Huşû kavramı nedir namaz kılarken neden önemlidir?

Question

Müminlerin namazlarında Huşuyu sağlayabilmek için nelere dikkat etmelidir?

Husu kavrami nedir namaz kilarken neden onemlidir

HUŞÛ الخشوع

Huşû, Allah’a duyulan saygının gereği olarak başta namaz olmak üzere ibadetlerin edası sırasında sükûnet ve tevazu içinde bulunma anlamında terimdir.

Sözlükte “sessiz ve sakin durmak, alçak gönüllü olmak, Hakk’a boyun eğmek; yumuşaklık, kolaylık” gibi anlamlara gelen huşû‘ kelimesi, terim olarak Allah’ın huzurunda olduğu bilinciyle tevazu gösterip boyun eğmeyi ifade eder. Hudû‘ da (الخضوع) aynı mânaya gelmekle birlikte bu kelime daha çok bedenle gösterilen alçalmayı ve boyun eğmeyi, huşû ise bu nevi hareketlerle dışa yansıyan kalpteki sükûnet ve tevazu halini ifade eder. Huşûun esas itibariyle içten gelen ve muhatabın heybetinden kaynaklanan mânevî ve ahlâkî bir hal olmasına karşılık hudû‘ zorlama sonucunda mecbur kalınan bir boyun eğme de olabilir. Nitekim kelime Kur’an’da bu anlamda geçmektedir (eş-Şuarâ 26/4).

Bir âyette isim olarak huşû kelimesi (el-İsrâ 17/109), on altı âyette de bu kökün türevleri yer almaktadır (bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ḫşʿa” md.). Kur’an’da mevcut kelimelerin anlam ilişkisine dair bazı eserlerde huşûun âyetlerde “tevazu” (el-Bakara 2/45), “korku ve çekinme” (el-Enbiyâ 21/90), “kıpırdamadan yere bakarak durma” (el-Mü’minûn 23/2), “çaresizlik” (tezellül) (Tâhâ 20/108; el-Kamer 54/7; el-Kalem 68/43) anlamlarında kullanıldığı belirtilmektedir (İbnü’l-Cevzî, s. 276-277; Hüseyin b. Muhammed ed-Dâmegānî, s. 158-159). Ancak huşû kelimesinin bazı âyetlerde (Âl-i İmrân 3/199; el-İsrâ 17/109; el-Enbiyâ 21/90; el-Mü’minûn 23/2; el-Hadîd 57/16) kullanıldığı konuma bakarak terim anlamını, “Allah karşısında duyulan saygı ve tâzimden dolayı her türlü benlik iddiasını terkederek O’na boyun eğme ve bunun hareketlere yansıyan tezahürü” şeklinde belirlemek mümkündür.

İslâm âlimlerinden bazıları huşûun korku gibi sadece mânevî (kalbe mahsus) bir hal, bazıları sakin ve vakur olmak gibi beden ve organlara ait bir tavır, bazıları ise hem kalp hem de bedenle ilgili bir durum olduğunu düşünmüşlerdir (Fahreddin er-Râzî, XXVIII, 77). Gerçekte huşû kökleri kalpte, belirtisi bedende olmak üzere bu iki çeşit fiili de kapsamaktadır. Kalple ilgili olan yönü, Allah’ın azameti karşısında kulun büyük bir saygı hissiyle edep haline geçmesi; hariçle ilgili yönü ise bu saygı ve edep duygusunun organlara yansımasıyla sükûnet ve vakar ifade eden bir görünüş, duruş ve davranış sergilemesidir. Meselâ namazda kulun kalbinde hissettiği huşû gözlerin sadece secde yerine bakıp sağa sola kaymaması şeklinde tezahür eder (Elmalılı, V, 3428). Esasen şeklî olarak saygı ifade eden herhangi bir davranış kalpteki saygı ve korku hissinden kaynaklanmadıkça dinî bir değer taşımaz ve dolayısıyla huşû olarak nitelenmez. Nitekim Hasan-ı Basrî, huşûun kalp için gerekli ve ondan ayrılmayan dâimî bir korku olduğunu (Mâtürîdî, I, vr. 20), Cüneyd-i Bağdâdî de kalplerin ileri derecede saygı ve sevgiden dolayı Allah’a boyun eğmesi (Kuşeyrî, s. 116) anlamına geldiğini söylemiştir.

Bilhassa mutasavvıf müelliflerin kalbe ait fiillerden saydıkları huşû, her şeyden önce kişinin Allah’a karşı son derece saygılı olması, kendini O’nun huzurunda hissedip sükûnet ve vakar içinde boyun eğmesi şeklinde mânevî bir durum olduğuna göre yalnız belirli ibadetler esnasında değil hayatın her anında Allah’ın huzurunda kulun takınması gereken bir kulluk tavrı ve edebidir. Bununla birlikte huşû denince ilk akla gelen şey namazdaki duruştur. Çünkü namaz hem şekil hem de muhteva olarak kulluğun derinden yaşanmasına ve hareketlerle ifade edilmesine en uygun ibadettir. Bu sebeple namazın temeli huşû ve ihlâstır. “Gerçekten namazlarında huşû içinde olan müminler kurtuluşa ermiştir” (el-Mü’minûn 23/1-2) meâlindeki âyet namazda huşûun önemini göstermektedir. Bundan dolayı Ebû Bekir el-Vâsıtî huşûu, “bir karşılık beklemeden Allah için tam bir ihlâsla namaz kılmak” şeklinde tanımlamıştır (Aynî, V, 280). Bazı İslâm âlimleri namazdaki huşûu, kişinin namaza durduğu zaman sağında solunda kimlerin bulunduğunu bilmeyecek derecede kendisini ibadete vermesi şeklinde anlamışlardır (Mâtürîdî, II, vr. 423b). Gazzâlî namazdaki huşûun önemine işaret ederek, “Namaz kılan kimse rabbi ile gizli konuşur” (Buhârî, “Mevâḳīt”, 8; “Ṣalât”, 33) meâlindeki hadisi açıklarken namazın özü ve esası olan zikrin Allah ile konuşma anlamına geldiğini, gaflet içinde kelimeleri ve harfleri telaffuz etmenin ise Allah ile konuşma sayılamayacağını söyler. Çünkü âyet ve duaların anlamı düşünülmediği sürece kalp de gaflet içinde olacaktır. Bu sebeple namazda huşû olmayınca namaz sırt ve başın hareketinden, vücudun eğilip doğrulmasından ibaret kalır (İḥyâʾ, I, 159-160).

Hz. Peygamber diğer ibadetlerde olduğu gibi namazda da huşûa çeşitli vesilelerle dikkat çekmiş, huşû halini zedeleyecek şekilde namaz kılanları ikaz etmiş, bizzat kendisi gözünün nuru saydığı namazda hem zihnini hem de bedenini gafletten ve gafilce hareketlerden uzak tutarak huşûda ümmetine örnek olmuştur. Hadis mecmualarında ve fıkıh kitaplarında namazın sünnetleri, âdâbı, mekruhları, namazı bozan şeyler vb. başlıklar altında bu ibadetin şekil ve ruhuyla ilgili ayrıntılı bilgi bulmak mümkündür. Bazı fıkıh âlimleri huşûu namazın şartlarından kabul etmişlerse de büyük çoğunluk, huşûun irade dışı yönlerinin bulunduğu, kazanılmasının belli bir terbiye sürecini gerektirdiği, dolayısıyla her müslümanın namaz esnasında kalp huzurunu sürekli korumasının mümkün olmadığı gerçeğinden hareketle huşûun namazın şartlarından değil kemalini sağlayan sünnetlerinden olduğunu belirtmişlerdir. Bunun için de kişinin bütün kalbiyle Allah’a yönelerek her türlü dünyevî düşünceden uzak durmaya çalışması, okuduğu âyetlerin mânasını düşünmesi, secde yerine bakması ve gereksiz hareketlerde bulunmaması tavsiye edilmiştir. Hz. Peygamber de namazda ilâhî rızâ ve rahmete nâil olabilmek için yüzünü sağa sola çevirip bakmaktan, yani namazın ruhu olan huşûu zedeleyecek hareketlerden kaçınılmasını istemiş (Müsned, VI, 130, 443; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 165; Tirmizî, “Cumʿa”, 59), ayrıca yemek hazırken namaza durmak (Buhârî, “Eẕân”, 42; Müslim, “Mesâcid”, 64), namaz vaktinin çıkması söz konusu olmadığı halde sıkışık abdestle namaz kılmak (Müslim, “Mesâcid”, 67) gibi âdâba aykırı olan davranışlar namaz kılanın zihnini meşgul edeceğinden böyle durumlarda namaza başlamayı uygun bulmamıştır.

Huşû kavramı, İslam’da özellikle namaz gibi ibadetlerde önemli bir yer tutar ve kişinin kalbiyle, zihniyle ve bedeniyle Allah’a tam bir teslimiyet içinde olmasını ifade eder. Huşû, içsel bir derinlik ve saygı duygusu içinde olmak, dikkati dağıtan her türlü düşünceden arınmak ve ibadet anında sadece Allah’a odaklanmak anlamına gelir.

Namaz kılarken huşû neden önemlidir?

İbadetin Kalitesi: Huşû, namazın ruhunu oluşturur. Namazın sadece fiziksel hareketlerden ibaret olmaması, kalbin de bu ibadete tam anlamıyla katılması huşû ile mümkündür. Huşû sahibi bir kişi, namazda Allah’a olan yakınlığını hisseder ve bu, ibadetin kalitesini artırır.

Allah’a Yakınlık: Huşû, insanın Allah’a olan yakınlığını artırır. Namaz esnasında dikkatin dağılmaması, insanın Allah’la olan manevi bağını güçlendirir. Bu, kişinin ibadetten aldığı manevi tatmini artırır.

İçsel Huzur: Huşû, namaz kılarken insanın kalbine bir huzur getirir. Düşüncelerinden ve dış dünyadan arınmış bir şekilde Allah’a yönelmek, kişinin içsel huzur bulmasına yardımcı olur.

Sorumluluk Bilinci: Huşû, kişinin Allah’a olan sorumluluğunu ve ibadet bilincini pekiştirir. Namaz kılarken Allah’ın huzurunda olduğunu hissetmek, kişinin daha bilinçli ve dikkatli olmasını sağlar.

Günahlardan Kaçınma: Huşû, kişinin ibadetine daha fazla önem vermesini sağlar ve bu da kişinin günlük yaşamında günahlardan kaçınmasına yardımcı olabilir. Huşû sahibi bir kişi, Allah’a olan saygısı nedeniyle kötü davranışlardan uzak durmaya çalışır.

Sonuç olarak, huşû, namazın sadece şeklen değil, aynı zamanda kalben ve ruhen de doğru bir şekilde yerine getirilmesi için son derece önemlidir. Bu, namazın Allah katında kabul edilmesinin ve kişinin manevi dünyasında derin bir iz bırakmasının anahtarıdır.

Huşû Kavramının Detaylı İncelemesi

Huşû, İslam’da derin bir kavram olup, sadece namazla sınırlı olmayan, genel olarak kişinin Allah’a karşı saygısını, teslimiyetini ve içsel dinginliğini ifade eden bir terimdir. Huşû, kişinin ibadetlerinde ve günlük yaşamında Allah’a olan bağlılığını ve O’na olan derin saygısını yansıtır.

Huşû’nun Kur’an’daki Yeri

Kur’an-ı Kerim’de huşû, özellikle müminlerin özelliği olarak vurgulanır. Örneğin, Müminun Suresi’nin ilk ayetlerinde şöyle buyrulur:

“Müminler gerçekten felaha ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler.” (Müminun, 23:1-2)

Bu ayetler, müminlerin namazlarında huşû içinde olmalarının, onların gerçek kurtuluşa ermesine vesile olacağını belirtir. Huşû, sadece namazda değil, genel anlamda bir hayat tarzı olarak da görülür. Yani, bir müminin huşûyu sadece ibadet anında değil, hayatının her anında yaşaması beklenir.

Huşû’nun Anlam Derinliği

Huşû, sadece dışsal bir disiplin veya dikkat hali değil, aynı zamanda derin bir içsel haldir. Bu durum, kişinin Allah karşısındaki acziyetini, O’nun büyüklüğünü ve kendisinin O’na muhtaç olduğunu idrak etmesiyle ilgilidir. Huşû, şu temel unsurları içerir:

  1. Kalbin Katılımı: Namaz kılarken kalbin Allah’a tam anlamıyla yönelmiş olması, dikkatin tamamen ibadete verilmesi, dünya işlerinden ve düşüncelerinden sıyrılarak Allah’la baş başa kalma halidir. Bu, namazın manevi boyutunu oluşturur.
  2. Zihinsel Dikkat: Namaz sırasında Allah’a yönelmiş bir zihin, ibadetin huşû içinde yapılmasının anahtarıdır. Zihinsel dikkat, kişinin namaz esnasında Allah’ın huzurunda olduğunu sürekli hatırlaması ve bu bilinçle hareket etmesini sağlar.
  3. Bedensel Durum: Huşû, aynı zamanda bedenin de ibadet esnasında sükûnet içinde olmasıdır. Namaz kılarken bedeni hareketler sakin, düzenli ve saygı dolu olmalıdır. Bedensel huşû, ruhsal ve zihinsel huşûnun dışa yansımasıdır.
  4. Duygusal Durum: Kişinin ibadet esnasında duygusal bir dinginlik ve huzur içinde olması, Allah’a karşı sevgi ve saygı hisleriyle dolu olması, huşûnun bir diğer boyutudur.

Huşû ve Günlük Hayat

Huşû, sadece namazda değil, Müslümanın tüm yaşamında etkili olması gereken bir tavırdır. Bu, bir Müslümanın günlük hayatta da Allah’a karşı sürekli bir bilinç halinde olması, her an O’nun rızasını gözetmesi anlamına gelir. Huşû içinde yaşamak, kişinin davranışlarını, ahlakını ve insan ilişkilerini de olumlu yönde etkiler.

Huşûya Engel Olan Unsurlar

Huşû içinde namaz kılmayı engelleyen birçok dışsal ve içsel faktör vardır. Bunlar arasında:

  1. Dışsal Dikkat Dağıtıcılar: Gürültü, kalabalık yerlerde namaz kılma gibi dış faktörler, kişinin huşû içinde olmasını zorlaştırabilir. Bu nedenle, namazın sakin ve dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak bir ortamda kılınması önerilir.
  2. Zihinsel Dağınıklık: Namaz esnasında dünya işleriyle ilgili düşünceler zihni meşgul edebilir. Bu, huşûyu azaltır. Namaza başlamadan önce, zihni boşaltmak ve ibadete odaklanmak için bir süre düşünmek faydalı olabilir.
  3. Kalp Katılımsızlığı: Namazın sadece fiziksel bir eylem olarak yerine getirilmesi, kalbin bu ibadete tam olarak katılmaması huşûyu engeller. Kalbin de ibadete tam anlamıyla katılması için kişinin Allah’a olan sevgisini ve saygısını sürekli canlı tutması gerekir.

Huşûyu Arttırmak İçin Öneriler

  1. Namaz Öncesi Hazırlık: Namaza başlamadan önce kısa bir süre sessizce oturup, Allah’a yönelerek niyet etmek ve kalbi bu ibadete hazırlamak önemlidir.
  2. Anlam Üzerine Düşünmek: Namazda okunan sure ve duaların anlamını bilmek ve bu anlamlar üzerinde düşünmek, huşûyu arttırabilir. Anlam bilinci, kişinin Allah’a olan yakınlığını hissetmesine yardımcı olur.
  3. İçsel Zikir: Namaz esnasında Allah’ın isimlerini zikretmek, kalbin ibadete daha derin bir şekilde katılmasını sağlayabilir.
  4. Dikkat Dağıtıcı Unsurlardan Kaçınmak: Namazı sakin, dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak bir ortamda kılmak huşûyu arttırır.

Huşû, namazın sadece bir ibadet olmaktan çıkıp, Allah’la derin bir iletişim ve yakınlık anı haline gelmesini sağlar. Bu nedenle, Müslümanların namazlarında huşûyu muhafaza etmeleri ve bu bilinçle ibadet etmeleri son derece önemlidir.

Dini siteler listesi

Namazda huşû ile ilgili Sözler

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2024-09-29T20:06:31+03:00

    Huşû Kavramı Nedir?

    Huşû (الخشوع), Allah’a duyulan saygının ve tevazunun bir ifadesi olarak, ibadetlerin (özellikle namazın) edası sırasında sakinlik, derin bir dikkat ve alçak gönüllülük içinde olmayı ifade eden bir terimdir. Huşû, sadece bedenle değil, kalp ile de Allah’a yönelmeyi gerektirir. Bu kavram, kişinin Allah karşısındaki acziyetini ve O’na olan derin saygısını yansıtması açısından büyük bir öneme sahiptir.

    Namaz Kılarken Huşû Neden Önemlidir?

    1. İbadetin Kalitesi: Huşû, namazın ruhunu oluşturur. Namaz, yalnızca fiziksel hareketlerden ibaret olmaktan çıkarak kalben de derinleşir.
    2. Allah’a Yakınlık: Huşû, kişinin Allah ile olan manevi bağını güçlendirir. Dikkatin dağılmaması, kişinin ibadetten aldığı manevi tatmini artırır.
    3. İçsel Huzur: Huşû, kalpte bir huzur yaratır. Dünya işlerinden uzaklaşıp Allah’a yönelmek, kişinin içsel dinginlik bulmasına yardımcı olur.
    4. Sorumluluk Bilinci: Huşû, ibadet bilincini pekiştirir ve kişinin Allah’a karşı sorumluluğunu hissetmesine katkı sağlar.
    5. Günahlardan Kaçınma: Huşû, kişinin ibadetine daha fazla önem vermesini sağlayarak kötü davranışlardan uzak durmasına yardımcı olabilir.

    Müminlerin Huşûyu Sağlayabilmesi İçin Dikkat Etmesi Gerekenler

    1. Namaz Öncesi Hazırlık: Namaza başlamadan önce kalbi ve zihni bu ibadete hazırlamak önemlidir. Bir süre sessiz kalmak, niyet etmek faydalıdır.
    2. Anlam Üzerine Düşünmek: Okunan surelerin ve duaların anlamını bilmek, bu anlamlar üzerinde düşünmek huşûyu artırır.
    3. Dikkat Dağıtıcı Unsurlardan Kaçınmak: Namazı sakin ve dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak bir ortamda kılmak önemlidir.
    4. İçsel Zikir: Namaz esnasında Allah’ın isimlerini düşünmek, kalbin ibadete daha derin bir şekilde katılmasını sağlayabilir.
    5. Gereksiz Hareketlerden Kaçınmak: Namazda dikkat dağıtacak gereksiz hareketlerden uzak durmak, huşûyu artırır.

    Huşû, yalnızca namazda değil, tüm yaşamda Allah’a karşı duyulan derin saygının ve bağlılığın bir göstergesidir. Müslümanlar, bu bilinçle ibadet etmeli ve hayatlarının her anında huşû hâlini sürdürmeye çalışmalıdır.

    En iyi cevap

Cevapla