Paylaş
Hikmet-i dünya vü mâfiha bilen ârif degül Ârif oldur bilmeye dünya vü mâfîhâ nedür (Fuzûlî)
Question
Hikmet-i dünya vü mâfiha bilen ârif degül
Ârif oldur bilmeye dünya vü mâfîhâ nedür
(Fuzûlî)
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfîhâ nedir. Dünya ve içindekilerin hikmetini bilen değildir bilge. Bilge öyle bir insandır ki dünyayı da, içindekileri de bilmeye.
Dünyanın ve dünyalık şeylerin hikmetini bilene ben arif demem / Arif dediğin öyle olmalı dır ki, ne dünya dan nede onun için de var olanlardan bilgi kırıntısı dahi taşımamalı. (Tabii dolayısıyla da ilgi kırıntısı.)
Dünya ve ona dair şeylerin hikmetini bilen,farkında olan kişi arif değildir. Arif,Hikmet ve aşktan dolayı o kadar kendinden geçmiş olmalıdır ki dünya ve içindekilere dair şeylerden harberdar dahi olmamalıdır.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Bu beyitte Fuzûlî, dünyanın ve içindekilerin anlamını kavrayanın gerçek ârif (bilge) olamayacağını anlatıyor. Şöyle açıklanabilir:”Hikmet-i dünya vü mâfiha bilen ârif degül,
Ârif oldur bilmeye dünya vü mâfîhâ nedür.”Türkçeye çevirisi: “Dünyanın ve içindekilerin hikmetini bilen kişi gerçek ârif (bilge) değildir. Gerçek ârif, dünyanın ve içindekilerin ne olduğunu bilmeyendir.”Fuzûlî burada, gerçek bilgelik ve derin anlayışın, sadece dünyanın yüzeyini ve maddi yönlerini bilmekle elde edilemeyeceğini ifade eder. Gerçek ârif, dünya ve içindekilerin aslında ne olduğunu, yani onların geçici ve dünyevi doğasını anlamış kişidir. Bu, derin bir içsel farkındalık ve manevi bir kavrayışı ifade eder. Fuzûlî’nin bu sözleri, Sufizm’in dünya ve maddiyatı geçici kabul eden bakış açısını yansıtır.