Paylaş
Hz Fatıma kimdir? Kısaca Hayatı
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
FATIMA (r.a.) Rasûlullah’ın Kızı
Fatima (r.a.) Rasûlullah’ın kızı
Hz. Ali (r.a.), talebelerinden birine Hz. Fatıma’yı şöyle tarif ediyordu:
“O, el değirmenini kendi eli ile çevirirdi, bu yüzden de elinde izler kalmıştı. Su testisini kendisi doldurur getirirdi, testinin ipi omuz larında iz yapmıştı. Evin her tarafını o süpürür, temizlerdi, bundan dolayı da elbiseleri kirlenirdi…”
Fatıma, Rasûlullah’ın (s.a.v.) kızlarının en küçüğü ve en çok sevdiği kızıydı. O “babasının annesi” diye meşhur olmuştu. Rasûlullah’ın kızlarının dördüncüsüdür. Peygamberlik gelmeden beş yıl önce Kâbe’nin yenilenmesi sırasında doğmuştur.
Zeyneb, teyzezadesi Ebul-As b. Rebi ile, ardından Rukiyye ve Ümmü Gülsüm, Ebu Leheb’in iki oğluyla evlendiler. Kızkardeşlerinin birbiri ardına evlenip evden ayrılmaları Fatıma’ya ağır geldi. Çocuk luğu sebebiyle, kız ile anne babasının, kızkardeşle kızkardeşin aralarını ayıran bu evlilik denen şeyin hikmetini bir türlü anlayamıyordu. Bunu günlerce ve gecelerce düşündü durdu. Bu düşünce, daha olgunlaş mamış şuurunda ve kalbinde derin izler bıraktı. O günlerde ailenin içinde bulunduğu şartlar bu izi güçlendirecek durumdaydı. Baba, kendisini insanların dünyasından çekip alan ve ibadetle geçirdiği uzletinin tefekkür dolu ortamında Rabb’ine adamıştı kendini. Anne sevgili zevciyle meşguldu. O yanında bulunduğunda ilgi ve şefkatiyle onu kuşatıyor, kendinden uzak olduğu zaman ise kalbini onun izinden gönderiyordu. Evin üç büyük kızı evin meşgalelerine dalmışlardı. Fatıma ise, düşünceleriyle başbaşa kalmış, zamanla bu düşünceler vicdanında izler bırakmıştı.
Allah Teâlâ babasını uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderdi ğinde Fatıma kız arkadaşlarıyla çocuk oyunları oynamayı bırakmış, babasına yakın bir yere geçmişti. Yaşının küçüklüğü ona, evden çıkıp babasını takip etme, müşriklerin ve Kureyş serserilerinin düzenledikleri entrika ve işkencelerden babasını koruma imkânını sağlıyordu.
Bir gün yine babasını takib ediyordu. Rasûlullah (s.a.v.) Kâbe’ye doğru yürüdü. Hacerü’l-Esved’i selâmladı. Müşrikler onu görür görmez yek vücut olarak hemen etrafını sardılar. Hep bir ağızdan:
“Şunu şunu söyleyen sen değil misin?” diye onun atalarına sövdüğünü, ilâhlarını ayıpladığını, düşüncelerini küçük düşürdüğünü teker teker saydılar. Rasûlullah (s.a.v.):
– “Evet, bunları söyleyen benim” buyurdu.
Fatima (r.a.) nefesini tutmuştu. Müşriklerden birisinin elbisesinin yakasından yakalayıp sıktığını gördü. Titreyerek olduğu yerde ka lakaldı. Bu esnada Ebu Bekir yerinden kalkıp Rasûlullah’ı (s.a.v.) mü dafaa etti ve ona yapılan hareketi kınayarak dedi
– “Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz?”
O bunu der demez müşrikler ona döndüler, gözlerinden öfke kıvılcımları saçarak sakalından çektiler, sürükleyerek başına vurdular.
Rasûlullah (s.a.v.) Beyt-i Haram’dan ayrıldı. Kızı hemen peşinde olarak yolda yürürken karşılaştığı bütün köle ve hür kimseler onu ya lanlıyor ve eziyet ediyordu. Evine varıncaya kadar böyle devam etti. Evine varınca, karşılaştığı eziyet ve hakaretlerin tesiriyle titreyerek kendisini yatağına bıraktı.
Bir defasında da babasının hemen yakınında durmuş, küçük kalbiyle onu gözlerden korumak arzusunda… Çünkü babası Kâbe Hareminde secde halinde… Kureyş müşrikleri etrafında toplandılar. Ukbe b. Ebî Muayt, kesilmiş bir devenin işkembesini getirerek sırtına koydu. Rasulullah’ın (s.a.v.) kızı Fatıma gelip sırtından işkembeyi ala rak bunu yapanların suratına firlatıncaya kadar başını kaldırmadı. Sonra başını kaldırıp:
“Allah’ım! Kureyş’ten bir grubu sana havale ediyorum! Al lah’ım, Ebu Cehl b. Hişam’ı, Utbe b. Rebia’yı, Şeybe b. Rebia’yı, Ukbe b. Ebi Muayt’ı, Übeyy b. Halef’i sana havale ediyorum” diye beddua etti.
Müşrikler onun bedduasından dehşete düştüler. Gözlerini kapadılar. Rasûlullah (s.a.v.) namazını bitirdi ve kızı Fatima peşinde olarak evinin yolunu tuttu.
Aradan çok bir zaman geçmeden Fatima babasının ve kendisi nin beddua ettiği bu kişilerin Bedir kuyusu yanında öldürülmüş ol duklarını gördü…
Fatıma kendisi anlatmaktadır:
Kureyş müşrikleri Hıcr’da toplanıp şöyle dediler:
-“Muhammed geldiğinde her birimiz ona bir tane vuralım.”
Babamın yanına gittim. Bunu ona söyledim. Ona şöyle dedim:
Kureyş’ten bir topluluğu; “Hicr’da toplanıp, Lat, Uzza, Menat, Usaf ve Naile’ye yemin etmiş bir halde bıraktım. Seni görünce kalkıp yanına gelecekler, kılıçlarıyla sana vuracaklar ve seni öldüre cekler.”
Rasûlullah (s.a.v.) şu cevabı verdi:
– “Kızım sakin ol (ağlama).”
Daha sonra Peygamber (s.a.v.) abdest alıp onların yanına gitti. Onlar başlarını kaldırdılar daha sonra eğdiler. Rasûlullah (s.a.v.) bir avuç toprak alıp onlara attı ve:
– Yüzleri çirkin olsun, dedi.
O toprağın isabet ettiği kimselerin hepsi Bedir’de öldürülmüştür.
*
Abdullah b. Mes’ud anlatır:
Namaz kılarken Kâbe’de Rasûlullah’la birlikteydik. Bir deve kesilmiş, işkembesi kalmıştı. Ebu Cehl b. Hişam şöyle dedi: “Şu pisliği, secdedeyken Muhammed’in omuzları arasına koyacak birisi yok mu?” Onların en azgını olan Ukbe b. Ebi Muayt kalkıp o pis işkembeyi getirdi ve secde ettiği sırada Rasûlullah’ın (s.a.v.) üzerine attı. Müşrikler gülmekten kırıldılar. Biz onu üzerinden alıp atmaya cesaret edemedik.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hz. Fatıma binti Muhammed (ra), İslam peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) kızıdır. O, İslam’ın erken dönemlerinde önemli bir şahsiyettir ve İslam tarihinde büyük bir saygı ve sevgiyle anılmaktadır. İşte Hz. Fatıma’nın kısaca hayatı:
Hz. Fatıma, İslam tarihinde kadınların rol model aldığı bir şahsiyettir. İffet, fedakârlık, cömertlik ve sabır gibi erdemleriyle tanınır. Onun hayatı, İslam’ın kadınlara verdiği değeri ve kadınların toplumda aktif bir rol oynamalarının önemini vurgular.