Hz Lut Peygamberin Kısaca Hayatı

Question

Hz. Lut (as) Kimdir? Hz Lut’un kıssası

Hz. Lut ve Kavmi

Lut b. Haran b. Azer/Tanh

Hz. Lut (as) Hz. İbrahim’in (as) kardeşinin oğludur ve kendisine ilk inananlardandır. Hz. Ibrahim, kendisini yakmak için attıkları ateşten Allah’ın izniyle çıktıktan sonra Lut (as) ve eşi ile birlikte Filistin bölgesine gelip Sodom ülkesine yerleşmişlerdi. Orada bir süre kaldıktan sonra Allah’ın emri ile Hz. İbrahim (as) La (as)’a peygamber olarak görevlendirildiğini bildirmişti”) onu hak ve hakikati duyurmak, kötülüklere karşı halkı uyarmak üzere Sodom ülkesinde bırakıp eşi Sare ile birlikte oradan ayrılmıştı.
Hz. Lut’un (as) Peygamber olarak gönderildiği ve görevlendirildiği Ashabü’l-Mü’tefike denilen kavmin en ayırt edici özelliği o güne kadar insanlar arasında hiç görülmemiş olan livata/homoseksüellik filmi yani doğal olan kadın-erkek arasında olması gereken cinsellik yerine erkekler arası bir cinselliği benimsemiş ve bunu adet haline getirmiş olmalarıdır. Bir başka deyişle onlar, Allah’ın insanlar arasında tesis ettiği adetullaha ve sünnetullaha aykırı doğal olmayan bir cinsel tercih ve hayat tarzı oluşturmuşlardı. İşte Hz. Lüt (as) bu şartlar altında mücadelesini sürdürürken gayri meşru fiili engellemek ve hayatı doğal akışına tekrar döndürmek üzere görevlendirilip gönderilmişti. Nitekim onun kavmine yaptığı en büyük tebliğ “Ey insanlar bu çirkin işi niçin yapıyorsunuz? Niçin Allah’ın sizler için yarattığı kadınları bırakıp erkeklere yönetiyorsunuz?” soruları ile sürekli uyarmak olmuştu. Buna rağmen azmış ve yoldan çıkmış olan Sodom halkı onu dinlemedikleri gibi şehirden koymak ile tehdit etmeye başlamışlardı. Hz. Lut’un (as) karısının da şehir halkından yana tavır aldığı dikkate alınırsa, insan doğasına zıt bu işin ulaştığı boyut daha iyi anlaşılır. Bu durum aynı zamanda kötü filin işlenmesine şehrin bazı kadınlarının da razı olduğu veya göz yumduğu anlamına gelir. Erkeklerin böylesine şehvetten gözünün dönmesi, kadınların buna ses çıkaramaması ve yöneticilerin bu işten çıkar sağlaması dolayısıyla bu çirkin huy ve adet bölgedeki diğer şehirleri de istila etmiş hatta köylere kadar yayılmıştı. Yaptıkları çirkin işi normal, doğal olanı anormal; hatta daha ileri giderek erkeklere cinsel gözle bakmayanları “bunlar temiz insanlar” sözleriyle alaya alıyorlardı.

Bütün çaba ve ısrarına rağmen Hz. Lut’un (as) uyarıları fayda vermemiş, şehir halkı artık onu ve inananları istenmeyen kişiler ilan etmişlerdi. Bunun anlamı bu toplumda temiz olmak, aykırılığı ve dışlanmayı gerektiriyordu. Şehir halkının Hz. Lut’a (as) ve inananlara eziyetlerinin arttığı bir sırada Yüce Allah Cebrâil (as) ile birlikte bazı meleklerini insan suretinde önce Hz. İbrahim’e (as) gönderdi. Çünkü O, bu işten kulu ve habil olan İbrahim’in (as) de haberdar olmasını istiyordu. Kendisine İshak’ın doğum müjdesini veren melekler, Hz. Lât’un (as) kavminin helâkini haber verdiklerinde o, derhal Leıt’un (as) içlerinde bulunduğunu dile getirerek bu helaka itiraz etmişti. Çünkü o biliyordu ki, bir beldeye azap ve bela geldiğinde kuru ve yaş demez herkesi alıp götürürdü. Melekler, Hz. Lut (as) ve inananların kurtarılacağını söyleyerek onun gönlünü hoş ettiler ve görevlerini yerine getirmek üzere Sodom ülkesine gittiler. Hz. Lut’un evine misafir olarak gelen melekler güzel ve alımlı oğlanlar suretindeydiler. Böyle bir surette gelmeleri Sodom halkının düştüğü sapkınlık çukurunun derinliğini göstermek içindi. Çünkü onlar, artık fertlerin kimliğine ve kişiliğine bakmaksızın herkesi birer şehvet objesi olarak görmeye başlamışlardı. Şehre gelen misafirler veya yolcular bile onların bu şerlerinden nasiplerini alıyordu. Nitekim alımlı oğlanlar şeklinde şehre giren meleklere tam da beklendiği gibi davrandılar; ev sahibinin direnmesine hatta yalvarmasına rağmen onlara sarkıntılık yapmaya kalkıştılar. Hz. Lut’un (as) “içinizde hiç aklı başında kimse yok mu? Beni misafirlerimin yanında küçük duruma dii ürüyorsunuz!” uyarıları da fayda etmedi. Çünkü onların şehvetten uyuşmuş kafaları, onun ricasını veya bir misafire gösterilmesi gereken saygı ve nezaketi kavrayacak durumda değildi. Aslında gelenlerin melek olduğunu Hz. Lut’un (as) kendisi de bilmiyordu. O bir yandan koca şehir halkının düştüğü duruma üzülürken diğer yandan misafirlerine bir zarar gelmesinden endişeleniyor ve bu şekilde küçük düşürülmesi karşısında elinden bir şey gelmemesine hayıflanıyordu. Bu halet-i ruhiye içerisinde canhıraş, misafirlerini gözü dönmüş bu şehvet budalalarından kurtarmaya çalışırken melekler, gerçeği ve onların akıbetlerini Hz. Lut’a (as) açıkladılar. Artık bu kavmin defterinin dürüldüğünü ve şafakla birlikte helak edileceklerini haber verdiler. Bunun için derhal yakınları ve inananlarla birlikte arkalarına bakmadan fecir vaktine kadar güvenli bir yere ulaşmalarını tembih ve tavsiye ettiler. Kavminin kötü adet ve huylarını hoş gören karısı hariç, Lât (as) ve inananlar bu ilahi ikaz doğrultusunda şehri hemen terk ettiler. Şafak vakti geldiğinde bölgede büyük bir sarsıntı meydana geldi, gökten taşlar düşmeye başladı ve şehrin altı üstüne geldi. Gelecek toplumlarda livata fiiliyle anılan Sodom halkı âdeta kökünden kazınırcasına helak edilmişlerdi. Hz. Lut (as) ve yanındakiler Sodom’a dört fersah uzaklıktaki Za’r kentine gittiler ve oradan da Yemen’de bulunan Hadramevt’e göç edip yerleştiler. Lut (as) orada yüz eli yaşında iken vefat etti.

 

Hz. Lut (a.s.) Kıssası

Lût, Haran’m oğlu, İbrahim b. Tareh’in de kardeşinin oğludur. Hz. İbra­him’e iman etti, onun gösterdiği yol üzere hidayet buldu. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ona Lut iman etti ve (İbrahim) dedi ki: Ben Rabbime hicret ediciyim” (Ankebût, 29/26). Yaptığı yolculuklarında Hz. İbrahim’e tabi ol­du. Mezopotamya bölgesinde onunla beraber oldu. Sonra Mısır’da, sonra da Ür­dün’ün doğu taraflarında Şam (Suriye) bölgesinde Sodom’da yerleşti.

Hz. Lût kıssası bir kaç surede az farklılıklarla zikredilmiştir. Bu kıssala­rın biri ötekini tamamlar şekildedir.

Sodomlular hayasızlıkları, herhangi bir utanç ve iffet duymaksızın, herke­sin gözü önünde işliyorlardı. Tüccarların yollarını kesip, mallarını ellerinden alıyorlardı. Nitekim Yüce Allah Hz. Lût’un onlara söylediği şu sözlerini bizlere de nakletmektedir: “Acaba siz, erkeklere yaklaşacak, yol kesecek, ve toplantı yerlerinizde münkeri işleyip duracak mısınız?” (Ankebût, 29/29).

Hz. Lût ise, onlara öğüt verip nasihat etti. Bu işten vazgeçmelerini istedi. Onları Allah’ın azabı ile korkuttu. Fakat bu öğütlere hiçbir şekilde aldırış et­mediler, işlerinden vazgeçmediler. Hz. Lût kendilerine ısrarla öğüt vermeyi sürdürünce, bu sefer kimi zaman taşlayıp öldürmekle, kimi zaman yurdundan çıkarmakla onu tehdit ettiler. Nihayet melekler İbrahim (a.s.)’e uğrayıp Lût kavminden intikam almak üzere, -ki bunlar Sodomlular ve Amura (Gomora)’lı-lardı- Hz. Lût’un yanına varıncaya kadar bu durum böyle devam etti. Melekle­rin bunu söylemeleri üzerine Hz. İbrahim, Hz. Lût’a da bir kötülük geleceğin­den korkunca, ona Lût’un iman edenlerle beraber kurtulacağını bildirdiler ve ayrıca kavmine gelecek olan azabın kesin ve kaçınılmaz olduğunu haber verdi­ler: “Ey İbrahim, bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri gelmiştir. Onlara hiç şüphesiz geri çevrilmeyecek bir azap çatacaktır.” (Hud, 11/76).

Aynı melekler, Hz. Lût’a güzel yüzlü, genç, bıyığı terlememiş delikanlılar suretinde geldi. Bu sefer Sodom’lulardan bir grup Hz. Lût’un yanına gelerek hayasızlık yapmak üzere ondan misafirlerini istediler. Hz. Lût onları geri çevirmeye çalıştı. Bu hususta alabildiğince ileri gitti. Nihayet onlardan misafirle­rini korumak üzere ve kendisinden utanacaklarını umarak, kızlarını meşru ev­lenme yolu ile almaları teklifinde bulundu. Ancak onlar bu işe razı olmadılar. Daha sonra Hz. Lût melek olduklarını bilmediği meleklere şöyle dedi: “Keşke yetecek bir gücüm olsa idi yahut güçlü bir kaleye sığınabilseydim.” (Hud, 11/80). Yani o vakit sizinle beraber bunlara karşı cihat eder ve onlara lâyık olduğu ce­zayı verirdim. Bu sefer, melekler ona gerçek durumlarım bildirdiler. Ve bu kav­mi cezalandırmak üzere geldiklerini söylediler.

Kasaba halkı bu sakalı bitmemiş genç delikanlıları güç kullanarak almak için Hz. Lût’un evine hücum edince, Allah gözlerini kör etti, göremez oldular. Nereye baskın yapacaklarını bilemediler. Sonra melekler Hz. Lût’u ve onun iki kızını ve hanımını kasabadan çıkardılar. Kendilerinden hiçbir kimsenin geri dönmemelerini emrettiler. Emrolundukları yere gitmelerini istediler. Hanımı müstesna hepsi emre itaat ettiler. Hanımı kasabanın başına neler geldiğini görmek üzere kasabaya geri döndü. Onlara kalben bağlı idi, ve kâfir bir kadın­dı. Bunun üzerine ona da kavminin başına gelen azabın aynısı geldi. Allah on­ların üzerine pişmiş çamurdan taş yağdırdı. Yurtları alt üst oldu. Sayıları bin veya daha fazla kişi idi.

Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: “Ey Lût, biz Rabbinin elçileriyiz, dedi­ler. Onlar sana asla ulaşamazlar. Sen hemen gecenin bir bölümünde aile hal­kınla yürü. İçinizden hiçbir kimse geriye bakmasın. Yalnız hanımın müstesna­dır. Çünkü onlara isabet edecek olan, şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vaad olunan vakit sabahtır. Sabah vakti de yakın değil mi? Emrimiz oraya ge­lince oranın üstünü altına getirdik ve üzerlerine pişirilmiş balçıktan birbiri ar­dınca taş yağdırdık…” (Hud, 11/81-82).

Hz İbrahim’in Allahı tanıyorum kıssası

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 2 )

    1
    2020-10-13T21:51:32+03:00

    Hz Lut Hz. İbrahim (a.s.)’e iman eden ilk kişidir, onunla birlikte hicret edenlerdendir. Sodom ve Gomore şehirlerinde yaşayan kavme peygamber olarak gönderilmiş ve onları imana davet etmiştir.

    En iyi cevap
    0
    2022-03-27T19:25:15+03:00

    HZ. LÛT

    Hz. Lût, Hz. İbrâhim’in Harran adlı kardeşinin oğlu yani yeğeni olup Hz. İbrâhim’e Irak civarında inanan ve tevhit davetine icabet eden tek insan ve aynı zamanda bir peygamberdir.

    Enbiyâ suresi 71 ve Ankebût suresi 26. ayette işaret edildiği üzere Filistin bölgesine Hz. İbrâhim ile birlikte hicret etmişlerdir. Filistin’de Hz. İbrâhim ile aynı mıntıkada yaşamayan Hz. Lût günümüzde Ölü Deniz olarak bilinen Lut Gölü civarındaki bir bölgeye yerleşmiş ve tebliğ faaliyetlerine burada devam ederek yine bu bölgede vefat etmiştir.

    Kabrinin Halil şehrinin yakınında bulunan Ben-i Naim bölgesinde olduğu iddia edilmektedir.Hz. Lût’un Filistin’de yaşamakta olan Sodom ve Gomore halkını nasıl ıslah etmeye çalıştığı ve kavminin onu tüm uyarılarına rağmen yalanladığı Şuarâ suresi 160-166 ve A’râf suresi 80-81. ayetlerinde anlatılmaktadır.

    Peygamberlerinin davetine olumlu cevap vermeyen bu kavim, Hz. İbrâhim’e Hz. İshak’ı müjdelemek için gelen elçiler tarafından helak edilmiştir. Lut kavminin ahlaksızlıkların ötürü helak edilmeleri, azap gelmeden önce karısı hariç Hz. Lût ve ailesinin bu bölgeden çıkarılması Hûd suresi 74-83, Hicr suresi 57-77 ve Ankebût suresi 28-35. ayet-i kerimelerde ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Söz konusu ayetlerin tamamına ev sahipliği yapan bölge ise Filistin ve çevresidir.

Cevapla