Paylaş
Hz Hud kimdir? Hz Hud’un kısaca hayatı
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Hz Hud aleyhisselam ile ilgili kıssa kısaca hayatı
Hz. Hud (as) kıssası özet
Hud b. Abdullah b. Rabâh b. el-Hulüd b. Âd b. Avs b. İrem b. Sâm, Âbir b. Şolih Hz. Hüd (as) tüfandan sonra gönderilen peygamberlerin ilklerindendir. Hz. Nuh’un (as) oğlu Sâm’ın soyundan geldiği bildirilmektedir. Onun peygamber olarak gönderildiği Âd b. Avs’a nispetle Âd denilen kavim, bugün Yemen’de Hadramevt’in kuzeyine denk düşen bir bölgede yaşamaktaydı. Hz. Hud’un (as) bu kavim ile mücadelesi Kur’ân’da birçok yerde zikredilmektedir.
Verilen bilgilere göre kuvvetli, heybetli ve cüsseli insanlardan oluşan Âd kavmi, zaman içinde yaptıkları büyük ve görkemli binalar ve kurdukları güçlü devlet ile bölgede rakipsiz topluluk olmanın getirdiği bir gurur, kibir ve kendini beğenmişlik içine düşmüşlerdi. Bu hallerinin getirdiği sarhoşluk içinde Allah’ı ve nimetlerini unutup kendilerine putlar icat edip onlara tapınmaya ve zayıflara zulmetmeye başlamışlardı. Yaşadıkları bağları, bahçeleri ve türlü imkanları yaratan Allah’a şükrü terk etmişler; yoksul ve düşkünleri gözetmeksizin şımarık ve savurgan bir hayat tarzını benimsemişlerdi. Bunun üzerine Yüce Allah Hz. Hud’u (as) uyarıcı ve doğruyu gösterici bir peygamber olarak bu kavme gönderdi.
Ad kavmi, onun uyarıları karşısında kendilerine fazla güvenden kaynaklanan bir inat, atalarının dinine sıkı sıkıya bağlılığın getirdiği taklit ve hakikate karşı kör, ilgisiz ve umursamaz bir tavır sergilediler. Özellikle atalarının putlarını terk etmeyi, kendileri gibi bir insanın peygamber olarak gönderilmesini ve ölüm sonrasında ödenecek bir bedelin bulunmasını biraz şaşkın biraz da alaycı bir tavırla karşıladılar. Hem dünyada hem de ahirette bu halleri ve tavırları dolayısıyla azaba çarptırılacakları yolundaki Hz. Hud’un (as) uyarılarına aldırmadılar. Halbuki diğer peygamberler gibi o da onlardan bir karşılık ve çıkar beklemiyordu ve sadece Allah’ın kendisine yüklediği peygamberlik görevini yerine getirmek ve bu görev gereği ümmetini uyarmak amacı ve çabası içindeydi. 0, bütün bu yaptıklarının mükafatını sadece Yüce Allah’tan bekliyordu.
Hz. Hud (as), Hz. Nüh (as) kavminin başına gelen tufan benzeri bir azabın kendilerinin de başına gelebileceğini onlara hatırlattı; ama güç, servet ve kendilerine aşırı güvenin verdiği sarhoşluk içinde onu yalanladıkları gibi taptıkları ilahların kendisini çarpacağı tehdidinde bulundular ve bununla onun gözünü korkutacaklarını sandılar. Bunun üzerine Hz. Hüd (as) onlara “Allah’ı şahit tutuyorum, siz de şahit olun ki, ben Allah’ın dışında put olarak edindiğiniz tanrılarınızı tanımıyorum. Taptığınız putlarınız dahil hepiniz toplanın bana tuzak kurun ve bekleyin. Ben, benim ve sizin rabbiniz olan Allah’a dayandım ve sadece ona güveniyorum” diyerek Allah’a sığındı ve onları ilahi’ adalete havale etti. Katiline son sözü “Eğer beni dinlemez ve yüz çevirirseniz, bilin ki ben üzerime yüklenen görevi yerine getirdim. Allah sizi helak eder ve yerinize başka bir kavim getirebilir. Çünkü 0 her şeyi bilen ve kaydedendir” oldu. Ad kavmi bu son uyarıya “Bu uyarıların olup olmaması bize göre eşittir, anlattıkların öncekilerin masallarıdır ve bize kimse azap edemez” şeklindeydi. Allah onları büyük bir kuraklığa mahkum etti, gene de akılları başlarına gelmedi. Hatta onlar, azap bulutlarını gördüklerinde, yağmur bulutları zannettiler ve kuraklıktan kurtulduklarını düşünerek şımarıkça sevindiler. Hz. Hüd’un (as) azaba duçar olabilecekleri sözünü çoktan unutmuşlardı.
Şımarık ve kendini beğenmiş bu kavme Yüce Allah yedi gece sekiz gündüz süren, her şeyi kökünden söken şiddetli bir rüzgar gönderdi ve hiç kimse kalmamak üzere bütün bir kavim yok oldu. Allah’ın gönderdiği ayetleri inkar eden kavmin varacağı son sünnetullah gereği büyük bir lanete uğramaktı. Zaten Allah onları hem bu dünyada hem de ahirette bütünüyle rahmetinden uzak kılmıştı Hz. Hud (as) ve inananlar bulutları fark ettiklerinde hemen oradan uzaklaşmış ve rüzgarın etkisinin dışına çıkmışlardı. O ve beraberindekiler bu helaktan sonra Hadramevt’e yerleştiler. Hz. Hud (as) orada vefat etti. Bildirildiğine göre Hz. Lokman da bu kavmin bir ferdi idi.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
HZ hudun annesinin adı raheldir babasının adı abdullahtır. hz hud un bazı mucizelerinden biri allahın izniyle rüzgarı istediği yere yönlendiriyordu.
Kavmi, kendisinden mûcize istedi. o
“Nasıl bir mûcize istiyorsunuz” deyince, rüzgârı istedikleri yöne çevirmesini söylediler. Hazret-i Hûd (as) da rüzgârı, onların istediği yöne çevirdi.
Ne büyük bir ibrettir ki Âd kavmi, allahın ın bu mûcizesini görüp îmân etmedikleri için nihâyetinde rüzgârla helâk edildiler. Bu rüzgâra Kur’ân-ı Kerîm’in ifâdesiyle “rîh-i sarsâr” (uğultulu ve şiddetli kasırga) denilmiştir. Hz hud antik mısırda ölmüştür.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.