Paylaş
Hz. Hafsa’nın hayatı
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Hz. Hafsa
hz hafsa annemizin hayatı kısaca
Hz. Hafsa’nın babası Ömer b. Hattâb, annesi ise Zeyneb bint Maz’ûn’dur. 189 Hz. Hafsa’nın soyu baba tarafından sekizinci dedesi Ka’b b. Lüey’de Hz. Peygamber’in soyu ile birleşir.
İkinci halife Hz. Ömer’in kızı olan Hz. Hafsa Kâbe’nin Kureyş tarafından yapıldığı yılda, nübüvvetten beş yıl önce, mi ladi 605 tarihinde doğmuştu. 190 Hz. Hafsa, ashâbdan Huneys b. Huzâfe ile evlenmiş, birlikte Medine’ye hicret etmişlerdi. 191 Huneys, Bedir Gazvesi’nde yaralanıp savaştan dönüldüğü sı- ralarda vefat edince, Hz. Hafsa dul kalmıştı. 192
Hz. Hafsa’nın dul kalmasından sonra Hz. Ömer, Hz. Rukiyye’nin vefat etmesiyle dul kalmış olan Hz. Osman’a gelerek, şayet isterse Hz. Hafsa ile evlenebileceğini söyledi. Hz. Osman düşünmek için biraz vakit istedi, ancak birkaç gün sonra Hz. Ömer ile karşılaşınca, bir müddet evlenmeyi düşünmediğini söyledi. Bunun üzerine Hz. Ömer, aynı teklifi Hz. Ebû Bekir’e yaptı. Ancak Hz. Ebû Bekir kendisine hiç bir cevap vermedi. Hz. Ebû Bekir’in bu tavrı Hz. Ömer’in canını çok sıkmıştı. Hz. Osman en azından olumsuz da olsa bir cevap vermişti. Bunun üzerine Hz. Ömer bir sohbet sira sında Hz. Osman ve Hz. Ebû Bekir ile yaşadıklarını biraz da şikâyet ederek Hz. Peygamber’e anlattı. Hz. Peygamber de: “Allah Osman’ı senin kızından daha hayırlı biriyle, senin ki zını da Osman’dan daha hayırlı biriyle evlendirecektir.” bu- yurdu. Daha sonra Hz. Peygamber, Hz. Hafsa ile kendisi ev lendi. Kızı Hz. Ümmü Gülsüm’ü ise Hz. Osman ile evlendirdi. Zaten Hz. Osman’ın Hz. Hafsa ile evlenmek istememesinin se bebi de Hz. Peygamber’e yeniden damat olabilmek arzusuydu. Bu olaydan sonra Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir ile karşılaşınca Hz. Ebû Bekir ona: “Hafsa ile evlenmem hususunda bana teklifte bulunduğun zaman sana cevap vermememden dolayı galiba bana kızdın.” dedi. Hz. Ömer bunun doğru olduğunu söyle yince Hz. Ebû Bekir: “Ben Rasûlullah’ın Hafsa’nın adını zik retmiş olduğunu işittim. Rasûlullah’ın sırrını ifşa etmemek için de sustum. Şayet Rasûlullah, Hafsa ile evlenmeseydi, onunla ben evlenirdim.” dedi. Hz. Peygamber, Hz. Hafsa ile Uhud Gazvesi’nden önce, Şaban 3/Ocak 625 tarihinde evlenmişti.
Hz. Peygamber Hz. Hafsa’ya mehir olarak dört yüz dirhem vermişti. 195 Rivayetlerde verilen rakamlar çok kesin olmamakla birlikte Hz. Hafsa’nın nübüvvetten beş yıl önce dünyaya geldi ğini göz önünde bulundurursak, kendisinin Hz. Peygamber ile evlendiğinde yirmi yaş civarında olduğu ortaya çıkar.
Hz. Hafsa okuma yazma bilenlerin erkekler arasında bile çok az olduğu bu dönemde okuryazar şahsiyetler arasındaydı. 196 Hz. Peygamber’in tüm eşlerinin Müslüman kadınlar irşad etmek gibi bir görevleri vardı. Ancak Hz. Hafsa’nın Hz. Peygamber’in diğer eşlerinden farklı olarak okuma yazma bilmesi kendisini bu hususta bir adım öne çıkarıyordu. Bu sebeple Hz. Peygam ber Hz. Hafsa’ya kızlara okuma yazma öğretmesi hususunda bir talimat vermişti. Hz. Hafsa aynca Kur’ân-ı Kerim’in ta mamını da ezbere bilen, hafiz sahâbîler içerisindeydi. 197 Hz. Hafsa’nın Hz. Peygamber’den rivayet ettiği hadis sayısı alt mış olup bu hadislerin dördünde Buhârî ve Müslim ittifak et mişlerdir. Ayrıca münferit olarak bu hadislerden altı tanesi Müslim’in Sahih’inde geçmektedir.
İlim yönünden yaşadığı dönemin oldukça ilerisinde olan Hz. Hafsa ibadetlerine çok düşkün olup muhtaçlara infak et meyi de severdi. O Hz. Peygamber’den ve babası Hz. Ömer’den kendisine kalan malların fakirlere dağıtılması amacıyla bazı vakıflar meydana getirmişti. Vefatının akabinde de bu vakıfları yönetmesini kardeşi Abdullah b. Ömer’e vasiyet etmişti.
62
Tüm bu üstün özelliklerine rağmen Hz. Hafsa babası Hz. Ömer gibi biraz sert bir mizaca sahipti. Bu sebeple Hz. Peygamber’in ilerleyen yıllarda Hz. Hafsa’yı boşamak istediği, fakat bundan vazgeçtiği şeklinde bazı rivayetler kaynakları mizda bulunmaktadır. Hz. Peygamber’in niçin Hz. Hafsa’yı boşamak istediği ise kaynaklarda belirtilmemiştir. 200 Bu riva yetlerin İlâ, Tahyîr ve Tahrim olaylarının yanlış anlaşılmasından kaynaklanmış olabileceğini düşünüyoruz. Hz. Peygamber’in bütün hanımlarını ilgilendiren bu olaylardan da bahsedelim.
Îlâ, Tahyîr ve Tahrim olayları, Hz. Peygamber’in eşlerin den bir ay süreyle ayrı kalması ve bu bir aylık süre sonunda inen âyetle birlikte Hz. Peygamber’in eşlerinin dünya ile ahi ret arasında bir seçim yapmalarının istenmesi olayıdır. Bu ola yin temel sebebi Hz. Peygamber’in eşlerinin toplumun refa hının artmasına paralel olarak kendilerinin de birtakım maddi imkânlardan faydalanmak istediklerini Hz. Peygamber’e ilet meleriydi. Her ne kadar Hz. Peygamber bunun mümkün olma dığını söylese de bu isteklerinde israr etmişlerdi. 201 Zaten var olan bu gerginliğin üzerine Hz. Hafsa’nın Hz. Peygamber’in kendisini tembihlemesine rağmen bir sınıf 202 Hz. Âişe’ye ifşa etmesi, Hz. Peygamber’i çok öfkelendirmiş ve bir ay müd detle hanımlarının yanına girmeyeceğine yemin etmişti. Bu sü reçte bütün Müslümanlar Hz. Peygamber’in tüm hanımlarını
boşadığını düşünerek çok üzülmüşlerdi. Aradan yirmi dokuz gün geçtikten sonra Hz. Peygamber ilk olarak Hz. Âişe’den başlayarak bütün eşlerine kendisine vahyedilen: “Ey Peygam ber! Eşlerine şöyle söyle. Eğer dünya dirliğini ve süsünü (re fahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim. Eğer Allah’ı, Peygamberi’ni ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki Allah, içinizden güzel dav rananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” âyetlerini okudu.
Hz. Peygamber’in tüm eşleri Allah’ı, Peygamberi’ni ve ahiret yurdunu tercih ettiklerini söylemişlerdi.
Bu olayda da görüldüğü üzere Hz. Hafsa ve Hz. Âişe Hz. Peygamber’in evlerinde meydana gelen olaylarda genellikle birlikte hareket ediyorlardı. Hz. Âişe ve Hz. Ümmü Seleme merkezli ikili kutuplaşmada Hz. Hafsa, Hz. Âişe’nin safında yer almayı tercih etmişti. 205 Bunun çeşitli sebepleri vardı. Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekir’in iyi birer dost olmaları bu yakın laşma da etkiliydi, üstelik Hz. Âişe ile Hz Hafsa’nın yaşları birbirine yakındı. Ayrıca her ikisinin de çocuğunun olmaması gibi bir ortak noktaları daha vardı. Tüm bu sebeplerden dolayı Hz. Hafsa ile Hz. Âişe’nin ilişkileri genellikle iyiydi ve olay lar karşısında genellikle birlikte hareket ediyorlardı.
Fakat bazen kıskançlıklar da olmuyor değildi. Bu kis kançliklardan bazıları Islâm tarihi ve hadis kaynakları aracılı gıyla bize ulaşmıştır. Hz. Aişe her ne kadar müttefiki olsa da söz konusu olan Hz. Peygamber olunca bazen kendini kaybe debiliyordu. Hz. Âişe Hz. Hafsa ile ilgili olan bu anısını şöyle paylaşmıştır: “Rasûlullah ashabıyla birlikte benim odamdaydı. Ben onun için yemek yapmıştım. Kumam Hafsa da yemek yapmıştı. Hafsa’nın yemeği benimkinden daha güzeldi. Ben cariyeme: ‘Git onun yemeğini dök.’ dedim. Cariyem de ona yetişti. Rasûlullah’ın önüne koyacağı sırada yemeği döktü ve çanak da kırıldı. Yemek de oraya dağılmıştı. Rasûlullah çana ğın parçalarını birleştirdi, deriden yapılmış sofra üzerine dö külen yemeği topladı ve sahâbîleriyle birlikte o yemeği yedi ler. Sonra Rasûlullah, benim çanağımı, içerisindeki yemekle birlikte Hafsa’ya götürüp verdi ve: ‘Kabınız yerine kabı alı nız, içindekileri de yiyiniz.’ buyurdu. Ben yaptığım bu işin et kisini Rasûlullah’ın yüzünde hiç görmedim.”
Yine benzer bir kıskançlık hadisesinde Hz. Âişe, Hz. Peygamber’in Hz. Hafsa’nın yanında normalden uzun kal masını kıskanmış ve bunun sebebini sormuştu. Hz. Âişe’ye yakınlarından bir kadın ona küçük bir tulum bal hediye etti. Ondan şerbet yapip Hz. Peygamber’e içiriyor denildiğinde o: “Vallahi ona karşı bir hile düzenleyeceğim.” diyerek Sevde bint Zem’a’ya: “Rasûlullah sana gelip yaklaşacak. Sana yak laştığı zaman: ‘Sen megâfir mi 207 yedin?’ de. O sana: ‘Ha- yır’ diyecektir. O zaman ona: ‘O halde benim senden aldi ğım bu koku da nedir?’ de. O da sana: ‘Hafsa bana bir miktar bal şerbeti içirdi.” diyecektir. Sen de ona: ‘Bu balı yapan arı urfut denilen ağaca konmuş olmalıdır.’ de. Ben de aynı şey leri söyleyeceğim. Ey Safiyye! Sen de böyle söyle.” demişti. Rasûlullah zikredilen bu üç eşinin yanına girdiği zaman ara larında kararlaştırdıkları şeyleri kendisine sırayla söylemiş lerdi. Daha sonra Hz. Peygamber Hz. Hafsa’nın yanına gi dince: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sana o bal şerbetinden vereyim mi?” diye sormuş Rasûlullah ise: “Hayır. Onu istemiyorum.’ buyurmuştu. Bu olaydan sonra Hz. Sevde, Hz. Âişe’ye: “Val- lahi, biz Rasûlullah’ı baldan mahrum ettik.” demiş Hz. Aişe de ona: “Sus, sesini çıkarma.” demişti.
Fakat hile yapan her zaman Hz. Âişe değildi. Hz. Hafsa da Hz. Âişe’yi bazen oyuna getiriyordu. Rasûlullah bir sefere Hz. Aişe ve Hz. Hafsa ile birlikte çıkmıştı. Rasûlullah gece ol duğunda Hz. Âişe ile beraber yürür, onunla konuşurdu. Bir gün Hz. Hafsa, Hz. Âişe’ye: “Bu gece sen benim deveme binsen, ben de senin devene binsem, sen de değişik manzara seyretsen, ben de değişik manzara seyretsem.” dedi. Hz. Âişe de bu teklifi kabul etti. Hz. Âişe Hz. Hafsa’nın devesine, Hz. Hafsa da Hz. Âişe’nin devesine bindi. Gece Hz. Peygamber Hz. Âişe’nin
devesine geldiğinde üzerinde Hz. Hafsa’nın olduğunu gördü. Hz. Peygamber Hz. Hafsa’ya selam verip bir sonraki mola ye rine kadar onunla birlikte yürüdü. Hz. Âişe oyuna getirilmiş olduğunu da fark ederek mola yerine indiklerinde ayağını iz hir otlarının içine sokarak: ‘Ey Rabbim! Bana bir akrep veya yılan musallat et de beni soksun. Artık Peygamber’e bir şey diyemiyorum.’ demişti.”
Hz. Hafsa’nın halifeler dönemindeki hayatı hakkında fazla malumat bulunmamaktadır. İkinci Halife Hz. Ömer dö neminde ki bazı olaylar da Hz. Hafsa’nın adı geçmektedir. Bu dönemde Hz. Ömer özellikle karı koca ilişkileri gibi mahrem konular hakkında bir müşkülle karşılaşırsa öncelikle bu so ruyu kızı Hz. Hafsa’ya yöneltiyordu. Şayet Hz. Hafsa kendi sine yöneltilen soruya cevap veremezse Rasûlullah’ın diğer eşlerine müracaat ediyordu.
Ayrıca Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir döneminde yazıya geçirilen Kur’ân-ı Kerîm nüshasının vefatının ardından Hz. Hafsa’ya verilmesini vasiyet etmişti. Hz. Ömer’in vefatının ardından bu nüsha Hz. Hafsa’ya teslim edilmişti. Hz. Osman döneminde bu nüsha ömek alınarak Kur’ân-ı Kerîm çoğaltılmış, çoğaltma işle minin ardından Hz. Hafsa’ya tekrar teslim edilmişti. Hz. Hafsa vefatından sonra bu nüshanın kardeşi Abdullah b. Ömer’de kal masını vasiyet etmişti. Ancak Muâviye b. Süfyan’ın Medine valisi olan Mervân b. Hakem Hz. Hafsa’nın vefatindan sonra bu nüshayı Abdullah b. Ömer’den istemiş ve almıştı.
Halifeler döneminde Hz. Hafsa’nın adının geçtiği diğer bir olay Cemel Savaşı’dır. Hz. Osman’ın şehit edildiği sıra larda Hz. Hafsa ve Müminlerin diğer anneleri hac yapmak için Mekke’de bulunuyorlardı. Hac ve umre ibadetleri sona erdik ten sonra Hz. Peygamber’in eşleri Medine’ye doğru yola çık mışlardı. Ancak yolda Hz. Osman’ın şehit edildiğini ve Hz. Ali’ye biat edildiğini haber aldılar. Bu yeni gelişme üzerine Müminlerin anneleri Mekke’ye geri dönme kararı aldılar. Bu rada yapılan istişareler neticesinde Hz. Âişe Hz. Osman’ın ka tillerinin cezalandırılması ve hilafetin de şûraya iade edilmesi gerektiğini söylemişti.
Hz. Peygamber’in diğer eşleri Hz. Âişe’nin ifade ettiği amaçla asker toplamak için Basra’ya gidileceğini duyunca Zâtü Irk denilen yerde Cemel Ashâbı’ndan ayrılarak Medine’ye doğru yollarına devam etmişlerdi. Buradaki vedalaşma esna sinda insanlar o kadar çok ağladılar ki bu güne “Yevmü’n Nahîb/Ağlama Günü” denilmişti. 213 Hz. Hafsa da Hz. Âişe ile birlikte Basra’ya gitmeyi düşünmüş, fakat kardeşi Abdul lah b. Ömer onu bu işten vazgeçirmişti.
Hz. Hafsa oruçlu olduğu halde Şaban 45/Ekim 665 tari hinde Muâviye b. Ebû Süfyân’ın hilafeti döneminde, altmış yaşındayken vefat etmiş, cenaze namazını o sırada Medine valisi olan Mervân b. Hakem kıldırmıştı.
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hz. Hafsa; İslam’ın ikinci halifesi olan Hz. Ömer (ra)’unun kızıdır. Hz. Hafsa Kâbe’nin Kureyş tarafından yapıldığı yılda, nübüvvetten beş yıl önce, miladi 605 tarihinde doğmuştu. Hz. Hafsa, ashâbdan Huneys b. Huzâfe ile evlenmiş, birlikte Medine’ye hicret etmişlerdi. Huneys, Bedir Gazvesi’nde yaralanıp savaştan dönüldüğü sı- ralarda vefat edince, Hz. Hafsa dul kalmıştı. Rasulullah (sav), Hz. Hafsa ile Uhud Gazvesi’nden önce, Şaban 3/Ocak 625 tarihinde evlenmişti. Hz. Hafsa oruçlu olduğu halde Şaban 45/Ekim 665 tari hinde Muâviye b. Ebû Süfyân’ın hilafeti döneminde, altmış yaşındayken vefat etmiş, cenaze namazını o sırada Medine valisi olan Mervân b. Hakem kıldırmıştı.