve batıldan kopup ayrılmayan müşrikler olmak üzere ikiye ayrıldı. Bu esnada Mekke putperestliğin merkeziydi. Kâbe ve civarında yüzlerce put vardı. Onları ziyaret için gelenlerle Mekke her gün dolup taşıyor; böylece Mekkeliler hem servet, hem de kabileler arasında itibar kazanıyorlardı. Peygamberimizin tebliğ ettiği İslam güneşinin, gün be gün hızla yayılıp her tarafı aydınlattığını gören müşrikler, Müslümanlara akla hayale gelmez işkenceler tertip etmişler, tüyler ürperten zulümlerinin tatbiki için planlar hazırlamışlardır. Aldıkları kararla müslümanlarla her türlü münasebetlerini kesmişler, tüm alış verişleri yasaklamışlardı. Kendilerine ekonomik baskı uygulanan ashap, yiyecek bir şey bulamadıkları için ağaç yaprakları yemek zorunda kalmışlardı
Müminler müşriklerin her türlü eziyetlerine katlandılar. İslam’ın getirdiği inanç ve akideler uğruna mallarını ve canlarını feda ettiler, Fakat İslam’dan taviz vermediler. Cenabı-ı Hakk’ın emin belde kıldığı Mekke’de, Müslümanlar barınamaz hale geldiler. Bu durum karşısında Hz. peygamber (S.A.V) Efendimiz; “Sizin hicret edeceğiniz yerin. iki siyah taşlık arasında hurmalık bir yer olduğu bana gösterildi.” (1) buyurarak Müslümanları Medine’ye hicrete teşvik etti. Böylece Müslümanlar, din ve iman uğrunda doğup büyüdükleri yurtlarını, yakınlarını, sevdiklerini, servetlerini ve bütün maddi varlıklarını bırakıp, Medine’ye hicret ettiler.
Bu göçe sebep sadece karşılaşılan sıkıntılar değildir. Asıl maksat Mekke devrinde gösterilen çabaların neticesi olarak; Medine’de bulunan İslam toplumunu güçlendirmek Medine dışındaki Müslümanların güçlerini bir araya getirip kuvvetli bir cemiyet tesis etmekti. Hicretten önce Müslümanlar müşriklerin baskı ve zulümleri altında mahkûm bir durumdaydılar.
Hicret Müslümanları baskı ve zulümden Kurtarmış; İslam’a yayılma imkânı sağlamış; İslam inkılâbını yükselme ve yayılma döneminin başlangıcı olmuştur. Hicret, İslam tarihinin en önemli olayıdır. İslam’ın sabırdan aksiyona geçişi demektir. Hicret kötü şartlardan kaçış değil; İslam’ın hükümlerini yaşatacak ve yaşayacak yeni şartların ve mekânların aranışıdır. Hicret; Hakkın batıla galip gelmesi ve İslamlın tümüyle yaşamanın azmidir. Hicret; tevhidi inancının kalplerde kökleşmesinin, gerektiğinde mallardan veya canlardan feragat etmenin sembolüdür. Hicret, ensar ve muhacirin sergiledikleri dostluk ve kardeşliğin, milli birlik ve bütünlüğün en güzel timsalidir.
Hicretin yıldönümü münasebetiyle, bizler de yeniden bir nefis muhasebesi yapıp, Medineli Müslümanların akabede yaptıkları biat gibi, aynı iman ve aynı şuurla Rasulallah’ın manevi huzurunda “Allah’ın emir ve yasaklarına riayet edip, Hz. Muhammed’in yolundan ayrılmayacağımıza dair kesin söz vermeliyiz. Tüm kötülüklerden, fenalıklardan, haramlardan Kuran’a ve Allah’a hicret etmeliyiz.
1-Buhari menakıp 45
2-Bakara,218
3-Al-i İmran,195
Benzer Konular:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan hicret dini ve tarihi önem taşımaktadır. İslami bağlamda Hicret, Hz. Muhammed (sav) ve takipçilerinin MS 622 yılında Mekke’den Medine şehrine göçünü ifade eder. Hicret olayı, İslami ay takviminin başlangıcını işaret eder ve birkaç önemli yönü içerir:
Hicret olayı İslam’da tarihsel ve dini bir öneme sahiptir ve Müslüman toplumun erken tarihinde bir dönüm noktasını temsil eder. Dayanıklılığı, kararlılığı ve güçlü bir İslami toplumun kurulmasını sembolize eder. Hicret’ten alınan dersler, bugün Müslümanlara inanç, topluluk oluşturma ve sosyal adalet arayışı açısından ilham vermeye devam ediyor.