Paylaş
Hılfül Fudul erdemliler topluluğu nedir?
Question
HILFÜ’I-FUDUL
(Erdemliler topluluğu)
Hılful Fudul nedir kısa bilgi?
Arapça yazılışı: حلف الفضول
İslam’dan önce Mekke’de haksızlığa uğrayanlara yardım etmek amacıyla kurulan ittifaktır.
Sözlükte “yemin, antlaşma, sözleşme ve ittifak” anlamlarına gelen “hilf“, İslam öncesi Araplar’da kabile ve şahısların birbirlerini desteklemek ve himaye etmek üzere yeminleşerek yaptıkları anlaşmayı, bir tür ittifakı ifade eder. İslam öncesi Câhiliye dönemindeki Mekke Arapları arasında bu türden anlaşmaların çeşitli örnekleri görülmektedir. Bunların en önemlileri, “Hilfü’l-ahlaf” ve “Hilfü’l mutayyebîn” şeklinde adlandırılan iki kabile grubunun kendi aralarında ayrı ayrı kurdukları ittifaklardır. Hz. Peygamber’in büyük dedesi Kusay b. Kilâb’dan (ö. 480) sonra Mekke yönetimiyle ilgili görevlerin dağılımı hususunda onun oğulları Abdüddâr ve Abdümenâfın soyundan gelenler arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Kureyş’in alt kollarından olan Mahzûmoğulları, Sehmoğulları, Cumahoğulları ve Adioğulları, Abdüddaroğulları tarafını tutarak birbirlerinden ayrılmamak üzere ant içmişler, bunun için kendilerine “ahlâf” (yeminliler), yaptıkları ittifaka da “Hilfü’l-ahlâf” (yeminliler ittifakı) denilmişti. Kureyş’in diğer alt kolları Esedoğulları, Zühreoğulları, Teymoğulları ve Hârisoğulları ise Abdümenâfoğulları’nı desteklemişler, içinde güzel koku bulunan bir kaba batırdıkları ellerini Kâbe’nin duvarına sürerek birbirlerinden ayrılmayacaklarına ant içtikleri için kendilerine “mutayyebîn” (güzel kokulular), yaptıkları ittifaka da “Hilfü’l-mutayyebîn” (güzel kokulular ittifakı) denilmişti.
Hilfü’l-Fudûl Nedir? Neden Kurulmuştur?
İslamiyet’ten önce Mekke’de daha dar kapsamlı olan ve “Hilfü’l-fudül” adıyla bilinen iki ittifak daha yapılmıştır ki bunlar konusu ve amacı itibariyle öncekilerden farklıdır. Bunlardan birincisi, şehrin ilk yerleşimcileri olan Cürhümlüler’in kendi aralarında yaptıkları bir anlaşmaydı. Beni Cürhüm kabilesinden Fadl (çoğulu fudûl) adlı üç şahıs (Fadl b. Fedâle, Fadl b. Vedâa, Fadl [Fudayl] b. Hâris), haksızlığa uğrayan ve kendilerini koruyacak kimsesi bulunmayan yerli ve yabancılara yardım etmek için kabileleriyle birlikte sözleşmişlerdi. Bu sözleşmeye “Hilfü’l-fudûl” (Fadllar’ın ittifakı) deniyordu. Daha çok Câhiliye döneminde görülen kabile dayanışmasının söz konusu olduğu önceki iki ittifaktan farklı olarak bu ittifakta hangi kabileden olursa olsun haksızlığa uğrayan kimselere yardım edilmesi amaçlanmıştır.
Diğer ittifak hicretten yaklaşık otuz üç yıl önce (590 civarında) yapıldı ve ilk Hilfü’l-fudůl’dan daha çok tanındı. Bunun da “Hilfü’l-fudúl” adıyla meşhur olması, muhtemelen amaçları itibariyle ilk ittifaka benzemesinden kaynaklanmaktadır. Mekke’de kabileler arasındaki çekişme ve çatışmaların yanı sıra, hac ve ticaret için şehre gelen zayıf ve güçsüz yabancılara yapılan haksızlıklar, insaf sahibi bazı kişileri rahatsız ediyordu. Bu genel rahatsızlık dışında, her türlü savaş ve çatışmanın yasaklandığı dönemlerde (haram aylar) meydana geldiği için Ficâr savaşları yani “günah savaşları” olarak adlandırılan ve birçok kişinin ölümüne yol açan birkaç çatışmadan sonra insanlar, iç savaşlardan ve yabancılara yapılan haksızlıklardan daha fazla rahatsızlık duymaya başlamışlardı. En sonunda, yine haram aylardan olan zilkadede gerçekleşen bir olay Hilfü’l-fudûl’ün gerçekleşmesine sebep oldu. Yemen’deki Zübeyd kabilesinden bir kişi umre ve ticaret için Mekke’ye gelmiş, mallarını satmak üzere Sehm kabilesinden As b. Vâil ile pazarlık yapıp anlaşmıştı. Fakat Âs malı teslim aldıktan sonra pazarlığa aykırı hareket edip anlaştıkları fiyatın altında bir para ödemek istedi. Yemenli satıcı istediği parayı alamayınca Âs b. Vâil’in kabilesinin de katılmış olduğu Hilfü’l-ahlâf ın ileri gelenlerine gidip durumu anlattı. Ancak onlar, Sehm kabilesinin kendi mensubu olan As’ı korumak uğruna Hilfü’l-ahlâf’tan ayrılabileceğini ve böylece Hilfü’l mutayyebîn’e karşı zayıflayacaklarını düşünerek Yemenli’ye yardım etmediler. Bunun üzerine adam, Ebûkubeys tepesine çıkıp yüksek sesle uğradığı haksızlığı dile getiren bir şiir okudu. Nihayet son Ficâr savaşının çıkmasına yol açtığı için sürekli pişmanlık duyan ve âdeta bunu telafi etmek için bir fırsat arayan Zübeyr b. Abdülmuttalib (Hz. Muhammed’in amcası) şehrin en zengin, yaşlı ve nüfuzlu kabile reisi durumundaki Abdullah b. Cüd’ân et-Teymî’ye başvurarak Yemenli tâcirin durumunun görüşüleceği bir toplantı düzenledi.
Hâşimoğulları, Muttaliboğulları, Zühreoğulları, Teymoğulları ve Esedoğulları kabilelerinin katıldığı toplantıya Hilfü’l-ahlâf tan hiç kimse çağırılmadı. O sırada yaklaşık yirmi yaşında olan Hz. Muhammed de amcası Zübeyr’le birlikte toplantıya katıldı. Uzun tartışmalardan sonra haksızlıkları önlemek için gönüllülerden oluşacak bir grup kurulması kararlaştırıldı ve şu sözlerle yemin edildi: “Allah’a ant olsun ki Mekke şehrinde birine zulüm ve haksızlık yapıldığı zaman o kimse ister iyi ister kötü, ister bizden ister yabancı olsun, kendisine hakkı verilinceye kadar hepimiz tek bir vücut gibi hareket edeceğiz; denizlerin suyu tükenmedikçe, Hira ile Sebir dağları yerlerinde kaldığı sürece bu yemine bağlı kalacak ve birbirimize mali yardımda bulunacağız.” Ahitleşmenin ardından ilk olarak Âs b. Vâil’e gittiler ve Yemenli’nin alacağını tahsil edip adamın gönlünü aldılar.
Hılful Fudul Amacı Ve Peygamberimizin Görevi
Hilfü’l-fudál’ün İslam’dan önce ve İslamî dönemde gerçekleştirdiği diğer faaliyetlerden bazıları şunlardır:
1. Sümâle kabilesine mensup bir tâcir Mekke’nin ileri gelenlerinden Übey b. Halef’e mal satmış, fakat parasını alamamıştı. Çaresiz kalan tâcir Hilfü’l-fudûl üyelerine başvurdu; onlar da Übeyy’e gidip parasını tekrar istemesini, vermediği takdirde kendilerinin bizzat gelip alacaklarını bildirmesini söylediler. Bunun üzerine Übey parayı hemen ödedi.
2. Has’am kabilesinden Yemenli bir tacir, kızı ile birlikte hac için Mekke’ye gelmişti. Şehrin nüfuzlu kişilerinden Nübeyh b. Haccâc kızını zorbalıkla elinden alınca tâcir Hilfü’l-fudal üyelerine gitti. Onlar da hemen Nübeyh’in evini kuşattılar ve kızı alıp babasına teslim ettiler.
Resûl-i Ekrem, gençlik yıllarında katıldığı bu ittifaktan peygamberliğinden sonra da övgüyle söz etmiş, İslamiyet’in Hilfü’l-fudûl’ü pekiştirdiğini, Hilfü’l-fudûl adına göreve çağrıldığı takdirde yine hiç tereddüt etmeden gideceğini söylemiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 190, 317). Bu yüzden İslam tarihinde “Hilfü’l-fudůl” denildiğinde, bu adla anılan ilk ittifaktan (Fadllar’ın ittifakı) çok Hz. Peygamber’in de katıldığı bu ittifak anlaşılır.
Hz. Peygamber Hilfü’l-fudül adına bizzat müdahale ettiği iki olayda, Mekkeli müşriklerin önde gelenlerinden Ebû Cehil ile karşı karşıya gelmiştir.
Bir defasında Ebû Cehil, Erâş kabilesine mensup birinden mal satın almış, ancak parasını ödememişti. Ebû Cehil’in Hz. Peygamber’e düşmanlığını bilen Mekkeli müşriklerden biri, hem alay etmek hem olay çıkarmak amacıyla mağdur tâcire, Hz. Peygamber’e başvurduğu takdirde parasını alabileceğini söyledi. Bunun üzerine adam Hz. Peygamber’den yardım istedi. Resûl-i Ekrem onunla birlikte Ebû Cehil’in evine gitti ve herhangi bir güçlükle karşılaşmadan parayı aldı. Diğer olay şöyle gerçekleşmişti: Zübeyd kabilesinden biri mallarını satmak için Mekke’ye gelmişti. Ebû Cehil Mekkeli tüccarların ondan alışveriş yapmasına engel oldu ve adamın malina düşük fiyat biçti. Kimsenin daha fazla fiyat vermemesi üzerine sıkıntıya düşen tâcirin durumunu öğrenen Hz. Peygamber, üç deve yükü malı onun istediği fiyattan satın aldı ve Ebû Cehil yanına gelince de Hilfü’l-fudül’ü hatırlatarak aynı şeyi bir daha yapmaması için kendisini uyardı.
Hilfü’l-fudûl üyeleri aralarına yeni katılımcı kabul etmedikleri için, Emevî hilafetinin başlarında son üyenin ölmesi üzerine ittifak kendiliğinden sona ermiştir.
Haksızlıklara izin verilmemesi, zorda kalanlara yardım edilmesi İslamiyet’in her zaman emir ve tavsiye ettiği temel hususlar arasında yer alır. Dini, irkı ve cinsiyeti ne olursa olsun haksızlığa uğrayan mazlumları desteklemek müslümanların başlıca sorumluluklar arasındadır ve bariz vasıflarındandır.
Kaynak: Diyanet temel islam ansiklopedisi
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Hılful fudul; erdemliler birliği anlamına gelmektedir. İslam’dan önce kurulan bir ittifaktır. Hılful fudul un amacı haksızlığa uğrayanlara yardım elini uzatmaktır adeta. Hılful fudula aynı zamanda Rasulullah (sav)’de katılmış ve etkin bir görevi bulunmaktadır.
Hz. Peygamber Hilfü’l-fudül adına bizzat müdahale ettiği iki olayda, Mekkeli müşriklerin önde gelenlerinden Ebû Cehil ile karşı karşıya gelmiştir.