Hz. Adem Kimdir? Kısaca Hayatı

Question

Hz. Âdem Peygamber Kıssası

20 02 2022 13 24 00

İlk İnsan ve ilk peygamber.

Adem, İslâm’da olduğu gibi Yahudilik ve Hıristiyanlığa göre de ilâhî vahye mazhar olan ilk insandır. Bu sebepledir ki İslâmî kaynaklarda “ebu’l-beşer (insanlığın atası)” °’arak da anılır.

Âdem kelimesinin menşei ve anlamı tar­tışmalıdır. Kelimenin arapça asıllı olduğu ve “esmerlik” anlamındaki “el-üdme”den, tip, örnek anlamındaki “el-edeme”den veya “bir şeyin dış yüzü” anlamına gelen “el-edîme”den geldiğini söyleyenlerin yanında, arapçaya süryanice veya ârâmiceden geçtiğini savunanlar da olmuş­tur. Diğer taraftan kelimeyi Sümer, Asur-Bâbil dillerindeki “adamu” ya bağlayanlar da vardır. Kelimenin Tevrat’ta ki kullanımı, “toprak” anlamındadır (Tekvin 2/7).

Âdem’in yaratılışı Tevrat’ta ve Kur’ân-ı Kerîm’de anlatılmaktadır. Tevrat’ta ilk insanın yaratılışıyla İlgili iki farklı rivayet vardır. Birinci rivayete göre İnsan, yaratılı­şın altıncı gününde, diğer bütün varlıklar­dan sonra Tanrı’ya benzer bir surette, er­kek ve dişi olarak yaratılmıştır. İkinci riva­yete göre ise, diğer varlıklardan önce, yerin toprağından yapılmış, daha sonra burnuna hayat nefesi üflenerek canlı bir varlık ol­muş, onun kaburga kemiğinden de eşi yaratılmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’e göre Âdem topraktan yaratılmıştır (Âl-i imrân 3/59). Âdem’in yaratıldığı madde çeşitli âyetlerde toprak, su, çamur, akışkan veya süzme çamur, yapışkan çamur, kurumuş çamur kelimeleriyle ifade edilmiştir.

Tevrat’ta Âdem’in yeryüzünde, yaratılı­şın altıncı gününde ve yerin toprağından yaratıldığı bildirilmekte, diğer kaynaklarda ise onun Cuma günü yaratıldığı belirtilmek­tedir. Hadislere göre de Hz. Âdem cuma günü yaratılmıştır (Ebû Dâvud, Salât 207; et-Tirmizî, Cuma, 1).

Tevrat’a göre Âdem yaratıldıktan sonra Allah onun yalnızlığını gidermek için kır hayvanlarını ve göğün kuşlarını yaratır ve Âdem bütün bu canlılara ad koyar. Kur’ân’a göre ise Allah Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretir.

Allah, Âdem’i yaratıp ona ruh verdiği zaman meleklere “Âdem’e secde edin” diye emretmiş, bütün melekler ona uymuş­lar, ancak İblis secde etmemiş bu yüzden lanetlenmiş ve Allah’ın rahmetinden uzak­laştırılmıştır (msl. el-Bakara 2/34; el-A’râf 7/11; el-Hicr 15/30). Tevrat’ta bu konuda bilgi yoktur ancak yahûdi ve hıristiyanlarca muteber sayılmayan kitaplarda şeytan dışında bü­tün meleklerin Âdem’e secde ettikleri be­lirtilmektedir. Tevrat’a göre Allah, yerin toprağından ilk insanı yarattıktan sonra onu şarka doğru Aden’de (Eden) hazırladığı bahçeye koyar. Bu, ibrânicede “Eden” adı verilen dünyevî cennettir. İçinden bir ırma­ğın çıkıp dört kola ayrıldığı bu bahçede görünüşü güzel ve meyveleri hoş ağaçlar ile hayat ağacı ve iyiliği, kötülüğü bilme ağacı mevcuttur. Âdem’e bahçenin her ağacı serbesttir ancak İyilik ve kötülüğü bilme ağacı yasaktır. Ona yaklaştığında ölecektir.

Tevrat’ta İnsanın yaratılışıyla ilgili iki an­latımdan birine göre (Tekvin 1/27) insan, er­kek ve dişi olarak yaratıldığı halde, diğer anlatıma göre, Âdem yaratılıp cennete konulduktan sonra eşi yaratılmıştır {Tekvin 2/18-23). Tevrat’ta anlatıldığına göre Rab, erkeği yaratıp cennete koyduktan sonra onun yalnızlığını gidermek için yerin hay­vanlarını ve göğün kuşlarını yaratmış, bü­tün bu varlıklara Âdem’in ad koymasını istemiştir. Ancak bunların, Âdem’in yalnız­lığını gideremediğini görünce, onun üzeri­ne derin bir uyku getirir ve kaburga kemi­ğinden kadını yaratır. Âdem de ona Nisa (Kadın, İbrânicede İşah) adını verir. Yaratı­lan ilk kadının adı, ibrânicede Havvah’tır.

Grekçeye Eva, latinceye Heva şeklinde geçen bu kelime, Batı dillerinde “Eve” olarak kullanılmaktadır. Havvah kelimesi Tevrat’ta “yaşayan” anlamında kullanılmış­tır (Tekvin 3/20). Tevrat tefsirlerine göre Hav­va, Âdem’in sağ böğründekİ on üçüncü kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Tevrat’a göre Âdem ile Havva çıplak olarak cennet­te yaşarken yılan Havva’yı o da Âdem’i kandırır ve yasak meyveden yiyerek çıplak­lıklarının farkına varırlar ve incir yaprakla-rıyla çıplaklıklarını örterler.

İslâmî kaynaklara göre de Hz. Havva, ilk kadın Hz. Âdem’in eşi ve insan neslinin annesidir. Hz. Havva, Kur’ân-ı Kerîm’de ismen zikredilmemekte, birçok âyette Hz. Âdem’in yanısıra ondan bahsedilmektedir. Kur’ân’da “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbi-nizden korkun…” (en-Nisâ 4/1) denilmek suretiyle ilk kadının erkekten yaratıldığı ifade edilmektedir. Daha sonra onlara “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin ama şu ağaca asla yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olur­sunuz” denilmiş (el-Bakara 2/35; el-A’râf 7/19), emri çiğnemeleri üzerine ise yeryüzüne indirilmişlerdir.

Tarih ve tefsir kitaplarında Hz. Havva ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Bu rivayetlere göre Allah, Âdem’in yalnızlığını gidermek için, onun sol kaburga kemiğinden Hav­va’yı yaratmıştır. Bir hadis de ise Hz. Hav­va’nın yaratılışı şu şekilde anlatılmaktadır: “Kadınlar eğe kemiğinden yaratılmışlardır. Bu kemiğin en eğri kısmı, üst tarafıdır. Eğer sen eğri kemiği doğrultmaya çalışırsan onu kırarsın. Kendi haline bırakırsan öylece kalır ve o haliyle görevini yerine getirir. O yüzden size kadınlara iyi davranmanızı vasiyet ederim” (Tecrid-i Sarih et-Tercümesi, XI,305). Allah Havva’yı yarattıktan sonra ona cennet elbiselerinden giydirir ve çeşitli zinetlerle süsler. Âdem uykudan uyanınca onu başucunda bulur. Meleklerin sorusu üzerine, onun kadın ve adının Havva oldu­ğunu, zira canlıdan yaratıldığını bildirir. Daha sonra cennette yaşayan Âdem ile Havva, yasak meyveyi yemek suretiyle Allah’ın emrine karşı gelirler. Bir hadiste şeytanın insanı kandırmasında Havva’nın zaafının rolüne işaret edilir (Tecrid-i Sarih et-Tûrcümesi ıx, 81). Bazı tarih kaynaklarında, cennetten atılan Havva’ya ve onun neslin­den gelen kadınlara âdet görme, hamilelik, ağrılı çocuk doğurma gibi birçok meşakkat içeren durumlar takdir edilmiş olması ile bu zaaf arasında bağ bulunduğu ve bunların söz konusu yasağı çiğnemenin sonucu olduğu ileri sürülmüştür. Cennetten çıka­rıldıktan sonra Havva, Cidde’ye inmiş ve Arafat’ta Hz. Âdem ile buluşmuştur. Hz. Havva, Hz. Âdem’den bin yıl sonra vefat etmiş ve onun yanına defnedilmiştir (Salebi, Arâisu’l-mecâlis, s. 22, 37).

Benzer Konular:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    0
    2020-09-26T16:36:25+03:00
    This answer was edited.

    Hz Adem’in Kuranda ve hadislerde geçen öyküsü

    Kur’ân-ı Kerîm’de de Âdem ile eşine cen­nette ikamet etmeleri, cennet nimetlerin­den diledikleri gibi faydalanmaları müsaa­desi verilmiş ancak bir ağaca yaklaşmama­ları emredilmiştir. Tevrat’a göre yılan, Kur’ân’a göre de şeytan, Âdem’in bu yasak ağaçtan yemesine sebep olmuş, neticede de cennetten çıkarılmışlardır.

    Hz. Âdem’in cennetten çıkarıldıktan son­raki hayatı hakkında Kur’ân’da bilgi yoktur. Çeşitli İslâmî kaynaklardaki haberler ise Çjenellikle yahûdi geleneğinden aktarılmış ilgilerdir. Tevrat’a göre Allah, Âdem’i Aden (Eden) bahçesinden çıkarır. Kur’ân’a göre şeytanın tahrik ve saptırması sonucu Allah’ın yasağını çiğneyen Âdem ve eşine yeryüzüne inmeleri emrolunur. Bazı müslüman tarihçilerin naklettikleri, ancak Kur’ân ve sahih hadislerde yer almayan rivayetlere göre cennetten yeryüzüne inme emri üzerine Âdem Hindistan’a, rivayetle­rin çoğuna göre ise Seylan (Serendib) ada­sına, Havva da Cidde’ye inmiştir. Yeryüzü­ne inen Âdem ile Havva’nın, her batında bir kız ve bir erkek olmak üzere yirmi batında kırk çocukları olmuş, sadece Şît tek doğ­muştur.

    Hz. Âdem ile Havva’nın ilk iki oğlunun adı Hâbil ve Kabil’dir. İslâmî kaynaklarda Hâbil olarak geçen kelimenin aslı ibrânicede Hebel (Hevel), Kabil’in aslı ise “Kayİn”dir. Tevrat’a göre Kabil, Hz. Âdem ile Hav­va’nın ilk, Hâbil İse ikinci oğludur. Hâbil, koyun çobanı, Kabil ise çiftçi olmuş, günler geçtikten sonra Kabil toprağın semeresin­den Hâbil de sürünün ilk doğanlarından ve yağlarından Rabbe takdime getirmiş fakat Rab, Hâbil’in takdimesini kabul etmiş, Kabil’in takdimesine ise bakmamıştır. Takdimesinin kabul edilmemesine çok öfkelenen Kabil, Rabbin ikazına rağmen, kardeşi Hâbil’i öldürmüştür. Bunun üzerine Rab, toprak tarafından lanetlendiğini, yeryüzünde kaçak ve serseri olarak yaşa­yacağını bildirmiş Kabil de Aden’in doğu­sundaki Nad diyarına giderek orada yaşamıştır (Tekvin 4/1-24).

    Hadise, Kur’ân-ı Kerîm’de isim verilmek­sizin şu şekilde nakledilir: “Onlara Âdem’in iki oğlunu gerçek bir kıssa olarak oku. Hani herbiri birer kurban sunmuşlardı da birin­den kabul edilmiş, ötekinden kabul edil­memişti. Kurbanı kabul edilmeyen, seni öldüreceğim demişti. O da: Allah sadece muttaki olanlardan kabul eder. Andolsun eğer sen beni öldürmek için elini uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi uzatmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbinden korkarım. Ben isterim ki, sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenip ateş halkından olasın. Zalimlerin cezası budur dedi. Nefsi onu, kardeşini öldürmeye çağırdı, nefsine uyarak onu öldürdü. Ziyana uğrayanlardan oldu. Derken Allah bir karga gönderdi. Karga ona, kardeşinin cesedini nasıl göme­ceğini göstermek için yeri eşeliyordu. Yazık bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten acizmiyim dedi ve pişman olanlardan oldu” {e!-Mâide 5/27-31).

    Kur’ân-ı Kerîm’de başka bilgi verilme­mekle beraber, tarih ve tefsir kitaplarında Âdem ve Havva’nın çocukları ile ilgili çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Buna göre Hav­va’nın ilk batında Kabil ve Aklima, ikinci batında ise Hâbil ve Lebuda olmak üzere dört çocuğu olmuştur. Âdem ile Havva’nın çocukları birbirleriyle evlenmişlerdir; ancak ikizlerin evliliği yasak idi ve her batının erkeği bir diğer batının kızıyla evlenebili­yordu. Evlilik çağına geldiklerinde Âdem, Hâbil’in ikizi Lebuda’yı Kabil’le, Kabil’in ikizi Aklima’yı da Habil’le evlendirmek istemiş fakat Kabil, kendi kızkardeşi daha güzel olduğu İçin, bu evliliği kabul etmemiş ve Habil’i öldürmüştür.

    Hz. Âdem ile Havva’nın çocukları hep ikiz doğdukları halde sadece Şît tek doğmuş­tur. Tevrat’a göre Şît, Enoş’un babasıdır ve 912 yıl yaşamıştır (Tekvin 5/6-8) Kur’ân-ı Kerîm’de Şît’in adı geçmez. Bazı İslâmî kaynaklarda Şît’in, Hâbil’in ölümünden beş yıl sonra doğduğu, Allah’ın ona, gece ve gündüzün saatleriyle yaratıkların ibadetle­rini öğrettiği, ona elli sahife indirdiği, Hz. Âdem’in, ölmeden Önce ona vasiyette bulunduğu, kendi yerine onu bıraktığı nak­ledilir {Sa’lebî, Arâisu’l-mecâlis, s. 36).

    Tevrat’a göre Âdem, 930 yıl yaşamıştır. Kur’ân-ı Kerîm ve sahih hadislerde bu ko­nuda bilgi yoktur. Kısas-ı Enbiyâ kitaplarına göre ise Allah, Âdem’e ileride gelecek nes­lini göstermiş, Âdem, Hz. Davud’un ömrü­nün altmış yıl olduğunu görünce, kendi 1000 yıllık ömrünün kırk yılını ona vermiş, fakat sonunda Âdem’in ömrü 1000 yıla tamamlanmıştır (Sa’lebî, Arâisu’l-mecâlis, 36). İnanç asnklopedisi

    En iyi cevap

Cevapla