Paylaş
Hudeybiye barış antlaşması nedir kısaca
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Hudeybiye Barış Anlaşması
Hudeybiye barış antlaşması maddeleri kısaca
Kureyş müşrikleri peşpeşe giriştikleri savaşlarda çok büyük malî kayıplara uğramışlar, buna karşılık bir zafer elde edemeden çevrelerine övünçle anlatacakları bir sonuç alamadan elleri boş geri dönmüşlerdi. Diğer yandan, müslümanların onlara ait ticaret kervanlarını takibi onları hayli rahatsız ediyordu. Denilebilir ki, Kureyşliler, artık, sonuç alamayacakları masraflı savaşlara girişmektense prestijlerini kurtarabilecek bir barışı tercih aşamasına gelmişlerdi.
Meseleye müslümanlar açısından bakıldığında da bir barış isteği göze çarpıyordu. Çünkü Medine bir yandan Mekke müşrikleri ve onların güdümündeki kabileler, diğer yandan Hayber yahudileri ve onların güdümündeki Gatafan, Fezare gibi kabileler olmak üzere amansız iki düşman arasında kalmıştı. Kureyşle Hayber yahudileri arasında yapılan anlaşmaya göre Hz. Peygamber onlardan biri üzerine yürüdüğü takdirde, diğeri, boş bırakılan Medine’yi işgal edecekti. Bu durumda Hz. Peygam-ber’in Kureyş’le bir anlaşma yapması, Hayber’in hakkından kolayca gelmesini sağlayabilirdi. Üstelik o yıl Mekke kıtlık geçirmiş ve Mekkeliler’le barış ortamını hazırlayan şöyle bir olay meydana gelmişti: Arabistan’ın buğday anbarı olarak bilinen Yemame yöresinin (Necd bölgesinde) ileri gelenlerinden Sumame b. Usal Medine’de müslüman olup ülkesine dönerken Mekke’ye uğramış, Kabe’yi tavaf etmişti. Bu esnada, müslüman olduğu için kendisiyle alay edilmesine kızarak, Yemame’ye vardığında Mekke’ye zahire sevkiyatını durdurmuş, onlara bir çeşit ambargo uygulamıştı. Bu durumun doğuracağı vahim sonuçları tahmin eden Mekkeliler, akrabalık bağlarını ileri sürerek Hz. Peygamber’e bir mektup yollamışlar, buğday sevkiyatının başlatılması için aracı olmasını rica etmişler, Hz. Peygamber de onlara beklediklerini sağlamıştı.
Bütün bunların Ötesinde, yeni kurulmuş İslâm Devleti’nin gelişmeye ihtiyacı vardı ve İslâmiyet barış ortamında esas amaçlarını ve öğretilerini daha iyi ortaya koyabilirdi.
Bir barış görüşmesi ortamı sağlamak üzere, Peygamberimiz 6. yılın (628 Mart-Nisan) aylarında 1400 müslüman İle sadece yol silahı kılıçlarını alarak Mekke’ye doğru yola koyuldu. Aynı zamanda, umre yapmak, eski vatanını görerek hasret gidermek istiyordu. Ashabın Kabe’yi putlardan arındırma idealini canlı tutmayı amaçlıyordu. Mekke-Cidde yolu üzerinde 15 km.’lik bir mesafede Hudeybiye denilen yere ordugâhını kurdu. Mekkeliler yaklaşık elli kişilik askerî bir öncü kuvvet yolladılar; fakat hemen esir edildiler. Hz. Peygamber esirleri karşılıksız salıvererek iyi niyetini gösterdi. Hz. Peygamber, Mekkeli bir heyetle görüşme ve Kabe’yi ziyaret (Umre) arzusunu Huzâalı bir müslüman olan Hıraş b. Ümeyye aracılığı ile duyurdu. Fakat sonuç alınamadı. Daha sonra -bu konuda-Hz. Ömer’in belirttiği görüş üzerine Hz. Osman gönderildi. Hz. Osman, Ebû Süfyan’ın akrabasıydı. Ne var ki, Ebû Süfyan şehirde değildi ve Mekkeliler, Hz. Peygamber’e karşı nasıl bir politika izleyeceklerini kararlaştıramadılar. Bir ara Hz. Osman’ın hapsedildiği, hatta şehit edildiği söylentisi yayılınca Hz. Peygamber, sırtını bir ağacın gövdesine dayayıp bütün müslümanlardan herşeyi göze alarak Kureyş’le mücadele edeceklerine dair biat aldı.
Bir ağacın altında müslümanların Hz. Peygamber’e sadakat andı içmelerinin Yüce Allah’ı hoşnut ettiği Kur’ân-ı Kerîm’de ifade edilmiştir. Zor şartlar altında müslümanların Hz. Peygamber’e bağlılık yemini etmeleri, müşriklerin gözünü iyice korkutmuştu. Bunun üzerine Süheyl b. Amr başkanlığında bir heyet gönderip Hz. Peygamberle bir anlaşma yapmaya karar verdiler. Uzun görüşmelerden sonra alınan kararlara göre müslümanlar bu yıl geri dönecekler, gelecek yıl üç gün içinde Kabe’yi ziyaret edecekler, üzerlerinde sadece yolcu kılıcı taşıyabileceklerdi. Medine’ye sığınma isteyen bir Mekkeli’nin bu isteği geri çevrilecek, ama bir Medineli Mekke’ye sığınmak istediğinde ise bu kabul edilecekti.
Başka kabileler istedikleri tarafla anlaşıp onun yanında yer alabileceklerdi. Her iki tarafın hakimiyetinde bulunan yollarda kervanlar güvenlik içinde olacak, üçüncü Şahıslarla yapılacak savaşlarda anlaşmaya giren tüm kabileler tarafsız davranacaklardı. Bu anlaşma on yıl sürecekti. Hz. Osman salıverilinceye kadar Hz. Peygamber Kureyş heyetini yanında alıkoydu.
Şunu belirtmek gerekir ki Hz. Peygamber, antlaşmada yer alan gerek bazı ifadeleri, gerekse muhteva açısından müslümanların aleyhine gibi görünen maddeleri önemsemedi; Hz. Ömer’in böyle bir antlaşmayı kabulden dolayı hayretini ifade eden sorularını sükûtla karşıladı. Önemli olan bir antlaşmanın imzalanma-sıydı. Bunun yakın gelecekte müslümanlara sağlayacağı çok yararlar vardı. Nitekim, geri dönüş yolunda henüz Medine’ye ulaşmadan bu antlaşmanın “feth-i mübîn=parlak fetih!” olduğuna dair âyet geldi. Gerçekten de birkaç yıl içinde mevcut müslüman sayısı birkaç misli artmıştı. Çünkü barış ortamında müslümanların örnek hayatı müşrikleri etkilemişti. Meşhur cengâverlerden Halid b. Velid ile diplomat kişiliği ile ünlü Amr b. As da kendiliğinden Medine’ye gelip müslüman olmuşlardı. Ayrıca çölden Medine’ye ulaşan başka kabilelere mensup Araplar da İslâm’a giriyorlardı. İltica meselesi ise Mekkeli bir müslüman olan Ebû Busayr’ın müminlerden oluşan küçük bir silahlı gurupla el-lys denilen yerde hemşehrilerinin kervanlarını tehdit etmesi sonunda bizzat Kureyş’in isteğiyle müslümanların lehine çözümlenmişti. Müslümanlar ertesi yıl (7/628) Mekke’ye giderek antlaşma gereğince üç gün içinde Kabe ziyaretini yapıp umreyi îfa ettiler.
Bu süre içinde Mekkeliler şehri boşalttılar, etraftaki dağlara, tepelere tırmanıp çadır kurdular. Müslümanları merakla izledikleri anlaşılınca, Hz. Peygamber tavafın ilk üç şavtında remel* yapılmasını yani omuzlar dik vaziyette ve çalımlı yürünmesini istedi.
Bu ziyaretten dönüşte Hz. Hamza’nın küçük kızı Umâme Peygamberimiz tarafından Medine’ye getirildiğinde amcazadeleri Hz. Ali ve Cafer b. EbîTalip ile sağlığında babasıyla kardeş yapılan Zeyd b. Harise onun bakımını üstlenmek üzere harekete geçtiler. Yetime ilginin pek güzel bir örneğini teşkil eden bu davranışlarından dolayı Hz. Peygamber üçüne de ayrı ayrı iltifat ve teşekkür etti ve Umâme’nin yetiştirilmesini aynı zamanda teyzesinin kocası olan Cafer’e verdi. Çünkü Hz. Peygamberin öğretisinde teyze, anne yarısı sayılıyordu (İbn Sâ’d,Tabakât, VIII, 159 vd.).
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI OKU TIKLA
Alıntı
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Müşrikler peş peşe girmiş oldukları savaşlarda ağır yaralar almışlardı. Bundan sonra çözümü anlaşma yoluna gitmekle bulmaya çalışıyorlardı. Bir şekilde adeta prestijlerini kurtarmak istiyorlardı. Savaşlara girerek mali yönden de baya etkilenmiş durumdalardı. Meseleye müslümanlar aaçısından bakılacak olur ise, onlarda barış olması taraftarı idi. Çünkü bir yandan müşrikler, diğer yandan Yahudiler ile uğraşmak durumunda kalmışlardı. Rasulullah (sav)’in amacı barış görüşmesi yapmak idi. Bunun üzerine hicretin 6. yılında silahsız bir şekilde 1400 müslümanla beraber hem umre yapmak hem de hasret gidermek için Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Hudeybiye mevkisinde ordusunu kurdu. Müşrikler 50 kişilik bir öncü kuvvet göndermiş, fakat bunlar kısa bir süre içerisinde müslümanlar tarafından esir alınmıştı. Rasulullah (sav) sırf iyi niyetini göstermek için esirleri karşılıksız bir şekilde serbest bırakmıştı. Rasulullah (sav) Osman (ra)’yu isteklerini söylemesi için duyurmaya gitmişti. Hz. Osman’ın hapsedildiği, hatta şehit edildiği söylentisi yayılınca Hz. Peygamber, sırtını bir ağacın gövdesine dayayıp bütün müslümanlardan herşeyi göze alarak Kureyş’le mücadele edeceklerine dair biat aldı. Uzun görüşmelerden sonra alınan kararlara göre müslümanlar bu yıl geri dönecekler, gelecek yıl üç gün içinde Kabe’yi ziyaret edecekler, üzerlerinde sadece yolcu kılıcı taşıyabileceklerdi. Medine’ye sığınmak isteyen bir Mekkeli’nin bu isteği geri çevrilecek, ama bir Medineli Mekke’ye sığınmak istediğinde ise bu kabul edilecekti. Başka kabileler istedikleri tarafla anlaşıp onun yanında yer alabileceklerdi. Her iki tarafın hakimiyetinde bulunan yollarda kervanlar güvenlik içinde olacak, üçüncü Şahıslarla yapılacak savaşlarda anlaşmaya giren tüm kabileler tarafsız davranacaklardı. Bu anlaşma on yıl sürecekti. Hz. Osman (ra) salıverilince kadar Rasulullah (sav) Kureyş heyetini yanında alıkoymuştur. Görünüş itibariyle Müslümanların aleyhinde olan bir anlaşma idi bu. Hatta Hz. Ömer (ra) karşı bile çıkmak istemiş Rasulullah (sav) sükunetle karşılamasını istemiştir bu durumu. Nitekim de olay öyle olmuştur. Birkaç yıl içinde Müslümanların sayısı katlanarak çoğalmaya başlamıştır. Müslümanlar ertesi yıl hicretin 7. yılında Mekke’ye giderek antlaşma gereğince üç gün içinde Kabe ziyaretini yapıp umreyi îfa ettiler.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hudeybiye Barış Antlaşması, Hicretin altıncı yılı, Miladi 628 yılında, Medineli Müslümanlarla Mekkeli putperestler arasında yapılan barış antlaşmasıdır. Bu antlaşma ile Mekkeli müşrikler, Medine’de kurulmuş bulunan İslam devletini resmen tanımış oldular.
Hudeybiye Barış Antlaşması’nın maddeleri şunlardır:
Hudeybiye Barış Antlaşması, İslam tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu antlaşma ile Müslümanlar, Mekkeli müşrikler tarafından resmen tanınmış oldular. Antlaşma, Müslümanların güçlenerek Mekke’yi fethetmelerine zemin hazırlamıştır.
Hudeybiye Barış Antlaşması’nın sonuçları şunlardır:
Hudeybiye Barış Antlaşması, İslam’ın tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu antlaşma, Müslümanların güçlenmesinde ve İslam’ın yayılmasında önemli bir rol oynamıştır.